Günümüzde, biz insanlar da dahil olmak üzere, her şey son derece hızlı bir şekilde değişiyor. Ancak, bu sürekli değişime rağmen, her zaman sabit kalan ve muhtemelen bir süre daha değişmeden kalacak bir aracımız var: QWERTY, yani Q klavye. Şu anda bu yazıyı yazmak için kullandığım bu düzen, teknolojideki tüm yeniliklere rağmen hayatımızdaki yerini koruyor.

QWERTY klavye, yaklaşık 150 yıldır hayatımızın bir parçası. Ancak bu durum, onun en verimli ya da ergonomik klavye düzeni olduğunu göstermez. Hatta, ellerinizin sağlığı açısından en ideal seçenek olmadığı söylenebilir.
Ayrıca harflerin dizilimde bu harf diziliminde bir mantıksızlık fark etmiş olabilirsiniz. İlk harf Q, ardından W gelir, sonrasında ise E ve diğer harfler sıralanır. Zaten QWERTY adı da bu dizilimden gelmektedir. Oysa Christopher Latham Sholes, ilk klavyeyi İngiliz alfabesine uygun bir şekilde tasarlamıştı. Bu tasarımın, yazmayı daha kolay hale getireceğine inanıyordu. Ancak işler beklediği gibi gitmedi.
QWERTY Yani Q Klavye Tarihçesi

Dünyanın QWERTY klavyeyle olan sevgi-nefret ilişkisi, 1866 yılında küçük bir atölyede başladı. Bu atölyede, Christopher Latham Sholes adında bir yayıncı, kitapların sayfalarını otomatik olarak numaralandıracak bir makine üzerinde çalışıyordu.
Bir gün, tesadüfen arkadaşı Carlos Glidden ile bir dergide daktilonun kısa bir tanımını gördüler. Bu ilginç fikir, onları çalışma yönlerini değiştirmeye sevk etti. Sholes ve Glidden, insan düşüncelerini el yazısına göre iki kat daha hızlı yazmayı mümkün kılacak bir aygıt geliştirmeye karar verdiler. İşte bu karar, QWERTY’nin ilk adımlarını atmasını sağlayan bir dönüm noktası oldu.

Bir yıl içinde, 28 tuşlu piyano benzeri yazı makineleri için üç patent almayı başardılar. Ne var ki bu makineler sürekli sıkışıyor ve satırları kaydırıyordu. Bu sorunları çözmek isteyen Sholes, 1872 yılında, piyano tuşları yerine yuvarlak tuş takımına sahip bir klavye için yeni bir patent başvurusunda bulundu. Aynı dönemde, Scientific American dergisi bu yeni yazı makinesi hakkında övgü dolu bir yazı yayınlayarak, yeniliğin dikkat çekmesini sağladı.

QWERTY Harfleri Neden Bir Araya Geldi?
QWERTY klavyesi aslında titiz bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkmıştır. Sholes, iki elle hızlı yazmayı optimize etmek için birçok daktilo uzmanına danışarak bu alfabe yerleşimini belirledi. En sık kullanılan İngilizce harf dizileri olan “th”, “st” ve “re” birbirine yakındı. Sholes, bu sorunu çözmek için klavyede bu harfleri birbirinden ayırmaya çalıştı.
Bu yazı makinesi, o dönemde ev aletleri üretiminde faaliyet gösteren Remington şirketinin dikkatini çekti. Remington, bu yenilikçi aleti pazarlamak için Sholes ile bir anlaşma imzaladı ve harf sıralaması QWERTUIOPY şeklinde olan ilk prototipi üretti. Ancak bu düzen, Sholes’u tatmin etmedi. Y harfinin, T ve U arasına geri taşınmasını istedi ve bu değişiklikle birlikte QWERTY düzeni nihai halini aldı.

Remington, Sholes’un önerisini kabul etti ve ilk yazı makinesi, 1874 yılında QWE.TY harf dizilimiyle piyasaya sürüldü. Ancak bu dizilimde noktanın yerini özellikle fark etmiş olabilirsiniz; neden burada bulunduğu hala tam olarak bilinmiyor. Neyse ki ilerleyen süreçte nokta, R harfiyle yer değiştirerek bugün kullandığımız sağ alt köşedeki yerini aldı.
Bu klavye düzeni, o günden itibaren uzun bir yol kat etti ve popülaritesini asla gerçekten kaybetmedi. Q klavye, mekanik daktilolardan bilgisayarlara ve oradan dokunmatik ekranlara sorunsuz bir şekilde adapte oldu. Sonuç olarak, Latin alfabesinin standart olduğu her yerde yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
DVORAK Klavye Q Klavyeden Daha Efektif Bir Tuş Dizilimine Sahiptir.

QWERTY düzeni, verimli bir klavye tasarımı değildir. Parmaklar, bir harften diğerine geçerken gereğinden fazla hareket etmek zorunda kalır. Örneğin, yaygın olarak kullanılan “n” ve “o” harfleri birbirine yakın değildir. Benzer şekilde, sık kullanılan “t” ve “h” harfleri birbirine yakındır. Ancak bu kombinasyonu yazmak için farklı ellerin parmaklarını kullanmanız gerekir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, QWERTY’nin tasarımındaki asıl amaç, daktilo tuşlarının sıkışmasını önlemekti. Ancak sonucunda günümüzde artık yaygın biçimde daktilo kullanmıyoruz. Daha efektif ve daha hızlı yazmamızı sağlayacak başka bir klavye bulamaz mıyız? Aslında bulabiliriz. Bu klavyeden daha hızlı yazma sağladığını iddia eden birçok başka klavye icat edilmiştir. Bunların içinde en çok bilineni DVORAK klavyedir.

1930’larda daktilo kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, araştırmacılar klavye düzeninin verimliliğini sorgulamaya başladılar. Bu süreçte, mühendis August Dvorak ve ekibi, klavyenin olası 250 farklı varyasyonunu test etti. Yaptıkları araştırmalar sonucunda, QWERTY tasarımının neredeyse en kötü dizilimlerden biri olduğu sonucuna vardılar.
DVORAK klavyesi, 1936 yılında piyasaya çıktı. Bu düzen, sık kullanılan harfleri birbirine yakın konumlandırarak parmak hareketlerini minimize etmeyi hedefliyordu. Böylece hem yazma hızını artırıyor hem de yazım sürecini daha ergonomik hale getiriyordu.
DVORAK Klavye Neden Başarılı Olamadı?
DVORAK klavyesinin en önemli özelliği, en sık kullanılan harfleri ana satırlara yerleştirerek kullanıcının parmak hareketini minimize etmeyi hedeflemesiydi. Bu düzen, geleneksel QWERTY klavyesine kıyasla yazma sürecini hem daha hızlı hem de daha ergonomik hale getirme iddiasındaydı.
Ancak tüm bu iddialara ve avantajlarına rağmen, DVORAK klavyesi geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmayı başaramadı. QWERTY’nin uzun yıllardır süregelen hakimiyeti ve insanların alışkanlıklarını değiştirme konusundaki isteksizliği, DVORAK’ın popülerleşmesini önemli ölçüde zorlaştırdı.

2006 yılında Shai Coleman, DVORAK klavyesinin bazı avantajlarını koruyan, ancak QWERTY düzenine daha çok benzediği için geçişi kolaylaştıran bir klavye düzeni geliştirdi. Bu yeni düzen, kendi adı ve DVORAK’ın bir karışımı olan “Colemak” adıyla anılacaktı. Ancak, diğer alternatif klavyelerde olduğu gibi, Colemak da geniş bir popülariteye ulaşmayı başaramadı.
İnsanlar, yıllardır kullandıkları QWERTY düzenine o kadar aşinadır ki, bir değişikliğe direnç göstermeleri kaçınılmazdır. Bu nedenle, yazı yazarken tuşların fiziksel olarak kullanılmaya devam ettiği sürece, QWERTY klavye hayatımızdaki yerini koruyacak gibi görünüyor. Bu yazının devamında okumanızı öneririz: Telefon ve Hesap Makinesinin Tuş Dizilimleri Neden Birbirinden Farklıdır?
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Why do we all use Qwerty keyboards?; https://www.bbc.com
- Why we use the QWERTY keyboard layout — and why it’s probably not the best design. Yayınlanma tarihi: 6 Haziran 2023. Bağlantı: Why we use the QWERTY keyboard layout. And why it’s probably not the best design/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel