
Birçok oyun özünde matematiksel prensiplere sahiptir. Ancak muhtemel hiçbiri Go oyunu kadar zarif değildir. Go oyunu, büyülü bir oyundur. Kurallarını öğrenmesi 10 dakika sürer. Oyunu öğrenmesi ise ömür tüketecektir.
Go oyunu (囲碁), binlerce yıl önce Çin’de icat edilmiş bir strateji oyunudur. Bu oyun aynı zamanda dünyanın en eski strateji/zekâ oyunu olarak kabul görmektedir. Günümüzde, büyük çoğunluğu Uzakdoğu’da olmak üzere milyonlarca insan tarafından oynanmaktadır. Kimi kaynaklara göre Go oyunu, yaklaşık olarak 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Aslında bir anaokulu öğrencisinin anlayabileceği basitlikte kurallara sahip olduğundan öğrenilmesi son derece kolaydır. Ancak oyunun 1. seviyesine ulaşmak bile emek, mutlak bir sabır ve de zaman ister.
Satrancın Barok kuralları ancak biz insanlar tarafından icat edilebilecekken Go’nun kuralları o kadar nezih, organik ve kati bir şekilde mantıklıdır ki eğer evrenin başka yerlerinde akıllı yaşam formları varsa kesinlikle Go oynuyorlardır.
Uluslararası Satranç oyuncusu, Edward Lasker
Go, elbette ki “dünyanın en eski oyunu” şeklindeki basit tanımdan daha fazlasını içerir. Japonya, Çin ve Kore’de Go, hem savaşçıları eğiten bir dövüş sanatı, hem filozoflar için bir sorgulama ve disiplin aracı, hem de soylular arasında arınmışlığa işaret eden (müzik, resim ve hat sanatı ile birlikte) dört simgeden birisidir.

Go oyununda kurallar ve oyun tarzı Taoist düşünce ile uyumludur. Yin-yang, var olan zıtlıkların iç içe ve dönüşüm içinde olduğunu gösterir. Oyunda siyah ve beyaz taşların iyiyi ve kötüyü simgelediği düşünülür. Bu nedenle de bir go oyununda tüm taşlar birbirinin içindedir. Çinli tarihçi Ban Gu (İS 32-92), Yi Zhi’nin Go’ nun Esasları adlı eserinde şöyle der: “Tahta, kare olmalı ve toprağın yasasını simgelemelidir. Çizgileri, ilahi adalet gibi düz olmalıdır. Üzerinde yin ve yang gibi bölünmüş siyah ve beyaz taşlar vardır. Tahta üzerindeki dağılımları ise gökyüzünün bir görüntüsü gibidir.”
Go Oyunu Nasıl Oynanır?
Oyun 181 siyah ve 180 beyaz olmak üzere toplam 361 taşla oynanır. Oyun tahtası ise 19×19 boyutlarındaki (birbiriyle kesişen 19 yatay ve 19 dikey çizgiden oluşan) gobandır. Bunun yanı sıra 9×9 ve 13×13 boyutlu tahtalar da daha çok eğitim amaçlı olarak, yaygın şekilde kullanılmaktadır. Yeni başlayanlar 9×9 boyutundaki tahtada oyunun kurallarını pekiştirir ve içselleştirmeye çalışırlar. Bir oyuncu yeterince tecrübe kazanınca 13×13 boyutundaki tahtada oynamaya başlar. Sonrasında da 19×19 boyutlu goban ile oynamaya geçiş yapar. Bunun sonucunda da gerçek Go oyunu ile tanışır!

Oyun başlangıcındaki boş tahtada önünüzde sizi bekleyen 361 kesişim noktası vardır. Zaten oyunun en çarpıcı özelliklerinden biri de hamle olasılıklarının zenginliğidir. 19×19 boyutundaki bir tahta üzerinde kabaca söylenecek olursa 10170 farklı pozisyon ve yaklaşık 10397 değişik oyun olasılığı bulunmaktadır.
Oyundaki seviyelendirme sistemi üç ana eksende yürümektedir: Öğrenci (kyu), usta (dan) ve profesyonel (pro veya dan pro). Öğrenci seviyeleri 30 basamaktır. Oyuna yeni başlayan birinin seviyesi 30 kyu’dur. Oyunda yetkinlik kazandıkça seviyeniz yükselir. En yüksek öğrenci seviyesi ise 1 kyu’dur. 1 kyu seviyesini geride bırakan oyuncu 1 dan olur.

Oyundaki seviyelendirme sistemi, karate ve judo gibi dövüş sanatlarındaki gibidir. Pro olmak içinse birtakım eğitimlerden geçip Uzakdoğu’daki seçmelere katılmak gerekir. Bu süreci başarıyla geçen oyuncular profesyonel oyuncu olur ve pro ünvanını alırlar. Gelişim süreci tamamen oyuncunun oyuna gösterdiği ilgiye ve verdiği emeğe bağlıdır.
Go Oyununun Kuralları
Go ile batı kökenli oyunlar arasındaki en belirgin fark, (satrançtaki mat etme olgusu gibi) tamamen kazanma veya rakibi tamamen yok etme diye bir durumun olmamasıdır. Kazanan oyuncunun diğer oyuncudan farkı, tahta üzerindeki alanın daha büyük bölümüne egemen olmasıdır. Kaybeden oyuncu tamamen yok olmuş değildir; sadece diğer oyuncudan daha az alan kontrol etmektedir.
Ayrıca Go oyununda amaç taş almak değil, tahta üzerinde rakibinizden daha çok alan yapmaktır. Tahta üzerinde çizgilerin kesişim noktasına bir taş koyduğunda bu taşın etrafında şekildeki gibi kaçış noktaları vardır. Eğer bu noktalar rakip taş tarafından kapatılırsa, merkezdeki taş ölecektir. Taşlar birbirine değince bir grup olurlar. Böylece kaçış nokta sayısı artar. Bir grubu öldürebilmek için bu noktaların tamamı rakip taşlar tarafından kesilmelidir. Sonucunda oyun, tahta üzerinde taşlar arasındaki sınırlar çizilmiş ve puan alınabilecek tüm yerler bittiğinde sona erer.

Bilgisayarlar Go Oynayabilir mi?
Go oyunu gördüğünüz gibi farklı bir strateji oyunudur. Oyununa başlarken tahta boştur ve teker teker hamle yapılarak tahta üzerinde bir kök, bir temel yaratıp her hamle sonrasında kökten çıkacak ağacı, yapıyı hissetmek gerekir. Bu nedenle uzun süre bir bilgisayarın iyi bir biçimde Go oyunu oynayamayacağı düşünülürdü. Hatta eğer bir gün bir yazılım bir insanı, hele de bir Go şampiyonunu yenerse, bunun yapay zekanın artık gerçekten var olduğunun en açık delili olarak kabul edilebileceği söylenirdi.
Ancak Google’ın yeni yapay zekası AlphaGo‘nun 2016 yılında, 5 maçlık turnuvada dünyanın en usta Go oyuncularından Lee Sedol’u 4-1 mağlup etmesi üzerine bu konuda söylenecek bir şey kalmadı. Bu, yapay zeka araştırmalarında gerçek bir dönüm noktasıydı. Ayrıca küresel bir yankı uyandıran bu olay Japonya’da ve tüm dünyada Go oyununa olan ilgiyi bir kez daha ateşledi.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- A Brief History of Go; https://www.usgo.org/brief-history-go
- What is the game of Go?; Bağlantı: https://voyapon.com/
- Richard Bozulich; Go Kitabı; Dünyanın En Eski ve Öğrenilmesi Bir Ömür Boyu Süren Strateji Oyunu; ISBN: 978-975-8729-5i -7
Dip Not:
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konularda ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım