
Okulda çemberde 360 derece olduğunu öğreniyoruz ama 360 sayısı nereden geldi? Neden 720 değil? Neden 240 değil de 360 derece? Buna kim ve neden karar verdi?
Bir tam açıyı 360 derece olarak kullanmaya oldukça uzun zamandan beridir devam ediyoruz. Bu yüzden 360’ın seçilmesinin kesin nedenleri tarihin içinde kayboldu. Ancak bu bağlamda mantıklı açıklama aşağıda okuyacağınız gibidir.
360 Dereceyi Tercih Etmemizin İlk Sebebi 60’lık Sayma Sistemidir
İlki, bir sayının çarpanları ile ilgilidir. Örneğin 10 sayısının dört çarpanı vardır: 1, 2, 5 ve 10. Bu, 10 kişiyi, 10’luk 1 gruba veya her biri beşer kişilik 2 gruba, ikişerli 5 gruba veya her biri bir kişilik 10 gruba bölebileceğimiz anlamına gelir.
Bir sayının çarpanlarının çok olması avantajlıdır. Çünkü bu, onu birçok farklı eşit gruba kolayca bölebileceğiniz anlamına gelir. Açılar bağlamında bu, birkaç açıyı tam sayılarla düzgün bir şekilde tanımlayabileceğimiz de demektir.
Örneğin, bir çemberin yarısını çevreleyen bir açı 180 derece, üçte biri ise 120 derece olacaktır. 360 sayısının tam 24 çarpanı vardır. Bu da bölme açısından kendisine büyük bir avantaj sağlamaktadır. Ama bir çemberde 360 derece olmasının tek nedeni elbette bu değil.

Şimdi zamanda biraz geriye gidelim. Yaklaşık 6.000 yıl önce Mezopotamyalılar 60 sayısını çok severdi. Bunun nedeni aslında yukarıda da anlattığımız gibi bölme açısından kullanışlı bir sayı olmasıydı. Bu da onu hem erken dönem matematik hem de ticaret için ideal yapmıştı. Bu nedenle Sümerler ve Babillilerin Sexagesimal sayı sistemini yani 60’lık sayı sistemini kullandıklarını biliniyoruz.

Bir Çemberde 360 Derece Olmasının Nedeni Aslında Astronomi İle İlgilidir
Yüzyıllar boyunca, insanlık yıldızları kullanarak okyanuslarda yoluna devam etti. Kendilerine rehberlik edecek alternatif güvenilir fiziksel işaretler olmadan, denizciler nerede olduklarını belirlemek için tek sabit özelliğe – üzerlerindeki gökyüzüne – bakmak zorunda kaldılar.
Diğer antik halklar gibi, Mezopotamyalılar da gökyüzündeki yıldızların arka planına karşı güneşin, ayın ve beş görünür gezegenin (Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn) değişen konumlarını gözlemledi. Daha sonrasında da konumların hepsinin ekliptik adı verilen aynı büyük daire üzerinde yer aldığını fark edeceklerdi.
Ancak gezegenlerin hareketlerini doğru bir şekilde kaydetmek için iki şeye ihtiyaç vardı. Bunlardan ilki sabit bir takvimdi. İkincisi ise ekliptik üzerindeki konumları kaydetmek için uygun bir yöntemdi. Takvim yapmak için o dönemlerde eldeki en önemli gözlemsel araç ayın evreleri idi. Bu nedenle de Mezopotamyalılar takvim hesaplamalarını buna uygun biçimde yapacaktı.

Babil’deki gökbilimciler MÖ 7. yüzyılın sonlarında Saros döngülerini kullanıyorlardı. ( Saros döngüsü, 18 yıl, 11 ay, 8 saatlik bir tutulma döngüsüdür. Güneş ve Ay tutulmalarının tahmininde kullanılır.) Bu döngüyü takip etmek için bir ay takvimine ihtiyaçları vardı. Ancak ay ve gezegenler üzerinde daha karmaşık çalışmalar için, sabit, ay dışı bir takvime de ihtiyaçları vardı.
Bu nedenle de eski bir öğretiyi benimsemeye karar verdiler. Buna göre bir yılda 30 günden oluşan 12 ay vardı ve toplamda 360 günlük bir döngü oluşuyordu. MÖ beşinci yüzyılda ekliptik 12 eşit bölüme ayrıldı, her biri daha ince 30 bölüme ayrıldı. 12 bölümün her birini bir yıldız takımyıldızıyla etiketlendi. Konunun detaylarını bu yazımızda inceleyebilirsiniz: Bir Gün Neden 24 Saat, Bir Saat Neden 60 Dakika?
İznikli Hipparkhos Ve 360 Derecenin Doğuşu
İlerleyen süreçte Babil astronomisini Yunanlılar devam ettirecekti. Onlar da bu takımyıldızlarını korudular, ayrıca onlara İkizler, Yengeç, Aslan gibi hepimizin bildiği isimleri verdiler. Yunan geometrisi geliştikçe, büyüklük olarak bir açı kavramı ortaya çıktı.
Daha sonra, MÖ 2. yüzyılda, Rodoslu Yunan astronom Hipparchos geometriyi Babil astronomisine uygulamaya başladı. Açıları ölçmek için bir yönteme ihtiyacı vardı ve doğal olarak Babil ekliptiğinin 360 dereceye bölünmesini izledi ve daireyi de aynı şekilde böldü.

Hipparkhos, çemberin çevresinin 360 dereceye, 1 derecenin 60 dakikaya, 1 dakikanın da 60 saniyeye bölündüğü bilgisini Antik Yunan matematikçilere tanıtan kişidir. Hipparkhos, aynı zamanda çalışmalarını aktardığı on iki ciltlik bir eser de yazmıştır. Ancak açısal gösterim fikri Yunanlılardan gelse de 360 derece Babil astronomisinden gelmektedir. Ayrıca göz atmak isterseniz: Babil Matematiğinde Karşımıza Çıkan İlginç Hesaplama Yöntemleri
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Eddie Woo; It’s a Numberful World: How Math Is Hiding Everywhere; ISBN-10 : 1615196129
- Why Is A Full Circle 360 Degrees, Instead Of Something More Convenient, Like 100?; Yayınlanma tarihi: 13 Haziran 2022; Bağlantı: https://www.scienceabc.com/
- Who determined that a circle should be divided into 360 degrees? Yayınlanma tarihi: 6 Şubat 2002; Bağlantı: https://www.popsci.com/
- The long and complicated history of why there are 360 degrees in a circle. Yayınlanma tarihi: 4 Nisan 2020; Bağlantı: https://www.historytoday.com/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel