İki Dillilik (Bilingualism) Sizi Daha Zengin, Daha Çekici ve Daha Akıllı Yapabilir!

Farklı ülkelerden kişilerin bulunduğu bir arkadaş ortamında akıcı bir biçimde yabancılarla iletişim kuran kişilere bir çoğumuz imrenerek bakıyoruz. Neredeyse tüm öğretim hayatımız boyunca ana dilimiz dışında ikinci ve hatta üçüncü dili öğrenmek için eğitim alsak da, bir çoğumuzun İngilizce seviyesi aynı matematik eğitimi gibi dil eğitimi konusunda da bazı hatalar yapıldığını düşündürtüyor.

Ancak artan sayıda araştırma, iki dilliliğin yani bilingualism adı verilen durumun bize sağladığı faydaları da gösteriyor. Birçok dil konuşmak, yaşamın her aşamasında bir dizi bilişsel işlevi geliştirir ve aynı zamanda duygusal ve sosyal tutumlarımızı da etkiler. Bilim dünyası bu nedenle birden fazla dil konuşmanın hayat değiştiren avantajlarını ciddiye almaya başlıyor.

Bu arada güzel bir haberimiz var. Yapılan bir araştırmaya göre eğer ikinci dili tam olarak öğrenmeyi başarırsanız sonraki dilleri de kolayca öğreneceksiniz.

İki Dillilik (Bilingualism) Sizi Daha Zengin, Daha Çekici ve Daha Akıllı Yapabilir!
Annesi Çekyalı babası Hollandalı olan Eva Spekhorstova 15 yaşına geldiğinde öğrendiği 17 dili konuşabiliyordu.13 yaşındayken 3 tane dili ana dili seviyesinde konuşabilen Eva daha fazla dil öğrenmeye duyduğu ilgiyi değişik kültürlerden gelen insanlarla kendi dillerinde konuşmak ve bilgi alışverişinde bulunmakla açıklıyor.

İki Dillilik (Bilingualism) Bize Ne Gibi Faydalar Sağlar?

Aslında pek çok fayda sağlar. Ancak bunlardan belki de en önemlisi empatidir. Empati, başka biriyle ilişki kurma ve olayları onun gördüğü gibi görme yeteneğidir. Ve iki dil bilenler bu konuda daha iyidir. İşin ilginç tarafı iki dil biliyorsanız daha popüler olmanız da olasıdır. Sonucunda İki dillilik sizi daha empatik yapar. Empati de sizi popüler yapar. Bu nedenle de iki dillilik muhtemelen sizi daha popüler yapacaktır.

Popülerlik değil de zengin olmakla ilgileniyorsanız yine dil öğrenmelisiniz. Birden fazla dil konuşuyorsanız, hayatınız boyunca daha fazla ödeme alma olasılığınız yüksektir. The Economist’teki bir makale iki dilli olmanın maaşınızı 40 yıl boyunca yüzde iki artıracağını yazıyordu.

Ancak elbette bu durum ikinci dil olarak hangi dili konuştuğunuza göre de değişecektir. Hepimiz ikinci dil dediğimiz zaman İngilizceyi anlıyoruz. Ancak unutmayın. Bu dili dünyada zaten hemen herkes konuşuyor. Bu nedenle para kazanmak için ikinci bir dil öğrenmeyi düşünüyorsanız alternatif dilleri araştırmanız gerekecektir.

Ayrıca kendi iyiliğiniz için de ikinci bir dil öğrenmelisiniz. Sonucunda yaşlandıkça, bilişsel işlevlerimiz durma noktasına gelir. Gri saçla birlikte beyindeki temel gri madde kaybı da gerçekleşir. En kötü ve en aşırı haliyle, bu kendini demans yani bunama olarak gösterecektir.

Ancak konuyla ilgili tüm çeşitli çalışmaların büyük bir meta-analizine göre, birden çok dili öğrenmek ve konuşmak bunama olasılığını azaltır. Elbette bu, iki dilliliğin insanların bunama hastalığına yakalanmasını engellediği anlamına gelmez. Ancak bu durumun etkilerinden muzdarip olma riskini azaltmada önemli bir faktördür.

Son olarak iki dillilik sizi çekici yapacaktır. Ne ilgisi var dediğinizi tahmin ediyorum. Ancak gerçekten de bununla ilgili de bir çalışma yapıldı. Çalışmada katılımcılara kalp monitörleri yerleştirildi ve ardından hangi dillerin kalp atışlarını hızlandırdığı ölçüldü.

Pek de şaşırtıcı olmayacak biçimde kazanan İtalyanca olacaktı. Ardından Portekizce ve Fransızca geldi. Almanca veya Japonca okuyanların ise pek şansı yoktu. ( Araştırma zaten İngilizce yapılmıştı, bu nedenle dahil değildi. Ayrıca araştırmaya Türkçe de dahil edilmedi)

İkinci Bir Dil Öğrenmek Neden Bu Kadar Zor?

Buraya kadar aktardıklarımız iki dillilik konusunda sizi ikna etmiş olmalıdır. Öncelikle bir hatırlatma yapalım. Bir dil konuşulduğu ortamda öğreniliyorsa o dil ikinci dildir. Eğer konuşulmadığı ortamda (sınıf ortamı gibi) öğreniliyorsa yabancı dildir. Bu ayrım, dilin öğrenilme şeklini ve amacını etkiler. Yabancı dil için öğrenim söz konusudur. Aslında temel de öğrenememe sorunumuz da budur.

Öğrenim, bizi hedef dilin yetkin bir kullanıcısı yapar. Edinim ise deneyime dayanan genel bir ikinci dil gelişimi sağlar. Bu sayede o dili sezgilerimizle doğal bir şekilde alarak içselleştiririz. Dilbilimsel sorunlar nedeniyle ana dilinizden büyük ölçüde farklılık gösteren yabancı bir dil öğrenmeye çalışıyorsanız, mücadele edeceksiniz demektir.

Görselde koyu gri renk ile gösterilen bölge Türk dilleri olarak bilinir. Bu bölgelerdeki diller temelince Türkçe’ye benzediği için daha kolay öğrenilir. Gördüğünüz gibi dil ailesi bakımından İngilizce ve diğer batı dilleri ile pek de ilişkimiz yoktur. Daha fazlası için göz atınız: Yabancı Dil Öğrenmeden Olmaz! Peki Hangi Dilleri Öğrenmek Daha Kolay Veya Daha Zordur?

Çocukken Dil Öğrenmek Neden Daha Kolay?

Ancak bu sorundan çocukken yapılacak akılcı bir müdahale ile kurtulmak mümkündür. Bir çocuğun beyni, yeni bilgileri bilinçsizce emmek için tasarlanmıştır. Bunu yetişkinler olarak bizim bilinçsizce şarkı sözlerini, ritimleri ve melodileri öğrenmemize benzer şekilde yaparlar.

İki Dillilik (Bilingualism) Sizi Daha Zengin, Daha Çekici ve Daha Akıllı Yapabilir!
İkinci dile edinimi yani bilingualism en kolay çocukken olur. Çocuklar pek çok kişinin düşündüğünün aksine birden çok dili aynı anda öğrenebilirler.

Küçük çocuklar için, hayatın ilk birkaç yılında dil öğrenmek doğal bir süreçtir. Bu esnada iki dile maruz kaldıklarında, bilinçsizce ikinci dili de doğal olarak edinirler. Ana dillerini edinmek için kullandıkları aynı becerileri uygularlar. Oysa ki daha büyük çocuklar ve yetişkinler, dili çalışarak bilinçli olarak öğrenmek zorundadır.

İki Dillilik (Bilingualism) Sizi Daha Zengin, Daha Çekici ve Daha Akıllı Yapabilir!

Erken yaşta ikinci bir dil öğrenmenin bir diğer faydası da çocukların yetişkinlerden daha basit düşünmeleridir. Daha az kelime, daha basit cümle yapıları kullanırlar ve daha az soyut düşünürler. İkinci bir dil öğrenen çocuklar, soyut düşüncelerini ve duygularını ikinci dillerinde iletme görevinden bunalmazlar. Çünkü zaten buna ihtiyaç duymazlar.

Öte yandan yetişkinler, kendilerini ikinci dillerinde tam olarak ifade edebilmek için karmaşık cümle yapılarını ve soyut düşünceleri tercüme etme gibi göz korkutucu görevle yüzleşmelidir.

Ayrıca küçük çocuklar, büyük çocuklar ve yetişkinler gibi hata yapmaktan veya kelimeleri yanlış telaffuz etmekten korkmazlar. Çocuklar başkalarıyla ikinci dilde iletişim kurmak istediklerinde ve bunu yaptıkları için olumlu geribildirim aldıklarında, öğrenmeye devam etmek için çaba gösterirler. 

Küçük çocuklar, ikinci bir dil öğrenme konusunda, okul çağındaki çocukların ve yetişkinlerin sahip olabileceği herhangi bir olumsuz tutum da edinmemişlerdir.

Sonuç Olarak;

Küçük çocuklar ikinci bir dili kolayca öğrenirler. Ancak her iki dili de sürdürmek için teşvik edilmedikleri sürece zamanla dillerden birini kaybederler. Bir çocuk düzenli olarak ikinci bir dile maruz kalmadıkça muhtemelen bir yetişkinden daha hızlı ikinci bir dil edinmeyecektir. Bu arada işin kolayına kaçmak isterseniz: Hipnopedi Nedir? Uyurken İngilizce Ya da Başka Bir Şey Öğrenmek Mümkün Olabilir mi?


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bu Yazılarımıza da Göz Atınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu