Kendimizi Geliştirelim

5 Saat Kuralı: Boşa Geçen Bir Gün Nasıl Başarılı Bir Güne Dönüştürülür?

Gerçek şu ki, hepimizin günde eşit miktarda zamanı var. Bu zamanı nasıl geçireceğimiz bizim tercihimize kalmış. Elbette bazı insanlar diğerlerinden daha fazla “boş vakte” sahip olabilir. Ama çoğumuzun gün içinde kendi tercihleri doğrultusunda değerlendirebileceği en az birkaç saati bulunur. İşte “5 saat kuralı” bu noktada devreye girer. Bu serbest saatleri nasıl değerlendirdiğimiz, sıradanlıkla başarı arasındaki farkı belirleyebilir.

İşleri ertelemeyi alışkanlık haline getirirsek hem kendimizi yersiz strese sokar hem de verimliliğimizi kaybederiz. Bu, çoğumuz için
en büyük zaman yönetimi problemlerinden biridir

Gelin bir günü parçalayalım. Bir gün 24 saattir (ya da dakikaya vurursanız 1.440). Ortalama bir insan 8 saat uyur. (En fazla uyuyanlar Hollandalılar, en az uyuyanlarsa Singapurlular.) Uyku çıkarıldığında geriye 16 saat kalır. Bu sürenin 7 ila 8 saati de genellikle işe veya okula gider. Böylece elimizde kalan serbest zaman 9 saat civarındadır.

Bu 9 saatin önemli bir bölümü ise “yaşamın idaresine” gider: Alışveriş, ev işleri, ücretlendirilmemiş bakım işleri (çocuk, yaşlı veya hasta bakımı), yemek hazırlama ve yeme gibi faaliyetler. Elbette bu alanlarda kültürel farklar büyüktür. Örneğin, Our World in Data’nın verilerine göre Fransa, Yunanistan, İtalya ve İspanya’daki insanlar yemek için diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha fazla zaman ayırıyor.

Bu zaman kullanımı içindeki eşitsizlik, özellikle bakım emeği açısından cinsiyetler arasında belirgin farklar doğuruyor. OECD’ye göre dünya genelinde kadınlar, erkeklerden iki ila on kat daha fazla süreyi karşılıksız bakım işleriyle geçiriyor. Bu da doğrudan boş zaman üzerindeki eşitsizliğe yansıyor. Örneğin Norveç ve Yeni Zelanda’da bu fark neredeyse yok denecek kadar az. Ama Portekiz ve Hindistan’da erkeklerin boş zamanı kadınlardan yüzde 50 daha fazla.

5 saat kuralı neredeyse komik derecede basittir. Girişimci ve gazeteci Michael Simmons tarafından icat edilmiştir.

Kısacası, birçoğumuz günün yalnızca küçük bir bölümünü gerçekten kendimiz için kullanabiliyoruz. Bu zamanı nasıl değerlendirdiğimizse fark yaratıyor. Ve işte bu yüzden, “5 saat kuralı” önemli.

5 Saat Kuralı Nedir?

Çoğu insanın gün içinde kendi istediği şekilde değerlendirebileceği en az birkaç saati vardır. Ancak bu saatlerin önemli bir kısmı, iş dışı telefon kullanımıyla boşa harcanır. Ve ne yazık ki bu zamanı bu şekilde tüketenler, geleceğin girişimcileri, yenilikçileri ya da başarı hikâyeleri arasında yer almaz.

5 saat kuralı, her iş gününde en az bir saati bilinçli olarak yeni şeyler öğrenmek veya çeşitli etkinlikler uygulamak için harcamak kavramıdır.

Son birkaç on yılda, “kendi çabasıyla zengin olmuş” insanların alışkanlıklarını ve değerlerini inceleyen bir alan oluştu. Bu çalışmaların tekrar tekrar ortaya koyduğu temel bulgulardan biri “5 saat kuralı”dır. Kısaca bu kural, haftada beş gün, günde bir saatinizi öğrenmeye, düşünmeye ve sorgulamaya ayırmanızı önerir. Kuralın kökeni Benjamin Franklin’e kadar uzanır.

Benjamin Franklin, Boston’da maddi zorluklar içinde yaşayan ve 17 çocuğa bakan kalabalık bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Aile koşulları nedeniyle yalnızca iki yıl okula gidebildi. Bu sınırlı eğitim, onda güçlü bir kendini geliştirme isteği uyandırdı. “Bugün yapabileceğiniz işi asla yarına bırakmayın” sözü ona ait. Franklin, gününün her saatini dikkatle planlayarak yaşıyor, öğrenmeyi hayatının merkezine koyuyordu.

Kırk iki yaşına geldiğinde, Amerikan kolonileri için yürüttüğü gazete ve dergi yayıncılığını bıraktı. Artık tek amacı, bitmek bilmeyen bilimsel merakını doyurmaktı. Franklin, eylemlerin sözlerden daha güçlü olduğuna inanıyordu. Bu yüzden, belirlediği erdemleri günlük alışkanlıklara dönüştürerek hayata geçirmeye çalıştı.

Hafta içi her sabah erkenden uyanır, günün ilk saatini okumaya, yazmaya, hedefler belirlemeye ve bu hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmeye ayırırdı. Bu sabah rutini, zihinsel disiplinini korumasına ve kişisel gelişimini sürekli kılmasına yardımcı oldu.

Franklin, on üç erdem üzerindeki performansını takip etmek için bir de çizelge yapmıştı. Bu çizelgeye ilgili erdemi sürdüremediği zaman bir işaret koyardı.

Yukarıdaki görselde, Franklin’in biyografisinde yer alan ve bir gününün küçük bir bölümünü yansıtan bu günlük ritüel örneklenmiştir. Bu pratik alışkanlık, zaman yönetimi ve öz disiplin konusundaki yaklaşımını açıkça ortaya koyar.

5 Saat Kuralına Göre Bir Günü Nasıl Geçirmelisiniz?

5 saat kuralının temel fikri, her gün eğitime ayrılan bir saatin zihni geliştireceği, becerileri güçlendireceği ve disiplin kazandıracağıdır. Eğitim açısından bakıldığında bu kural, bize hem bilgi hem de beceri kazandırır.

Ancak, 5 saat kuralının mantığını kabul etsek bile, uygulamaya geçmek göz korkutucu olacaktır. Uzun bir günün ardından, yorgun gözlerle ve zonklayan bir baş ağrısıyla çoğumuz Tolstoy’a değil, televizyon kumandasına uzanırız. Ama bu kuralı hayatınıza dahil etmek için üç basit adım var.

Öğrenin—nasıl öğrenebiliyorsanız. Kitap okumak öğrenmenin yollarından biridir, ama tek yolu değildir. Eğer kitap okumaktan keyif almıyorsanız, muhtemelen ondan daha az şey öğreneceksinizdir. Bugün podcast’ler, sesli kitaplar gibi pek çok alternatif mevcut. Ayrıca internette, ağır ve yorucu kitaplar yerine, okunabilirliği yüksek uzun makaleler de bulabilirsiniz. Eğitici, eğlenceli ve ilham verici içeriklere ulaşmak artık çok daha kolay.

5 saat kuralını uygulamaya, öğrenmek, düşünmek veya deney yapmak için bir saat harcamak için günün hangi saatinin sizin için en uygun olduğunu belirleyerek başlayabilirsiniz. 

Deneyin. Kendinizi geliştirmek, sadece bilgi yığmak anlamına gelmez. Hayatta en başarılı insanlar, ormanda gizli bir hazineye rastlayanlar değil; defalarca denemiş, defalarca başarısız olmuş ama her seferinde yeniden kalkmayı başarmış insanlardır. Yeni bir şey deneyin. Farklı bir şekilde deneyin. Deneyerek hem öğrenirsiniz hem de sürecin keyfini yaşarsınız. 

Düşünün. Başarısızlık, yalnızca geleceği iyileştirebildiği ölçüde değerlidir. Samuel Beckett’ın sözleriyle: “Yeniden dene. Yine başarısız ol. Daha iyi başarısız ol.” Her başarısızlık, bir öncekinden daha öğretici olabilir. Düşünmek için bir günlük tutabilirsiniz, birkaç dakikanızı sadece düşünmeye ayırabilirsiniz ya da bir arkadaşınızla konuşarak olanları tartışabilirsiniz. Gününüzü ve hatalarınızı düşünmek, başarısızlıkları öğrenme deneyimine dönüştürmenin anahtarıdır.

Sonuç olarak;

O halde neden 5 saat kuralını denemeyesiniz? En kötü ihtimalle, bir sonraki aile buluşmasında söyleyecek daha ilginç şeyleriniz olur. En iyi ihtimalle? Belki birkaç milyon dolar değerinde bir fark yaratır.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir