
Hemen hemen hepimizin aklına gelen bir sorudur bu. Neden esneriz? Amaç beyne daha fazla oksijen göndermek için mi? Esnemeyi genellikle yorgunluk veya sıkılmışlık belirtisi olarak düşünmeye meyilliyiz. Esneyerek uyanıklığı mı arttırmaya çalışıyoruz? Yoksa esnemek belirli bir hormonun üretilmesini mi sağlıyor?
Aslında bunların hepsi teoriler ve kısmen doğruluk payına sahipler. Ancak doğru cevap ise tam olarak bilmiyoruz biçiminde olacak. Şu an için en kabul gören teori beyni soğutmak. Yani beynin sıcaklığı normalin üstüne çıkarsa esneme sayesinde temiz havayı solumak onu soğutmaya yardımcı oluyor. Sıcaklık hipotalamus adı verilen bir beyin bölgesi tarafından kontrol edilmektedir. Bu bölge aynı zamanda uyanıklığı artıran ve stresle başa çıkmamıza yardımcı olan adrenalin ve kortizol hormonlarının üretiminden de sorumludur. Bu nedenle de yaz aylarında daha fazla esnediğimiz söyleniyor. Ancak yine de bu konuda bilim camiası arasında tam bir anlaşma yok gibi.
Kuşlar, sürüngenler, köpekler, kediler, tavşanlar, ayılar, maymunlar ve hatta balıklar da insanlar gibi esniyor. Yani esneme, bir çok canlı ile paylaştığımız evrimsel bir refleks. Esnemeyen tek canlı ise zürafa. Ancak esnemenin nedenini tam açıklayamadığımız gibi, zürafanın neden esnemediğini de açıklayamıyoruz.

Birisinin esnediğini görünce ya da duyunca, hatta esnemek hakkında düşündüğümüzde ya da bir şeyler okuduğumuzda, genellikle kendimizi esnerken buluruz. Araştırmaların gösterdiğine göre insanların %40 ila %60 lık bir kısmının “bulaşıcı esneme”ye karşı çevresinden kolaylıkla etkilendiğini gösteriyor.
Belli ki vücudumuz buna bir biçimde ihtiyaç duyuyor. Nedenler belirsiz olsa da esnemenin neden bulaşıcı olduğuna ve esnemeyi bulaşıcı yapan şeyin aslında insanlığın sosyalleşmesinden sorumlu olduğuna ve tüm uygarlığın temeli olduğuna dair iyi bir açıklamamız var.
Ayna Nöronlar Neden Esneriz Sorusunun Cevabı mı?
Empati, kesinlikle sosyal bir tür olarak biz insanlarla ilgili en iyi şeylerden biridir. Anlaşıldığı üzere, esnemenin bulaşıcılığından empati sorumludur. Empati, kendimizi zihinsel olarak başka birinin yerine yerleştirme kapasitemizdir. Görünüşe göre, bu kapasiteden sorumlu belirli bir nöron grubu var; ayna nöronlar denir.

Ayna nöronlar, İtalya’nın Parma kentinde yaşayan İtalyan nörofizyolog Profesör Giacomo Rizzolatti liderliğindeki bir grup araştırmacı tarafından tesadüfen keşfedildi. Giacomo, deneyler için bir maymunun beynine elektrotlar yerleştirdikten sonra bir sandviç yemek için ara verdi. Sandviçini yerken, monitördeki maymunun beyin aktivitesinde bir hareketlenme fark etti. Ama Rizzolatti, maymunun hiç hareket etmediğini açıkça görüyordu. Orada öylece duruyor ve insanlık tarihinin önemli bir buluşuna imza attığından habersiz, bilim insanına boş boş bakıyordu.
Bunu gözlemledikten sonra, Rizzolatti bir hipotez geliştirdi ve daha sonra bunu doğruladı: Maymun tanıdığı birisinin belli bir hareketi yaptığını gördüğü zaman, istem dışı olarak, beynin belli bölümleri sanki bu hareketi maymunun kendisi yapıyormuş gibi aktive oluyordu. Bu fenomene dahil olan alanlara daha sonra ayna nöronlar dendi.
Örneğin siz sandviç almak gibi bir eylem gerçekleştirdiğinizde, bu eylem beyninizin motor korteksteki bir alanını harekete geçirir. İlginç bir şekilde, bu alanın bir kısmı, siz bu hareketi yapmıyor olsanız bile, sadece bir başkasının hareketi yapmasını izleyerek de aktive olmaktadır. Yani sadece yapmayı düşünseniz bile, aynı alan harekete geçer.
Esnemek Neden Bulaşıcıdır?

Beynimiz kelimenin tam anlamıyla etrafımızdaki insanları kopyalamak için gelişmiştir. Araştırmalar esnemenin, beynin sağ arka alt frontal girusundaki ‘ayna nöronları’ tetiklediğini ve bunun sonucunda da esneme refleksine direnmenin fiziksel olarak imkansız hale geldiğini bizlere göstermiştir. Zihinsel olarak sağlıklı yetişkinler olarak, psikososyal gelişimimiz başkaları esnediğinde bizi esnetir. Ancak doğru zihinsel gelişime sahip olmayan kişilerde esneme bulaşıcı olmaz.
Örneğin, çocuklarda yapılan araştırmalarda, başka bir esnemeye tepki olarak değil, yalnızca yorgunlukta esnedikleri bulundu. Aynı şekilde, sosyal gelişimin farklı olduğu otizm veya şizofreni gibi rahatsızlıkları olan yetişkinlerde de esnemenin karşılığı yoktur. Ayrıca araştırmalar esneyen kişi ile yakın bir bağımız olduğunda esnemeyi daha çok kopyalama eğiliminde olduğumuzu göstermiştir. Yani ailenizden biri yanınızda esnerse sizin de esneme olasılığınız daha fazladır. Bunun nedeni de esneyen kişi ile kurduğumuz empatik bağlantıdır.
Sonuç olarak ayna nöronlar olmadan sosyalleşmek veya empati yoluyla bir duyguyu iletmek mümkün değildir. Ayna nöronlar olmasaydı sanat ve muhtemelen dil de olmazdı. Aslında insanlık tarihini düşünürsek her şey zihinsel olarak ve ardından bir eylemi fiziksel olarak kopyalamakla başladı. Bunun temelleri de ayna nöronlar ile bağlantılıydı.
Kısacası neden esneriz sorusunun cevabı henüz bilimsel olarak kesin bir cevaba kavuşmasa da kesin olarak biliyoruz ki, grup davranışını gördüğünüz her yerde ayna nöronlar iş başındadır. Ayna nöronlar olmadan sosyalleşmek veya empati yoluyla bir duyguyu iletmek mümkün değildir.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Facts About Yawning: Why We Do It, How to Stop, and More; bağlantı: https://www.healthline.com/health/why-do-we-yawn
- What is yawning?; Bağlantı: https://www.newscientist.com/
- Why is yawning contagious?; Bağlantı: https://www.sciencefocus.com/
Dip Not:
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konularda ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım