
Beytül Hikme (Beyt’ül Hikmet – Bilgelik Evi) 13. yüzyılda yıkıldı. Bu nedenle bu antik kütüphanenin tam olarak nerede olduğundan ve neye benzediğinden emin olamıyoruz. Ancak emin olduğumuz şey, Avrupa’nın “Karanlık Çağlar’ını yaşadığı sıralarda burasının tarihin en önemli bilim merkezlerinden biri olmasıdır.
Burada yapılan çalışmalar cebir, coğrafya, astronomi, tıp ve mühendislik gibi alanlarda kalıcı miraslara sahip olacak yeniliklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Beytül Hikme ile başlayan süreç aslında Doğu Rönesans’ını simgelemektedir.

Beytül Hikme Yani Bilgelik Evi Neden Ve Nasıl Kuruldu?
Avrupa’da karanlık çağlar olarak kabul edilen dönemde Doğu’da İslam’ın yükselişi bilimsel faaliyetlerin sürdürülebilmesi için uygun bir ortam sağlamıştı. İlerleyen süreçte Arabistan, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır, Kuzey Afrika’nın çoğu, Orta Asya ve İspanya’nın yanı sıra Çin ve Hindistan’ın bazı kısımları Arap egemenliği dili altına girdi. Bu da elbette farklı bölgelerden ve geçmişlerden bilim insanlarının birbirleri ile etkileşim yapması anlamına geliyordu.

Abbasi imparatorluğu, geniş saraylar, görkemli camiler, okullar ve hastanelerle başkentlere kervan yolları ağı inşa etmek için Bağdat, Basra ve Kufe’yi birleştirdi. 700’lü yıllardan itibaren önce çevirilerle başlayan, daha sonra ciddi bir araştırma karakteri kazanan bilimsel faaliyetleri merkezileştirmek, artık bir zorunluluk haline gelmişti.
Bunun için Harun Reşid Bağdat’ta “Bilgelik Evi” (Beyt’ül Hikmet) olarak tanınan bir bilim okulu kurdu. Burada ataları İskenderiye’den Bizans’a kaçan Hıristiyan bilginler ile Arap bilginler bir araya geldi. Bilgelik Evi asıl sıçrayışını ise Halife Memun önderliğinde yapacaktı.
Beytül Hikme Matematiğin Gelişmesine de Önemli Katkı sağladı
Beyt’ül Hikme’nin kuruluşu, İslam Uygarlığı tarihinde bir milat oldu. Bu okulda astronomi, tıp, matematik, kimya, doğa bilimleri, felsefe konularında dersler verilmekteydi. Zamanla Dünya’nın her yerinden bilim insanları Bağdat’a akın etmeye başladı. Kültürel ve dilsel olarak çeşitlilik gösteren bu ortam, kalıcı miraslara sahip olacak yeniliklerin ortaya çıkmasına neden oldu.

Onları çeken şey kentin canlı bilimsel merakı ve ifade özgürlüğüydü. Müslüman, Yahudi ve Hristiyan alimlerin burada birlikte üretiyorlardı. Daha önce iletişim kurmakta zorlanan farklı bölgelerin âlimleri sonunda bilimsel terimler için ideal olan ortak bir dil konuşmaya başlayınca, ortaya dev bir entelektüel topluluk çıktı.
Tüm bilimlerin içinde elbette matematik en başı alıyordu. Zaten Beyt’ül Hikmet’te çalışmaya gelen ilk kişilerden birisi, büyük matematikçi Harezmi’ydi. Harezmi burada, Latince adı Alkindus olan El-Kindi ile yakın çalışacaktı. Sonucunda bu birliktelik hepimizin kullandığı Hint – Arap rakamlarının (0-9 sayıları) temelini atmıştı. Daha fazlası için: El Harezmi: Medeniyetler Arasında Matematiksel Bir Köprü
Belki de bu hareket olmasaydı Antik Mısır, Babil, Yunan ve Hindistan’ın bilimsel birikimlerinden hiçbir zaman haberdar olamayacaktık. Tüm bu süreçte Bağdat, dünyanın entelektüel açıdan en güçlü şehri oldu. Neredeyse İskenderiye’nin halefi haline geldi.

Büyümenin önemli bir nedeni, Çin’deki kağıdın icadının MS 793’te Bağdat’a ulaşmasıydı. Artık pahalı parşömen veya küflere duyarlı papirüs yerine, daha ucuz ve kalıcı bir malzeme yaygın olarak mevcuttu. Beytül Hikme, zamanla üniversite, kütüphane, araştırma laboratuvarı, sohbet meclisi gibi farklı kurumların bir arada bulunduğu bir yere dönüştü.

Bilgelik Evinin Sonu
Yaklaşık 450 yıl boyunca Bilgelik Evi bilgiyi topladı ve arayanlara aktardı. Ama yüzyıllarca süren entelektüel düşünce ve teknik gelişimin ardından Beytü’l-Hikme, 1258’de Bağdat Kuşatması sırasında Moğollar tarafından neredeyse hiçbir iz bırakmadan yıkılacak ve tüm kitaplar Dicle nehrine atılacaktı.

Rivayete göre yüzlerce yıllık bu eserlerden akan mürekkep, nehrin suyunu siyaha dönüştürdü. Sonucunda Bağdat, yüzlerce yıl yıkık bir şehir olarak kaldı. Sonrasında da bir zamanlar sahip olduğu statüsünü asla geri kazanamadı.
Doğunun bir zamanlar parlayan yıldızı, zaman içinde yerini karanlığa bırakırken, elbette bilgi tamamen yok olmadı. Savaşlar ve göçlerle önce Endülüs sonra da Batıya yayılan bu bilgi Avrupa’yı karanlık çağdan kurtardı. Bu da sonucunda aydınlanma fitilini ateşledi. Bilime daha sıkı tutunan Batı medeniyetlerinin ilerleyişlerinde ki önemli faktörlerden birisi de muhtemel Beyt’ül Hikmet’tir. Yazının devamında göz atmak isteyebilirsiniz: İskenderiye Kütüphanesi Hakkında Efsaneler ve Gerçekler
Kaynaklar ve İleri Okumalar.
- Iraq’s Golden Age: The Rise and Fall of the House of Wisdom; Bağlantı: https://theculturetrip.com/
- Padamsee, Hasan; Unifying the universe : the physics of heaven and earth; Cornell University; ISBN 9781138388680
- Long before Silicon Valley, scholars in ancient Iraq created an intellectual hub that revolutionised science. Yayınlanma tarihi: 8 Ocak 2023; Bağlantı: https://theconversation.com/
Matematiksel
2020 ayt sınavından bir gün önce görsel dikkatimi çektiğinden beytül hikmet ile ilgili malumat edindim. Bir gün sonra bu bilgi ayt sınavında soruldu. Önceden hiç bir bilgim yoktu öğrendim ve sınavda kullandım bu bilgiyi. Güzel bir tevafuk oldu. Teşekkürler