
Batı, Roma İmparatorluğunun çöküşünden sonra hızla karanlık çağlara doğru sürüklenmeye başlamıştı. Bu esnada Pagan öğretileri olarak kabul edilen Yunan felsefesinden ve biliminden uzak durulmuş, bilimsel konular yerine, Hıristiyan düşünürler dogmaya, inanç, kader ve özgür irade sorunlarına yönelmişti. Bu durum zamanla bilim insanlarını ve filozofları doğuya doğru itmeye başladı.
Doğu’da İslam’ın yükselişi bilimsel faaliyetlerin sürdürülebilmesi için uygun bir ortam sağlamıştı. İlerleyen süreçte Arabistan, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır, Kuzey Afrika’nın çoğu, Orta Asya ve İspanya’nın yanı sıra Çin ve Hindistan’ın bazı kısımları Arap egemenliği dili altına girdi. Bu da elbette farklı bölgelerden ve geçmişlerden bilim insanlarının birbirleri ile etkileşim yapması anlamına geliyordu.

Abbasi imparatorluğu, geniş saraylar, görkemli camiler, okullar ve hastanelerle başkentlere kervan yolları ağı inşa etmek için Bağdat, Basra ve Kufe’yi birleştirdi. 700’lü yıllardan itibaren önce çevirilerle başlayan, daha sonra ciddi bir araştırma karakteri kazanan bilimsel faaliyetleri merkezileştirmek, artık bir zorunluluk haline gelmişti. Bunun için Harun Reşid Bağdat’ta “Bilgelik Evi” (Beyt’ül Hikmet) olarak tanınan bir bilim okulu kurdu. Burada ataları İskenderiye’den Bizans’a kaçan Hıristiyan bilginler ile Arap bilginler bir araya geldi. Bilgelik Evi asıl sıçrayışını ise Halife Memun önderliğinde yapacaktı.
Beyt’ül Hikmet – Bilgelik Evi

Beyt’ül Hikme’nin kuruluşu, İslam Uygarlığı tarihinde bir milat oldu. Bu okulda astronomi, tıp, matematik, kimya, doğa bilimleri, felsefe konularında dersler verilmekteydi. Zamanla Dünya’nın her yerinden bilim insanları Bağdat’a akın etmeye başladı. Daha önce iletişim kurmakta zorlanan farklı bölgelerin âlimleri sonunda bilimsel terimler için ideal olan ortak bir dil konuşmaya başlayınca, ortaya dev bir entelektüel topluluk çıktı. Tüm bilimlerin içinde elbette matematik en başı alıyordu. Zaten Beyt’ül Hikmet’te çalışmaya gelen ilk kişilerden birisi, 780 – 850 yılları arasında yaşamış olan büyük matematikçi el-Harezmi’ydi. Kendisi ayrıca Bilgelik Evi’nin yönetimini da yaptı.
Aristoteles, Arşimet, Öklid ve Ptolemy’nin hayatta kalan eserleri Arapça olarak burada yeniden yazıldı. Ayrıca, Yunan ve İskenderiye bilimini aktarmanın ötesinde orijinal katkılar da yapıldı. Belki de bu hareket olmasaydı Antik Mısır, Babil, Yunan ve Hindistan’ın bilimsel birikimlerinden hiçbir zaman haberdar olamayacaktık. Tüm bu süreçte Bağdat, 200 yıl boyunca dünyanın entelektüel açıdan en güçlü şehri oldu ve neredeyse İskenderiye’nin halefi haline geldi.

Büyümenin önemli bir nedeni, Çin’deki kağıdın icadının MS 793’te Bağdat’a ulaşmasıydı. Artık pahalı parşömen veya küflere duyarlı papirüs yerine, daha ucuz ve kalıcı bir malzeme yaygın olarak mevcuttu. Beyt’ül Hikmet, zamanla üniversite, kütüphane, araştırma laboratuvarı, sohbet meclisi gibi farklı kurumların bir arada bulunduğu bir yere dönüştü. Sonucunda Farabi, İbni Sina, Biruni, Kindi, Harezmi, Hayyam, İbn Haldun vb. bilim insanlarının varlığını Bilgelik Evine borçluyuz
Bilgelik Evinin Sonu
Yaklaşık 450 yıl boyunca Bilgelik Evi bilgiyi topladı ve arayanlara aktardı. Ama 10 Şubat 1258’de tarihten silindi. Cengiz Han’ın torunu Hulagu Han ve ordusu, aynı yılın 29 Ocak’ında şehri kuşatmıştı. Son Abbasi Halifesi el-Musta’sim, onlarla savaşmak için çok az umut gördü. Bu yüzden şehrin ve kültürel mirasının yok edilmeyeceği sözü karşılığında şehri teslim etti.
Kapılar açıldıktan sonra Moğollar her şeyi yağmaladı, halifenin tüm ailesini, halkı ve alimleri öldürdüler. Beyt’ül Hikmet yerle bir edildi ve tüm kitaplar Dicle nehrine atıldı. Rivayete göre yüzlerce yıllık bu eserlerden akan mürekkep nehrin suyunu siyaha dönüştürdü. Bağdat, yüzlerce yıl yıkık bir şehir olarak kaldı. Sonrasında da bir zamanlar sahip olduğu statüsünü asla geri kazanamadı. Yıkımı, Arap altın çağının sonunun başlangıcı olarak kabul edilir.

Doğunun bir zamanlar parlayan yıldızı, zaman içinde yerini karanlığa bırakırken, elbette bilgi tamamen yok olmadı. Savaşlar ve göçlerle önce Endülüs sonra da Batıya yayılan bu bilgi Avrupa’yı karanlık çağdan kurtardı. Bu da sonucunda aydınlanma fitilini ateşledi. Bilime daha sıkı tutunan Batı medeniyetlerinin ilerleyişlerinde ki önemli faktörlerden birisi de muhtemel Beyt’ül Hikmet’tir.
İleri Okumalar ve görseller:
- House of Wisdom: Rise and Fall of the Ancient Library at Baghdad; https://steemit.com/
- Padamsee, Hasan; Unifying the universe : the physics of heaven and earth; Cornell University; ISBN 9781138388680
Matematiksel
2020 ayt sınavından bir gün önce görsel dikkatimi çektiğinden beytül hikmet ile ilgili malumat edindim. Bir gün sonra bu bilgi ayt sınavında soruldu. Önceden hiç bir bilgim yoktu öğrendim ve sınavda kullandım bu bilgiyi. Güzel bir tevafuk oldu. Teşekkürler