Tıp ve Sağlık

Bir Hıçkırık Sorunsalı: Neden ve Nasıl Hıçkırıyoruz?

Hıçkırık, günlük hayatımızda karşılaştığımız hem komik hem de tuhaf olan olaylardan bir tanesidir. Bir kez hıçkırmaya başladığımızdaysa bunu durdurmak genelde kolay değildir. Hatta hıçkırığı durdurmak için su içmek, nefes tutmak ya da şeker emmek gibi değişik yöntemler deneriz. Peki ama neden ve nasıl hıçkırıyoruz? Acaba hıçkırmanın evrimsel açıdan bir faydası var mıdır?

Bir Hıçkırık Sorunsalı: Neden ve Nasıl Hıçkırıyoruz?

Aslında tüm memeliler hıçkırır ve hıçkırık çok basit bir tabirle diyafram kasının refleksif spazmıdır. Diyafram kası, akciğerlerin hemen altında ve karnın hemen üstünde bulunan ve solunumda rol alan bir kastır. Normalde diyaframdan nefes almak ve vermek, pürüzsüz ve kesintisiz bir harekettir. Ancak bazen bir şeyler diyaframa bağlı sinirlerde bir anormalliğe neden olur.

Diyelim ki baharatlı bir şeyler yediniz. Yediğiniz bu baharatlı yiyecekteki kimyasallar, hem midenizde hem de solunum sisteminizde dolaşan önemli bir sinir olan frenik siniri uyarır. Frenik sinir, boyundan gelip kalp ve akciğerler arasından geçerek diyaframa sinir bağlantısı verir. Fakat frenik sinir vücudumuzdaki birçok iç organla bağlantısı olan vagus sinirine çok yakındır.

Bir Hıçkırık Sorunsalı: Neden ve Nasıl Hıçkırıyoruz?
Vagus siniri vücudumuzdaki en büyük sinirlerden biridir. Kafamızdan başlayarak dil kökü, yutak, gırtlak, trakeler, yemek borusu, kalp, akciğer, mide, karaciğer ve bağırsak gibi organlara dallanır. Vagus siniri hasar alırsa ses kısıklığı, nefes darlığı, yutma güçlüğü, öğürme refleksi kaybı, kalp ritminde yavaşlama ve düzensizleşme, solunum yolunu kontrol eden kasların felci ile ölüm görülür.

Bu nedenle de sinyallerin karışması söz konusu olabilmektedir. Normalde vagus siniri kendi sinyalini doğrudan gırtlağa gönderir. Böylece yutkunma esnasında gırtlağa bir şey kaçmasını engeller. Ancak eğer vagus ve frenik sinirin sinyalleri karışırsa hıçkırık dediğimiz durum ortaya çıkar. Hıçkırık genel olarak baharatlı yiyeceklerden, alkolden, reflüden veya gazlı içeceklerden kaynaklanır. Bununla birlikte bazı kanser türleri veya felç gibi ciddi durumlar da hıçkırığa sebep olabilir.

Peki Neden Hıçkırıyoruz?

İnsan vücudu kısmen reflekslerle çalışan bir makine gibidir. Mesela bir şey burnunuzu kaşındırdığında hapşırırsınız. Ya da boğazınız tahriş olduğunda öksürürsünüz. Fakat hıçkırığı bu kadar basit açıklamak mümkün değil.

Kanada’daki Oueens Üniversitesi’nde acil tıp profesörü olan Dr. Daniel Howes, 2012 tarihli makalesinde bu soruyu ele aldı. Howes hipotezinde hıçkırdığımızda diyaframımızın kasılmasına ve ses kutumuzun kapanmasına ek olarak, normalde midemizden gelen yiyeceklerin yemek borusuna kaçmasını engelleyen alt özofagus sfinkterimizin de gevşediğini öne sürdü. Howes’a göre aslında bu gevşeme midedeki havanın dışarı çıkmasını sağlayan bir çeşit geğirme refleksidir.

Bir Hıçkırık Sorunsalı: Neden ve Nasıl Hıçkırıyoruz?
Özofagus, yemek borusunun diğer adıdır. Alt özofagus sfinkteri ise yemek borusunun mide ile birlşetiği noktadaki kapakçıktır. Bu kapakçığın düzgün kapanmaması reflüye yol açar. Reflüsü olan bireyler yemekten sonra yattıklarında yemek borularında midedeki salgının asitli olmasından ötürü yanma hissedebilirler.

İnsanlar zaten geğirebiliyor, o halde neden böyle bir geğirme refleksine ihtiyacımız var ki? Aslında bunun sebebi memelilerin yavrularını emzirmesidir. Emme esnasında yavrunun hem emmeye devam edebilmesi hem de nefes alabilmesi gereklidir. Yine de doğuştan gelen bu emme yeteneği ne kadar gelişmiş olursa olsun bebekler bir miktar hava yutarlar. Bu yüzden de bebeklerin daha düzgün bir metabolik aktiviteye sahip olması için yuttukları bu havayı çıkarmaları gerekir.

Aslında Howes’un hipotezi, hıçkırığın neden bebeklerde yetişkinlere göre daha fazla görüldüğünü de çok iyi açıklıyor. Ayrıca bu konuda diğer uzmanlar da Howes’a katılıyor. Çünkü bebeklik ve çocukluk döneminde diyafram daha zayıf olduğu için spazmlara karşı daha duyarlı olduğunu düşünüyorlar.

Fakat Hıçkırığın Tek Sebebi Bu Olmayabilir!

Çoğu bilim insanına göre hıçkırığın yetişkinler için hiçbir faydası yoktur. Ancak fetüste ve yeni doğanlarda durum farklıdır. Çünkü rahimde fetüs plasenta sayesinde nefes alıp verir. Ve doğar doğmaz yaşayabilmek için düzgün bir şekilde nefes alması gereklidir. Ancak fetüs rahimdeyken akciğerlerini hiç kullanmadığı için antrenmansızdır.

Bir Hıçkırık Sorunsalı: Neden ve Nasıl Hıçkırıyoruz?
Fetüsler anne karnındayken de hıçkırır. Ve bilim insanlarına göre bu hıçkırıklar, hem bebeğin diyafram kasını kontrol etmeyi öğrenmesi bakımından hem de doğduklarında düzgün nefes alabilmelerini sağlaması bakımından bir antrenman görevi görür.

İşte hıçkırık tam da bu noktada önem kazanmaktadır. Bilim insanlarına göre rahimde başlayan hıçkırıklar bebeklerin solunum kaslarının eğitilmesini sağlıyor. Hatta bilim insanları prematüre bebeklerle yaptıkları çalışmalarda prematüre bebeklerin günde yaklaşık 14 dakika hıçkırdığını gözlemlemişlerdir. Ayrıca bir başka çalışmada da rahimdeki fetüslerin hıçkırdığı gözlemlenmiştir.

Sonuç olarak;

Nasıl hıçkırıyoruz sorusuna cevap bulmuş olsak da aynı şeyi neden hıçkırıyoruz sorusu için söylemek pek mümkün değildir. Çünkü neden hıçkırdığımız anlattığımız bu fikirlere rağmen hala bilimin gizemlerinden biridir.


Kaynaklar ve İleri Okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Erdemli insanların yetişmesinde en önemli unsurun eğitim olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimime matematik eğitimi üzerinden devam ediyorum. Kitap okumayı yazarların zihinlerine, düşünce dünyalarına girmek olarak gördüğümden kitap okumak benim için boş zaman aktivitesinden çok daha farklı bir konumdadır. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu