Tıp ve Sağlık

Vipeholm Deneyleri: Dişlerin Nasıl Çürüdüğünü Anlamamızı Sağlayan Ürkütücü Bir Çalışma

1940’lı ve 50’li yıllarda yapılan bir deney bize şeker ve diş çürüğü arasındaki bağlantıya dair kanıtlar sağladı. Vipeholm araştırmaları olarak hatırlanan bu deneyler, aynı zamanda tarihin en tartışmalı deneylerinden de biri olacaktı.

Vipeholm Deneyleri: Dişlerin Nasıl Çürüdüğünü Anlamamızı Sağlayan Ürkütücü Bir Çalışma

İlk olarak kendinizi 1940’ların başında yaşayan bir diş hekimi gibi düşünün. Şekerin diş çürümesine neden olduğundan güçlü bir şekilde şüpheleniyorsunuz. Ancak bunun için de ortada kesin bir kanıt yok. Şekerin çürümeye neden olduğunu nasıl kanıtlarsınız?

  • a) Doğal bir öğrenme fırsatı ortaya çıkana kadar beklersiniz.
  • b) Tanıdığınız tüm çocuklara, ebeveynlerinden onay almadan, bolca şeker dağıtırsınız. Sonrasında da dişlerine neler olduğunu takip edersiniz

Şimdi kulağa tuhaf gelse de 20. yüzyılın başlarında diş hekimleri diş çürümesinin nedeni konusunda kararsızdı. Diş çürümesinin besinler ile özellikle de şekerle ilişkisi konusunda bir netlik yoktu. Eğer b seçeneğini seçtiyseniz 1945 yılında İsveç’ te çalışan bir grup diş hekimiyle bir şekilde uyum içindesiniz demektir. Çünkü bu kişiler de zihinsel engellilere yönelik Vipeholm hastanesindeki hastalara bol miktarda şeker vermeye başlamışlar ve sonrasında de neler olup bittiğini anlamaya çalışmışlardı.

Vipeholm Deneyleri: Dişlerin Nasıl Çürüdüğünü Anlamamızı Sağlayan Ürkütücü Bir Çalışma
Muhtemelen etik açıdan en tartışmalı diş araştırmaları 1945 ve 1954 yılları arasında İsveç’in Lund kentindeki Vipeholm Hastanesi’nde gerçekleştirilmiştir 

Vipeholm Deneyleri Nasıl Başladı?

Vipeholm Deneyleri, 1945 ile 1955 yılları arasında İsveç’in Lund kentindeki Vipeholm Hastanesi’nde yürütülen bir dizi deneydir. Bu deneyler, şeker tüketiminin diş çürükleri üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir.

1900’lerin ilk yarısında toplumda diş fırçalama alışkanlığı henüz yerleşmemişti. Bunun bir sonucu olarak da diş çürükleri yaygın bir sorundu. İsveç hükümeti bu duruma son vermek için geniş çaplı bir çalışma başlatan ilk ülke oldu. Hükümet için çalışan diş doktorları buna kalıcı bir çözüm bulmakla görevlendirildi. Ancak her bilimsel prosedürde olduğu gibi, önlem yöntemini tespit etmeden önce nedeninin bulunması ihtiyacı vardı. Bu da dönemin hekimlerinin başta sorduğumuz soruyu sormalarına neden olacaktı.

Vipeholm Deneyleri: Dişlerin Nasıl Çürüdüğünü Anlamamızı Sağlayan Ürkütücü Bir Çalışma

Böyle bir çalışmayı gerçekleştirmek için mükemmel yerin İsveç’in Lund şehrinin hemen dışında büyük bir tesis olan Vipeholm Akıl Hastanesi olduğuna karar verilecekti. Bunun için öncelikle ülkenin dört bir yanından akıl hastaları bu hastaneye getirildi. Elbette bu kişiler bir deneye dahil olacaklarını bilmiyorlardı. Kendilerine sadece dişlerinin tedavi edileceği söylenmişti. Denekler ortama alıştıktan sonra da deney başladı.

Çalışmanın amacı, bazı gruplardaki deneklere öğün aralarında karamel ve şekerleme verilirken, diğer gruplara yemek zamanlarında ekstra karbonhidrat verildiğinde, karbonhidrat alımı ile diş çürüğü arasındaki ilişkiyi belirlemekti. Çalışma İsveç Tıp Kurulu’nun yönetimi altında gerçekleştirildi. Ayrıca hükümet, araştırma fonları ve çikolata ve şekerleme üreticileri tarafından finanse edildi.

Vipeholm Deneyleri: Dişlerin Nasıl Çürüdüğünü Anlamamızı Sağlayan Ürkütücü Bir Çalışma

Katılımcılar, şeker tüketiminin zamanlaması ve miktarındaki değişikliklerin diş sağlıklarını nasıl etkilediğini karşılaştırmak için farklı gruplara ayrıldı. Bir grup, yemek zamanlarında servis edilen ekmeğin içindeki şekeri yedi. Bir diğeri şekerini yemek zamanlarında, bir buçuk bardak şekerle tatlandırılmış içeceklerle içiyordu. Son grup ise çocukların dişlerine yapışması için özel olarak üretilmiş çikolata, karamel ve şekerleme şeklindeki şekeri öğün aralarında yedi.

Vipeholm Deneylerinden Ne Öğrendik?

Beklediğiniz gibi çalışma, şekerin aslında çürümeye neden olduğunu gösterdi. Çalışmanın sonunda 2.125 diş çürüğü vakası vardı ve bunların çoğu oldukça kapsamlıydı. Denekler arasında diş çürüğü vakaları artarken, daha düşük şeker içeren diyetlere sahip deneklerde çürük vakalarında azalma gözlemlenmemişti.

Bu deneyler, aşırı şeker tüketiminin diş sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini destekleyen önemli kanıtlar sundu. Ancak şeker endüstri sonuçlardan memnun değildi ve araştırmacılar bu raporun yayınlanmasını erteledi. 

Çalışma nihayet 1953’te kamuoyuna açıklandığında, sonuçların neden daha önce yayınlanmadığına dair kamuoyunda tartışmalar başladı. Bundan sonrasında da Vipeholm araştırması tartışmaların merkezine yerleşti. Deneylere dahil edilen deneklerin zihinsel engelli olmaları ve deneyler sırasında deneklerin diş sağlığının ciddi şekilde zarar görmesi eleştirilerin temel nedeniydi.

Cumartesi şekeri denmesinin nedeni, çocukların bu şekeri sadece Cumartesi günü yemesine izin verilmesiydi.

Ancak çalışmanın neticesinde bazı olumlu gelişmeler de gerçekleşti.. Örneğin küçük çocuklar için “Lördags godis” (Cumartesi şekeri) kavramı icat edildi ve bu kavram kısa sürede yaygınlaştı. Aileler bilinçlendi, şeker tüketimi de azaldı.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu