Felsefe

Jean Paul Sartre “Cehennem Başkalarıdır” Derken Aslında Ne Demek İstemişti?

Varoluşçuluk, ilk olarak 20. yüzyılın ortalarında, II. Dünya Savaşı’nın  ardından ortaya çıkan felsefi bir harekettir. Varoluşçular, hayattaki amacımızın ve anlamımızın Tanrı, hükümet veya öğretmenler gibi dış güçlerden gelmediğini, bunun yerine tamamen kendimiz tarafından belirlendiğini savunur. Varoluşçuluktan bahsettiğimiz zamanlarda da akla gelen ilk isimlerden birisi filozof Jean-Paul Sartre olacaktır.

Sartre’den bahsedildiği zamanlarda akla gelen en ünlü sözü “Cehennem başkalarıdır” olacaktır. Bu söz Sartre’ın felsefi bir oyunu olan “No Exit”ten (Huis Clos – 1944) alıntılanan ünlü bir repliktir. Dilimize Gizli Oturum olarak çevrilen bu felsefi oyunda Sartre insanın özgürlük alanının başkalarıyla sınırlandırıldığını ve başkalarının insanın cehennemi olduğu görüşünü işler.

Oyunda üç ana karakter (Garcin, Inez ve Estelle) cehennemde mahsur kalır. Ancak cehennem, hiçbirinin beklediği gibi değildir. Oyunda bir odada kapalı kalan ve birbirleri ile konuşmak zorunda kalan üç kişiden biri olan Inez Garcin’e ilgi duyar. Ancak Garcin ise diğer kadından hoşlanmaya başlar.

Jean Paul Sartre "Cehennem Başkalarıdır” Derken Aslında Ne Demek İstemişti?
Huis Clos, varoluşçu romancı ve felsefeci Jean-Paul Sartre’ın 1944 senesinde yazdığı bir tiyatro oyunu. Türkçe’ye Gizli Oturum, İngilizce’ye ise No Exit şeklinde çevrilmiştir.

Başlangıçta hepsi kendini güçlü ve günahsız kabul eder. Ancak karakterler, birbirileri ve geçmişleri üzerine konuştukça cehennemin kendisini açığa çıkmaya başlar. Her biri hayatta işledikleri günahları ve nasıl öldüklerini anlatır. Sonucunda da insan olarak birbirlerine mahkûm olduklarını ve birbirlerini anlamaları gerektiğini fark ederler.

Oyunun sonuna doğru Garcin şunları söyleyecektir. ” Hiç aklıma getirmezdim böyle olacağını, acı, ateş, kızgın ızgara hepsi sizsiniz demek. Ne gülünç şey. Kızgın ızgaranın ne gereği var: cehennem başkalarıdır…” Başka bir deyişle, onları bekleyen fiziksel bir işkence yoktur. Orayı cehenneme çeviren, diğer insanlarla ilişki kurmak zorunda olmanın getirdiği duygusal ve zihinsel işkencedir. Cehennem başkalarıdır, başkalarının bakışıdır.

“Cehennem başkalarıdır” sözü ne amaçla söylenmiştir?

İlk bakışta, Sartre’ın bu sözü, başkaları hakkında hoş olmayan bir algıya işaret ediyor gibi gözükecektir. Ancak, bu alıntı genellikle yanlış anlaşılır. Bu söz etrafımızda insanlar ile birlikte olmanın bize bir tür cehennem deneyimi yaşatacağı ve onlara katlanmak zorunda kalmamak için kendinizi karanlık, ıssız bir odada saklamanız gerektiği anlamına gelmez. Yani, diğer insanlarla ilişkilerin doğası gereği cehennem gibi olduğunu söylemez. Hatta bunu kendi söylemlerinde de dile getirmiştir.

Jean Paul Sartre "Cehennem Başkalarıdır” Derken Aslında Ne Demek İstemişti?
En ünlü varoluşçu filozoflardan birisi olan Jean-Paul Sartre aynı zamanda roman, oyun ve biyografi yazarıdır. Eğitim kurumlarına ve onların niteliklerine oldukça değer veren bir kültürde Sartre asla bir üniversite profesör olmamıştır. Bunun yerine bir dizi lisede öğretmenlik yaparak kariyerine devam etmiştir. Felsefe alanındaki pozisyonuna eserleri üzerinden ulaşmıştır. 

“Cehennem başkalarıdır” sözü hep yanlış anlaşılmıştır. Bununla, diğer insanlarla olan ilişkilerimizin her zaman zehirli, her zaman cehennem gibi olduğunu kastettiğim düşünüldü. Ama gerçekten anlatmak istediğim şey, tamamen farklı bir şeydi. Demek istediğim, eğer bir başkasıyla ilişkiler çarpıtılırsa, bozulursa, o kişi cehennem olabilir. “

Durumu anlayabilmek için kendinizi bir parkta tek başınıza hayal edin. Ancak daha sonrasında parka başkaları da gelsin. Bu kişilerin sizin yakınınıza gelmesi ya da sizi görmesi fark etmez. Ancak parkta yaşadığını deneyim, gelen kişilerin varlığı ile artık değişmiştir. Sartre’ın öne sürdüğü gibi, başkalarının varlığı kaçınılmaz olarak dünyamızı değiştirir ve çoğu durumda bunu kontrol etmemiz ya da engellememiz olası değildir.

Sartre’ın başka bir örneğinde, etkinin nasıl olabileceğini görebiliriz. Bu senaryoda anahtar deliğinden birilerine baktığınızı hayal edin. Bu kişiler de izlendiklerinin farkında olmasın. Bu eylem esnasında karşınızdaki kişinin ne hissettiğini düşünmezsiniz.

Ardından, aniden bir ayak sesi duyduğunuzu düşünün. İşte bu anda kendi benliğinizin ve yaptığınız eylemin farkına varırsınız. Sonucunda sizi anahtar deliğinden bakarken gören kişilerin sizi yargılayacağını bildiğiniz için artık siz de anahtar deliğinden baktığınız kişilerin ne hissedeceğini bilirsiniz. Bu durumda, benlik duygunuz değişmiştir.

Jean Paul Sartre "Cehennem Başkalarıdır” Derken Aslında Ne Demek İstemişti?
 René Magritte, 1932-1935,

Sartre’ın görüşü hem kötümser hem de iyimserdir

Sartre’ın varoluşçu düşüncesinin temel öğretisi, özgür olduğumuzdur. Özgürlük seçim yapabilmektir ve Sartre’a göre, insan seçimini yaparken kendi seçimi ile insanlığı da belirlemektedir. Varoluşsal sınırlar belirlenirken, diğerlerinin nasıl olması gerektiği de belirlenmektedir. İnsanın her eyleminin sonucu topluma etki edecektir ve bu durum ciddi bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir.

Sartre’a göre özgürlük, başkasına bağlı değildir ama başkası ile kurulan bir bağlanma ilişkisi söz konusu olduğunda durum değişmektedir. O zaman kendi özgürlüğümüz ile birlikte başkalarının özgürlüğünü de istemek zorundayız. Başkalarının özgürlüğünü gözetmezsek kendi özgürlüğümü de gözetemeyiz. Varlığımız başkalarının bireysel kurtuluşunu aramak için bir araç olarak kullanılmadığı sürece cehennem başkaları olmaya devam edecektir.

Son sahnede Garcin şu sözleri söyleyecektir. “Hiçbirimiz tek başına kurtulamayız ya birlikte kurtuluruz ya da birlikte yitip gideriz. Seçelim.” Bu diyalogda Sartre Varlık ve Hiçlik eserinde de sıkça vurgulanan: “Benim veya senin değil bizim kurtulmamız söz konusu; ben veya sen değil, biz varız” mesajını vermektedir.

Sonuç Olarak;

Ölümün gerçekliği karşısında hayatı anlamlandırmakta zorlanan Sartre, Sözcükler isimli eserinde “yazarak var oluyorum” der ve ölüme karşı koyma yolu olarak yazarlığı seçer.

Sartre’a göre cehennem; insan eylemlerinin bir sonucu olarak insanın yine kendi sınırları içinde yaşadığı, aslında olumsuz eylemleri ile kendisini mecbur ettiği, zamandan ve mekândan bağımsız bir olgudur. Yaşamakta olduğumuz dünyada, eylemlerimiz başkaları tarafından sürekli olarak, olumlu ya da olumsuz şeklinde değerlendirilmektedir.

Bu eleştiri ve hesaplaşma süreci insanın ölümü ile sonlanıyor görünse de insan için bu bir son olmamaktadır. Ölüme rağmen insan kendisiyle hesaplaşmaya devam etmektedir. Kendi yanlışlarından utanmak istemeyen onları doğru kabul eden insanların, öncelikle başkalarının yanlışlarına hoşgörülü olmaya ihtiyaçları vardır. Cehennemdeki işkence fiziksel değil psikolojik bir işkencedir. Ve öldükten sonra olduğu gibi ölmeden önce de deneyimlenebilmektedir.



Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu