Biyoloji ve Coğrafya

Bunca Teknolojiye Rağmen Depremleri Neden Önceden Tahmin Edemiyoruz?

Hepimizin aklında aynı soru var. Bilim bu kadar ilerledi. Bir zamanlar imkansız olarak kabul edilen bir çok şeyi artık gerçekleştirebiliyoruz. Ancak neden hala depremleri önceden tahmin edemiyoruz?

Gerçek şu ki, dünyanın herhangi bir yerindeki, son derece gelişmiş teknolojiler ile araştırma yapan hiç bir bilim insanı depremleri tahmin edemiyor. Jeologlar 1960’lardan beri depremleri tahmin etmek için modern bilimsel yöntemleri kullanmaya çalışıyorlar. Ancak ne yazık ki şu ana kadar net bir ilerleme kaydedemediler. 

Bir deprem tahmini 3 unsuru tanımlamalıdır: 1) tarih ve saat 2) yer ve 3) büyüklük. Bu üçünü tam olarak bize söyleyen yani “x saatinde y yerinde z büyüklüğünde” bir deprem olacaktır diyen bir tahmin yapamıyoruz. Etrafınızda her zaman depremleri önceden tahmin edebildiklerini söyleyen bazı insanlar olacaktır. Ancak bu kişilerin iddiaları bilimsel bilgilere dayanmamaktadır.

Bir çok hayvan depremden sadece bir kaç saniye önce bunu hisseder. Bunda da fazla şaşıracak bir durum yoktur.

Bir tahmin için gerekli olan üç unsurun hepsini tanımlamaz. Dünyamızda her an her yerde bir deprem olmaktadır. Sonucunda bu kişilerin tahminlerine, bu depremlerden biri er ya da geç bir biçimde uyacaktır. Bununla birlikte, hayvanların depremden önce olağandışı davranışlar sergiledikleri doğrudur. Ancak depremleri tahmin etmek derken bahsettiğimiz şey bu değildir.

Depremler İçin Uzun Vadeli Tahminler Nasıl Yapılmaktadır?

Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan devasa tektonik levhaların hareketi sonucu, ayaklarımızın altındaki kayalarda ani kaymaları veya kırılmaları sonucu oluşur. Bu kaymalardan birinin tam zamanını ve yerini önceden bilmemiz imkansızdır. Bir depremi tahmin etme şansına sahip olmak için Dünya’nın içindeki tüm kayaların oldukça ayrıntılı bir modeline ve tektonik strese nasıl tepki verdiğine dair bir anlayışa ihtiyacımız vardır.

Gelecekteki depremlerin olasılığını hesaplamak için, sismik aktiviteye ve tarihsel kayıtlardaki daha önceki depremlere ilişkin bilgilere bakıyoruz. Sonrasında da bunları, depremlerin meydana gelebileceği Dünya kabuğundaki faylar hakkındaki bilgilerle birleştiriyoruz.

Bunca Teknolojiye Rağmen Depremleri Neden Önceden Tahmin Edemiyoruz?
Depremler Dünya’nın normal davranışının bir parçasıdır. Gezegenin dış katmanını oluşturan tektonik plakaların hareketiyle meydana gelirler. 1960’tan 2023’e kadar 5’ten büyük tüm depremlerin haritası tektonik plakaların ana hatlarını açıkça göstermektedir.

Deprem olasılıkları, belirli bir zaman aralığında belirli büyüklükte bir depremin meydana gelmesine ilişkin uzun vadeli olasılıkları tanımlar. Bu olasılıklar on yıllar, yüzyıllar ve hatta binlerce yıl öncesine kadar uzanan geçmiş deprem aktivitelerinin gözlemleri üzerine kuruludur. Bu gözlemler analiz edilir ve modellenir.

Örneğin bir sismolog, “Bu şehirde önümüzdeki 50 yılda büyük bir deprem olma olasılığı %20” demiş olsun. Bu cümle, 50 yıl geçmeden, bir deprem olma ihtimalinin 5’te 1 olduğunu ima edecektir. Sismologlar, uzun vadeli tahminlere yol açan çalışmaları sismik risk değerlendirmesi olarak adlandırırlar. Bu olasılıklar 30’da 1 ile 300’de 1 arasında değişebilir.

Sismik risk değerlendirmesinin temel dayanağı şu şekildedir. Geçmişte çok sayıda depremin meydana geldiği bir bölgede gelecekte de deprem olma olasılığı yüksektir. Sismik kuşaklar—birçok depremin meydana geldiği bölgeler—bu nedenle, yüksek risk taşıyan bölgelerdir.

Bu, depremlerin sismik bir kuşaktan uzakta gerçekleşemeyeceği anlamına gelmez. Ancak herhangi bir zaman aralığında bu tür yerlerde bir deprem olma olasılığı daha düşüktür. Geçmiş depremlerin zaman, yer ve büyüklük kataloglarına bakıldığında, zarar verici depremlerin yer kabuğunu oluşturan tektonik plakaların sınırları boyunca olma olasılığının, bu plakaların iç kısımlarından daha fazla olduğunu kanıtlamıştır.

Küçük Depremler Bize Büyük Depremler Hakkında İpuçları Verir

Depremleri Neden Hala Tahmin Edemiyoruz?
Küresel bir sismik tehlike haritası. En kırmızı bölgeler, büyük bir deprem yaşama olasılığının en yüksek olduğu bölgelerdir.

Belirli bir sismik kuşaktaki büyük depremlerin tekrarlanma aralığını belirlemek için sismologlar, o kuşakta önceki depremlerin ne zaman olduğunu belirlemelidir. Tekrarlama aralıklarına ilişkin bilgi, sismologların sismik tehlikeyi gösteren yukarıdaki gibi bölgesel haritaları iyileştirmelerine olanak tanır.

Jeodezi ve sismoloji, yüzeyin altındaki kayalardaki ince değişiklikleri tespit etmede önemli ilerleme kaydetti. GPS kayıt cihazları ve gelişmiş işleme teknikleri, giderek daha küçük hareketlerin tespit edilmesine olanak tanır. Veriler, deprem tahminlerinin temelini oluşturan küçük ve büyük depremlerin göreceli sayıları arasındaki önemli ilişkileri ortaya çıkardı. 

Sismolojinin temel keşiflerinden biri, belirli bir bölgede, 2.0 büyüklüğündeki depremlerin, 3.0 büyüklüğündeki depremlerin ortalama on katı olacağıdır. Benzer biçimde 3.0 büyüklüğündeki depremler de 4.0 büyüklüğündeki depremlerin 10 katı kadar olacaktır.

Depremleri Neden Hala Tahmin Edemiyoruz?
Batı Avustralya, Meckering’de 1968’de meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki depremden kaynaklanan yer kabuğunun kırılması. Son 200 yıldaki deprem gözlemleri, Avustralya’nın ortalama olarak yaklaşık altı yılda bir 6.0 veya daha büyük bir deprem yaşadığını göstermektedir.

Bu örüntüyü kullanarak da bilim insanları küçük depremlerin izini sürerek büyük depremleri tahmin etmeye çalışır. Bu durum aynı zamanda, ana depremi takip eden haftalar, aylar ve yıllardaki depremlerin büyüklüğünü ve sıklığını tahmin etmek için de kullanılır. Bu tür tahminler dünyanın birçok ülkesinde kullanılmaktadır. Ancak bunlar da yine tahmindir. Yani net bir tarih vermesi olası değildir.

Aktif tam bir tarih bilemesek bile bu bile önemlidir. Sonucunda ne bekleyeceğinizi bilmek, güçlü bir deprem ile nasıl mücadele edileceği ve nasıl toparlanılacağını planlamak için gereklidir.

Deprem Ağı Uygulaması (Earthquake Network) Nedir?

Deprem erken uyarı sistemleri depremleri tahmin etmez. Ancak yıkıcı bir deprem gelmeden saniyeler önce Deprem Ağı Uygulaması (Earthquake Network) gibi uygulamalar sizi uyaracaktır. Ancak bu uyarı alıp almamanız dünyanın neresinde yaşadığınıza bağlıdır.

Depremleri önceden tahmin edemesek bile, depremin başlamasından kısa bir süre sonra zemin hareketini tahmin edebiliriz. Deprem Ağı uygulaması ve benzer uygulamalar deprem başlar başlamaz yer hareketini algılar. Sonrasında telefonlarına uygulamayı yükleyen kişilere bir sarsıntının yolda olduğuna dair uyarı gönderir. (5 ila 60 saniye önce).

Bu mümkündür çünkü veriler telefon sisteminden deprem dalgalarının hareketinden daha hızlı akar. Telefon şarj olurken ve kullanılmadığında, uygulama depremden kaynaklanan titreşimleri tespit etmek için ivmeölçeri izlemeye başlar. Bir şey tespit edilirse, tüm akıllı telefonlardan sinyalleri toplayan bir sunucuya bir sinyal gönderilir. İstatistiksel bir algoritma sayesinde, sunucu gerçek zamanlı olarak bir deprem olup olmadığına karar verir.

Ancak erken uyarı, deprem başladıktan sonra yapılan bildirimdir. Yine de bu her derde deva bir çözüm değildir. Çünkü depremin kaynağına yakın olan kişiler esasen hiçbir uyarı alamayacaklardır. Ve bir deprem açık denizde veya yerin derinliklerinde başlarsa, uyarı ancak ilk tespit edildikten sonra oluşturulacaktır. Yine de bir uyarı, insanların can ve mal güvenliğini korumak için harekete geçmesini sağlar.

Sonuç olarak

Sismoloji genç bir bilim dalıdır. Bu nedenle büyük sıçramalar yapmak zaman gerektirir. Ancak deprem erken uyarı sistemlerinin var olması, bilim insanlarının ne kadar yol kat ettiğinin kanıtıdır.


Kaynaklar ve ileri okumalar

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu