Gettier Problemi ve Haklı Olamayacağınızı Kanıtlayan Bir İnek

Herhangi bir insan için, bildikleri ve bilmedikleri bazı şeyler vardır. Fark tam olarak nedir? Bir şeyi bilmek için ne gerekir? Bir şeye inanmakla onu bilmek arasındaki fark nedir? Bu soruların cevaplarına geçmeden önce şöyle bir senaryo hayal edin:

Bir çiftçi, en kıymetli ineği çiftlikten kaçıp gittiği için endişe için­dedir. Çiftliğe bir sütçü gelir ve çiftçi de ona bu kaygısını anlatır. Sütçü, çiftçiye kaygılanmaması gerektiğini, çünkü aslında ineği yakındaki bir tarlada gördüğünü söyler. Çiftçi sırf emin olmak için uzaktan tarlaya bakar ve siyah-beyaz renkte büyük bir şekli andı­ran bir şey görür. Çiftçi bu gördüğünden memnun olur, artık ineği­nin yerini bilmektedir.

Sonra sütçü, ineğin gerçekten orada olduğunu bir daha görüp emin olmak için o tarlaya gitmeye karar verir. İnek gerçekten tarla­dadır ama sütçüyü hayrete düşürecek şekilde, inek aslında küçük bir ağaçlıkta tamamen gizlenmiş durumdadır.

Ama aynı tarlada, si­yah-beyaz renkli büyük bir kağıt bir ağaca takılmış olarak durmak­tadır. Sütçü bunu görünce, çiftçinin yanılarak bu büyük kağıdı ineği zannettiğini anlar. Tarladaki inek, “Gettier problemi” olarak bilinen olgunun klasik bir örneğidir.

Gettier Problemi Nedir?

Gettier problemi adını Amerikalı filozof Edmund Gettier’in adını almıştır. Edmund Gettier, 1927’de doğdu ve bu nedenle hayatının çoğunu farklı teorilerin doğrulanması veya çürütülmesini dinleyerek geçirdi. Kendisinin 1963 yılında kaleme aldığı bu problem bilgiyi gerekçelendirilmiş doğru inanç olarak tanımlama yönün­deki geleneksel felsefi yaklaşıma karşı birer meydan okumadır.

Edmund Gettier

Gettier, bir bireyin, sonunda doğruluğu ortaya çıkan ve destekle­yici kanıtları olan ama gerçekten bilgi olma niteliği bulunmayan bir inanç taşıdığı birçok problem geliştirdi. Günümüzde “Gettier tipi örnekler” adı verilen bu problemler üzerinden filozoflar bilginin gerekli şartlarını ortaya koymuşlardır. Bu şartların üç tane olduğunu; ancak bu üçünün yanında dördüncü bir türün de olduğunu düşünen bu filozofların arayışı problemin Gettier problemi olarak ele alınmasına neden olmuştur.

Üçlü Bilgi Teorisi

Platon’a göre, bir şey hakkında bilgi sahibi olmak için üç koşulun yerine getirilmesi gerekir. Bu üç koşul aşağıdaki gibidir.

  1. İnanç: Bir kişi ilk önce bir şeyin doğru olduğuna inanmadık­ça, o şeyin doğru olduğunu bilemez.
  1. Doğruluk: Bir kişi bir şey biliyorsa, o zaman o şey doğru ol­malıdır. Bir inanç yanlışsa, o zaman doğru olamaz, bu yüzden de bilinemez.
  2. Gerekçelendirme: Sırf bir şeyin doğru olduğuna inanmak yetmez. Yeterli kanıtlarla buna gerekçe gösterilmesi gerekir.

Üç kısımlı bilgi kuramını düzeltmeye çaba gösteren dört ana ku­ram vardır. Üç koşulun yerine, artık fazladan bir koşul daha vardır.

Dört ana kuram şunlardır:

  1. Yanlış İnanca Dayanılmayacağı Koşulu: Bu kuram, yan­lış olan bir inancın temel alınamayacağını belirtir.
  2. Nedensel Bağlantı Koşulu: Bilgi ile inanç arasında neden­sel bir bağlantı olmalıdır.
  3. Sonuca Vardırıcı Nedenler Koşulu: Bir inancın öyle bir ne­deni olmalıdır ki, o inanç yanlışsa o neden de var olmasın.
  4. İtiraz Edilebilirlik Koşulu: Bu kuram, aksini gösteren bir ka­nıt olmadıkça, bir inancın bilindiğini belirtir.

Üç kısımlı bilgi kuramını düzeltmeye girişmekle birlikte, bu dört kuramın da kendilerine has sorunları vardır. Bu nedenle de Edmund Gettier’in çalışması böylesine etkili olmuştur. Onun çalış­ması neticesinde filozoflar hala bilginin ne olduğunu sorguluyorlar. Ayrıca göz atmak isterseniz: Bilginin Laneti: Bazen Fazla Bilmek de Hiç Bilmemek Kadar Sorunludur


Kaynaklar ve ileri okumalar


Dip Not:

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bu Yazılarımıza da Göz Atınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu