
E-okuyucular, tabletler ve benzer teknolojiler giderek daha popüler hale geliyor, ancak araştırmalar, basılı kitabın hala benzersiz avantajlara sahip olduğunu gösteriyor. O zaman bu yazıda dijital okuma ile kağıttan okumayı karşılaştıralım ama öncesinde insan zihninin yazılı materyalle nasıl bir ilişki içinde olduğunu anlayalım…
İnsan Beyni Kelimeleri Nasıl Okur?
Çocukluk yıllarımızda öğrendiğimiz okuma eylemi, birbirinden farklı görevlere atanmış sinir hücrelerinin bir arada çalışmasını gerektirir. Bunların bir kısmı da objelerin fiziksel özelliklerini tanımak konusunda uzmanlaşmış olanlardır. Ve aslında harfler ve kelimeler de beynimiz açısından fiziksel objelerdir. Bu nedenle okuma yazmayı öğrenirken harflerin hat ve kıvrımlarına odaklanıyor, aralardaki boşlukları ezberliyoruz. Beynimiz harfleri gerçek birer nesne gibi algıladığından, metnin bütününe de birçok farklı nesneyle dolu bir oda gibi yaklaşıyor. Yani bir bakıma okuduğumuz metni hafızamıza kaydederken karmaşık bir haritalama yapıyoruz.

Dijital Kitap Okuma mı, Basılı Kitap Okuma mı: Hangisi?
Az önce de bahsettiğimiz gibi okuma deneyimi tıpkı bir navigasyon cihazı kullanmaya benziyor, beynimiz önce haritalama yapıyor, ardından bu haritayı kullanarak bilgiye erişmemizi sağlıyor. Ancak söz konusu dijital kitap olduğunda aynı işlemi gerçekleştiremiyoruz. Çünkü kitaplar okuyucuya sol ve sağ sayfalar olarak iki ana bölge ve bunun yanı sıra fiziksel olarak üç boyutlu bir deneyim sunuyor. Aradaki fark sadece bu değil elbette.
- Okuduğumuz kitabı hissedebiliyor, sayfa çevirme eylemi ile bir sayfadan diğerine odaklanabiliyoruz.
- Bir okuma deneyimi esnasında kaç sayfa okuduğumuzu, kitabın ne kadarını geride bıraktığımızı ve ne kadar kaldığını eş zamanlı tespit ediyoruz. Her ne kadar e-okuyucular kitap okuma deneyimini iyileştirme adına, sembolik olarak kitapta ne kadar ilerlediğinizi ekranın bir köşesinde gösterse ya da sayfaları tıpkı kitap okur gibi çevirmemizi sağlasa da bunlar beynimizin çalışma şekline uygun değil. Bu nedenle görsel bir uyaran olup dikkatimizi dağıtmaktan öteye geçemiyor.
- Kitap okurken doğrusal bir çizgide hareket ederiz bu da beynimizin kavrama mekanizmasına uygun olduğu için bir sorun oluşmaz. Dijital okumada ise bunu yapamayız, istemsiz bir şekilde bazı kelimeleri atlayarak okuruz. Ancak bu şekilde okumak, okunan içeriğin anlattığı şeyden kopmamıza sebep olur. Sonuçta da çabuk sıkılırız.
- Pek çok kişinin tüm günü bilgisayar ekranına bakarak geçirdiğini düşünürsek, elinizden geldiğince gözlerinizi dinlendirmeniz akıllıca olacaktır. Elektronik kitaplar, bulanık görme, kızarıklık, kuruluk ve tahrişe yol açabilen ekran yorgunluğuna neden olabiliyor. Basılı kitaplar da ise bunların hiçbiri için endişelenmenize gerek yok.
- Ayrıca araştırmalara göre, evde kitap bulunan öğrencilerin sınavlarda daha yüksek puan alma olasılığı daha yüksektir. Kaç kitabınız olduğu önemli değildir, ancak her ek kitap çocukların okulda daha iyi performans göstermesine yardımcı olur. Bu özellikle dezavantajlı ailelerin çocukları için geçerlidir. Çünkü evde kitap bulundurmak çocukları eğlenmek için okumaya ve öğrendiklerini ebeveynleriyle konuşmaya teşvik edecektir.
Kısacası eski dostumuz kitap, tüm o mütevazi görüntüsü ile bizlere öğrenme açısından en iyi deneyimi sağlıyor. İşin ironisi elbette sizin de bu yazıyı dijital bir ortamda okuyor olmanız. Yani bu tip okumalardan bir biçimde kaçmanız imkansız.
Bir Kaç Araştırma Sonucu
Bilgisayar bilimleri uzmanı Rakefet Ackerman’ın öğrencileri üzerinde yaptığı bir araştırma sonuçlarına göre, öğrenme sürecinde kağıttan okuyan ve önemli kısımları kendi el yazısıyla not alan öğrencilerin, dijital ekrandan okuyup dokunarak kaydedenlere oranla daha çok ve daha çabuk kavradıklarını gösteriyor. Ayrıca başka araştırma sonuçlarında da belirtildiği gibi, kitaptan okuyanlar anlamadıkları yerleri tekrar etme eğilimi gösterirken, ekrandan okuyanlar genelde sadece bir kez ve hızlı okudukları için yeterli bir öğrenme gerçekleştiremiyorlar.
Biliyoruz ki, okumayı alışkanlık haline getirir, düzenli olarak okursak zihinsel anlamda verimliliğimiz artar, hafızamız güçlenir. İşte bu dediklerimiz eğer kitaplardan okursak daha da etkili olur. Anne Mangen tarafından gerçekleştirilen bir araştırma da bunu destekler nitelikte. Bu araştırmada gönüllüler iki gruba ayrılıyor ve kısa bir öyküyü bir kısmı dijital kitap okuyucudan bir kısmı da kağıda basılmış olarak okuyor. Sonuçta, tahmin edebileceğiniz gibi, kağıttan okuyanlar diğer gruba göre çok daha fazla detayı hatırlıyor.

Kazanan Basılı Kitap!
Her ne kadar dijital okumadan kaçamasak da uzmanlar bizlere, her gün ortalama 50 dakika modern teknolojiden uzak bir okuma deneyimi öneriyor. Böyle bir deneyimin beynin doğrusal okuma mekanizmasını tekrar dengeye oturtacağı, bu sayede yaratıcı düşünce, konsantrasyon, fiziksel ve zihinsel rahatlama gibi avantajlar yaratacağı belirtiliyor. Özellikle bunu uyumadan önce gerçekleştirirseniz, rahat bir uyku da ödülü olarak vaat ediliyor. Denemesi çok kolay bir öneri, hemen bu gece başlamanızı öneririz. Kitapsız kalmamanız dileğimizle…
Göz Atmak İsterseniz
Kaynak: 7 Scientific Benefits of Reading Printed Books; https://www.mentalfloss.com/
Matematiksel
Emeğinize sağlık hoş bir yazıydı
Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Bu zor süreçte maalesef dijital kitap okumak zorundayız.