Mühendislik ve Teknoloji

Yapay Et Nedir, Nasıl Üretilir? Bu Etler Süpermarketlerde Satılacak mı?

Geleceğin eti ya da başka bir deyişle “yapay et” tabaklarımızda yerini almak için hazırlanıyor. Bu et sadece dana, koyun ya da tavuk eti değil, belki de soyu tükenmiş bir hayvan örneğin bir mamut gibi bugüne kadar tatmayı aklınızın ucuna bile getirmediğiniz bir hayvanın eti de olacak gibi gözüküyor.

Geçtiğimiz günlerde, bilim kurgu gibi görünen bir deneyde, bilim insanları yaklaşık 10.000 yıl önce soyu tükenmiş bir mamuttan DNA çıkardılar. Sonrasında da bunu bir filin genetik materyali ile birleştirdiler. Bu DNA dizisi, daha sonra bir koyundan alınan miyoblast kök hücrelerine yerleştirildi.

Bu hücreler daha sonra on milyonlarca hücreye bölünerek dev bir et yığını haline geldi. Bundan da bir köfte yapıldı. Bu köfteye de biraz da konuya ilgi çekmesi açısından Mamut köftesi adı verildi. Aşağıda gördüğünüz Mamut köftesini henüz kimse yemeye cesaret edemedi. Sonucunda bünyelerimizin bu biçimde bir deneysel karışıma nasıl tepki vereceğini tam olarak bilemiyoruz.

Yapay Et Nedir, Nasıl Üretilir?
Avustralyalı bir şirket, tarafından üretilen Mamut köftesi Hollanda’daki bilim müzesi olan Nemo’da tanıtılıyor.

Bu deney elbette akla bir çok soruyu getirdi. Bu soruların en başında da bir Mamut köftesinin neden yapıldığı vardı. İkinci soru ise yapay etin bir gün gerçekten tabaklarımızda yerini alıp alamayacağı ile ilgili idi. Öncelikle adım adım gidelim.

Mamut köftesi üreten şirketin ana hedefi “hayvanların katledilmesine alternatif olarak hücrelerden yetiştirilen etin yani yapay etin potansiyelini göstermek” idi. Neden bir mamut sorusunun cevabı da mamutun “çeşitlilik kaybının ve iklim değişikliğinin sembolü” olduğunu düşünmelerindendi.

Mamut, Pleistosen döneminde yaşamış soyu tükenmiş bir fil türüdür.

Dünya Yapay Ete Neden İhtiyaç Duyuyor?

İklim krizi insanlığın alışılageldik endüstrilere alternatif bulmayı zorunlu kılıyor. Et endüstrisi de bu süreçte tartışmaya açılan pazarlar arasında yer alıyor. Hayvancılık, sera gazı emisyonlarının tahmini yüzde 15’ini oluşturuyor ve Dünya topraklarının yüzde 30’u çiftlik hayvanlarını yetiştirmek veya onları besleyen mahsulleri yetiştirmek için kullanılıyor.

2011 yılında Maastricht Üniversitesi’ndeki laboratuvarda yetiştirilen et. İki yıl sonra, bilim insanları tarafından dünyanın ilk yapay hamburger köftesini yapmak için kullanıldı.

Doku mühendislerinin hedefledikleri ve aslında oldukça uzun bir süredir yoğun bir şekilde üstünde çalıştıkları şey, görüntüsü ve tadı gerçek ete benzeyen yapay eti üretmek. Düşünce pek iştah açıcı değil. Ancak kaynaklarımızın giderek tükendiği, nüfusun ve açlığın gittikçe arttığı dünyamızda yapay eti üretmeye bir gün gerçekten ihtiyaç duyulabiliriz.

Yapay etler henüz sizin mahallenize gelmese de aslında süpermarket raflarında yerlerini halihazırda almış durumda. Laboratuvarda yetiştirilen ilk et 2013 yılında Maastricht Üniversitesi’ndeki bir ekibin sığır kök hücreleri sayesinde ilk hamburgeri sunmasıyla dünya sahnesine çıktı. 

Yapay Et Nedir, Nasıl Üretilir?
Yapay olarak elde edilen ilk hamburgeri pişirilmeden önce görüyorsunuz.

O zamanlar, bu hamburgeri yaratmanın maliyeti 300.000 dolardan fazlaydı. Ancak araştırmacılar çok kısa süre içinde maliyeti 11.36$’a düşürebildiklerini gördüler. İlerleyen süreçte de pazar tahminlerden çok daha hızlı bir biçimde büyüdü.

Aslında bu fikir çok da yakın zamanlara ait değil. İngiliz politikacı ve yazar Winston Churchill, 1932 yılında yazdığı bir makalede “Önümüzdeki 50 yıl içinde, sırf göğüs ya da kanat yemek için bütün bir tavuğu yetiştirmek yerine sadece bu kısımları uygun bir ortamda yetiştirebileceğimiz günler gelecek.” demişti. Zaman konusunda biraz iyimser olsa da o günler artık gelmiş durumda.

Yapay Et Nasıl Üretiliyor?

Yapay et fikri gerçekten de kulağa ürkütücü geliyor. Ancak bir gün yemek zorunda da kalabiliriz ya da farkında olmadan da yiyebiliriz. Bu nedenle arka plandaki yapım sürecini kısaca anlayalım.

Yapay Et Nedir, Nasıl Üretilir?
Yapay et üretim aşaması

Öncelikle yapay eti GDO’lu gıdalar ile birbirine karıştırmamak gerekiyor. Yapay olarak üretilen etin DNA’sına dokunulmuyor, yani genetiği aynı kalıyor. Burada yapılan işlem temelinde doğayı farklı bir şekilde taklit etmek. Bir hayvanın vücudunda gelişen kas dokusunu, yapay olarak dışarıda çoğaltmak.

Bunun için bir hayvandan biyopsi yoluyla kas parçası alınarak kök hücreler elde ediliyor. Daha sonra bu kök hücreler, bölünmeye ve büyümeye teşvik edilerek kas dokusu liflerine dönüşüyorlar. Bu kas dokusu da zamanla bir et parçasına dönüşüyor. Bu esnada bazı değişimler yaratmak da mümkün. Bildiğimiz gibi kırmızı etin fazla tüketiminin neden olduğu bazı sağlık sorunları mevcut. Ancak araştırmacılar somonun yağ asidi eklenmiş bir biftek üretmenin mümkün olduğunu söylüyor. Bu durum da daha sağlıklı et ürünlerinin raflarda yerini almasını sağlayacaktır.

Sonucunda Müslümanlar islami usule uygun biçimde kesilmiş etleri tüketirler. Bu nedenle yapay etin helal olup olmadığı konusunda bazı ihtilaflar vardır.

Sonuç Olarak;

Geleneksel ete göre %78-96 daha az sera gazı, %7-45 daha az enerji, %99 daha az arazi ve %82-96 daha az suya ihtiyaç duymasıyla yapay et, hem gezegen hem de üzerinde yaşayan her canlı için bir kurtarıcı olma potansiyeli taşıyor. Ancak elbette her konuda olduğu gibi bu konuda da bazı soru işaretleri akla takılıyor.

Yapay etin önünde çözmesi gereken bir çok engel var. Sonucunda günümüzde halihazırda bazı marketlerde yer alıyor ve bazı restoranlarda servis ediliyor. Ancak kesin olan bir şey var ki tüm insanların yapay et tüketme fikrini kabullenmeleri biraz zaman alacaktır. Örneğin uzun bir süredir yapay etin Müslüman ülkelerde tüketilip tüketilmemesi ie ilgili tartışmalara şahit oluyoruz. Buna karşılık, çoğunluğu Müslüman olan Katar’ın bu teknolojiye büyük yatırımlar yaptığını da biliyoruz.

Ayrıca hatırlatalım. Her ne kadar hayvanlara direk zarar verilerek elde edilmese de yapay et vejetaryen beslenmeye uygun bir besin olarak kabul edilmemektedir. Bunun nedeni hücre bölünmesini başlatmak için büyüme ortamının yaklaşık yüzde 20’sinin bir inek cenininin kanından alınan cenin sığır serumu olması gerekmesiydi. Ancak anlaşılan araştırmacılar buna da bir çare bulmaya çalışıyorlar. Yakın zamanda bu gerekli proteinleri üretmek için genetiği değiştirilmiş maya kullanılmaya başlanacağı duyuruldu.

Sonuç olarak artan et fiyatları nedeniyle kendisi ile fazla ilişkimiz kalmasa da, teknoloji yakın zamanda bizlere alternatifler sunmaya hazırlanıyor. Deneyip denememek ise elbette sizin tercihinize bağlı olacak.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • What is lab-grown meat? How it’s made, environmental impact and more. Yayınlanma tarihi: 9 Temmuz 2022; Bağlantı: What is lab-grown meat? How it’s made, environmental impact and more/
  • Scientists Create Potentially Deadly Prehistoric “Mammoth Meatball” Yayınlanma tarihi: 29 Mart 2023; Bağlantı: https://www.ancient-origins.net/
  • Messmer, T., Klevernic, I., Furquim, C. et al. A serum-free media formulation for cultured meat production supports bovine satellite cell differentiation in the absence of serum starvation. Nat Food 3, 74–85 (2022). https://doi.org/10.1038/s43016-021-00419-1

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu