Biyoloji ve CoğrafyaTıp ve Sağlık

“Sıcak Daha da Sıcak Olacak”: Bu Sıcaklara Daha Ne Kadar Dayanabiliriz?

Mevsimin en sıcak aylarına giriş yapmış bulunmaktayız. Ve ne yazık ki iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini her gün daha da çok hissediyoruz. Öyle ki 3, 4 ve 6 Temmuz’da üst üste 3 kez sıcaklık rekoru kırıldı.

İklim değişikliği öyle ya da böyle tüm canlıları etkileyen küresel bir sorun. Kışların geç gelmesi, yağışların düzensizliği, yazların aşırı sıcak olması gibi durumlar iklim değişikliğini daha çok fark etmemize sebep oldu. Oldu olmasına ama bu duruma gelmeden yapabileceğimiz bir şey yok muydu diye düşünmeden edemiyor insan. Vardı elbette ve belli başlı önlemler almaya da çalıştık aslında. Fakat görüyoruz ki bu konuda halen yeterli performans gösteremiyoruz.

Bu nedenle yazımızda iklim değişikliğinin bizim ve diğer canlılar için önemini konuşacağız. Bakalım bu sıcaklara daha ne kadar dayanabileceğiz?

1.5 Derecelik Sıcaklık Artışı Neden Bu Kadar Önemli?

Bir yerlerde iklim değişikliği ya da küresel ısınmadan bahsediliyorsa 1.5 derece meselesini duymuş olmanız çok olasıdır. Sıcaklıklardaki 1.5 derecelik bir artışın çok tehlikeli olabileceği söylenir genelde. Ancak 1.5 derece çok küçük bir farktır ve bazen bunu ciddiye almayız.

Aslında gerçek çok farklıdır. Çünkü 1.5 derecelik bir artıştan kast edilen Dünya’mızın ortalama sıcaklığındaki artıştır. Bu artışı Sanayi Devrimi’nin yükselişe geçtiği 19. yüzyılın ortalarından itibaren ölçüyoruz.

1.5 Derecelik Sıcaklık Artışı Neden Bu Kadar Önemli?
Küresel ölçekteki sıcaklıkların yükseliş trendini grafikte rahatlıkla görebiliyoruz. 2020’lerde küresel sıcaklık anomalisi 1.2 derece civarında.

Fosil yakıtlar nedeniyle oluşan küresel ısınma tek tip bir süreç değildir. Bir dizi doğal faktör nedeniyle kutuplar gibi alanlar diğerlerine göre daha çok ısınıyor. Sıcaklıklardaki 1.5 dereceden kastımız gezegen genelinde bir artışı kast ediyor. Zaten gezegenimiz üzerindeki bazı noktalarda 1.5 derece çizgisi çoktan aşıldı.

Peki küresel ölçekte 1.5 dereceyi geçersek ne olacak? Hiç güzel şeyler olmayacağı kesin. Çizgiyi aştığımızda artık Dünya’nın ağırlıklı olarak belli bölgelerine değil her yerinden ekstrem sıcaklık artışları yaşanacak.

Örneğin 2018’in mayısında Pakistan 43.3 dereceyi görmüştü. Sıcak hava Pakistan’da sadece bir şehirde 65 kişinin yaşamını yitirmesine sebep olmuştu. Bunun gibi birçok örnek saymak mümkün. Ancak dikkat çekmek istediğim bir nokta var. Bunlar bölgesel olarak sıcaklık artışından dolayı görülen olumsuzluklar. Küresel çapta bir ısınma çok daha kötülerine sebep olacaktır.

Henüz 1.5 Derece Sınırını Aşmamış Olabiliriz Ama Gidişat O Yönde

Sanayi Devrimi’nden bu yana fosil yakıtlarımızla, özel jetlerimizle arttırdığımız karbon ayak izimiz ile henüz 1.5 derece sınırını aşmış değiliz. Ancak bu sevinmemiz gereken bir şey değil maalesef. Çünkü sınıra hiç de uzak değiliz. Ve şu anki halimizle de her şey yolunda değil. Küresel sıcaklık ortalamamızın 1.5 olmaması iyi bir durumda olduğumuzu göstermiyor. Bunu yaşanan iklim olaylarıyla her geçen sene daha da şiddetli bir biçimde deneyimliyoruz.

1.5 Derecelik Sıcaklık Artışı Neden Bu Kadar Önemli?
Küresel ısınma nedeniyle 240 milyon insanın su kaynağı olan Himalaya buzulları her sene daha çok eriyor.

Önümüzdeki 15 Sene İçerisinde İklim Değişikliğinin Öteki Yüzünü Görebiliriz!

Yeni bir araştırmaya göre Dünya’mızın ekosistemi bilim insanlarının beklediğinden daha hızlı kötüleşebilir. Araştırmaya göre Kuzey Kutbu permafrostunun erimesi, Grönland buz tabakasının çökmesi, Amazon ormanlarının yok oluşu gibi gezegenimizin potansiyel felaket devrilme noktalarının 5’te 1’inden fazlası 2038 yılına kadar gerçekleşebilir!

Klimatolojide devrilme noktası, yerelleştirilmiş bir iklim sisteminin geri dönüşü olmayan bir şekilde değişmesine verilen isimdir. Örneğin Grönland’daki buz tabakası çöktüğünde adanın kuzey kesimindeki kar yağışı azalacaktır. Bu da tabakanın büyük kısmını geri dönüşü olmayan bir şekilde değiştirecektir.

1.5 Derecelik Sıcaklık Artışı Neden Bu Kadar Önemli?
Grönland’daki buz tabakasının yıllara göre erime miktarını gösteren bir grafik.

Bu devrilme noktalarının gerçekleşmesi elbette iklim değişikliğini daha sert yaşamamıza neden olacaktır. Elbette teknolojimizle sıcak havalara karşı kendimizi koruyabiliyoruz. Ancak bir yere kadar. Çünkü hepimiz biyolojik bir makineyiz ve birtakım sınırlarımız var.

İnsan Vücudu Ne Kadar Sıcak Havaya Dayanabilir?

Bu soruya “insan vücudu X dereceye kadar dayanabilir” diye cevap vermek biraz zor. Çünkü işin içine bir de nem faktörü giriyor. Ve ne yazık ki nemle sıcak havanın birleşimi sandığımızdan daha tehlikeli olabiliyor.

“Nem çok nem” cümlesini siz de çok kullanıyor olabilirsiniz. Kuru bir hava ve yüksek sıcaklıklar bizi nemli havalar kadar zorlamıyor. Çünkü havadaki nem oranı arttıkça terlemekte zorlanıyoruz. Nem havadaki su buharı miktarıdır. Hava neme doydukça terimiz buharlaşamaz ve vücudumuz soğuyamaz.

Yüksek nemle sıcak havanın bir araya gelmesiyle oluşan değere ıslak ampul sıcaklığı denir. 2010 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre insan vücudu, 35 santigrat derecelik ıslak ampul sıcaklığına dayanabilir. Bu değerin ötesinde vücudumuz terleme yoluyla kendini soğutamaz hale gelir.

Ancak geçtiğimiz sene insanlar üzerinde yapılan bir deneyde dayanabileceğimiz sıcaklığın çok daha düşük olduğu gerçeğiyle yüzleştik. Deneyin sonuçlarına göre 31 santigrat derecelik ampul sıcaklığına dayanabiliyoruz. Bu değer nem oranı %100 olduğunda 31 derece; nem oranı %60 olduğunda 38 derece olarak hissedilecektir.

Islak ampul sıcaklığını gösteren bir grafik. Dikkat ederseniz nem oranı her sıcaklık değeri için belli bir oranı geçtiğinde ıslak ampul sıcaklığı normal sıcaklık değerinden büyük olmaktadır. Örneğin 36 derece ve %50 nemde ıslak ampul sıcaklığı 34.3 derecedir. Ancak aynı sıcaklık değerinde %95 neme baktığımızda ıslak ampul sıcaklığının 40 derece olduğunu görürüz.

İklim Değişikliğinden Etkilenen Sadece Biz İnsanlar Değiliz!

Gezegenimizde yaşayan canlıların iletişim kurmak için kullandığı birçok yöntem var. Bunlardan birisi de kimyasal iletişim. Söz konusu kimya ve moleküller olduğunda ortam sıcaklığı son derece önemli bir faktördür. Ve maalesef iklim değişikliği sebebiyle bazı canlılar iletişim kurmakta zorlanıyor.

Canlıların iletişim kurmasını sağlayan infokimyasallar adını verebileceğimiz kimyasal moleküller belki de en eski ve en yaygın iletişim kurma biçimidir. İnfokimyasallar, av ve avcı arasındaki gibi birçok ilişkiyi belirlemede görevlidir. Örneğin köpekbalıkları bu sayede çok uzak mesafelerden dahi avlarının kokusunu alabilir. Ya da bazı bitki türleri infokimyasalları tehlikeyi haber vermek için ve daha kolay tozlaşmak için kullanır.

Bal arıları haberleşmek için kimyasal bir haberci olan feromonları kullanır.

Ancak iklim değişikliği bu bilgi taşıyan kimyasalların üretimini olumsuz etkiliyor. Bilimsel araştırmalar sıcaklık, karbondioksit ve pH seviyelerindeki değişikliklerin organizmaların iletişim kurmak için gerçekleştirdiği bu süreçleri etkilediğini göstermiştir.

Örneğin bazı balık türleri bir avcıyla karşılaştığında ya da tehlike sezdiğinde hipoksantin-3-azotoksit adı verilen bir kimyasal salgılar. Ancak sudaki karbondioksit oranı yükselip pH düştükçe bu kimyasalın yapısı geri dönüşü olmayan bir biçimde bozulur. Bu da besin zincirindeki av-avcı dengesinin bozulmasına sebep olur. Bu durumun nasıl bir kriz getirebileceğini öngörmek çok da zor değil.

Sonuç Olarak;

İklim değişikliği sadece bizim için değil, gezegenimizin tamamı için bugün büyük bir sorun. Doğru adımları atmazsak yarın daha da büyük bir sorun olacak.


Kaynaklar ve İleri Okumalar

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Erdemli insanların yetişmesinde en önemli unsurun eğitim olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimime matematik eğitimi üzerinden devam ediyorum. Kitap okumayı yazarların zihinlerine, düşünce dünyalarına girmek olarak gördüğümden kitap okumak benim için boş zaman aktivitesinden çok daha farklı bir konumdadır. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu