Psikoloji

Yanıltıcı Gerçeklik: Yanlış Bilgilerin Tekrarı İnanma İhtimalini Arttırır

“Bir kez söylenen yalan, yalan olarak kalır ancak bin kez söylenen yalan gerçek olur”

Gerçek yanılsaması olarak da bilinen yanıltıcı gerçeklik etkisi ( Illusory Truth Effect), aynı yanlış bilgiyi tekrar tekrar duyduğumuzda, genellikle bunun doğru olduğuna inanmamızı açıklar.

Tekrar, bir kişiyi bir konu hakkında ikna etmenin en kolay ve en yaygın yöntemlerinden biridir. Psikologların yanıltıcı gerçeklik etkisi olarak adlandırdıkları şey budur ve özellikle siyaset ve reklam dünyası bu durumu çok iyi bilir.

Bir mesaja defalarca maruz kaldıkça bu mesaj bize tanıdık gelmeye başlar. Zihnimiz tanıdık şeyleri işlemek için daha az çaba harcayacağından bu fikri benimsemek bize daha kolay gelir. İşte bu nedenle tekrarlama, hayatımızın her yerinde yer alır.

Medyada aynı ürünler için defalarca birbirine benzer reklamlar görürüz. Politikacılar aynı mesajları aynı biçimde cevaplar. Gazeteciler köşe yazılarında aynı görüşleri tekrar eder. Doğru olup olmamasından bağımsız olarak bir şey tekrarlandıkça oluşan aşinalık oluşur. Bu aşinalıktan dolayı da bilgi yalan bile olsa, insana zamanla doğru gelmeye başlar.

Propaganda her zaman işe yarar. Bunu çok iyi bilen ve hitabette çok da başarılı olamayan Hitler, Almanya’da propaganda yapmak adına bir bakanlık kurmuştu. Bu bakanlığın başında da kendinden emin, sakin ve eğlenceli konuşmaları ile halka seslenme becerisinde ustalaşmış olan Dr. Paul Joseph Goebbels bulunuyordu.

Joseph Goebbels’in de dediği gibi “Bir kez söylenen yalan, yalan olarak kalır ancak bin kez söylenen yalan gerçek olur”. Üstelik araştırmalara göre bunun için belli bir mesaja 3 ila 5 arasında maruz kalmamız yeterlidir.

Illusory Truth Effect – Yanıltıcı Gerçeklik Etkisi Nedir?

Diyelim ki ofis ortamında arkadaşlarınızın arka arkaya grip olduğunu fark ettiniz. Sonuçta hiçbirimiz hasta olmayı istemiyoruz. Bu konuda tavsiyeleri araştırırken pek çok insanın C vitamini hapı almanın önlemeye yardımcı olabileceğini söylediğini duydunuz.

Soğuk algınlığını önlemek için her gün C vitamini almak çoğu insanı soğuk algınlığından korumaz. Hasta oldukları süreyi sadece biraz kısaltır. Soğuk algınlığı semptomlarınız olduğunda C vitamini almaya başlamak, soğuk algınlığınızı etkilemeyecektir. Sağlıklı ve iyi kalmak için belirli bir miktarda C vitaminine ihtiyacınız vardır ve çoğu insan bunu günlük diyetlerinde zaten yeterince alır. 

Oysa ki siz daha önceden C vitamininin soğuk algınlığını önlediğine dair hiçbir kanıt olmadığını biliyordunuz. Ancak fark etmez. Arama motorları sizin C vitamini ile ilgilendiğinizi fark etti. Artık nereye bakarsanız bakın C vitamini reklamları görecek, konu ile ilgili yazılara daha sık rastlayacaksınız. Bunun neticesinde de bunca kişi yanılıyor olamaz diyerek alışveriş sepetinize bir tane C vitamini hapı eklemeniz olasıdır.

Hepimiz kendimizi yanlış bilgilere karşı duyarsız olarak düşünmeyi severiz, ancak en bilgili bireyler bile hala yanıltıcı gerçek etkisine eğilimlidir.

Ne yazık ki, insanlar nadiren rasyonel varlıklardır. Her gün ortalama 35.000 karar veririz. Yapılacak tüm bu seçimler ve her saniye bize gelen devasa bilgi hacmiyle, her şeyi istediğimiz kadar derinlemesine işlemeyi umamayız. Bunun sonucunda da bir yalan ile gerçeği ayırt etmekte zorlanırız.

Twitter zaman akışımızda ilk kez ortaya çıkan yanlış bir iddiaya şüpheyle yaklaşabiliriz. Ancak buna ne kadar çok maruz kalırsak, bunun doğru olduğunu o kadar çok hissetmeye başlarız  ve önceden sahip olduğumuz bilgi bunu engellemek için pek bir şey yapmaz. Üstelik bu durumun zekanız veya eğitiminiz ile hiçbir bağlantısı yoktur

Tekrar Etmek Neden Bir Bilgiye Daha Kolay İnanmamızı Sağlıyor?

Sonucunda ne kadar rasyonel olduğumuzu düşünsek de her gün nadiren ortalama 35.000 karar veriyoruz. Tüm bu kararlar ve seçimler için her şeyi istediğimiz kadar derinlemesine araştıracak zamana sahip değiliz. Bu nedenle de çeşitli kestirmelere başvuruyoruz.

Artık çoğumuz ” sahte haber ” ifadesine fazlasıyla aşinayız. İnternet, asılsız söylentiler, komplo teorileri ve düpedüz yalanlar için bir üreme alanı ve hiçbirimiz bundan muaf değiliz. Bir araştırmaya göre, asılsız haberler gerçek haberlere göre çok daha hızlı yayılıyor.  Ayrıca gerçek haberlere göre retweet edilme olasılıkları %70 daha fazla.

Medya ekosistemimiz o kadar yalanlarla dolu ki, hepimizin bir noktada sahte haberlerle karşılaşması kaçınılmaz ve aslında bunu muhtemelen çok düzenli bir şekilde yapıyoruz. Bu tek başına bizi yanıltıcı gerçek etkisi riskine sokuyor. Botların birçok yanlış haberin yayılmasının arkasında olduğu doğru olsa da, çalışmalar suçun aslan payının gerçek insanlarda olduğunu gösteriyor

Sonuç Olarak;

Eleştirel düşünme ve gerçekleri kontrol etme, yanıltıcı gerçeklik etkisine karşı en iyi savunma hatlarıdır. Akademisyenlerin yazdıkları her şeyde referans kullanmalarının nedeni budur. Dile getirdikleri iddialara okurun hemen inanmasını beklemek yerine ona kaynağını araştırma olanağı verirler. Ancak her işi akademisyenlerden beklememek lazım.

Günümüzde bilgi edinmek ve bilgiye ulaşmak son derece kolaydır. Ancak öte yandan her birimizin sahip olduğu belli önyargıları ve hatalı düşünüş biçimleri vardır. Neyse ki, bu önyargıların üstesinden gelmeye ve dünya hakkındaki gerçeği her seferinde küçük bir adımla öğrenmeye yardımcı olacak bir dizi ilkeye sahibiz. Bu ilkeler ‘bilimsel yöntemi’ oluşturmaktadır.

Bilimsel yöntem, iki veya daha fazla değişken arasında bir tür ilişki olup olmadığını belirlemek için araştırmacıların izleyebileceği adım adım bir süreçtir. Bir hipotez üretme ve sınama; deney ile toplanan veriyi kullanıp hipotezi işleme, mümkünse, genel bir teoriye ulaşıp hipotezin neden doğru olduğunu açıklamak. biçiminde bir süreç devam eder.

Bilimsel yöntem sadece bilim insanlarının işine yaramaz. Temelinde sistematik bir düşünce biçimi olduğu için, yolu bilim ile kesişen herkes hayatında karşılaştıkları sorunları çözmek için, bilimsel yöntemin adımlarını takip etmelidir. Detaylar için: Bilimsel Yöntem: Evrenin Sırlarını Çözmek İçin En Etkili Aracımız

Gerçeklerin önem taşıdığı bir dünyada yaşıyoruz. Kaynağına inip doğruluğunu araştırmadan bir şeyi tekrarlıyorsak yalanlarla gerçeklerin birbirine karıştığı bir dünya yaratılmasına yardım etmiş oluruz. Yani tekrarlamadan önce düşünmekte fayda var.


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • Pennycook, G., Cannon, T. D., & Rand, D. G. (2018). Prior exposure increases perceived accuracy of fake news. Journal of Experimental Psychology: General, 147(12), 1865–1880. https://doi.org/10.1037/xge0000465
  • Hassan, A., Barber, S.J. The effects of repetition frequency on the illusory truth effect. Cogn. Research 6, 38 (2021). https://doi.org/10.1186/s41235-021-00301-5
  • Illusion of Truth Effect: Repetition Makes Lies Sound True; Bağlantı: https://thedecisionlab.com
  • Vosoughi, S., Roy, D., & Aral, S. (2018). The spread of true and false news online. Science, 359(6380), 1146-1151. https://doi.org/10.1126/science.aap9559

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir