Biyoloji ve Coğrafya

Neden Her Mevsim Aslında İki Kere Başlamak Zorundadır?

Mevsimler astronomik ve meteorolojik olmak üzere iki farklı şekilde tanımlanabilir. Bu nedenle de her üç ayda bir yeni bir mevsim iki kere başlamak zorundadır.

meteorolojik-ve-astronomik-mevsimler

Mevsimlerin başlangıç ve bitişleri neye göre belirleniyor?

Meteorolojik ve astronomik mevsimlerin başlangıç tarihleri genellikle farklılık gösterir. Meteorologlar için yaz, sabit aylara dayalı olarak 1 Haziran’da başlar ve Ağustos sonunda biter. Ancak astronomlar için yazın başlangıcı, 21 Haziran civarındaki gündönümüne denk gelir.

Benzer şekilde, kış mevsimi için de farklı tarihler öne çıkar. Meteorologlar için kış 1 Aralık’ta başlar ve Şubat sonunda sona erer. Ancak astronomlara göre kış, 21 Aralık civarındaki kış gündönümünde başlar. Bu nedenle, yaz ve kış gibi mevsimlerin başlangıç tarihi, kullanılan tanıma bağlı olarak değişir.

Aslına bakarsanız, mevsimler iki farklı şekilde tanımlanır: astronomik mevsimler ve meteorolojik mevsimler.

Eğer Dünya yörünge düzlemine dik bir eksen etrafında dönüyor olsaydı, yeryüzünün herhangi bir bölgesi Güneş ışınlarını yıl boyunca hep aynı açı ile alırdı. Ancak Dünya’nın kendi etrafında döndüğü eksen ile Dünya’nın yörünge düzlemi arasında 23 derece, 27 dakikalık bir açı vardır. Bu yüzden Dünya Güneş’in etrafında dolanırken yeryüzünün belirli bir bölgesine düşen Güneş ışınlarının geliş açısı devamlı değişir. Güneş ışınlarının daha dik açılarla geldiği dönemlerde yaz, daha eğik açılarla geldiği dönemlerdeyse kış yaşanır.

Astronomik mevsimler nedir?

Astronomik mevsimler, binlerce yıldır insanoğlunun zamanı düzenlemek için kullandığı doğal döngülere dayanır. Atalarımız, zamanı Dünya’nın Güneş etrafındaki hareketine göre düzenlemiş ve bu anlayış günümüze kadar korunmuştur. Dünya’nın Güneş etrafındaki dönüşü, iki gündönümü ve iki ekinoks ile tanımlanan astronomik takvimin temelini oluşturur.

Ekinoks, gece ile gündüzün eşit olduğu anı ifade eder ve yılda iki kez, ilkbahar ve sonbahar ekinokslarında gerçekleşir. Bu olay, Güneş ışınlarının Ekvator’a dik açıyla (90 derece) düşmesiyle meydana gelir. Gündönümü ise, Dünya’nın ekseninin Güneş’e doğru en fazla eğildiği veya Güneş’ten en fazla uzaklaştığı zamanı işaret eder. Yaz gündönümü (20-21 Haziran), Güneş’in gökyüzündeki en yüksek noktaya ulaştığı ve yazın başladığı günü ifade ederken, kış gündönümü (21-22 Aralık), Güneş’in en alçak noktada olduğu ve kışın başladığı tarihtir.

meteorolojik-ve-astronomik-mevsimler
Astronomik mevsimler bu döngüyü temel alır.

Astronomik mevsimlerin avantajları olsa da bazı zorluklar da beraberinde gelir. Dünya’nın yörüngesi tam olarak 365 gün sürmediği için, gündönümleri ve ekinoksların tarihleri yıldan yıla küçük değişiklikler gösterir. Örneğin, yaz gündönümü bazen 21 Haziran’a denk gelirken, başka yıllarda 20 Haziran’a kayabilir. Ayrıca, artık yıllar (366 gün) bu tarihlerin takvimde daha da kaymasına neden olabilir.

eksen eğikliği
Kutuplardan biri Güneş’e diğer kutba göre daha fazla baktığında, gezegenin o yarısı diğer yarısından daha fazla güneş ışığı alır ve o yarımkürede yaz mevsimi yaşanır. Bu kutup Güneş’ten uzaklaştığında Dünya’nın yarısı daha az güneş ışığı alır ve orada kış gelir.

Bu değişkenlik, meteorologlar ve klimatologlar için pratik değildir. Bu nedenle, modern iklim bilimi ve hava tahmini için meteorolojik mevsimler tercih edilir.

Meteorolojik mevsimler nedir?

Meteorolojik mevsimler, bazı insanlar için isim olarak yeni gelebilir, ancak aslında çoğumuzun mevsimleri algılama biçimidir. Bu mevsimler, astronomik mevsimlerden çok daha basit ve sabit bir sistem sunar. Takvim yılını her biri tam olarak üç ay süren dört eşit döneme böler ve yıllık sıcaklık döngüsünü temel alır. Yılın en soğuk üç ayı kış, en sıcak üç ayı yaz, geçiş dönemleriyse ilkbahar ve sonbahar olarak sınıflandırılır.

meteorolojik-ve-astronomik-mevsimler
Astronomik mevsimler Dünya’nın güneşe göre konumuna, meteorolojik mevsimler ise yıllık sıcaklık döngüsüne dayalıdır. Ayrıca biri mevsimsel değişimleri Dünya’nın güneşe göre konumuna göre ölçerken, diğeri yıllık sıcaklık döngülerini kullanır.

Kuzey Yarımküre’de bu sistem, her sezonun sabit başlangıç tarihlerini şu şekilde belirler: 1 Mart (ilkbahar), 1 Haziran (yaz), 1 Eylül (sonbahar) ve 1 Aralık (kış). Güney Yarımküre’de ise mevsimler tersine döner. İlkbahar Eylül’de, yaz Aralık’ta, sonbahar Mart’ta, kış ise Haziran’da başlar. Meteorolojik mevsimlerin bu tutarlılığı, meteorologlara mevsimler arasında karşılaştırma yapmak ve tahminlerde bulunmak için ihtiyaç duydukları istikrarlı ve ölçülebilir bir temel sağlar.

Hangi Mevsim Tanımı Daha Uygun?

Peki, meteorolojik mevsimleri mi yoksa astronomik mevsimleri mi kullanmalıyız? Bu sorunun yanıtı, yaşadığınız yarımküreye ve coğrafi konumunuza göre değişebilir. Kuzey Yarımküre, büyük ölçüde kara kütleleriyle kaplıdır. Bu nedenle, yıllık sıcaklık döngüleri meteorolojik mevsimlerle daha uyumludur.

Ancak, Güney Yarımküre‘de durum farklıdır. Burada okyanuslar, hava ve iklim üzerinde çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Okyanus etkisinin baskın olduğu bu bölgelerde, astronomik mevsimler sıcaklık döngüleriyle daha uyumludur. Örneğin, Güney Yarımküre’deki yaz ve kış, astronomik tanımlamalara daha yakın şekilde yaşanır. Bu da, ekvatorun güneyinde yaşayanların astronomik mevsimlerle uyumlu bir deneyim yaşadığını gösterir.

İklim Değişikliği Mevsim Başlangıç ​​Tarihlerinin Değişmesine Neden Olabilir mi?

Astronomik ve meteorolojik mevsimler, giderek hızlanan iklim değişikliği ile uyumlu değildir. Bir çalışma, 1952 ile 2011 yılları arasında Kuzey Yarımküre’deki mevsimlerin süresinin değiştiğini ortaya koydu. Bu çalışmaya göre, kış mevsimi 76 günden 73 güne, ilkbahar 124 günden 115 güne, sonbahar ise 87 günden 82 güne düşerken, yaz ayları 78 günden 95 güne çıktı. Bu değişim, küresel ısınmanın mevsimler üzerindeki etkisini açıkça göstermektedir.

Aynı araştırma, atmosferik ısınmanın mevcut hızıyla devam etmesi durumunda, 2100 yılına kadar yazların yaklaşık altı ay, kışların ise sadece iki ay sürebileceği uyarısında bulunuyor. Bu, mevsimlerin dengesi açısından oldukça dramatik bir değişikliktir. Diğer bir deyişle, bizden sonraki nesiller, günümüzde deneyimlediğimiz dört mevsim yerine, Ekvator bölgesine benzer şekilde yalnızca iki mevsim — yağışlı ve kuru — yaşayabilir.

Bu değişim, yalnızca mevsimlerin süresini değil, doğal ekosistemleri, tarım takvimlerini ve günlük yaşamı da derinden etkileyebilir. Mevsimlerin süresindeki bu kayma, hem biyolojik çeşitlilik hem de ekonomik sistemler için büyük bir dönüşüm anlamına geliyor. İklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek, gelecekte bu tür dengesizliklerin önüne geçmek için kritik bir önem taşıyor.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir