
“Pozitif psikoloji” terimini çokça duyuyor ancak ne olduğundan tam olarak emin değilseniz, doğru yere geldiniz! Gerçekten de pozitif psikolojinin ne olduğu ve ne olmadığı konusunda bazı yaygın yanlış anlamalar vardır. Bu yanlış anlaşılmalardan bazılarını gidermek için, pozitif psikoloji hareketini tanımlamaya ve açıklamaya çalıştık.
Pozitif Psikoloji Nedir

Pozitif psikoloji birçok şekilde tanımlanmıştır. Ancak formal tanımlamaları bir kenara bırakırsak, pozitif psikoloji insanların gelişmesine ve sağlıklı, mutlu yaşamlar sürmesine nasıl yardımcı olunacağına odaklanan bir yaklaşım biçimidir.
Pozitif psikoloji çalışmaları kapsamında iyimserlik, mutluluk, benlik saygısı, özgüven ve umut gibi kavramlar ele alınır. Alanın önde gelen otoriteleri Martin Seligman ve Mihaly Csikszentmihalyi’ye göre, pozitif psikoloji “bireylerde, ailelerde ve topluluklarda gelişme sağlamak için bilimsel anlayış ve etkili müdahaleler” sağlamaya yardımcı olacaktır.
Depresif bir kişi dünyanın kötü bir yer olduğuna inanma fikrine yatkındır. Bunun sonucunda da gelecekten umutsuzdur. Pozitif psikoloji ise olaylara şöyle yaklaşır. Gelecek umutsuz olsa da, bunu değiştirmek mümkündür. Bunun için öncelikle bakış açımızı değiştirmemiz gerekecektir.
Pozitif psikoloji genellikle pozitif düşünme ile karıştırılır. Bunun sonucunda da kimi kişiler konuya mesafeli yaklaşır. Konu hakkında aktarılanlar kendine yardım taktikleri biçiminde yanlış yorumlanır. Ancak pozitif psikoloji hakkında anlaşılması gereken en önemli şey, onun gerçekten de bir bilim olduğudur. Ele alınan kavramlar kanıtlar ve deneyler ile desteklidir.
Pozitif Psikoloji Fikri Nasıl Ortaya Çıktı?
Deneysel psikoloji, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra beynin bilişsel süreçleriyle ilgilenmeye başlamıştı. Bu süreçte, hastaları sadece rahatsızlıkları bağlamında görmekten farklı olarak daha bütüncü, hümanistik bir yaklaşım, giderek büyüyen bir hareket haline gelecekti.
Erich Fromm, Abraham Maslow ve Cari Rogers gibi psikologlar depresyon ve endişenin mutsuzluğundansa iyi ve mutlu bir hayatın neden ve nasıl oluştuğu fikrine odaklanmaya başlayacaktı. Buradan da iyi ve mutlu bir hayata ulaşma yöntemlerine yoğunlaşan “pozitif psikoloji” hareketi doğacaktı.

Yeni psikolojinin merkezinde 1970’lerde Mihaly Csikszentmihalyi tarafından geliştirilen akış kavramı vardı. Bu fikri ona, gerek işlerinde gerek boş zaman faaliyetlerinde hayattan çok şey alır gibi görünen insanlarla yaptığı görüşmeler vermiştir.
Bazen sevdiğiniz bir işi yaparken zamanının nasıl geçtiğini anlamazsınız. Kendinizi kaptırır ve belki de bu sebeple yemek yemeyi bile unutabilirsiniz. Ancak ilginç bir biçimde açlık hissetmezsiniz. Tersine bir memnuniyet ve tatmin duygusu söz konusudur. İşte bu ruh hali psikolojide akış olarak adlandırılmaktadır. ( Detaylar: Akış Nedir? Zihnin Aktığı Zamanlar Nasıl Elde Edilir?)

Pozitif Psikoloji Öğrenilmiş Çaresizlik Yerine Öğrenilmiş İyimserliğe Odaklanır
Csikszentmihalyi’nin akış kavramı pozitif psikolojinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak pozitif psikolojinin yaygınlaşmasını sağlayan en önemli isimlerden birisi kuşkusuz Martin Seligman’dir. Kendisinin adını aslında öğrenilmiş çaresizlik adını vereceği çalışmalar ile biliyoruz.
1967’de Martin Seligman ve ortağı Steven Maier bu teoriyi hayvan davranışları üzerine yaptıkları çalışmalar esnasında tesadüfen fark etmiştir. ( Detaylar: Öğrenilmiş Çaresizlik: Çaresizliği Nasıl Öğreniriz Ve Bu Durumla Nasıl Baş Ederiz?)

Onlarca yıllık araştırmalarla desteklenen bu teori, insanların ve hayvanların nasıl çaresiz kalmayı öğrenebileceklerini ve başlarına gelenler üzerinde kontrollerini kaybettiklerini hissedebileceklerini açıklıyor. Seligman, bu fenomeni depresyonla ilişkilendirerek, depresyondan muzdarip birçok insanın da çaresiz hissettiğine dikkat çekti. Devamında da öğrenilmiş çaresizlik görüşüne karşı öğrenilmiş iyimserlik kavramını ortaya koydu.
1998’de Amerikan Psikoloji Derneği’nin başkanı seçildiğinde, böylesine etkili bir konumdan alanın yönünü değiştirme fırsatına atladı. Hayatı tüketen değil, hayat veren şeylere odaklanan yeni bir psikoloji alt alanı önerdi. 2000 yılından bu yana, Seligman’ın yaşamdaki olumluya daha fazla odaklanma çağrısı, dünya çapında binlerce araştırmacı tarafından yanıtlandı. Sonucunda Seligman ve Csikszentmihalyi’nin çabaları hayata farklı bir açıdan bakmanın mümkün olduğunu da insanlara öğretti.
İyimser Ve Mutlu Olmayı Öğrenmek Mümkün mü?

Birçoğumuz daha iyimser bir insan olmanın birçok faydası olduğunu biliriz. Sonuçta iyimserliğin hem akıl hem de beden sağlığımızla doğrudan ilişkili olduğu yapılan bir çok araştırma neticesinde kanıtlanmıştır. Ayrıca iyimser bir bakış açısı hedeflere ulaşırken motivasyonu da korumaya yardımcı olur.
Örneğin, sınavlara hazırlanan bir öğrenci karamsar bir bakış açısıyla bunu asla başaramayacağına inanır ise kolayca pes eder. Bu durumun yarattığı stres iyimserler de daha az ortaya çıkar. Bu kişiler sorunlar ile daha kolay baş edebilirler.
Ancak bu noktada dikkat etmemiz gerek bir durum da söz konusu. Kimi durumlarda, fazla iyimserlik önemli bir bilişsel hata yapmamıza da neden olabilir. Mantıksız ve gereğinden fazla iyimserlik, diğer bir deyişle dünyayı pembe gözlükler ile görme eğilimi insanların belli riskleri göz ardı etmesine neden olur.
22 kültürde 90.000’den fazla insanla yapılan çalışma, insanların çoğunun kötümserlikten çok iyimserliğe eğilimli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu eğilim, iyimserlik önyargısıdır. Diğer bir deyişle, insanların çoğu gelecek olaylarla ilgili gerçekçi olmayan iyimserlik denilen şeye sahiptir. Bu nedenle riskleri görmezden gelir ve olayların bir biçimde iyi sonuçlanmasını bekler. ( Detaylar için: İyimserlik Önyargısı ve Planlama Yanılgısı: Hayat Toz Pembe Değildir!)

Sonuç Olarak;
En doğrusu orta yolu bulmaya çabalamak gibi gözüküyor. Kim bilir belki de pozitif psikoloji üzerine kendimizi geliştirerek bizden adam olmaz zihniyetini ortadan kaldırabiliriz.
Gündemin ve ekonomik krizlerin, her ülkede olabileceği gibi bizi de karamsarlığa sürüklemesi normal bir durum. Ancak unutmayalım, hayatın sundukları herkes için nitelik olarak aynıdır. Nicelikleri belirleyen ise algılarımızdır. Böyle bir ilkeden yola çıkan pozitif psikoloji, herkese aynı öneriyi haykırıyor: Hayatınıza anlam yüklemeyi seçebilirsiniz.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Using Learned Optimism in Your Life; https://www.verywellmind.com/
- What Is Positive Psychology & Why Is It Important?. Yayınlanma tarihi: 20 Mart 2018; Bağlantı: https://positivepsychology.com/
- What Is Positive Psychology? yayınlanma tarihi: 20 Nisan 2021; Bağlantı: https://www.verywellmind.com/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel