Felsefe

Mutlaka İzlenilmesi Önerilen 44 Temel Felsefe Filmi

Bu yazıda size elbette 44 tane felsefe filminin tamamını tanıtmayacağız. Ancak aralarından bazıları hakkında hatırlatmalarda bulunacağız. Sözü edilen filmlere baktığımızda son yılların bilinen isimlerine rastladığınızı fark edeceksiniz.

felsefe filmi

Bu filmleri daha önce izlemiş olsanız bile içinde ele alınan bazı felsefi fikirleri gözden kaçırmış olmanız olasıdır. Yazının sonunda ise adı geçen 44 ( hatta 45) filme ulaşacaksınız. Hazırsanız felsefe filmleri listemize başlayalım.

Dikkat Çeken Felsefe Filmleri

2001: A Space Odyssey  – 1968

Efsane yönetmen Stanley Kubrick’in 1968’de yönettiği 2001: A Space Odyssey veya Türkçe gösterim adıyla 2001: Uzay Yolu Macerası zamanında çok ses getirmiş ve bilim kurgu sinemasını derinden etkilemiş bir film olarak başta karşımıza çıkıyor. Filmin bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke’ın kısa bir öyküsünden esinlenen senaryosu, Kubrick ve Clarke tarafından kaleme alınmıştır. Film insanın evrimi, teknoloji, yapay zeka tematik unsurlarını işler.

Filmde Alman filozof Friedrich Nietzsche’nin üst-insan kavramına yaptığı göndermeler, filmi daha da ilginç kılar. Filmin giriş müziğinden sonra Kubrick bizi Richard Strauss’un Böyle Söyledi Zerdüşt adlı bestesiyle karşılar. Bu esnada bir grup primat ıssız bir yerde yemek için kavga etmektedirler. Kavgaları, aniden yanlarında beliren esrarengiz siyah bir taş sebebiyle bölünür. Aniden beliren bu taş, primatların ilk defa alet kullanmasını sağlayacak bir güce sahiptir. 

Bu film size kötülük ve şiddetin insanlara özgü olup olmadığını sorgulatacaktır. Film bizi aynı zamanda insanlığın geleceği hakkında da düşünmeye davet ediyor.

Matrix – 1999

Matrix filmini bir felsefe filmleri listesinde görmek şaşırtıcı olabilir. Ancak bu film temelinde felsefenin temel sorularını sorgulamaktadır. Bunun en başında da hayatın ne olduğu gelir. Keanu Reeves’in Neo karakterini canlandırdığı filmde, insanların farkında olmadan bir simülasyonun içine hapsolduğu ve makinelerin enerji kaynağı olarak kullanıldığı kurgusu vardır.

Neo, aralarında Morpheus (Laurence Fishburne) ve Trinity’nin (Carrie-Anne Moss) da bulunduğu bir grup isyancıyla birlikte makinelerin kurallarını yıkmaya ve insanları yeniden özgür bırakmaya çalışır.

Film; Fransız düşünür ve sosyolog Jean Baudrillard’ın Simülakrlar ve Simülasyon adlı kitabından esinlenerek beyaz perdeye aktarılmıştır. Simülasyon hipotezi olarak adlandırdığımız şeyin popülerleşmiş hali olan ve devasa bir çevrimiçi video oyununda yaşadığımız konusunu ele alan Matrix filmi, bundan yaklaşık 20 sene önce uzun süre gündemi ve zihinlerimizi meşgul etmişti. ( Konu hakkında detayları Simülasyon Hipotezi: Matrix’te Olabileceğimizi Düşündüren 8 Neden başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.)

The Truman Show – 1998

Truman Show aslında, Alacakaranlık Bölgesi’nin “Özel Hizmet” adlı bölümünden esinlenerek Andrew Niccol tarafından hazırlanmış bir senaryo idi. Scott Rudin senaryoyu satın aldı. Ardından Paramount Pictures’da prodüksiyon kurdu. Sonrasında da komik rollerle tanınan Jim Carrey için senaryo yeniden yazıldı.

Film, doğumdan bu yana, kocaman bir yalanın içinde yaşayan Truman Burbank’ın sıkıcı yaşamını anlatır. Truman’ın tüm varlığı, acımasızca televizyon yapımcısı Christof’un iradesi ve vahşi hayal gücü etrafında döner. Felsefi anlamda da Mağara alegorisine göndermelerde bulunur.

Platon’un Devlet isimli eserinin yedinci kitabında Sokrates tarafından anlatılan Platon’un mağara alegorisinde bir mağaraya zincirlenmiş üç insandan bahsedilir. Bu insanlar yalnızca mağara duvarını ve birbirlerini görebilirler.

Doğuştan beri bu halde olan üç insan, duvarda mağara girişinden yansıyan gölgeleri ve yankı yapan sesleri duymaktadırlar. Yani gerçeklik, onlar için yalnızca gölgeler ve yankı seslerdir. Aslında filmdeki ana kahramanımız da farkında olmadan benzer bir dünyanın içine hapsedilmiştir. Truman’ın gerçek sandığı hayatı aslında yüksek teknolojili bir film setidir.

Başlangıç – 2010

Bu film sizi rüyalar dünyasında bir yolculuğa çıkaracak. Ayrıca yol boyunca son derece ilginç sorular soracaktır. Hatta film boyunca hayatı açıklamaya çalışan çeşitli felsefi ve hatta psikolojik önermeler göreceksiniz.

Christopher Nolan‘ın muazzam bir düşünsel labirenti olan bu filmin senaryosunu yazması 10 yılını almış. Filme eklenen görsel efektler ile de bir başyapıta dönüştürmüş. Sonucunda şüphe, felsefenin temel bir ilkesidir. Bu da filmimizin ana kahramanlarından biridir.

The Stranger – 1967

İtalyan yönetmen Luchino Visconti ile Marcello Mastroianni tarafından Albert Camus’nün en bilinen kitabı olan L’Etranger – Yabancı’dan uyarlanan The Stranger, yaşadığı dünyaya ve eylemlerine yabancılaşan kişiyi merkezine alır.

Camus’nün ilk ve en önemli eseri olan Yabancı’da, bir Arap’ı öldüren ama bu suçtan çok, gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için dışlanan bir ‘yabancı’ aracılığıyla, XX. yüzyıl insanının içine düştüğü yabancılaşma konu edilir. İnsan kimliğinin sorgulanması, bu filmin temel felsefi çekiciliklerinden biridir. 

Memento – Akıl Defteri -2000

Bu filme eski bir sigorta müfettişi olan ve ender rastlanan bir unutkanlık hastalığına yakalanan, karısının öldürüldüğü andan itibaren yeni hiçbir olayı hatırlamayan Leonard’ın hikâyesini anlatır. Memento filmi izleyiciyi zorlayan kurgusu ile beraber hikâyesini doğrusal bir çizgide anlatmayan bir film olduğu için filmde zaman atlamaları yaşanmaktadır.

Bu zaman atlamaları ile beraber kurgunun muazzamlığı ve Leonard’ın hatırlamak için bulduğu yöntemler izleyiciyi son ana kadar filmin içine hapseder. Sonucunda tüm bu süreçte kendisi kimliğini geri bulmaya çalışır. Bu süreçte de film bizi, bilgi, kimlik ve öz-farkındalık gibi felsefi konular hakkında düşünmeye davet eder.

Arrival – 2016

Ya uzaylı yaşamla temas kurarsak? Nasıl iletişim kuracaktık? Ted Chiang’ın Story of Your Life adlı kısa öyküsüne dayanan filmin temel konusu budur. Ana karakter, dilbilimci Louise Banks (Amy Adams), filmin başlangıcında baş dünyanın 12 noktasında beliren dünya dışı gemilerdeki yaratıkların dilini çözmek için göreve çağrılır. Louise’den istenen gemide bulunan ve dünyalıların “yedi ayaklı” anlamına gelen heptapod olarak adlandırdıkları canlıların dilini çözmesidir. 

Banks, iletişim kurmak için İngilizce kelimeler yazar ve ne anlama geldiklerini söyler. Buna karşılık, heptapotlar logogramlar ile yanıt verirler. Devamında Banks film boyunca, kalıplar içinde anlam bulmaya çalışır. Elbette nihai hedef, uzaylıların Dünya’daki amacını keşfetmektir. Ancak bunun sorulabilmesi için önce doğru iletişim kurmayı öğrenmek önemlidir.

Arrival bilimkurgu temellerinin yanı sıra dilbilim, iletişim ve kader üzerine düşünmemize sebep olan felsefi bir filmdir. Filmin temelini de Sapir-Whorf Hipotezi oluşturuyor. Dilbilimci olan Edward Sapir ve Benjamin Lee Whorf”tan adını alan hipoteze göre insan kendi dilinden başka hiçbir dili tam olarak anlayamaz.

Waking Life – 2001

Waking Life yani ayata Uyanmak gerçeklik, yaşam ve ölüm, sevgi, özgür irade, hayaller, kabuslar kısacası hayatın anlamı üzerine kurgulanmış bie animasyondur. Konusu/hikayesi karışık olsa da ana eksende rüyalardan yola çıkarak varoluşçuluk/nihilizm gibi felsefi konuları sorgular. Bob Sabiston tarafından geliştirilen “rotoshop” adındaki teknikle, başta gerçek aktörlerle çekilen film sonradan animasyon biçimine dönüştürülmüştür.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind – 2004

Dilimize Sil Baştan adı biçiminde çevrilen bu filmi romantik bir komedi olarak düşünüyorsanız, bir kere daha izlemenizi öneririz. Film, ayrıldığı sevgilisinden kalan hatıralarını sildiren bir adamın hikayesini anlatıyor. Romantik komedi, bilim kurgu ve fantezi unsurları içeren film, öncelikle doğası gereği felsefidir. İnsan deneyiminin, bir kişinin anılarının toplamından biraz daha fazlası olup olmadığı sorusunu gündeme getirir.

Korkunç bir deneyimi silmek bizi daha mı mutlu eder yoksa kim olduğumuzu değiştirir mi? Olumsuz deneyimlerimiz, benliğin inşasında olumlu deneyimler kadar önemli mi? Sadece mutlu anılardan oluşan bir hayat gerçekten daha iyi bir varoluş sağlar mı ve biz aynı olur muyduk? Bu ve bu gibi sorular ile film boyunca yüzleşmek zorunda kalırsınız.

Examined Life – Sorgulanmış Yaşam – 2008

Son olarak tüm felsefe meraklılarının izlemesi gereken bir belgeseli hatırlatalım. Belgesel felsefeyi akademik dergilerden ve sınıflardan çıkarıp sokaklara geri koyuyor. Film yapımcısı Astra Taylor, Examined Life’ta günümüzün en etkili düşünürlerinden bazılarına, onlar için özel bir etki yaratan yerler ve mekanlar boyunca bir dizi benzersiz gezide eşlik ediyor. Hem felsefe öğrenmek hem de keyifli vakit geçirmek istiyorsanız izleyebilirsiniz.

Felsefi problemleri ele alan filmler hakkında daha fazla örnek verebiliriz. Ancak yazı uzayacağı için sizi sıkmak istemeyiz. Bu nedenle yazının başında da dile getirdiğimiz tüm filmlerin listesine buradan ulaşabilirsiniz. Aşağıda listedeki ilk on filmi görebilirsiniz.

  • Zizek! (2005)
  • The Perverts Guide To Cinema (2009)
  • Derrida (2002)
  • Examined Life (2008)
  • The Ister (2004)
  • Being In The World (2010)
  • Bill And Ted’s Excellent Adventure (2001)
  • When Nietzsche Wept (2007)
  • The Last Days Of Immanuel Kant (1994)
  • The Alchemist Of Happiness (2004)

Ayrıca göz atmak isterseniz: İzlemeniz Gereken Matematik Filmleri


Kaynaklar ve ileri okumalar:

Matematiksel

a. caner sönmez

yaşamı anlamlandırma yürüyüşünde, "hiç" olmaya giden yoldayım. bir gün tüm beyinlerin birbirine bağlanması, dolayısıyla birbirimizi doğru anlama kapasitelerimizin sonsuzluğa kavuşması hayalim. ve çocukların hepsinin birlikte gülmesi, doyması, doğru yaşaması.. “Bilimsel bilgiyi küçük bir grubun tekeline bırakmak bir toplumun düşün gücünü zayıflatır, onu tinsel yoksulluğa sürükler.” Albert Einstein “Gelmiş geçmiş tüm dikkat gerektiren uğraşlar içerisinde, sevmek uğraşı üzerinde gösterilen dikkat, en yaşamsal önemde olanıdır.” Bertrand Russell "Meselemi hiç'e bıraktım." Max Stirner

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu