Felsefe

De Rerum Natura: Lucretius ve Evrenin Doğası Üzerine Düşünmek

Lucretius’un zamanında fizik, kimya vs. ayrımı henüz yoktu ancak felsefe vardı. Ve Lucretius, elindeki bu koca alet çantasıyla eşsiz bir eser kaleme aldı: De Rerum Natura. Bu yazımızda Lucretius’un De Rerum Natura’sından ve bilimsel görüşlerinden söz edeceğiz.

Felsefe için tüm bilimlerin anasıdır desek, sanırım yanlış bir şey söylemiş olmayız. Her ne kadar hala birçok insanın felsefeye karşı tutumu “felsefe yapma”dan öteye gidemiyor olsa da, aslında hepimiz felsefe yapıyoruz. Ve felsefe öyle bir alan ki, burada düşünürken fazlasıyla özgürüz. Çünkü elimizde matematikten fiziğe ve hatta sosyal bilimlere kadar bir sürü araç bulunuyor. İşte felsefenin bu bütüncül yapısına en güzel örneklerden birisi de Lucretius.

Lucretius Kimdir?

Her ne kadar De Rerum Natura neredeyse tamamen bozulmadan hayatta kalsa da, Lucretius ve yaşam öyküsü için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Aslında De Rerum Natura’nın yazarı olması dışında, onun hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz.

Romalı şair ve filozof Titus Lucretius Carus. Lucretius’un yaşamı hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmemektedir. Yalnızca 40’lıyaşlarında hayatına kendi son verdiği kesin olarak bilinmekle beraber kimi kaynaklarca doğum tarihi M.Ö. 94 ya da M.Ö. 99 olarak kabul edilmektedir. Ancak bu bilgiler ne yazık ki güvenilir değildir. 

Lucretius hakkında, MÖ 94’te doğduğunu iddia eden Aziz Jerome’un bir metninden bilgi edinebiliyoruz. Aziz Jerome’a göre Lucretius, kendisini delirten bir aşk iksiri almış ve 44 yaşında intihar etmiştir. Ne var ki bu iddia oldukça tartışmalıdır. Çünkü Lucretius’un felsefesi, dünyanın yaratılmasına yönelik herhangi bir amacı reddeden ve öbür dünya olmadığını savunan bir felsefeydi. Bu nedenle öğretileri Hıristiyanlar tarafından kabul görmüyordu.

Bu yüzden akademisyenler, Aziz Jerome’un Lucretius’u itibarsızlaştırmak adına bu hikayeyi uydurmuş olabileceğini de düşünüyorlar. Kesin olan şeyse, Lucretius ile Cicero (MÖ 106 – MÖ 43) arasında bir bağlantı olduğudur. Cicero kardeşine yazdığı bir mektupta Lucreitus’un şiirinden yani De Rerum Natura’dan, bahsetmektedir. Mektupta şiirin hem çok önemli bir deha örneği olduğundan hem de çok sanatsal bir yönü olduğundan bahseder.

Bazı insanlar Cicero’nun, Lucretius’un yazılarının yayınlanmasında yer almış olabileceğine inanıyor. Bu ikincil kaynaklar haricinde, Lucreitus’un kendisi hakkında güvenilir bir kaynak maalesef yoktur.

Lucretius De Rerum Natura’yı Nasıl ve Neden Yazdı?

Romalı filozof Lucretius’un De Rerum Natura’sı şüphesiz felsefe tarihindeki en önemli metinlerden biridir. Bu epik Latin şiiri, fizik, doğa ve etik dahil olmak üzere birçok önemli felsefi temayı bir araya getirmiştir. MÖ birinci yüzyılda yazılmasına rağmen bugün bile birçok okuyucu, Lucretius’un modernliğinden etkilenmektedir. Çünkü kaleme aldığı eserde yer alan fikirlerin çoğu (evrim gibi) 21. yüzyılın bilimsel teorilerini öngörüyor gibi görünmektedir.

Bununla birlikte De Rerum Natura, Epikürcü felsefenin ayrıntılı bir açıklaması niteliğindedir. Eser 6 ciltten oluşmaktadır ve kendi içerisinde titiz bir şekilde bölümlere ayrılmıştır. Bu bölümler;

  1. Evrenin kalıcı bileşenleri: atomlar ve boşluk
  2. Atomlar fenomenleri nasıl açıklar?
  3. Ruhun doğası ve ölümlülüğü
  4. Ruhun fenomenleri
  5. Kozmos ve ölümlülüğü
  6. Kozmik fenomenler şeklindedir.
De Rerum Natura: Türkçeye “Şeylerin Doğası Üzerine” ya da “Evrenin Doğası Üzerine” olarak çevrilebilir.

Fark etmiş olabileceğiniz üzere bölümler belli bir bağlam gözetilerek sıralanmıştır. İlk iki cilt atomların mikroskobik dünyasıyla; üçüncü ve dördüncü cilt insanla; beş ve altıncı ciltse kozmosla ilgilidir. Kısaca Lucretius küçükten büyüğe doğru, genişleyen bir biçimde şiirini kurgulamıştır.

Bölümlerin sıralanışındaki bir başka simetriyse, tek numaralı ciltlerde ölümlülük temasının yer almasıdır. Buna karşılık olaraksa çift numaralı ciltlerde fenomenler ele alınmaktadır. Ancak küçük bir şeye daha dikkat çekmek gerekir.

Lucretius her ne kadar tek numaralı ciltlerde ölümlülüğü ele alsa da, 1. ciltte atomların ve boşluğun evrenin kalıcı bileşeni olduğundan bahsetmektedir. Akıllıca dizilmiş bu başlıklar bile aslında Lucretius’un felsefi görüşü hakkında bize birçok şey anlatmaktadır.

Lucretius’un şiiri bitirmeden önce öldüğüne inanılmaktadır. Bu nedenle felsefeciler ve filozoflar eğer Lucretius yaşasaydı eserine nasıl bir son yazacağını tartışıyorlar. Bazıları De Rerum Natura’nın şiirsel olarak etkili bir kapanış yaptığını düşünüyor. Fakat diğerleri Lucretius daha fazla yaşasaydı, en azından eserini bir ahlak anlayışıyla tamamlayacağına inanıyor.

Atomlar ve Özgür İrade

Lucretius, De Rerum Natura’da atomların hareketini açıklayan bir kavram kullanır. Latince’de clinamen kelimesi bu kavramı karşılamaktadır. İngilizce’de swerve olarak kullanılan bu kavramı dilimize dönme, sapma hareketi olarak çevirebiliriz.

De Rerum Natura’da Lucretius, atomların boşlukta sürekli olarak büyük bir hızla hareket ettiğini söylemektedir. Ancak ona göre bu hareketi çıplak gözle görmemiz mümkün değildir. Lucretius, atomların bir araya gelerek nesneleri oluşturduğu görüşündedir. Öyle ki De Rerum Natura’da zihin, beden ve insanların görebildiği ve hissedebildiği her şeyin, sürekli hareket eden milyonlarca atomun ürünü olduğu belirtilmektedir.

Peki bu durum evren özelinde ne anlama gelmektedir? Bu noktada Lucretius, kozmostaki özgür irade fikrini atomların hareketini karşılayan clinamen ile açıklar. Ona göre bazen atomlar tahmin edilen rotalarından ayrılır veya ‘sapar’. Ve bunu yaparken de rastgele çarpışmalar yaratırlar. Böylece Lucretius atomist bir evrende bile, çevremizdeki dünyada her zaman bir şans unsuru olduğuna işaret eder.

Sonuç Olarak;

Lucretius, yüzyıllar boyunca sayısız filozof, şair ve düşünürü etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. De Rerum Natura’da önerilen teoriler, Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinde birçok bilim insanına ışık olmuştur. Lucretius’un atomik bir evren hakkındaki açıklaması, Isaac Newton’un çalışmalarının yanı sıra John Milton gibi yazarların edebiyatını ve Spinoza’nın felsefesini dahi etkilemiştir.

Yazımızın başında belirttiğim gibi felsefi düşünce size özgür bir alan ve düşüncelerinizi temellendirmek için koca bir alet çantası sunar. Lucretius’unki gibi atomist bir dünya görüşüne katılmayabilirsiniz; sonuçta hepimiz bambaşka hayatlara ve görüşlere sahibiz.

Bu noktada önemli olanın fikirlere açık olmakta, esnek düşünmekte olduğuna inanlardanım. Böyle bir son yazınca aklıma belki de Lucretius’un ömrü eserini tamamlamaya yetseydi eserini bir ahlak anlayışıyla tamamlayabileceği geldi. Onun ömrü yetmemiş olabilir. Fakat biz hayattayız ve bu koca alet çantasıyla dünyaya bakmak için hala zamanımız var.


Kaynaklar ve İleri Okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Erdemli insanların yetişmesinde en önemli unsurun eğitim olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimime matematik eğitimi üzerinden devam ediyorum. Kitap okumayı yazarların zihinlerine, düşünce dünyalarına girmek olarak gördüğümden kitap okumak benim için boş zaman aktivitesinden çok daha farklı bir konumdadır. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu