Kendimizi Geliştirelim

Sosyal Kolaylaştırma: Başkalarının Varlığı Performansı Nasıl Etkiler?

Davranışlarımızın kendimizi ait hissettiğimiz gruplardan güçlü bir şekilde etkilenir. Hatta bir grubun parçası olmasak bile, çoğu zaman başkalarının salt varlığından bile etkileniriz. Bu sözlerimizi şu örnek ile birlikte düşünün.

Bir odada tek başınıza ders çalıştığınızı varsayım. Bu durumda ayaklarınızı masanın üzerine koymak da dahil olmak üzere, bir çok toplum içinde yapmayacağınız davranışı, farkında olmadan kendinizi yaparken bulabilirsiniz.

Sosyal Kolaylaştırma: Başkalarının Varlığı Performansı Nasıl Etkiler?

Ancak odaya bir arkadaşınız girerse muhtemelen bu davranışların bir çoğunu yapmaktan çekinirsiniz. Bu kişi bir yabancı olsa bile durum değişmez. Yani bir biçimde başkalarının varlığından etkileniriz. Bu yazımızda ise başkalarının varlığının çeşitli görevleri yerine getirmemiz üzerindeki etkilerine bakacağız. Bu duruma sosyal psikolojide “Social Facilitation” yani sosyal kolaylaştırma deniyor.

Sosyal Kolaylaştırma Etkisi Nedir?

Bazen bir görevi yerine getirirken, az önce verdiğimiz tek başına çalışan kişi örneğinde olduğu gibi, tamamen yalnız çalışmayı tercih ederiz. Ancak pek çok durumda, biz kendi başımıza bir görev üzerinde çalışıyor olsak bile, etrafımızda başları da vardır. Örneğin bir kafede ders çalıştığınızı düşünelim. Etrafınızda olan kişilerin varlığı bir biçimde performansını etkileyecektir.

Sınıfta bir konuşma yapmanız gerektiğini varsayalım. Konuşmanızı tekrar tekrar yalnız başınıza okursunuz. Sonunda büyük gün gelir ve sınıfın önüne çıkarsınız. Ancak orada oturmuş sizi dinlemek için bekleyen bir grup seyirci vardır. Peki bu durum sizi nasıl etkiler?

Siz de bir çok kişi gibiyseniz, sizi izleyen bir çok gözle karşı karşıya geldiğiniz zamanlarda, kendinizi gergin hissedersiniz. Ancak bazılarımız için de durum tam tersi çalışır. Kendilerini son derece canlı ve aktif hissederler. Birkaç farklı çalışmadan elde edilen kanıtlar, başkalarının varlığının performansımızı bazen olumlu bazen de olumsuz etkileyebileceğini doğrulamaktadır.

Triplett deneyi

Sosyal psikoloji tarihinin ilk deneyi 1898’de araştırmacı Norman Triplett tarafından gerçekleştirildi. Triplet bisiklet yarışlarını severdi. Sporcuların kayıtlarını incelerken ilginç bir durum fark etti. Birçok bisikletçi diğer binicilerle yarışırken, yalnız bindikleri zamana kıyasla daha hızlı biçimde bisikletlerini sürüyorlardı. Bir bisiklet derneğinin resmi kayıtlarını inceledikten sonra, durumun gerçekten de böyle olduğunu buldu.

Triplett bu fikre hayran kaldı ve başkalarının varlığının insanları bir görevde daha hızlı yapıp yapmadığını test etmek için bir deney tasarladı. Bu çalışmasında 40 çocuğun eline bir balıkçı makarası verdi ve çocuklardan makarayı olabildiğince hızlı döndürmeye çalışmasını istedi. Elde ettiği sonuçlar, 40 çocuktan yarısının diğer çocuklarla rekabet ederken daha hızlı çalıştığını, dörtte birinin daha yavaş çalıştığını ve dörtte birinin eşit performans sergilediğini gösterdi. Yani aslında sonuçlarda çelişkiler çıkmıştı.

Triplett’in çalışmasından sonra, diğer araştırmacılar da başkalarının varlığının performansı nasıl etkilediğini araştırmaya başladı. 1920’de Floyd Allport, sosyal kolaylaştırma (social facilitation) terimini kullanan ilk psikolog oldu.

Sosyal Kolaylaştırma Her Zaman Olur mu?

1965’te psikolog Robert Zajonc, sosyal kolaylaştırma araştırmalarındaki tutarsızlığı çözmenin potansiyel bir yolunu önerdi. Zajonc önceki araştırmaları gözden geçirdi ve sosyal kolaylaştırmanın bilinen davranışlarda ortaya çıkma eğiliminde olduğunu fark etti. Ancak, insanlar daha az deneyimli olduğu görevler için, yalnız olduklarında daha iyisini yapma eğilimindeydiler.

İlerleyen süreçte Robert Zajonc sosyal kolaylaştırmanın kuşlar, balıklar ve hatta böcekler için de geçerli olduğunu bildirdi. Psikoloji tarihindeki en yaratıcı çalışmalardan biri Zajonc, iki meslektaşı ve hamamböcekleri arasında gerçekleşti.

Triplett deneyi
Hamamböcekleri seyirci tarafından izlendiğinde daha hızlı koştu

Deneyin ilk kısmında hamamböcekleri bir labirentte tek başlarına dolaştılar. İkinci kısmında ise hamamböcekleri labirentte dolaşırken diğer hamamböceği arkadaşları tarafından izlendiler. İki grup birbirleri ile karşılaştırıldıklarında, ikinci durumdaki hamamböceklerinin labirenti önemli ölçüde daha hızlı geçtiği ve daha az hata yaptığı anlaşılacaktı.

Ancak bizler hamamböceği değiliz, bu nedenle başkalarının davranışımız üzerindeki etkisi her zaman olumlu değildir. İlerleyen süreçte Zajonc başkalarının varlığının yalnızca iyi öğrenilmiş bir işi kolaylaştıracağını, ancak daha az uygulanmış veya “yeni” bir görevdeki performansı engelleyebileceğini savundu.

Sosyal Kolaylaştırmanın İki Ayrı Ucu

Başkalarının varlığının fizyolojik uyarılmayı artırdığını ve sonuç olarak bildiğimiz veya uyguladığımız bir şeye daha iyi odaklanabileceğimizi ifade etti. Ancak aynı fizyolojik uyarılma, yeni veya karmaşık bir şeyle uğraşırken sorun yaratacaktı. yani çok sayıda ödül kazanan yetenekli bir müzisyen, seyircinin varlığıyla kendini enerjik hissedecek ve daha iyi bir performans sergileyecekti. Ancak aynı durum, yeni bir enstrüman çalmayı öğrenmekte olan bir kişi için geçerli değildi.

Sosyal Kolaylaştırma: Başkalarının Varlığı Performansı Nasıl Etkiler?
Başkalarının varlığı, insanların zaten iyi bildiği görevlerdeki performansı geliştirme, ancak iyi olmadığı görevlerdeki performansı da düşürme eğilimindedir.

Bununla birlikte, bazı araştırmacılar, performanslarının değerlendirilmesinden duyulan endişe nedeniyle, performansın bazen dinleyicilerin varlığında kesintiye uğrayabileceğini düşündüler. Yani insanlar değerlendirilme kaygısı duyuyorlardı. Ancak Zajonc, sosyal kolaylaştırma ile değerlendirme kaygısı arasında bir bağ olmadığını düşünüyordu. Zaten çalışmasında insanları değil de hamamböceklerini kullanma nedeni buydu.

Sosyal Kolaylaştırma: Başkalarının Varlığı Performansı Nasıl Etkiler?

Seyircinin varlığının performansı neden olumsuz etkilediği fikri uzun süre tartışıldı. İlerleyen süreçte başkalarının varlığının dikkat dağıttığı ve bu nedenle bilişsel yüklenmeye neden olduğu fikri öne sürüldü. Çeşitli bulgular, dikkat dağıtma çatışması teorisi olarak bilinen bu görüşü destekleyecekti.

Sosyal Kolaylaştırmadan Ne Gibi Sonuçlar Çıkarabiliriz?

Sosyal kolaylaştırma, Yerkes-Dodson Yasası ve Sosyal Kaytarma dahil olmak üzere diğer bazı kavramlarla ilişkilidir. Yerkes-Dodson yasası, performansın bir görevin ne kadar kolay/zor olduğuna (veya bir göreve ne kadar aşina olduğunuza) bağlı olarak değişeceğini söyler.  Yani çok iyi bildiğiniz ve provasını yaptığınız görevler için performansınız artacaktır. Öte yandan, karmaşık veya başarılı olmadığınız görevlerde performansınız daha düşük olacaktır.

Yerkes-Dodson-Yasasi-
1908’de geliştirilen ve Yerkes-Dodson Yasası olarak bilinen görüşe göre, bireyin
uyarılma düzeyi ile performansı arasında ilişki vardır.

Sosyal kaytarma ise sosyal kolaylaştırma ile ilişkili ancak farklı bir kavramdır. Sosyal kaytarma, bir grup insan bir görev üzerinde birlikte çalıştığında ortaya çıkar. İnsanlar, kolektif bir görevde bireysel çabalarının belirlenemeyeceğini hissettiklerinde, sosyal kaytarma olası hale gelir. Ancak insanlar değerlendirildiklerini hissettiklerinde, daha fazla çaba sarf etme eğilimindedirler ve üretkenlikleri artar. 

Souç olarak tüm bu bilgilerden bazı çıkarımlar yapmanız mümkündür. Bu kavramları anlamak, belli bir görevi yaparken performansınızı geliştirmenize yardımcı olacaktır.

Karmaşık kavramları veya becerileri kavrayana kadar başlangıçta bir şeyi tek başınıza yapın. Ardından performansınızı artırmak için bir grup içinde yapın. Görevleri doğal hale gelene kadar pratik yapın, böylece bir izleyicinin önüne koyulduğunda daha iyi performans gösterebilirsiniz. Bu yazımıza da göz atmanızı öneririz. Ters Psikoloji: Tersini İsteyerek İstediğiniz Şeyi Yaptırın!


Kaynaklar ve ileri okumalar için


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Ceren Demir

Kendini, insanları, dünyayı tanıma ve anlama çabasında, belki de kaosta olan; filmin oyuncularından, dünya üzerindeki küçücük noktalardan biriyim.. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Ekonomi bölümünde yüksek lisansa devam ediyorum ve İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde akademik görevimi sürdürüyorum. Spora, sanata (özellikle resim sanatı), müziğe, doğaya, doğa sporlarına, felsefeye, psikolojiye, kitaplara, filmlere düşkünüm.. Okumayı, yazmayı, öğrenmeye çabalamayı çok seviyorum. Amaçlı ve amaçsız yaşamanın çeşitli noktalardan artı ve eksileri olduğunu düşünsem dünyadaki her şeyin gelip geçici olduğuna inanıyorum. Yine de -her şeye rağmen- ben uzun süredir amacı olanlardanım.. Buradan enerji sağlayabiliyorum.. Çoğunlukla enerjik, dışa dönük olsam da yeri geldikçe oldukça içe kapanmaya ve yalnızlığa susayabiliyorum. İkisi de keyifli ve öğretici.. Matematiksel sitesinin öncelikle hayranı olan bir okuruyum sonra Matematiksel’e katkı sağlamaya çalışan enfes ekibin bir parçasıyım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu