Felsefe

İdeal Dünya Nedir? Ünlü Filozofların Ütopyalarıyla Tanışın!

Türümüz 2.8 milyon yıldır bu gezegen üzerinde. Geçen bu 2.8 milyon yılda tarihimize başarı dolu, umut dolu, neşe dolu birçok olay yazdık. Ne yazık ki kimi zaman, hatta belki de biraz daha fazla, acı ve utanç veren olayları yazdık. İşte böyle anlarda birçoğumuz “Bu dünyanın çivisi çıkmış arkadaş” diye düşünüyor; umutsuzluğa kapılıyoruz.

Hepimiz daha iyi bir dünyanın hayalini kuruyoruz. Açlığın, savaşların, çocuk ölümlerinin, adaletsizliğin olmadığı; özgür düşüncenin ve erdemin hakim olduğu bir dünya. Peki ideal dünya nasıl olmalıdır?

Elbette bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişebilir. İdeal bir dünya konusunda herkesin ortak birtakım kriterleri olsa da sonuçta farklı önceliklerimiz olması muhtemel. Bu yazımızda beş ünlü filozofa göre ideal dünyalara yani ütopyalara göz atacağız.

Platon – Devlet

Platon - Devlet

Platon, Devlet adlı kitabında kendi düşlediği ütopyayı anlatmaktadır. Platon’a göre gerçek politik sanat, ruhu kurtarma ve eğitme sanatıdır. Bu nedenle gerçek felsefenin, gerçek siyasetle örtüştüğü tezini ortaya koymaktadır. Ona göre, devleti yönetecek kişinin filozof olması olması gerekmektedir. Ancak bu durumda gerçeğin ve iyiliğin en yüksek değerlerine dayalı, ideal bir devlet inşa edilebilir.

Platon’a göre ideal devlet, üçlü bir yapıya sahiptir: Maddi malların yönetimi, korunması ve üretimi. Bu üçlü yapıya göre nüfus üç sınıfa ayrılır: üreticiler ve işçiler, yardımcılar, koruyucular ve askerler. Platon’un ütopyasında devlet yapısındaki bu unsurların uyumlu bir şekilde bir arada yaşamaları sağlanmalıydı.

İlk ve en düşük mertebedeki sınıf, görece daha zayıf iradeli insanlardan oluşur. İkinci mertebe görevlerine özen gösteren güçlü iradeli insanlardan oluşur. Bu mertebedeki insanlar hem iç hem de dış tehlikelere karşı uyanıktırlar. Eğer bir insanda ılımlılık erdemi ile düzen ve disiplin sevgisi hakimse, o zaman en yüksek mertebeli sınıfın bir parçası olabilir.

Platon’a göre, devleti en iyi ve en bilge vatandaşlar olan aristokratlar yönetmelidir. Yöneticiler, şehrini herkesten daha çok seven, görevini büyük bir gayretle yerine getirebilen kişiler olmalıdır. En önemlisiyse, bu yöneticilerin “iyi olanı” nasıl tanıyacaklarını ve üzerine nasıl düşüneceklerini bilmeleri gerekir. Başka bir deyişle, yöneticiler karar vermede aklı esas almalı ve bir filozof gibi olmalıdır.

Dolayısıyla mükemmel bir devlet, işçilerin ılımlılıkla, ordunun cesaret ve güçle ve egemen sınıfın bilgelikle yönlendirildiği bir devlettir.

Platon’a göre ideal bir devlette adalet kavramı, herkesin yapması gerekeni yaptığı fikrine dayanır. Dış dünyadaki adalet ancak ruhta da mevcut olduğunda tezahür eder. Bu nedenle, Platon’un ütopyasında vatandaşların eğitimi ve yetiştirilmesi mükemmel ve her sınıfın ihtiyaçlarına yönelik olmalıdır.

Platon, yöneticilerin ortaya çıktığı nüfusun aktif bir parçası olarak muhafızların eğitimine büyük önem vermektedir. Yöneticilere layık eğitimin, pratik becerilerle felsefi bilginin harmanlanması olduğunu düşünüyordu. Ona göre bu eğitimin amacı, devleti hakkıyla yönetecek filozof devlet adamları yetiştirmekti.

Thomas More – Ütopya

Thomas More (1478-1535), İngiliz bir avukat, hümanist ve devlet adamıydı. Varlıklı bir ailede doğan More, 15. yüzyıl Londra’sındaki hümanizmin ilk temsilcilerindendi. Londra’nın sivil yaşamına olan ilgisi 1516’da yayınladığı eseri olan Ütopya’nın şekillenmesinde etkili olmuştur.

thomas more ütopya

Thomas More’un 1516’da yazdığı Ütopya, edebiyatta karşılık gelen türe ve ideal dünyanın yeni modeline adını veren kitaptır. More’un Ütopya’sı bir ada ülkesidir. Kral bu adada hüküm süren, sadece en yüksek idari pozisyonları belirleyen kişidir. Ancak tüm vatandaşlar işlerine sıkı sıkıya bağlı olduklarından yönetime erişme şansları yoktur.

More’un Ütopya’sında özel mülkiyet kavramı yoktur; her şey ortaktır. Malların örgütlü dağıtımı serbest ticaretin yerini almıştır ve işgücü piyasası yerine emek hizmeti vardır. Bu nedenle her şeyin ortak olduğu bir toplumda, para da gereksizdir. Çünkü More’a göre para, toplumsal olarak yaratılan geleneksel değer ile doğadan kaynaklanan değer arasında bir boşluk açmaktadır.

Ütopya halkı çok fazla çalışmaz; sadece köleleştirilmiş insanlar kirli ve zor işleri yaparlar. Adalılar vatandaşlarını utanç verici eylemlerinin bir cezası olarak köleleştirmektedir. Ütopya’da herkes sebze ve meyvelerini paylaşır ve bunlar topluluk aracılığıyla serbestçe dağıtılır. Toplanan veya üretilen her şey, otuz hanenin her bir konut grubunun gereksinimlerini karşılamak için şehir pazarlarında dolaşır.

Ütopyalıların yaşam tarzının altında yatan temel ilke, zihnin geliştirilmesi için mümkün olduğunca fazla zaman ayrılması gerektiğidir. Çünkü gerçek mutluluğa bu şekilde erişebileceklerini düşünmektedirler. Ütopya’da her iki cinsiyetten tüm yurttaşlar günde sadece 6 saat çalışmaktadırlar. Böylece her vatandaşa kendisine zaman ayırabilme imkanı tanınmaktadır. Ayrıca her çocuk küçük yaşlardan itibaren sanata yönlendirilmektedir.

Ütopya’da değerli madenler, özellikle de altın, günümüzdeki gibi bir değere sahip değildir. Ütopyalılar altını kölelerine takarlar. Bunun nedeniyse altını toplumsal normlar tarafından dayatılan sahte bir değere sahip görmeleridir. Adada tek bir ideoloji veya din yoktur. Tek tanrı inancı tercih edilmekle beraber herkes istediği şeye inanmakta özgürdür.

Tommaso Campanella – Güneş Ülkesi

İdeal Dünya Nedir? Ünlü Filozofların Ütopyalarıyla Tanışın!

Asıl adı Giovanni Domenico Campanella olan İtalyan filozof,1568’de Napoli’nin Stilo şehrinde doğdu. Hapisteyken yazdığı Güneş Ülkesi‘ni Platon’un Devlet’inden esinlenerek yazmıştır.

Campanella’ya göre tüm sıkıntılar, tüm suçlar iki şeyden kaynaklanıyordu: özel mülkiyetten ve aileden. Bu nedenle, Güneş Şehri’nde tek eşli evlilik ve ebeveynlerin çocuk sahibi olma hakkı geçmişin bir kalıntısı olarak görülür. Vatandaşlar birlikte çalışır, ortak yemek odalarında yemek yer ve ortak yatak odalarında uyur.

Güneş Ülkesi’nde yedi duvarla korunan şehir, ideal iklime sahip bir yamaçta yer almaktadır. Çünkü oradaki havanın insan sağlığı için daha uygun olduğu düşünülmüştür. Halkın en önemli özelliklerinden biri görev dağılımıdır.

Campanella, Aristo’nun aksine zanaatkârları, köylüleri ve el emeğiyle uğraşanları oldukça önemsemektedir. Güneş Şehri’nde hiçbir meslek aşağılık ya da temel değildir; hepsi eşittir. Ona göre herkes tüm meslekleri tanımalıdır ardından herkes kendine en uygun olan mesleği icra etmelidir.

Güneş Ülkesi’nin vatandaşlarının hizmetkârları yoktur ve hiçbir hizmeti değersiz bulmazlar. Aşağılık olarak gördükleri tek şey aylaklıktır. Eşit görev dağılımı sayesinde, herkes günde sadece 4 saat çalışmaktadır. Ama her vatandaşın çalışması esastır. Thomas More’un Ütopya’sında olduğu gibi Güneş Ülkesi’nde de özel mülkiyet yoktur.

Güneş Ülkesi'ni temsil eden bir görsel
Güneş Ülkesi’ni temsil eden bir görsel

Güneş Ülkesi’nin en muhteşem ve yaratıcı yönlerinden biri, şehrin boyalı duvarlarıdır. Surlar kenti kuşatmanın ve korumanın yanı sıra, olağanüstü bir güzelliğe sahiptir. Sur duvarları, sanat ve bilimle alakalı görsellerle donatılmıştır. Surlarda Merkür’den Satürn’e kadar olan gezegenlerden başlayarak, göklerin ve yıldızların, matematiksel figürlerin, ülkelerin bitki ve hayvanları resimleri yer almaktadır. En son da ise mucitlerin resimleri yer almaktadır.

Bilgi, kütüphaneler gibi ayrı yerlerde kitaplarda değil herkesin gözü önündedir. Bu şekilde görselleştirmek, görüntülerin çağrıştırıcı ve duygusal gücünde ötürü daha kolay ve verimli bir öğrenme sağlar. Belli bir yaştan itibaren çocuklar bu bilgi tiyatrosunda koşar oynarlar. Böylece çok çaba sarf etmeden ve acı çekmeden neşeyle öğrenirler.

Güneş Ülkesi’nde rahip-bilim adamlarından oluşan bir kast şehri yönetmektedir. Bilim, ülkenin dini konumundadır. Astronomiyi kullanarak çeşitli gök olaylarını gözler ve ardından Dünya üzerinde gerçekleşecek değişiklikleri hesap ederler. Buna göre de ekim ve hasat zamanlarını belirlerler.

Burke’ün Muhafazakar Ütopyası

Burke'ün Muhafazakar Ütopyası
Edmund Burke

1729 yılında doğan Edmund Burke, uzun yıllar milletvekilliği yapmış İrlandalı-İngiliz siyasetçi, yazar ve filozoftur. Edmund Burke, muhafazakarlık ideolojisinin kurucusudur. Doğal Toplumun Doğrulanması adlı makalesi ilk muhafazakar ütopyadır. Burke bu makalesinde kiliseyi ağır bir dille eleştirmiştir. Kendisi dinin kurumlarını değil, devletin kurumlarını savunmaktadır. Bu nedenle Doğal Toplumun Doğrulanması adlı makalesinde kilise kurumlarının ortadan kaldırılması gerektiğini yazmıştır.

Burke makalesinde, bilinen tüm hükümetlerin insanları dolaylı ya da doğrudan köleliğe yönlendirdiğini söyler. Bu nedenle, devleti terk edip “doğal toplumun” yasalarına göre yaşamayı tavsiye eder.

Burke, doğal toplumun yasalarına göre yaşandığında her şeyin daha iyi olacağına inanmaktadır. Ona göre doğanın sağladıklarından daha fazlasına ihtiyaç yoktur. Böylece vatandaşların aşırı çalışmasına gerek olmadığını ve köleliğin de gereksiz olduğunu savunmaktadır. Doğal yaşamda lüks olmadığından hayat basittir ve insanlar mutludur.

Godwin’in Anarşist Ütopyası

Godwin'in Anarşist Ütopyası
William Godwin

1756’da doğan William Godwin, İngiliz gazeteci, politik filozof ve yazardır. Faydacılığın ilk taraftarlarından ve felsefi anarşizmin ilk modern destekçilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Siyasi Adalete İlişkin Bir Soruşturma adlı eserinde, hükümetin toplumda bağımlılık ve cehaleti sürdüren yozlaştırıcı bir güç olduğunu savunuyordu.

Ancak bilginin kademeli olarak yayılması ve insan anlayışının genişlemesiyle hükümetin giderek daha gereksiz ve güçsüz hale geleceğini düşünüyordu. Ona göre siyasetin yerini, genişlemiş bir kişisel ahlak alacaktı. Makalesini yazmaya başladığı sırada Fransa’daki olayların iyimserliğini özetleyen Godwin, zihnin madde üzerindeki egemenliğinin eksiksiz olacağı bir dönemi dört gözle bekliyordu.

Godwin’e göre zihinsel mükemmellik fiziksel bir form alacaktı, bu da hastalıkları ve yaşlanmayı kontrol etmemizi sağlayacaktı. Öyle ki William Godwin ölümsüzlüğü dahi keşfedebileceğimizi düşünüyordu.

Godwin’in ahlak teorisi genellikle faydacı olarak tanımlanır. Godwin’in ahlak felsefesine damga vuran sorularından biri ünlü yangın sorusudur. Soruda Fénelon ölümsüz eseri Télémaque’ı yazmaktadır. Fénelon’un eserini yazdığı odada bir de hizmetçi bulunmaktadır.

Bu hizmetçi annenizdir ve odada yangın çıkar. İkisinden birini kurtarmanız gerek; kimi kurtarırdınız? Godwin’e göre Fénelon’u seçmelisiniz. Aslında Godwin’in faydacılığı, gerçeğin ve bilgeliğin gelişiminden ayrılamaz olduğundan faydacılıktan ziyade mükemmeliyetçiliğin bir biçimine benzemektedir.

“Adaletin bir anlamı varsa, o da sadece elimden gelen her şeyi bütünün yararına katkıda bulunmam gerektiğidir.”

Godwin’in ideal dünyasının merkezinde, tüm davranışı akıl tarafından belirlenen bireyler vardır. Bir toplum ancak aklın ilkeleri üzerine inşa edilirse sağlıklı olur. Tek bir gerçek vardır, yani toplumun gerçek yapısı sadece bir gerçektir. Godwin’in dünya görüşünde ideal bir kişi, ebedi devletin düşmanıdır. Godwin, insanlığın yeni insanlarla dolu küçük ve kendi kendine yeten toplulukların devletlerin yerini alacağı yeni bir çağı beklediğine inanıyordu.

Peki İdeal Dünya Nedir?

Bu, yüzyıllar boyunca birçok insanın sorduğu bir sorudur ve tek bir cevabı yoktur. Yazımızda 5 ünlü filozofun ütopyasına yer vermemize rağmen sayısız ütopya örneği bulmak mümkündür. Çünkü herkesin ideal bir dünya için öncelediği şeyler birbirinden farklıdır. Eminim ki sizin de yukarıda bahsettiğimiz filozofların ütopyalarında onaylamadığı şeyler olmuştur. Bu nedenle daha iyi bir dünya için hepimiz ilk yapması gereken şey Sokrates’in de dediği gibi: Kendini bil!

Ayrıca Sokrates hakkında kaleme aldığımız bu yazımıza da bakabilirsiniz: “Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir”: Sokrates Bu Sözle Ne Anlatmak İstemişti?


Kaynaklar ve İleri Okumalar

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Erdemli insanların yetişmesinde en önemli unsurun eğitim olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimime matematik eğitimi üzerinden devam ediyorum. Kitap okumayı yazarların zihinlerine, düşünce dünyalarına girmek olarak gördüğümden kitap okumak benim için boş zaman aktivitesinden çok daha farklı bir konumdadır. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu