Ünlü Matematikçiler

Lewis Carroll ve Alice’in Bitmeyen Maceraları…

Lewis Carroll tuhaf bir hayal gücüne ve hikaye anlatma yeteneğine sahipti. Mükemmel bir ikili olan bu yetenekler, modern tarihin en değerli masallarından birine yol açtı: Alice Harikalar Diyarında. 19. yüzyılın ortalarında yazılan, genç bir kızın bir tavşan deliğine yaptığı yolculuğun bu hayali öyküsü, artık popüler kültürün temelini oluşturuyor. İlginç karakter kadrosuna aşina olsanız da arkasındaki yazar hakkında pek bir şey bilmiyor olabilirsiniz. Bu yazıda Lewis Carroll’u daha yakından tanıyalım…

Lewis Carroll, Oxford Üniversitesinde bir matematikçi olan Charles Lutwidge Dodgson’ın takma adıdır. Dodgson, Christ Church Koleji’nde geometri öğretmeniydi. Oldukça muhafazakar bir kişiliğe sahip olan Dodgson’ın en sevdiği kitap ise Öklid’in Elementleri idi.

1862 yılının bir yaz günü kolej dekanının 10 yaşındaki kızı Alice Lidell ve kardeşleri ile yaptığı nehir gezintisi sırasında üç kızı eğlendirmek için bir hikaye uydurdu. Sonrasında küçük Alice ondan hikayeyi yazılı olarak isteyince Dodgson onu kıramadı. Carroll, 1864’te Alice Liddell’e sunduğu hikayesinin ilk el yazması versiyonunu tamamladığında, ona “Alice’s Adventures in Underground / Alice’in Yeraltı Maceraları” adını vermişti. Bu hikayesini yazdığı zamanlarda Dodgson, çok sevdiği öznesinin gidişatından endişeler duyuyordu.

Dodgson 1832’de on bir çocuğun üçüncüsü olarak doğdu. Yaşam boyu kardeşlerine olan sevgisi ve bakımı, kitabın tekrarlanan bir temasıdır. Kendisi sayılarla ilgili her türlü hile ve bulmacadan etkilenmişti. Onun hazırladığı bulmacalardan bazıları günümüzde hala kitaplarda yer almaktadır.

Alice Harikalar Diyarı Hangi Mesajları İçerir?

Bu dönemler matematiğin hızla değişime uğradığı zamanlara denk geliyordu. Soyut cebir ve özellikle karmaşık sayılar ve kuaterniyonlar Dodgson’ı son derece rahatsız ediyordu. Dodgson endişelerini kız kardeşine yazdı, meslektaşlarıyla konuştu ve bunları matematik dergilerine makaleler ile iletti. Ancak kimse onu dinlemiyor gibiydi. Ve böylece antik retorik numaralardan birini kullanmayı tercih etti. Düşüncelerini saçmalığa indirgedi. ( Reductio ad absurdum)

Charles Lutwidge Dodgson
Kitaba ilham kaynağı olan Alice Liddell, hikayenin kahramanı gibi meraklı bir kız çocuğu idi. Hikayedeki Alice’in uzun sarı saçlı olmasının sebebi ise kitabın illüstrasyonlarını yapan John Tenniel’di.

Alice Harikalar Diyarında adlı kitabında, Dodgson sevmediği matematiksel trendlere bir çok defa çeşitli biçimlerde yer verir. İngiliz edebiyatı uzmanı Melanie Bayley, Dodgson’ın sembolik matematiğin Oxford müfredatına girmesine kızdığını ve Alice’i yazdığı sıralarda bu konuda Alice’in babası dekan Dean Liddell ile bir tartışması olduğunu gösteren belgeleri ortaya çıkardı. Belki de Dodgson kabul ettiremediği düşüncelerini bir biçimde dekanın evine bu biçimde sokmayı tercih etmişti.

Lewis Carroll aynı zamanda amatör bir fotoğrafçıydı. Dodgson’ın yazılarıyla sonsuz bir üne kavuşmasaydı, bugün öncü bir fotoğrafçı, belki de 19. yüzyılın en önemli çocuk fotoğrafçısı olarak tanınabilirdi. Onun günümüze ulaşan fotoğraflarında çoğunlukla arkadaşları, ailesi ve en sevdiği küçük ilham perisi Alice Liddell yer alır. Bu fotoğraflar nedeniyle 1930’lardan beri, biyografi yazarları ve bilim insanları Dodgson’ın hikayeyi ilk anlattığı 10 yaşındaki kızla ilişkisinin doğasını sorgulamıştır.

Alice Harikalar Diyarında Sendromu

Kimilerine göre de Lewis Carroll’ın nadir görülen bir nörolojik hastalığı vardı. Halüsinasyonlar görüyor, nesneleri olduğundan büyük veya küçük algılıyordu. Bu hastalık 1955’de İngiliz psikiyatrist John Todd tarafından tanımlanarak ‘Alice Harikalar Diyarında Sendromu’ olarak literatüre dahil edildi. Bu hastalığın belirtilerinin en başında vücut şeklinde farklılıklar görmek, özellikle el ve ayakların vücuda göre orantısız büyüklükte olduğu sanrısı gelir. Hastalar ayrıca başka cisimlerin büyüklüklerini de yanlış bir şekilde algılarlar. Mobilyaların büyüklüğü, kapalı alanların yer ve tavan seviyeleri ve gittikleri yolun uzunluğunda yanılabilirler.

Ayrıca Alice Harikalar Diyarı’nda Sendromu’na sahip hastaların zaman kavramı yoktur. Onlar için zaman bazen çok hızlı bazen de çok yavaş ilerler. Zaman belirsizliği hastalarda sürat belirsizliğine de yol açar. Yani normal şekilde yaşamak için gerekli olan farkındalıkların pek çoğundan çok uzaktadırlar. Tüm bu belirtileri aslında Lewis Carroll’un kitaplarında da görmek mümkündür.

Kitapta Alt Metin Arama Takıntısı Devam Ediyor

İlerleyen zamanda; kuantum fiziği, uzay-zaman teorisi, paralel evrenler, tanrı parçacığı ve evrendeki kara delik gibi kavramları hayatımıza dahil oldu. Bunlarla birlikte Alice’in tavşan deliğinden Harikalar Diyarı’na düşmesine başka anlamlar yüklendi. Alice, Harikalar Diyarı’na inerek aklın, mantığın ve matematiğin referans olamayacağı, her an her şeyin, paradigmanın dışına çıkıp saçmalama özgürlüğüne sahip olduğu bir evrene varmıştı.

“Ne garip bir saat! Saati değil de ayın kaçı olduğunu gösteriyor sadece” dedi Alice. Çılgın Şapkacı, “Saati niye göstersin ki!” diye mırıldandı, “Senin saatin hangi yılda olduğumuzu gösteriyor mu?” “Tabii ki hayır” dedi Alice hazırcevaplılıkla: “Ama zaten uzunca bir süre aynı yılda olmayacak mıyız?” “Benim saatim de bu nedenle saati göstermiyor işte” dedi Çılgın Şapkacı.

Harikalar Diyarı’nda zaman çok yavaş akıyordu. Yoksa bu kitap bize izafiyetten mi bahsediyordu yoksa?



Kaynaklar ve ileri okumalar

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu