
Tarih boyunca çoğu zaman, kadınların yaptığı çalışmaların çok azı kabul görmüştür. Başarıları görmezden gelinmiş, isimleri kitaplarda unutulmuştur. Ancak yine de kadın matematikçiler pek çok başarılı çalışmalara imza atmıştır.
Bu kadınlar aslında sadece matematik ile ilgili çalışmalarından ve cesaretlerinden dolayı değil, aynı zamanda önyargıların değişmesine sağladıkları katkıdan dolayı anımsanmalıdır. Tarihin yaprakları adı bile anılmayan onlarca gizli kalmış kahramanı saklamaktadır. Bu nedenle hepsine bir tek yazıda yer vermemiz olası olmayacaktır. Yine de biz bir kaç ismi kısaca hatırlatmaya çalışalım.
1. İlk Kadın Matematikçi: Hypatia (370 – 415)
Hypatia bir matematikçi, astronom ve ilk kadın filozoftur. Kendisi günümüzde iki şey için genellikle anımsanır. Bunlardan ilki elbette felsefi, matematiksel ve astronomik öğretileridir. İkincisi ve akıllara daha çok yer etmiş olanı da trajik biçimde öldürülmesidir.
Hypatia’nın babası Theon’un İskenderiye’deki Mouseion adlı prestijli üniversitenin yöneticisiydi. Theon ünlü bir filozof, matematikçi ve öğretmendi. Hayatı boyunca pek çok matematiksel çalışmayı düzenlemişti. Bunlardan en önemlisi Öklid’in çalışmalarıydı.
Hypatia babası Theon tarafından büyütüldü ve başlangıçta babasıyla uzun yıllar çalıştı. Theon, Hypatia’ya erken yaşlardan itibaren matematik ve felsefe öğretti. Kaynaklardan anladığımız kadarıyla da Hypatia büyüdükçe yetenek açısından babasını çok geride bırakacaktı.
Ne yazık ki, antik dünyadan diğer birçok yazarda da karşımıza çıktığı gibi, çalışmaları çoğunlukla zaman içinde kayboldu. Ancak Ptolemy’nin Almagest kitabı, Diophantus’un on üç ciltlik Arithmetica’sı, Apollonius’un konik kesitleri geometrisi üzerine kitabı da dahil olmak üzere çeşitli matematiksel metinleri düzenlediğini ve bu kitaplar hakkında yorumlar yazdığını biliyoruz.
Bu nedenle Hypatia, bir yenilikçiden çok başarılı bir matematiksel yorumcu olarak bilinmektedir. Hypatia güçlü bir insan, bir kadın ve bir düşünürdü. Ancak güce susamış bir insanın – hurafelerle beslenen bir nefret çetesini kullanmaya istekli bir adamın – önüne çıkan bir engeldi.
Fikirleri büyücülük olarak yorumladığından işkence ile öldürülen Hypatia’nın ölümüyle beraber kadın matematikçiler geri çekilme dönemine girdi. Tarihte adı matematikçi olarak anılan başka bir kadının, Maria Agnesi’nin varlığı ancak Rönesans zamanında tekrar gündeme geldi. Detay için: İskenderiyeli Hypatia: Bir Kadın Filozofun Yaşamı ve Ölümü
2. Sofya Kovalevskaya (1850 – 1891)
Sofya Kovalevskaya; analiz, diferansiyel denklemler ve mekanik gibi bilim alanlarına değerli katkılarda bulunan Rus doğumlu bir matematikçidir. Kuzey Avrupa’da ilk kez profesörlük unvanı alan kadındır. Sadece matematikçi olarak değil; bir yazar, kadın hakları ve radikal siyasi davaların savunucusu olarak da ün kazanmıştır.
Her ikisi de soylu ve iyi eğitimli ebeveynleri olan bu kadın 1850’de Moskova’da dünyaya gelir. Öğretmenler ve mürebbiyeler tarafından eğitilir. Küçük yaşlardan itibaren matematiğe ilgi duyar.
Ancak bu durumdan babası pek memnun olmaz ve ders kitaplarını çöpe atar. Fakat bu onu tutkusundan vazgeçirmeyecektir. Ülkesinde kız öğrencilerin üniversite eğitimi alma şansları yoktur. Bu nedenle kız kardeşi ile yurt dışına çıkmaya karar verir ve Heidelberg Üniversitesi’ne kaydolur.
Ancak matematik okumaya gittiğinde kadınların üniversite okuyamayacağı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalır. Hayatının devamı bitmeyen bir mücadele hikayesidir.
1874 yılında Göttingen Üniversitesi’nde doktorasını tamamlar. Bu sayede matematik alanında Avrupa’da doktora yapan ilk kadın matematikçi olur. Avrupa’da bir üniversite kürsüsünde ders anlatan ilk kadın olan Sofia 41 yaşında iken hayata veda etti. Detay için: Sofya Kovalevskaya: Modern Avrupa’nın İlk Kadın Matematik Profesörü
3. Emmy Amalie Noether (1882 – 1935)

Amalie Emmy Noether, çalışmalarında özellikle cebire odaklanan bir matematikçiydi. Çalışmaları, fizikte matematiksel yöntemlerin geliştirilmesiyle ilgilenen matematiksel fizik adlı bir dalda da son derece etkiliydi. Kendisi hem saf hem de uygulamalı matematiğe temel katkılar sağladı. En önemli başarısı Noether teoremi olarak kabul edilmektedir.
Noether’in keşfine göre, fizik yasaları simetriden doğmuştur. Örneğin, bir deneyi ister bugün ister önümüzdeki hafta yapın, her şeyin aynı olması koşuluyla aynı sonucu alırsınız. Bu, zaman-öteleme simetrisi, fizikteki en ünlü yasalardan birini ortaya çıkarır.
Noether kısa süren hayatında matematiği ve fiziği derinden sarstı. Öte yandan diğer kadın bilim figürleri gibi cinsiyetçi bir toplumla mücadele etti. Okuması için resmi olarak öğrenci olamazdı. Ders vermek için resmi bir profesör olamazdı.
Ne yazık ki, üniversiteler tarafından ciddiye alınması için önemli matematikçilerin desteğine ihtiyacı vardı. Sonunda bir matematikçi olarak tanındıktan sonra profesör oldu, ancak maaşı yoktu. Karşılaştığı tüm ayrımcılıklara rağmen öğretmeye ve öğrenmeye devam etti. Yüz yıl sonra, onun matematiksel dehası ve “kırılmaz iyimserliği” hayran olunması gereken niteliklerdir.
4- Sophie Germain (1776 – 1831)

Çocukken Arşimet’in ölümüyle ilgili okuduğu kitaptan etkilenerek matematikçi olmaya karar verdi. Ancak ailesi bu ilgiyi uygunsuz bulunca gizlice Newton ve Euler’in çalışmalarını okuyarak kendini geliştirdi. Devamında Joseph-Louis Lagrange’nin analiz üzerine ders notlarını okuyan Sophie, M.Le Blanc takma ismiyle bir çalışma göndermiş ve kağıdın orijinalliği ve içeriği Lagrange’ı yazarını aramaya itmişti.
Sophie Germain’in matematikteki ünlü Fermat Teoremi’nin çözümüne yaptığı katkılar önemlidir. Bu çalışmalar, sayılar teorisinde kendisinden sonraki 100 yıllık gelişmelere ışık tuttu. Germain pek çok matematik yarışmasına katılmış ve makaleler yazmıştır. Ancak hiçbir zaman hak ettiği dereceleri elde edememiştir. Detay için: Mücadele Dolu Bir Yaşam: Marie Sophie Germain
5- Maria Agnesi (1718 – 1799)
Agnesi, diferansiyel hesaplarındaki çalışmaları ile ünlüdür. 7 yaşındayken, Latince, Yunanca ve İbranice öğrendi. 9 yaşına geldiğinde ise kadınların yüksek öğrenim haklarıyla ilgili bir söylev yayımlamıştır. Yaşıtlarının haricinde Descartes, Newton, Leibniz ve Eulerin matematik çalışmalarını incelemiştir. Ayrıca ailesinin gençlerini eğitmiş, babası tarafından oluşturulan bilimsel ve matematiksel toplantılarda öğretmenlik yapmıştır.
İntegral hesapları, sonsuz seriler ve diferansiyel denklemleriyle ilgili 2 ciltlik matematik kitabı yazan Maria, bu kitabın gördüğü ilgi sonucunda Bolonya Bilim Akademisine üye olarak seçilmiştir. Ancak babasının ölümünden sonra bilimsel çalışma yapmaktan vazgeçmiştir. Agnesi, hayatının geri kalan 47 yılını hasta ve ölmek üzere olan kadınlara adamıştır. Detay için: Maria Agnesi ve Agnesi Cadısı Eğrisi
6- Maryam Mirzakhani ( 1977-2017)

Matematik için verilen bir Nobel Ödülü yoktur. Bununla birlikte, yalnızca 40 yaşın altındaki matematikçiler için verilen bir ödül vardır. Bu, başarı sergileyen iki, üç veya dört matematikçiye her dört yılda bir verilen Fields Madalyasıdır.
Bu prestijli ödülü kazanan ilk kadın 2014 yılında İranlı matematikçi Maryam Mirzakhani olmuştu. Ödülü resmi olarak ‘’Riemann yüzeylerinin ve bu yüzeylerin moduli uzaylarının dinamiği ve geometrisine yaptığı önemli katkılar” ile ilgili çalışmasından dolayı kazandı.
Ne yazık ki, Kaliforniya’daki Stanford Üniversitesi’nde matematik profesörü iken, ödülünü aldıktan üç yıl sonra 2017 yılında meme kanserinden dolayı sadece 40 yaşındayken hayatını kaybetti. Kendisini burada daha detaylı tanıtmaya çalıştık: Maryam Mirzakhani: Matematik Tarihine Damga Vuran Bir Kadın
7- Ada Lovelace (1815-1852)
Ada Gordon (kocasının unvanı nedeniyle Lovelace Kontesi) bilgisayar tarihinin öncülerindendir. Matematik ve bilgisayar tarihine geçmesinin nedeni, Babbage’ın “Analitik Makine” adlı ilkel bilgisayarı için yazdığı bir algoritma oldu. Analitik Makine hiçbir zaman yapılmadı ama 1940’larda ilk modern bilgisayarın gelişmesine ilham verdi.
İtalyan matematikçi Louis Menabrea’nın Analitik Makine hakkında 1842’de Fransızca yayımladığı inceleme yazısını bir İngiliz bilimsel dergisi için çeviren Ada Lovelace, kendi notlarını da bu çeviriye ekleyerek 1843’te yayımladı.
Bu notlarda Bernoulli sayılarının Babbage’ın makinasıyla nasıl hesaplanacağını ayrıntılı olarak verdi. Ayrıca bu metot, tarihçiler tarafından dünyanın ilk bilgisayar programı olarak kabul edilmiştir. Detay için: Ada Lovelace: Bilgisayarların Öncüsü Hayallerinin Peşinde Bir Matematikçi
8- Joan Clarke (1917 – 1996)
Joan Clarke’ın ismi farklı alanlarda çalışmalar yapan birçok kadın gibi bir erkeğin adının gölgesinde bırakılmıştır. Bu kişi Alan Turing’dir. Turing, II. Dünya Savaşı sırasında Almanların kullanmakta olduğu “Enigma” adı verilen ve savaş ile ilgili bilgileri şifreleyerek yollamaya yarayan makine üzerinde çalışmak için devlet tarafından görevlendirildi.
Ekibinde yer alan Joan Clarke, Cambridge’den 1939’da iki alanda birden mezun olmasına rağmen, kadınların akademide “tam üyeliğe” kabul edilmemesi nedeniyle, başarısını bir kod kırıcı olarak gösterdi. Her ne kadar departman şefi pozisyonuna kadar yükselse de, asla bir erkekle eşit maaş alamadı. Sonrasında adı unutulan dehaların arasında yerini aldı. Detay için: Joan Clarke: Alan Turing’in Gölgesinde Kalan Bir Kadın
9- Florence Nightingale (1820 – 1910)
Hemşirelik deyince akla ilk gelen isimlerden birisi Florence Nightingale’dir. Ancak kendisinin pek de bilinmeyen bir yönü vardır. Bu da onun iyi bir matematikçi ve istatistikçi olması.
Florence babası tarafından eğitildi. Yunanca, Latince, Fransızca, Almanca, İtalyanca, tarih, felsefe ve matematik konusunda bilgili, aydın bir kadın olarak yetişti. Öğrenimini matematik alanına kaydırmak istedi ancak bu isteği ailesi tarafından hoş karşılanmadı.
Zaman içinde sağlık sorunları ile ilgilenmeye başladı ancak o daha çok işin organizasyon kısmındaydı. Hastanelerdeki sağlık sorunlarının istatistiksel analizlerini yapmaya başladı. İstatistiksel analizleri savaş sonrası askerlerin sağlık sorunlarını da kapsadı.
İstatistik tekniklerinin kullanılmasında gösterdiği ustalık Florence Nightingale’in 1858 yılında Royal Statistical Society’nin ilk kadın üyesi olarak seçilmesine neden oldu. Detay için: Florence Nightingale: Tutkulu Bir Matematikçi
10- Katherine Johnson (1918 – 2020)

Katherine Johnson,1950’ler ve 60’lardaki uzay yarışı sırasında güvenlik ve operasyonları iyileştirmeye yardımcı olmak için uçakların uçuş dinamiklerini hesaplayan bir grup insan bilgisayardan biri idi.
Sayılara olan hayranlığı 10 yaşındayken başlayan Johnson, aynı yaşta liseye başladı. Katherine 14 yaşında liseden, 18 yaşında da üniversiteden mezun oldu. Ardından siyahilerin gittiği 4 yıllık bir yüksekokula kaydoldu.
1937’de en yüksek onur derecesiyle üniversiteden mezun olduktan sonra matematik alanında eğitim almak istedi. Ancak o dönemde beyazların okuluna siyahların gidebilmesi yasak olduğundan eğitimine devam edemedi.
1953 yılına gelindiğinde Katherine, olağanüstü matematik becerilerini gösterebileceği bir yer buldu. NASA’ya girdi ve burada ayaklı bir bilgisayar olarak çalışmaya başladı ve önemli başarılara imza attı.
2015 yılında, siyahi bir kadın olarak matematikçi, fizikçi ve uzay bilimcisi olarak yaptığı önemli çalışmalardan dolayı Barack Obama tarafından Başkanlık Özgürlük Madalyası ile ödüllendirildi. Detaylar burada: Katherine Johnson: NASA Matematikçisi ve İhtiyaç Duyulan Bir Rol Modeli
Kadın matematikçiler listemizde elbette onlarca isim eksik kaldı. Onları da bir başka yazıda hatırlatmak üzere…
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- 10 female mathematicians who changed the world; https://www.telegraph.co.uk
- Five Historic Female Mathematicians You Should Know. yayınlanma tarihi: 7 Ekim 2011; Bağlantı: https://www.smithsonianmag.com/
Matematiksel
emeğine sağlık sevgili Sibel