Günlük Hayatın Felsefesi

Tramvay İkilemi: Beş Kişiyi Kurtarmak İçin Bir Kişiyi Öldürür müsünüz?

Kontrolden çıkan bir tramvayın beş kişilik bir insan topluluğuna doğru hızla ilerlediğini hayal edin. Yukarıdaki yaya köprüsünde iri bir adamın yanında duruyorsunuz. Eğer onu köprüden aşağıdaki yola doğru iterseniz, vücudu tramvayın bu beş kişiye çarpmasını engelleyecektir. O ölecek ama diğer beşi kurtarılacaktır. Adamı köprüden itmeli misin? Bu soru bizi Tramvay İkilemine götürecektir.

Hepimiz kendimizi ahlaklı insanlar olarak tanımlama eğilimdeyiz. Ancak herhangi bir durumda yapılacak şeyi ahlaki açıdan doğru şey olduğunu nasıl belirleyebiliriz? Bize göre ahlaken doğru olan eylem, dünyadaki herkes tarafından aynı biçimde mi algılanır?

Ahlaki açıdan iyi olmak için insanların nasıl davranması gerektiğine dair kuramlar, uzun bir süre boyunca ahlak felsefecileri tarafından tartışılmıştır. Sonucunda doğru eylemin her zaman en fazla miktarda iyilikle sonuçlanan eylem olduğunu savunanlar ve doğru eylemin her zaman bireysel haklara ve sorumluluklara bağlı olduğunu savunanlar arasında bir ikiye bölünme yaşanmıştır. Bu ikilik günümüzde faydacılık ve sonuçculuk olarak isimlendirilmektedir. Tramvay ya da vagon ikilemi, sonuççuluğun bir eleştirisi olarak ele alınmaktadır.

Tramvay İkilemi: Beş Kişiyi Kurtarmak İçin Bir Kişiyi Öldürür müydünüz?
José Guadalupe Posada, 1880–1910. Bir tramvay ve bir cenaze arabası arasındaki çarpışma .

Tramvay İkilemi Nedir?

Yazının başında sizlere aktardığımı Vagon (ya da tramvay) ikilemi, ilk kez 1967’de İngiliz filozof Philippa Foot tarafından ortaya atıldı. Sonrasında da, Amerikalı filozof Judith Jarvis Thomson tarafından genişletildi. Orijinali şu biçimdeydi.

Bir tren vagonu, kontrolden çıkmış, raylarda hızla ilerliyor. Aşağıda ise beş işçi ray onarımıyla uğraşıyor. Siz durumu görüp hepsinin öleceğini hemen anlıyorsunuz. Bu arada yanı başınızdaki makasa müdahale ederek vagonu tek bir kişinin öleceği biçimde yönlendirebileceğinizi de fark ediyorsunuz. Yani tramvayın yönünü değiştirebilirsiniz. Bu durumda ilk hattaki beş işçi kurtulur. Ancak bu sefer de ikinci hattaki bir kişi ölecektir. Ne yaparsınız?

Eğer siz de çoğu insan gibiyseniz, müdahalede bir an bile tereddüt etmezsiniz. Bir kişinin ölmesi, beş kişinin ölmesinden iyidir. Öyle değil mi? Evet, doğru bir seçim. Şimdi soruyu biraz değiştirelim ve yazının başındaki senaryoya geçelim. Şişman adamı köprüden aşağı iter misiniz?

Eğer çoğu insan gibiyseniz, masum bir insanı öldürmek fikri sizi huzursuz edecektir. Ama durun bir dakika. Bunu, bir önceki seçiminizden farklı kılan nedir ki? Yaptığınız şey, yine beş yaşama karşılık bir yaşamı feda etmek değil mi? İşin aritmetiği, iki durumda da aynı.

Birinci senaryoda yaptığınız, kötü bir durumu (beş kişinin ölümü) daha az kötü bir duruma (tek kişinin ölümü) indirgemekten ibarettir. İkincisinde ise, köprüdeki adamı belirli bir amaca hizmet eden bir araç olarak kullanmaktasınız. Peki bu ne anlama geliyor?

Cevaba geçmeden önce bir soru daha soralım. Bir doktor olduğunuzu ve yaşamak için organ nakline ihtiyaç duyan beş hastanız olduğunu hayal edin. İkisinin bir akciğere, diğer ikisinin bir böbreğe ve beşincisinin ise bir kalbe ihtiyacı vardır. Bir sonraki koğuşta bacağı kırılan başka bir kişi var. Peki, sağlıklı hastayı öldürüp diğer beş kişiyi kurtarmak için organlarını alır mıydınız? Aslında sonuçlar ilk ikilemle aynıdır, ancak çoğu insan sağlıklı hastayı öldürme fikrini tamamen reddeder.

Vagon İkilemi Seçimlerimiz Hakkında Bize Ne Anlatır?

Yukarıda size aktardıklarımıza benzer sorular bir araştırma kapsamında, Harvard Üniversitesi’nden Marc Hauser tarafından 300 binden fazla kişiye sordu. Birinci senaryoda, çoğunluk beş kişiyi kurtarmak için bir kişiyi feda ederek kolu çekti. Ancak ikinci senaryoda ise, çoğunluk bir kişiyi vagonun önüne atma düşüncesinden kaçınacaktı. Diğer bir deyişle beş kişinin ölümünü izlemeyi tercih etti.

Nörobilimcilere göre iki senaryo arasındaki fark, bir insanla yakın mesafeden etkileşim kurmakla ilgilidir. Çünkü bu tür bir kişisel etkileşim, duygusal ağları harekete geçirir. Problemi soyut, kişiler üstü bir matematik problemi olmaktan çıkarıp kişisel ve duygusal bir karara dönüştürür. Aynı soru, köprüdeki adamın, bir düğmeye bastığınızda açılan bir kapak yoluyla aşağı düşmesi biçimde sorulursa, oyunu adamın düşmesi yönünde kullanan epeyce kişi çıkar.

Nörobilimciler tarafından yapılan araştırmalar, insanlar tramvay ikileminin ilk iki çeşidini düşündüklerinde beynin hangi bölümlerinin aktive olduğunu araştırdı. İlk versiyonun mantıklı, rasyonel zihnimizi harekete geçirdiğini ve bu nedenle kolu çekmeye karar verdiğimizi belirttiler. Ancak, bir kişiyi itmeyi düşündüğümüzde, duygusal akıl yürütmemiz devreye girer. Bu nedenle beş kişiyi kurtarmak için birini öldürme konusunda farklı hissederiz.

Felsefi Açıdan Tramvay Ya da Vagon İkilemi Ne Anlam Taşır?

Faydacı ilkelere göre, beş kişiyi kurtarmak için her zaman kolu çekmelisiniz. Sonucunda bu, en fazla sayıda insan için en büyük miktarda iyiliği yaratacaktır. Sonuççuluk, hem eylemin kendisini hem de sonuçlarını hesaba katar. Bu nedenle, masum insanı öldürmek için kasten kolu çekme eyleminin daha kötü sonuçlara yol açabileceği söyler. Sonucunda bu durum, insanların cinayeti bir araç olarak kullanmaya başladığı bir toplumun oluşmasına da neden olma potansiyeli taşımaktadır.

Benzer şekilde, faydacı bir filozof, parasını hayır kurumlarına bırakmak isteyen zengin bir adamın öldürülmesini haklı çıkaracaktır. Sonuççu için ise masum insanları öldürmek, her durumda sakıncalıdır. Görüldüğü üzere özellikle daha katı olan aile üyesi faydacılıkla kıyaslandığında, daha cazip bir ahlak kuramıdır. Ancak yine de onun da kendine has sorunları olduğu için bu ikilem filozoflar arasında tartışılmaya devam etmektedir.

Verdiğimiz Tepkide Kültürel Farklılıklarda Etkilidir

Yakın zamanda yapılan bir araştırma farklı kıtalardaki insanların, bu etik düşünce deneyinin yeni bir versiyonuna nasıl tepki verdiğine baktı. Sonuçta, Asya’dakiler gibi daha geleneksel topluluklardakilerin , daha fazla hayat kurtarmak için birini feda etmeyi desteklemeye daha az meyilli olduklarını buldu. Sonuçlar, Avrupa, Avustralya ve Amerika’daki insanların, doğu ülkelerindekilerden daha fazla hayat kurtarmak için rotayı değiştirmeye istekli olduğunu gösterdi.

Tramvay ikilemi ve varyasyonları, insanların zarar veren ikilemler karşısında tutundukları tutumu anlamamız ve gerekçelendirmemiz için bize bir fırsat vermektedir. Ahlaklı olmak konusunda insanlar hemfikir olsalar bile savundukları eylemi gerekçelendirmede farklılık göstereceklerdir. yazının devamında ayrıca göz atmak isterseniz: Mahkum İkilemi Nedir? Soğuk Savaş Döneminde Ortaya Çıkan Bir Oyun İçinde Bulunduğumuz Dünyayı Nasıl Açıklar?


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir