Kendimizi Geliştirelim

Yaratıcı Düşünce Nedir? Nasıl Harekete Geçirilir?

Yaratıcılık”, Dünya Ekonomik Forumu, Uluslararası Para Fonu ve küresel iş analistleri tarafından gelecekteki ekonomilerimizin anahtarı olarak tanımlanıyor. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda Linkedin şirketlerin en çok ihtiyaç duyduğu becerileri belirlediğinde, ilk sıralarda yaratıcılığın yer alması herkesi şaşırtmıştı. Bu durumda geleceğin dünyasına uyum sağlamak için her şeyden önce yaratıcı düşünceyi öğrenmemiz gerekiyor gibi gözüküyor.

yaratıcı düşünme

Yaratıcılık dendiğinde pek çok kişi sanatçıları, grafik tasarımcılarını, yazarları, ressamları vb. düşünür. Ama yaratıcılık sanatçılık anlamına gelmez. Evet, bir sanatçı yaratıcı olabilir, ama bir yazılım mühendisi, bir matematikçi de yaratıcı düşünebilmek zorundadır.

Peki daha yaratıcı olmayı nasıl öğrenebiliriz? Yaratıcı fikirlerin ansızın geldiği söylenir. Yaratıcı düşünce tam olarak nereden geliyor? Tüm bu soruların cevabını vermek kolay değildir. Yaratıcılık karmaşık bir süreçtir. Yaratıcı becerileri geliştirmek, eğitim ve öğretime sofistike bir yaklaşım gerektirir.

Ancak yine de yaratıcı düşüncenin izlerini tüm küçük çocuklarda görmek mümkündür. Bu da hepimizin bir potansiyeli olduğu anlamına gelecektir. Yaratıcı düşünme üzerine yapılan çalışmalar, bireyin yaratıcı düşünce veya ürün ortaya koyma süreci olarak tanımlanan “yaratıcı düşünme sürecinin” öğrenilebilir olduğunu ve bu yeteneğin sadece üstün insanların tekelinde olmadığını bizlere göstermiştir.

Yaratıcı Düşünce Nasıl Ortaya Çıkar?

1. Yanal Düşünme

Yaratıcı Düşünce Nedir?

Bir problemin olası cevapları arasında akla en makul ve doğru geleni bulabilme yeteneği yakınsak düşünme olarak tanımlanır. Çoğu zaman yaratıcı düşünme ile aynı anlamda kullanılan ıraksak düşünce ise problemi çözmek için doğru ya da yanlış, uygun ya da değil çok çeşitli cevaplar üretebilmedir. Çoğunlukla yaratıcı düşünceler ıraksak düşünmenin bir sonucudur.

Yaratıcı düşünme ile ilişkili olarak yanal düşünme, üretici düşünme gibi birçok düşünme tipinden söz etmek de mümkündür. Daha çok esnek fikirler üretmede kullanılan ve bir probleme farklı açılardan bakmak anlamına gelen yanal düşünme 1967’de Edward de Bono tarafından ortaya atılan bir terimdir.

Geleneksel düşünce dikeydir, mevcut verilere dayanarak mantıksal bir sonuca adım adım ilerler. Ancak yanal düşünce yataydır. Fikirlerin nasıl uygulanabileceğine dair ayrıntıları önemsizleştirirken birçok fikir üretmeye vurgu yapar. Doğal olarak da bu iki süreç de birbirini tamamlar. Yanal düşünce olmadan, dikey düşünce çok dar görüşlü olur. Dikey düşünce olmadan, yanal düşünce ise birçok olası çözüm üretir ancak bunları uygulamak için ortada hiçbir plan olmaz.

Edison yaratıcılıktan uzak çırağını hayal kırıklığıyla dolu şu sözlerle cezalandırırken bir yandan da bir soruna salt mantıkla yaklaşmanın sorununa dikkat çekiyordu. “Senin sorunun bu, sadece mantıklı şeyleri deniyorsun. Mantıklı şeyler asla işe yaramaz. Neyse ki artık daha fazla mantıklı şey düşünemeyecek hale geldin, o yüzden mantıksız şeyler düşünmeye başlamak zorundasın, işte böylece çözümü hemen bulacaksın”.

2- Zihnin akış halini kullanın.

Yaratıcı Düşünce Nedir?

Bazen, sevdiğiniz bir kitabı okurken, bilgisayar oyunu oynarken, spor yaparken, resim, müzik gibi bir sanat ile uğraşırken ve hatta bir matematik problemi çözerken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Kendinizi bir şeye tamamen kaptırmış hissettiyseniz, psikologların akış olarak adlandırdığı bir zihinsel durum yaşıyor olabilirsiniz.

Akış, esasen kendinizi ve çevrenizi tamamen unuttuğunuz zamandır. Diğer bir deyişle bireyin bir aktivite ile bütünüyle meşgul olup, kendi varlığını dahi unutması halidir. Geriye sadece yaptığınız iş kalır ve bu da sizi tamamen anda tutar.  Akış deneyimleri farklı insanlar için farklı şekillerde ortaya çıkar. Bu genellikle keyif aldığınız ve oldukça yetenekli olduğunuz bir şeyi yaptığınızda olur.

 Akış kavramına yol açan araştırma 1960’larda, psikolog Mihaly Csikszentmihaly’nin görsel sanatçılardaki yaratıcı süreci incelediği dönemde başladı. Kimi sanatçıların, ısrarlı bir biçimde yorgunluğa ve açlığa meydan okurcasına çalışmasından etkilenmişti. Ayrıca bu kişilerin, yaptıkları işi tamamladıktan sonra eserleri ile fazla da ilgilenmediklerini fark etmişti. Onların ödülü yaptıkları resme kendilerini kaptırmak gibi görünüyordu.

akış hali
Bazen kendimizi işe kaptırdığımızda zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Csikszentmihalyi buna “optimal deneyim” adını vermiştir.

Csikszentmihalyi daha sonra bu hipotezi sistematik olarak inceledi. Bu deneyimin sanat, spor veya tıp gibi hemen hemen her alanda ve hemen hemen her faaliyet sırasında ortaya çıkabileceğini keşfetti. Csikszentmihalyi’nin araştırması, akışı olası kılan iki koşulu gösterdi.

Birincisi, aktivitenin bir kişinin beceri seviyesini geliştirmesi gerektiğidir; yani, kişi aktiviteyi bir meydan okuma olarak deneyimlemelidir. İkincisi, faaliyet ilerledikçe geri bildirim fırsatları olmalıdır. Bu koşullar yerine getirildiğinde kişi, farkındalık ve eylemi birleştiren öznel bir durum yaşar. Bu durum esnasında da zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmaz.

3- Yeni Deneyimlere Açık Olun

Yaratıcı Düşünce Nedir?

Güzel fikirler üretmek için dünyaya ve yaşama bakışımızı genişletmek gereklidir. Bunun için en iyi yollardan biri yeni deneyimlere açık olmaktır. Bilmediğiniz bir konuda kurs almak, yabancı bir dil öğrenmek, hafta sonları arkadaşlarınızla doğa yürüyüşüne katılmak ya da kamp yapmak, bir enstrümanla uğraşmak, farklı görüşlere sahip insanların kitaplarını okumak ya da konser ve sergi gibi kültürel aktivitelere katılmak hayatın hiç bilmediğiniz yönleriyle tanışmanızı sağlayacaktır.

Ayrıca başkaları konuşurken cevap vermeyi ya da muhabbete katılmayı beklemek yerine, zihni bu telaştan uzaklaştırıp gerçekten dinleyin. Bu da yeni deneyimlere açık olmanıza yardımcı olur.

4. Kitaplara Saldırın

kitap, bilim

Yaratıcı düşünebilmek, özgün olmak ve zihninizi genişletip yeni fikirler üretmek istiyorsanız kitaplarla dost olmayı öğrenmek zorundasınız. Okumayı seven insanların ortak özelliği, hiç dinmeyen bir merakla, bıkıp usanmadan sorular soruyor olmalarıdır. Bu sorulara verilecek yanıtları da kitaplarda bulabilirsiniz. Ama sadece bilgi dağarcığınızı geliştirmek için okumayın. Örneğin kurgu edebiyat dalındaki kitaplar da başkalarının deneyimleriyle tanışmamızı sağlayacaktır.

5- Günlük Tutun

yanal düşünme

Düşüncelerinizi, o gün karşılaştığınız sorunları ya da bir anda aklınıza geliveren yaratıcı fikirleri kayıt altına alın. Bunun için en iyi çözüm günlük tutmaktır. Günlüğün tüm önemli detayları içermesi gerekiyor ki bir sonraki adımda size yardımcı olabilsin. Kaydını tuttuğunuz şeyler karşılaşılan bir sorunu dile getiriyorsa, ona daha yaratıcı bir çözüm bulabilirsiniz. Ya da tüm gün üzerinde düşünüp bulamadığınız cevaplara kavuşmanızı sağlayabilir.

Yapılan araştırmalar da günlük tutma alışkanlığının aktif belleği geliştirdiğini, stresi azalttığını, kan basıncını düşürdüğünü, zihni olumlu düşünmeye teşvik ettiğini ve hatta bağışıklık sistemini bile güçlendirdiğini gösteriyor bizlere…

6- Uzanın, Dinlenin

Yaratıcı Düşünce Nedir?

Ünlü yazar Truman Capote kendisini ‘yatay yazar” olarak tanımlamıştı. “Uzanmadığım zaman düşünemiyorum.” derdi. Araştırmacılar da bu durumu devamında onayladı. Uzanmak, yaratıcılığın baş düşmanı olan stresin seviyesini düşürür. Bunun sonucunda da beden ve zihin rahatlar.

Unutmayalım; Edward De Bono’nun dediği gibi “Yaratıcı düşünce mistik bir yetenek değildir. Bu öyle bir beceridir ki geliştirilebilir ve eğitilebilir.” Yazının devamında göz atmak isterseniz: Ne Kadar Yaratıcısınız? Bunu 4 Dakikalık Yaratıcılık Testi İle Öğrenebilirsiniz!


Kaynaklar ve İleri okumalar için:

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu