Bir çoğumuz sabah uyandığımızda ilk iş olarak Twitter’a bir göz atarak gündem hakkında bir fikir edinmeye çalışıyoruz. Bu esnada da bize yok artık dedirten pek çok habere maruz kalıyoruz. İlk başta bu tip haberlere şüpheli yaklaşsak da, haberin tekrarlarını görmeye başladıkça mevcut bilgilerimizden kolaylıkla şüphe edebiliriz. Tekrar, bir kişiyi bir konu hakkında ikna etmenin en kolay ve en yaygın yöntemlerinden biridir.
Psikologların yanıltıcı gerçeklik etkisi ( Illusory Truth Effect) olarak adlandırdıkları şey budur ve özellikle siyaset ve reklam dünyası bu durumu çok iyi bilir. Bir mesaja defalarca maruz kaldıkça bu mesaj bize tanıdık gelmeye başlar. Zihnimiz tanıdık şeyleri işlemek için daha az çaba harcayacağından bu fikri benimsemek bize daha kolay gelir.
Joseph Goebbels’in de dediği gibi “Bir kez söylenen yalan, yalan olarak kalır ancak bin kez söylenen yalan gerçek olur”. Üstelik araştırmalara göre bunun için belli bir mesaja 3 ila 5 arasında maruz kalmamız yeterlidir.
İşte bu nedenle tekrarlama, hayatımızın her yerinde yer alır. Medyada aynı ürünler için defalarca birbirine benzer reklamlar görürüz. Politikacılar aynı mesajları aynı biçimde cevaplar. Gazeteciler köşe yazılarında aynı görüşleri tekrar eder. Doğru olup olmamasından bağımsız olarak bir şey tekrarlandıkça oluşan aşinalık oluşur. Bu aşinalıktan dolayı da bilgi yalan bile olsa, insana zamanla doğru gelmeye başlar.
Illusory Truth Effect – Yanıltıcı Gerçeklik Etkisi Nedir?
Bu fenomen ilk olarak 1977 yılında Villanova Üniversitesi ve Temple Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada tanımlanmıştır. Yanıltıcı gerçeklik etkisi ile ilgili 2015 yılında yapılan bir araştırma ise bu fenomenin bazı ilginç özelliklerini anlamamızı sağladı.
Tanımdan ziyade bir örnek verelim. Politikadan yorulduğumuz için bu sefer örneğimiz sağlıktan gelsin. Diyelim ki ofis ortamında arkadaşlarınızın arka arkaya grip olduğunu fark ettiniz. Sonuçta hiçbirimiz hasta olmayı istemiyoruz. Bu konuda tavsiyeleri araştırırken pek çok insanın C vitamini hapı almanın önlemeye yardımcı olabileceğini söylediğini duydunuz.
Oysa ki siz daha önceden C vitamininin soğuk algınlığını önlediğine dair hiçbir kanıt olmadığını biliyordunuz. Ancak fark etmez. Arama motorları sizin C vitamini ile ilgilendiğinizi fark etti. Artık nereye bakarsanız bakın C vitamini reklamları görecek, konu ile ilgili yazılara daha sık rastlayacaksınız. Bunun neticesinde de bunca kişi yanılıyor olamaz diyerek alışveriş sepetinize bir tane C vitamini hapı eklemeniz olasıdır. ( Bu arada merak ederseniz: C Vitamini Efsanesi ve İstemeden Bunu Bize Kazandıran Linus Pauling)
Yanıltıcı Gerçeklik Etkisi Neden Ortaya Çıkıyor? Tekrar Etmek Neden Bir Bilgiye Daha Kolay İnanmamızı Sağlıyor?
İşte bu durum yanıltıcı gerçeklik etkisidir. Üstelik bu durumun zekanız veya eğitiminiz ile hiçbir bağlantısı yoktur. Sonucunda ne kadar rasyonel olduğumuzu düşünsek de her gün nadiren ortalama 35.000 karar veriyoruz. Tüm bu kararlar ve seçimler için her şeyi istediğimiz kadar derinlemesine araştıracak zamana sahip değiliz. Bu nedenle de çeşitli kestirmelere başvuruyoruz.
Ayrıca o konuda uzman olsun, olmasın tanıdığımız insanlara daha fazla güveniyoruz. Bir de düşünceyi ne kadar çok insan destekliyorsa, o fikrin doğruluğundan daha az kuşku duyuyoruz. Konu akıcı bir biçimde dile getirildiyse, inançlarımız ile uyumluysa daha da kolay kabul ediyoruz.
Bu arada elbette her şeyin bir dozu vardır. Dediğimiz gibi 3-5 kez maruz kaldıktan sonra duyduğumuz güven üst boyutlara çıkıyor. Ancak bu sayıdan daha fazlasına maruz kalmak ise bu etkiyi tersine de çevirebiliyor. İşte bu nedenle reklamcılar, kullandıkları sloganlarda dönem dönem değişiklikler yaparak bu sorunu ortadan kaldıracaklardır.
Sonuç Olarak;
Akademisyenlerin yazdıkları her şeyde referans kullanmalarının nedeni budur. Dile getirdikleri iddialara okurun hemen inanmasını beklemek yerine ona kaynağını araştırma olanağı verirler. Ancak her işi akademisyenlerden beklememek lazım.
Günümüzde bilgi edinmek ve bilgiye ulaşmak son derece kolaydır. Ancak öte yandan her birimizin sahip olduğu belli önyargıları ve hatalı düşünüş biçimleri vardır. Neyse ki, bu önyargıların üstesinden gelmeye ve dünya hakkındaki gerçeği her seferinde küçük bir adımla öğrenmeye yardımcı olacak bir dizi ilkeye sahibiz. Bu ilkeler ‘bilimsel yöntemi’ oluşturmaktadır.
Bilimsel yöntem sadece bilim insanlarının işine yaramaz. Temelinde sistematik bir düşünce biçimi olduğu için, yolu bilim ile kesişen herkes hayatında karşılaştıkları sorunları çözmek için, bilimsel yöntemin adımlarını takip etmelidir. Detaylar için: Bilimsel Yöntem: Evrenin Sırlarını Çözmek İçin En Etkili Aracımız
Gerçeklerin önem taşıdığı bir dünyada yaşıyoruz. Kaynağına inip doğruluğunu araştırmadan bir şeyi tekrarlıyorsak yalanlarla gerçeklerin birbirine karıştığı bir dünya yaratılmasına yardım etmiş oluruz. Yani tekrarlamadan önce düşünmekte fayda var.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- How liars create the ‘illusion of truth’; Yayınlanma tarihi: 26 Ocak 2016; Bağlantı: http://www.bbc.com
- Illusory truth effect; https://en.wikipedia.org
- Illusion of Truth Effect: Repetition Makes Lies Sound True; Bağlantı: https://thedecisionlab.com
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel