Tarih

Mezopotamya Neden Medeniyetin Beşiği Olarak Bilinmektedir?

MÖ 4500 civarında insanlar Mezopotamya’ya yerleşti. Birkaç yüzyıl içinde bugün uygarlığın beşiği dediğimiz bölgeyi geliştirdiler. Mezopotamyalılar pek çok yönden zamanın ötesindeydi ve kendisinden sonra gelen sayısız şehre, ülkeye ve imparatorluğa ilham verdi.

Mezopotamya Neden Medeniyetin Beşiği Olarak Bilinmektedir?

19. yüzyılın ikinci yarısında Fransız ve İngiliz arkeologlar, arkeolojik araştırmalar yapmak için Irak’a gittiler. Hedefleri Asur dönemine ait buluntuları incelemekti. Ancak bu esnada tesadüfen çok daha eski bir medeniyetin izlerine rastlayacaklardı. O zamana kadar Fırat ve Dicle nehirlerinin taşıdıkları alüvyon, geçmişin izlerini silmeyi ve gizlemeyi başarmıştı. Toprak kazılıp, buluntular tarihlendirildiğinde insanlığın bildiği tarih kökten genişleyecekti. Bulunan medeniyet Sümerlerdi.

Doğal bir perspektiften bakıldığında Mezopotamya, geniş, kurak bir ova ve seyrek bitki örtüsü nedeniyle çorak bir bölge gibi gözükecektir. Bölgeye gerçekten de çöl iklimi hakimdir. Ancak yine de dünyanın en eski şehirlerinden bazıları, muhtemelen dünyanın en eski yazı sistemi ile birlikte Mezopotamya’da inşa edildi. 

Mezopotamya Neden Medeniyetin Beşiği Olarak Bilinmektedir?
“Mezopotamya” kelimesi Antik Yunancada “nehirler arasında” anlamına geliyor, yani tam olarak bölgenin konumunu tanımlıyor. Mezopotamya; günümüzde Türkiye, Irak ve Suriye’den geçen Dicle ve Fırat nehirleri arasında uzanıyordu.

Bu bölgenin vatandaşları astronomi, matematik ve mimaride birçok önemli keşif ve gelişmeye katkıda bulundu. Mezopotamya’nın uygarlığın beşiği olmasının en önemli nedenlerinden biri konumuydu. Bölge, sürekli su kaynağı sağlayan Dicle ve Fırat nehirleri arasında yer alıyordu. Nehirler aynı zamanda ticareti ve ulaşımı da kolaylaştırarak insanların bir yerden bir yere kolayca seyahat etmelerine olanak sağladı.

Mezopotamya’da Kurulan Uygarlıkları Tanıyalım

Mezopotamya’da Sümerler, Asurlular ve Babilliler de dahil olmak üzere binlerce yıl boyunca birçok kültür ve imparatorluk gelişti. Ancak hiç kuşkusuz ki her şey Sümerler ile başladı.

Sümerler

Mezopotamya’da Kurulan Uygarlıkları
Bir sanatçının antik Sümer kenti Uruk hakkındaki izlenimi. Kaynak: https://www.jeffbrowngraphics.com/

Sümer bölgesi, bugünkü güney Irak ve Kuveyt’i içine alan, Mezopotamya’nın en güney bölgesiydi. Bölgeye ilk yerleşim MÖ 4500 yıllarında ve belki de daha önce başladı. Sümerler kendilerine “siyah başlı insanlar” diyorlardı ve toprakları da “siyah başlı insanların ülkesi” anlamına geliyordu. 

Sümer etnik açıdan çeşitliliğe sahip bir nüfusa sahipti, dolayısıyla Sümer tarihi bir ulusun veya halkın tarihiyle değil, bir bölgenin tarihiyle ilgilidir. Sümer uygarlığı tarihte doğa güçlerini toplumun hizmetinde olmaya zorlayan ilk toplumdu. Bunu toprağı verimli hale getiren bir yapay sulama sistemi geliştirerek başardı. Bu sayede de giderek artan nüfusa sahip birçok şehir devletini besleyebildi. 

Mezopotamya’da Kurulan Uygarlıkları
Dicle Nehri

Başlıca Sümer şehir devletleri arasında Eridu, Ur, Nippur, Lagash ve Kish vardı. Bunların içinde en öne çıkanı 40.000 ile 80.000 arasında bir nüfusa sahip olan ve bir ticaret merkezi haline gelen Uruk’du. MÖ 2800 civarında burası muhtemelen dünyanın en büyük şehriydi.

Kil, Sümer’in her derde deva ilacı olacaktı. Tapınakların yapı malzemesi ve yazı sanatının ilk kitabı kil oldu. Kil, çamurtaşı yapmak için kullanılır. Bu taş da evler, basamaklı piramitler, tapınaklar, hendekler ve kanal kenarları yapımında kullanılmıştır. Diğer bir deyişle kil, ilk uygarlığın yapı malzemesiydi.

Sümer uygarlığı tahminen MÖ 4000 ile 2000 yılları arasında varlığını sürdürdü. Sonrasında da yerini Mezopotamya’daki diğer devlet oluşumlarına bıraktı. Bunun nedeni olarak kabul gören açıklama ise Sümer uygarlığının tarımda verimliliğin giderek azalması nedeniyle gerilemesi biçimindedir.

Akkadlar

Zamanla Mezopotamya’da her biri bölgenin kültürüne ve toplumuna damgasını vuran çeşitli imparatorluklar ortaya çıktı. En eski imparatorluklardan biri, MÖ 2334 civarında ortaya çıkan Akad İmparatorluğu’ydu.


Sargon tarafından yönetilen Akad Medeniyeti, eski Mezopotamya’nın ilk imparatorluğuydu.

Akkadlar, MÖ 3. binde Mezopotamya’ya göç ettikten sonra, Mezopotamya’nın kurucu kültürü olan Sümerler’in sitelerinde (şehir) işçi olarak çalıştılar. Ancak daha sonra Sargon liderliğinde ayaklanarak kendi devletlerini kurdular.

Sümerler şehir devletleri şeklinde yönetilirdi yani her bir şehrin başında bir kral bulunurdu. Ancak Akadlar Sümerleri örnek almadı. Mutlak monarşi yönetimini benimseyerek dünyanın ilk merkezi krallığını kurdular. Akad imparatorluğunun ilk hükümdarı Sargon olarak bilinmektedir.

Akadlar, zamanla sınırlarını genişleterek tarihte bilinen ilk imparatorluk yapısını meydana getirdiler. Bu imparatorluğu korumak için de tarihte bilinen ilk düzenli orduyu kurdular. Sümerlerin çivi yazısı kullanma geleneğini sürdürdüler ve bir dizi askeri seferle imparatorluğun topraklarını genişlettiler.

Akadlar, Suriye, İran, Ürdün, Türkiye, Kuveyt ve muhtemelen daha güneyde ve Kıbrıs’ın bazı bölgelerine yayıldı. Ancak Akad kralı zaman içinde imparatorluklarını kontrol etmekte zorluk çekti. İmparatorluk, kurulduktan sadece birkaç yüz yıl sonra, MÖ 2150’de çöktü.

Asurlular

Mezopotamya Neden Medeniyetin Beşiği Olarak Bilinmektedir?

Akad imparatorluğu çöktükten MÖ 2500 civarında ortaya çıkan Asur İmparatorluğu da Mezopotamya’nın bir diğer büyük gücüydü. Asurlular askeri güçleri ve kuşatma makineleri ve demir silahlar gibi ileri teknolojileri kullanmalarıyla tanınıyordu. 

Bu sayede 1400 yıla yakın bir süre Mısır, Türkiye ve günümüz Irak’ın bazı kısımlarını kontrol ettiler. Asur İmparatorluğu, Mezopotamya’daki teknolojik, bilimsel ve savaş amaçlı gelişmelerin itici gücüydü. İmparatorluk adım adım genişleyerek Ortadoğu’nun büyük kısmını birleştirdi, bölgedeki gücünü ve zenginliğini artırdı. Ayrıca, hükümetin çeşitli yönlerini yönetmekten sorumlu yetkililerin yer aldığı karmaşık bir bürokrasi sistemi geliştirdiler. Asur İmparatorluğu’nu yıkanlar ise Babilliler oldu.

Babilliler

Mezopotamya Neden Medeniyetin Beşiği Olarak Bilinmektedir?

Babil İmparatorluğu, Asur imparatorluğunun çöküşünden sonra antik dünyanın en güçlü devletiydi. “Tanrıların kapısı” anlamına gelen Babil, günümüzde Irak’ın bulunduğu orta güney Mezopotamya’da kurulmuştu. Şehrin antik dünyada oynadığı erken rol günümüzde bölgedeki su seviyesinin yükselmesi ve Eski Babil’in kalıntılarının kaybolması nedeniyle bilinmemektedir. Bu nedenle tarihi Babil’in bilinen, en ünlü kralı Hammurabi (MÖ 1792-1750) ile başlar.

Hammurabi, Babil’i küçük bir köyden güçlü bir şehre dönüştürdü. Mezopotamya’yı fethedip kendi idaresi altında birleştirdi ve Babil kutsal şehir olarak kabul edildi. Hammurabi ayrıca tarihin en eski yazılı kanunları arasında sayılan Hammurabi Kanunları’nı yürürlüğe koymasıyla bilinmektedir. Babil, Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerine ev sahipliği yapıyordu. Aynı zamanda İncil’deki “Babil Kulesi” nin inşa edildiği ve nihayetinde yıkıldığı düşünülen yerdi.

babil asma bahçeleri
Babil’in Asma Bahçelerinin bir tasviri, H Waldeck, 19. yüzyıl,

Son olarak, MÖ 550 civarında ortaya çıkan Pers İmparatorluğu, Mezopotamya’yı yöneten son büyük antik imparatorluktu. Persler sanat, edebiyat, felsefi ilerlemeleri ve dini hoşgörüleriyle tanınıyordu. Farklı kültür ve dinlerden insanların bir arada yaşamasına ve çalışmasına olanak tanıyarak çeşitli ve kozmopolit bir toplum yarattılar.

Mezopotamya Neden Medeniyetin Beşiğidir?

Mezopotamya için “medeniyetin beşiği” ifadesi sıkça kullanılmaktadır. Bunun ne anlama geldiğini anlamak için onlardan bizlere kalan miraslara bir göz atmak gerekecektir. Mezopotamya’nın mirası bölgenin çok ötesine uzanıyor. Mezopotamyalıların yenilikleri ve başarıları daha sonraki toplumları derinden etkileyerek insanlık tarihinin gidişatını şekillendirdi. Geriye dönüp baktığımızda medeniyetlerin beşiği bugün de bize ilham vermeye ve büyülemeye devam ediyor.

Çivi yazısının geldiği yer

yazı

Yazı, mahsuller ve vergiler hakkındaki önemli bilgileri görsel olarak kaydetmek amacıyla MÖ 4. binyılın sonlarında Mezopotamya’da icat edildi. Kayıt tutmada kullanılan ilk tabletler zamanla günümüz yazısına oldukça benzeyen bir yazı diline dönüştü. Kil üzerindeki kama şeklinde izlerden oluşan bu yazıya genellikle “çivi yazısı” denir.

Mezopotamya halkı çok çeşitli konular hakkında yazılar yazdı. Bunlar arasında ” Gılgamış Destanı” gibi edebiyat eserlerinin yanı sıra din, ticaret, bilim, hukuk ve hatta eski bilmeceleri kaydeden bazı metinler yarattı.

Mezopotamya bilimi ve matematiği

Dünyanın ilk oyunlarından biri olan Ur Kraliyet Oyunu

Mezopotamya’da birçok bilimsel ve matematiksel keşif gerçekleşti. Örneğin, trigonometrinin en eski kanıtı 3.700 yıllık bir Babil tabletinden bulundu. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, eski Babillilerin ilkel bir matematik formu keşfettiğini ve bunu Jüpiter’in hareketini izlemek için kullandığını ortaya çıkardı.

Mezopotamyalılar zaman kavramının öncüleridir. Zamanı ölçmek için 60 tabanlı sayı sistemini kullanan ilk insanlardı. Bugün bile onların izinden giderek dakikayı 60 saniyeye, saati 60 dakikaya bölüyoruz. Mezopotamya halkının yaptığı matematiksel ve astronomik keşifler, günümüzde hala kullanılan takvim ve zaman tutma sistemlerinin geliştirilmesine olanak sağladı. Detaylar için: Matematiğin Doğuşu: Mısır ve Mezopotamya Matematiği

Mezopotamya’da mühendislik

Mezopotamya halkı aynı zamanda mimari, mühendislik ve inşaat konularında da ustaydı. Mahsullerini sulamak için karmaşık ve sürekli değişen bir kanal ve set sistemi inşa ettiler. Bir başka etkileyici Mezopotamya mimari başarısı, bölgedeki şehirlerin çoğunun silüetine hakim olan ayrıntılı, piramit benzeri kuleler olan zigguratların inşasıdır.

Zigguratlar yüksek, basamaklı platformlar üzerine inşa edilen tapınaklardı. Kesin amaçları bilinmese de zigguratların dinle bağlantılı olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca her zigguratın büyük tapınak komplekslerine bağlı olduğu da bilinmektedir.

Medeniyet geliştikçe kaçınılmaz olarak diğer kültürleri de etkileyecekti. Babil astronomisinin Yunanistan’ı, Hindistan’ı ve hatta Çin’i etkilediği sanılıyor. İlk Mezopotamya kanunları daha sonra Yakın Doğu’da yapılacak kanunları derinden etkiledi. Vergi toplama ve daimi ordu gibi kavramlar tüm dünya ülkelerine ilham verdi. Tarihçiler hâlâ Mezopotamya’nın antik dünya ve günümüz dünyası üzerindeki muazzam etkilerini araştırmaya devam ediyorlar.


Kaynaklar ve ileri okumalar:

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir