Kendimizi Geliştirelim

Dâhilerin Günlük Rutinleri Alışkanlıklarımızı Sorgulatabilir

Hayranı olduğumuz büyük fikirlerin ve eserlerin yaratıcılarının günlük rutinleri nasıldı? Tarihin sayfalarında kendilerine yer edinmelerini sağlayan o büyük eserler hangi alışkanlıkların sonucunda doğmuştu?

“Zaman kısa, direncim sınırlı, ofis kabus gibi, evim gürültülü; ve şayet keyifli, basit bir hayat mümkün değilse ustaca manevralarla kendime yer açmaya çalışmak zorunda kalıyorum.” diyordu Franz Kafka, 1912 yılında arkadaşı Felice Bauer’e yazdığı mektupta.

Rutin kelimesi kulağa sıkıcı gelse de aslında günlük rutine ve düzenli alışkanlıklara sahip olmak bilişsel işlevleri destekler ve hatta insanların daha yaratıcı olmalarını sağlar. Bir günlük rutin oluşturmak istiyor ancak bunun nasıl olması gerektiğine karar veremiyorsanız okumaya devam edin. Sizlerle paylaşacağımız yaratıcı zihinlerin günlük rutin alışkanlıkları ilham verecektir.

Albert Einstein (1879–1955)

Aslında Einstein’ın günlük rutini basitti. 09:00 – 10:00 arası kahvaltı yapar ve günlük gazetelere bakardı. Saat 10:30 civarında Princeton Üniversitesindeki ofisine genellikle yürüyerek giderdi. Burada öğleden sonra bire kadar çalışır sonra da öğle yemeği, kısa bir şekerleme ve bir fincan çay için eve dönerdi. Sonrasında da evde çalışmaya devam ederdi.

Bu esnada ziyaretçiler ile görüşür ve sekreterinin düzenlediği yazışmalarla ilgilenirdi. Akşam yemeğini 18:30 civarında yer devamında yine çalışmaya devam ederdi. Mütevazı yaşam tarzına rağmen Einstein, Princeton’da sadece bilimsel başarılarıyla değil, aynı zamanda dalgınlığı, darmadağınık görünüşü ve ilginç alışkanlıkları ile de bilinirdi. Einstein berbere gitmekten kaçınır ve gereksiz olduğunu düşündüğü çorap ve pantolon askıları gibi şeyler kullanmazdı.

Leo Tolstoy (1828–1910)

Zorlu bir günlük rutin örneği

“Her gün hiç aksatmadan yazmak zorundayım. Yazılarımı başarılı olmak için değil, rutinden çıkmamak için yazmak zorundayım.” Aslında 1860’ların ortalarında kendisinin Savaş ve Barış adlı klasiğini yazarken günlüğüne not ettiği bu sözü onun yaşantısının bir özeti gibiydi. Her sabah sekiz ile dokuz arasında uyanırdı. Kahvaltıda iki haşlanmış yumurta yer, kısa süre sonra bir bardak çayla çalışma odasına çekilirdi. Sonrada buradan çıkmayarak akşam 17:00’a kadar bir daha yemek yemezdi.

Bu esnada çalışma odasına kimsenin girmesine izin vermez ve bitişik odaların kapıları, rahatsız edilmemesini sağlamak için kilitlerdi. Akşam yemeğine yakın Tolstoy, arazideki bazı işleri denetlemek için yürüyüşe çıkardı. Sonrasında da bir süre ailesi ile vakit geçirirdi. Yemekten sonra okumalara vakit ayırır ve gece 01:00 gibi uykuya yatardı.

Alexander Graham Bell (1847–1922)

Graham Bell telefon

Bell evlenmeden önce gece gündüz çalışarak günde sadece üç veya dört saat uykuya zaman ayırma eğilimindeydi. Ancak evliliğinden ve karısının hamileliğinden sonra, Amerikalı mucit daha düzenli çalışma saatlerine uymak zorunda kaldı. Ancak Bell bu durumu çok uzun süre sürdüremedi. Aklına bir fikir geldiği zaman kendini durduramadığı konusunda karısını ikna ederek, çoğu zaman tüm gece çalışmasına devam etti.

René Descartes (1596–1650)

Fransız filozof Descartes günün ortasına kadar uyumayı severdi. Uyandıktan sonra da uzun bir süre yatakta kalır, düşünür ve yazardı. Bu çalıma biçimi onun tek yoğun entelektüel çabasıydı. Erken bir öğle yemeğinden sonra yürüyüşe çıkar ya da sohbet için arkadaşlarıyla buluşurdu; akşam yemeğinden sonra yazışmalarıyla ilgilenirdi. Descartes, tembelliğin iyi bir zihinsel çalışma için gerekli olduğuna inanıyordu. Bu nedenle kendini aşırı zorlamamaya özen gösteriyordu.

Charles Darwin (1809-1882)

Darwin’in bir günü yürüme, kestirme, okuma ve yazma dönemlerine bölünmüş durumdaydı. Sabah erken bir yürüyüşe çıkar, kahvaltı eder ve sabah 08:00’da çalışmasına başlardı. Çalışmasına 90 dakika sonra ara verir ve karısı Emma ile biraz zaman geçirir, mektupları okur ve 10: 30’da çalışma odasına geri dönerdi. Öğlene kadar planlı işlerini tamamlamaya çalışırdı. Ardından tekrara uzun bir yürüyüşe çıkar, yürüyüş dönüşünde mektuplara cevap verirdi.

Kalan zamanını da uzanarak ve okuyarak doldururdu. Bu işlerin ardından 3. yarım saatlik yürüyüşü gelirdi. Daha sonra fazla yemek yemese de akşam yemeğinde ailesine katılır, yemekte sadece yumurta veya küçük bir parça etle çay içerdi. Sonrasında eşi ile tavla oynar, bilimsel bir kitap okur, yatmadan hemen önce kanepede uzanır ve Emma’nın piyano çalmasını dinlerdi. Yaklaşık saat 22: 00’de yatağa giderdi. Kendisi bu rutinini tam 40 yıl sürdürdü.

Paul Erdos (1913–1996)

erdös

Erdos, yirminci yüzyılın en parlak ve üretken matematikçilerinden biriydi. Aynı zamanda sadece bir çift valizle yaşayan, yırtık pırtık takım elbiseler giyen ve kazandığı tüm parayı başkalarına veren adeta matematiksel bir keşişti. Bir de gecede sadece birkaç saat uyuyan fanatik bir işkolikti. Erdos, diğer matematikçilerle kısa ve yoğun bir işbirliği içinde çalışmayı severdi. Yeni yetenekler aramak için dünyayı dolaşırdı. Bu esnada genellikle bir meslektaşının evinde kalır ve neredeyse tüm gün yanında kaldığı kişiyi de zorlayarak matematik çalışmakla geçirirdi.

Ludwig van Beethoven (1770–1827)

Beethoven şafak vakti uyanır, tek tek saydığı 60 kahve çekirdeğinden oluşan kahvesini içerdi. Sonrasında başka bir şey yemeden öğleden sonraya kadar çalışırdı. Öğle yemeğinden sonra gününün çoğunu kaplayacak uzun bir yürüyüşe çıkardı. Bu esnada aklına gelen düşüncelerini not etmek için cebinde her zaman bir kalem ve birkaç sayfa müzik kağıdı taşırdı. Akşamları genellikle arkadaşlarla zaman geçirir ancak kışın evde kalıp kitap okumayı tercih ederdi. Akşamları nadiren müzik üzerine çalışır ve en geç saat 22.00’de yatağa giderdi.

Thomas Mann (1875-1955)

Mann sabah 08:00’de uyanır, kahvesini içip kahvaltısını eder ve saat 09: 00’da çalışma odasının kapısını kapatırdı. Bu esnada ziyaretçilere, telefon görüşmelerine ya da ailesine kendisini kapalı hale getirirdi. Çocukların, Mann’ın başlıca yazı saatleri olan 09:00 ile öğlen arasında herhangi bir gürültü yapmaları kesinlikle yasaktı. Öğlen yemeğini çalışma odasında yer ve devamında ilk purosunun tadını çıkarırdı. Sonra saat 16:00’ya kadar gazete, dergi ve kitap okur, devamında ailesi ile biraz zaman geçirir, yürüyüşe çıkardı. Akşam yemeğinden sonra kısa bir okuma molasının devamında odasına çekilirdi.

Yukarıdaki örnekleri incelediğimiz zaman başarının sırlarından birisi de öyle ya da böyle bir günlük rutin oluşturmak gibi gözüküyor. Ayrıca göz atmak isterseniz: Yabancı Dil Öğrenirken Çocuklardan İlham Alabilir miyiz?


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu