
Olimpiyatlara hazırlanan bir atlet olduğunuzu düşünün. Hedefiniz elbette birinci olmak ve bir madalya kazanmaktır. Önünüzde kazanabileceğiniz üç madalya vardır. Bunlar sırasıyla altın, gümüş ve bronz madalyalardır. Ancak eğer bir spor tutkunuysanız bir şey dikkatinizi çekmiştir. Ödül töreni esnasında gümüş madalya sıralama olarak bronz madalyadan daha önde gelir. Buna rağmen, bronz madalya kazanan sporcular daha mutlu görünmektedirler.
Psikoloji biliminde bu duruma karşı-olgusal düşünme denir. Ve bu fenomen sadece sporcuların başına gelmez. Sıradan insanlar içinde aynı durum zaman zaman geçerli olur. Bu da bize insanların nesnel başarılarını “olabilecekler” ile karşılaştırma eğilimini gösterir..
Bronz Madalya Ya Da Gümüş Madalya: Fark Nedir?
Psikologlar ve araştırmacılar yıllardır gümüş ve bronz madalya kazananların tepkileri arasındaki farkı gözlemliyorlar. İlk gözlemlere göre bronz madalya kazananlar çok daha mutlu görünmekteydi. Ancak aynı durum başarılarından dolayı hayal kırıklığına uğramış gümüş madalya kazananlar için geçerli değildi.
Aslında biraz düşündüğümüz zaman bunun nedenini anlamak kolaylaşır. Sonuçta ikinci olan kişi altın madalya alan kişiye yenilmiştir. Ancak üçüncü olan kişi sıralamaya giremeyen 4. sporcuyu yenmiş ve madalya kazanmıştır. Bu durum oyuncuların anlık tepkisel duygularını etkiler. Madalya sahibi olmakla madalya kazanmamak arasındaki fark, birincilik ve ikincilik arasındaki karşılaştırma için mevcut değildir.
Başlıktaki soruyu bilimsel olarak araştırmak için araştırmacılar, İspanya’nın Barselona kentinde düzenlenen 1992 yaz Olimpiyatlarının video görüntülerini incelediler. Madalya törenlerini kaydettiler ve lisans öğrencilerine bu görüntüleri izlettirdiler. Ardından onlardan kazananların açıklanmasının hemen ardından yarışmacıların gösterdiği mutluluğu derecelendirmelerini istediler.
İstatistiksel analizler, hem kazandıktan hemen sonra hem de daha sonra madalya töreninde bronz madalya sahiplerinin gümüş madalya sahiplerinden gözle görülür şekilde daha mutlu olduklarını kanıtladı. Benzer çalışmalarda da bu durum defalarca doğrulanacaktı.
Karşı olgusal düşünme nedir?

.
Karşı olgusal düşünme, geçmişin nasıl olabileceğine veya şimdinin nasıl farklı olabileceğine odaklanır. Bu düşünceler genellikle kişinin amaçlarını ve arzularını engelleyen olumsuz olaylar tarafından ortaya çıkar. Karşı olgusal düşüncelerin duygular, inançlar ve davranışlar üzerinde çeşitli etkileri vardır ve pişmanlık en yaygın olarak ortaya çıkan duygudur.
Bazen bu tip düşünceler şimdinin nasıl farklı olabileceği etrafında döner. (“Bu sınava çalışmak yerine sinemada olabilirdim”). Bununla birlikte, daha sık olarak, geçmişte bir ayrıntı, eylem veya sonuç farklı olsaydı ne olabileceğine dair düşüncelerdir.
Diğer bir deyişe, gerçekte olanla olması gerekeni, ya da olabilecek olanı karşılaştırırız. Bunun sonucunda olgusal gerçekliğe aykırı gerçekliklerde yaşarız. Bu nedenle, karşı-olgusal düşünme, kanıtlanmış gerçeklere karşı çıkmak için doğal eğilimimizi ifade eder.
Örneğin, belirli bir yatırımdan beklenenden daha yüksek bir getiri elde ettiğinizi hayal edin. Ancak o esnada karşınıza çıkan ve sonucunda daha yüksek getiri sağlayan diğer yatırımı seçseydiniz. daha fazla kazanabilirdiniz. Bu durum sizi yine de hayal kırıklığına uğratacaktır. “Keşke bunun yerine diğer yatırımı yapsaydım!” diye düşünmeniz olasıdır.
İnsanlar Ne zaman Karşı Olgusal Düşünmeye Daha Yatkındır?

Araştırmalarda dört faktör olduğu ortaya çıkmıştır. Bunlar; kolaylık, yakınlık, istisna ve kontrol edilebilirliktir. İlk olarak, geçmiş olayı yeniden yapılandırmak ve gerçekleşmemiş alternatif durumları hayal etmek kolay olduğunda karşı-olgusal düşünme daha olasıdır. İkincisi, gerçek sonucun alternatif bir sonuca yakın olduğu zamandır. Bu nedenle “ramak kalalar” güçlüdür. Üçüncü olarak, olumsuz sonuç beklenmeyen bir durumdan kaynaklanırsa, keşke demeye daha eğilimli oluruz. Örneğin bilmediğimiz bir rotaya sapıp kaza yaptığımız da keşke diğer yoldan gitseydim cümlesini kullanırız.
Son olarak, sonucun kontrol edilebilir bir olaydan kaynaklandığına inandığımızda karşı olgusal düşünce daha olasıdır. Diyelim ki bir işten sonra bir kişi iş arkadaşlarıyla içki içmiş ve dönüş yolunda devrilen bir ağaç yüzünden trafiğe yakalanmış olsun. Bu kişinin “Keşke bir içki içmeye gitmeseydim…” diye düşünmesi daha olasıdır.
Mutluluğumuzu Ne Belirler?
Memnuniyet ve mutluluk, nesnel başarılardan etkilense de aslında özneldir. Bir şeyi başardığınızdaki mutluluğunuzun derecesi başarıyı kendi beklentinizle ve başkalarının göreceli başarılarıyla nasıl karşılaştırdığınıza bağlıdır. Bu nedenle, mutluluğumuz çoğu zaman, bir şeyi birçok kişiye karşı bir zafer olarak mı yoksa bir kişi için bir kayıp olarak mı gördüğümüze göre değişir. Bir kişinin mutluluk düzeyini belirleyen bir diğer unsur da ‘ne olmuş olabilir’ konusundaki düşünceleridir. Bu durumda bizi karşı olgusal düşünme konusuna götürür.
Olimpiyatlara geri dönersek; sonuçta her sporun yalnızca bir kazananı vardır ve gümüş madalya sahibi en iyi olmaktan yalnızca bir adım uzaktır. Gıptayla bakılan altın madalyayı kişi neredeyse kazanmıştır. Öte yandan, üçüncü olan ve bronz madalyayı alan kişiler daha heyecanlı ve mutlu görünürler. Bu da karşı-olgusal düşünmenin bir sonucudur. Ancak bu sefer başaramadıklarına odaklanmak yerine, başardıklarını kendilerine hatırlatırlar. Bu nedenle, karşı-olgusal düşünceleri aşağı kayar ve en azından bronz kazandığı için kendini mutlu hisseder.
Hayatınızda “keşke”lerden çok “iyi ki”lerin çoğalması dileğimizle. Aşağıdaki yazılarımıza da göz atmanızı öneririz.
Kaynaklar ve İleri okumalar:
- Why Bronze Medalists Are Happier Than Silver Winners; yayınlanma tarihi: 9 Ağustos 2012; Bağlantı: https://blogs.scientificamerican.com/
- Counterfactuals; Bağlantı: https://plato.stanford.edu/
- When less is more: counterfactual thinking and satisfaction among Olympic medalists; yayınlanma tarihi: 4 Ekim 1995; Bağlantı: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
Matematiksel