
Adını kurgusal bir karakterden alan Munchausen Sendromu, kişinin hasta gibi davrandığı veya kasıtlı olarak kendi içinde hastalık belirtileri ürettiği psikolojik bir bozukluktur. Bu sendromun görüldüğü kişilerin başlıca niyetleri, “hasta rolü” üstlenerek insanların onları önemsemesini ve ilgi odağı haline getirmesini sağlamaktır.
Kişiler, sahip olmadıkları bir hastalığa dair psikolojik belirtilere ve fiziksel semptomlara sahipmiş gibi davranabilir. Bununla beraber aktif olarak hastalanmaya çalışabilirler. Munchausen Sendromlu bazı insanlar -fark edilmezlerse- yıllarca hastaneden hastaneye seyahat ederler diyebiliriz. Yalan söyledikleri fark edildiğinde, aniden hastaneden çıkıp başka bir hastanede yeni bir maceraya atılabilirler.

Munchausen Sendromuna Ne Sebep Olur?
Munchausen sendromunun sebepleri karmaşıktır. Çünkü birden çok durum ve olaydan ortaya çıkabilmektedir. Bu kaynak çeşitliliği, hastalığın varoluşunu tam olarak anlamayı zor kılmıştır.
Munchausen sendromuna ebeveynlerin ihmali, terk edilme veya diğer çocukluk çağı travmaları neden olabilir. Bu travmanın bir sonucu olarak, kişinin ebeveynlerine sahte hastalık oluşturmalarına neden olan çözülmemiş sorunları olabilir. Veyahut önemli hissetmek ve ilgi odağı olmak isteyebilirler. Diğer yandan kendi sorumluluğunu başkalarına devretme ihtiyacı güdebilirler. Ayrıca çocukluklarında uzun süreli tıbbi yardım almış kişilerin de büyüdüklerinde Munchausen Sendromu geliştirme olasılıkları yüksektir. Bunun nedeni, çocukluk anılarını bakılma duygusuyla ilişkilendirmeleri olabilir. Yaşlandıkça, hasta numarası yaparak aynı güvence duygusunu elde etmeye çalışabilirler.
Munchausen sendromuyla bağlantılı olduğu düşünülen farklı kişilik bozuklukları vardır. Bunlar arasında antisosyal kişilik bozukluğu (mesela kişinin doktorları manipüle etmekten ve aldatmaktan zevk alması), borderline kişilik bozukluğu, narsistik kişilik bozukluğu ve benzeri psikolojik problemler sayılabilir.
Munchausen Sendromu Teşhisi
Munchausen Sendromunu teşhis etmek zordur. Bu kişiler, bozukluğun ana semptomu aldatma ve sahtekârlık gerektirdiğinden son derece manipülatif olabilir. Ancak Munchausen Sendromunu tespit etmek kadar tedavi etmek de zor olabiliyor. Çünkü çoğu insan böyle bir sorunu olduğunu kabul etmez ve dolayısıyla tedaviyi kabul etmez.

Munchausen hastası olan insanlar gerçekte psikolojik bir hastalığa sahip olsalar da genelde yalnızca fiziksel bir hastalıkları olduğunu kabul etme eğiliminde oluyorlar. Eğer kişi davranışını kabul ederse, daha ileri tedavi için bir psikiyatriste sevk edilebiliyor. Ama yalan söylediklerini kabul etmedikleri takdirde, fiziksel bakımlarından sorumlu doktorun kendileriyle tıbbi teması en aza indirmesi gerektiği konusunda pek çok uzman hemfikir…
Bunun nedeni, doktor-hasta ilişkisinin güvene dayalı olmasıdır ve eğer hastaya artık güvenilemeyecek kanıtlar varsa, doktor onları tedavi etmeye devam edemez. Türk Tabipler Birliği’nin şu yazısında belirtildiği üzere, bu hastalar en zeki gözlemcileri bile aldatabilecek ruh hastalarıdır. Hastalarla temasa geçerken bu gerçeği göz ardı etmeden iletişim kurmak önemlidir. Munchausen için standart bir tedavi yok. Ancak bilinçdışı inançları ve motivasyonları ortaya çıkarmaya ve çözmeye çalışan bir psikoterapi türü olan psikanaliz ve bilişsel davranışçı terapi kombinasyonu, başarılı kontrol semptomları göstermiştir. Ayrıca sendromdan mustarip kişiler ve yakın aile üyelerinin incelenmesi için aile terapisi de uygulanabilir. Ancak bu hastalığın bir başka formu da vardır. Bu formda tehlikeli olan yani hasta olan ebeveyndir.
Munchausen by Proxy Sendromu (Vekaleten Hastalık)
Hastalığın bu boyutunda bir kişinin, bakımı altındaki bir kişide sahte olarak hastalık tanımlaması veya hastalığa direk neden olması gözlenir. Vakaların çoğu bir anne ve çocuğunu içerir. (Hatta ülkemizde de böyle bir vakanın sebep olduğu oldukça acı bir olay gerçekleşmişti.) Türk Tabipler Birliğinden alıntıdır: Munchausen by proxy sendromu (MBPS) özel bir çocuk istismarı formudur. Munchausen’s by proxy sendromu, ilk kez 1977’de Doktor Meadow tarafından tanımlanmıştır.
Aile ya da koruyucu, çocukta bir hastalık varmış gibi yapmakta ya da hastalık yaratmakta ve “hasta” çocuğu doktora götürmektedir. Sonuçta, tıbbi öykü, laboratuvar testleri ya da hastalığın gerçek nedeni değişmekte ya da tıbbi tedavi nedeniyle yaralar oluşmaktadır. Bazı olgularda ise anne doğrudan zararlı eyleme neden olabilmektedir (zehirleme, ilaç verme gibi).
Yapılan bir araştırmada en çok kullanılan ilaçların antikonvülsanlar ve opiadlar (morfin türevleri) olduğu saptanmıştır. Yayımlanan olgularda bazı ailelerin eşek arısı ya da balarısı gibi böceklerle çocuklarını sokturdukları bildirilmiştir. Bu sendrom, “tıbba meydan okuma” olarak da değerlendirilebilir. Bildirilen kurbanların yaşları birkaç hafta ile 11 yaş arasında değişmektedir. Bir çalışmada ortalama tanı yaşının 3,25 olduğu, olası ölüm oranının %9-10 arasında değiştiği bildirilmiştir.
Matematiksel