Zaman Neden Bazen Hızlı Bazen de Yavaş Geçer? Cevap Kalp Atışımızda Saklı Olabilir

Şu anda beyniniz, siz farkında olmadan zamanın akışını takip ediyor. Ve bu iyi bir şey. Sonucunda zaman algısı insanı insan yapan bileşenlerden birisi. Ancak bir sorun var. Bu zaman algısı çok da tutarlı gibi gözükmüyor.

Sonucunda hepimizin yaşadığı bir deneyimdir. Mutlu zamanlarımız çabucak geçerken, stres dolu bekleyişlerimiz bir türlü geçip bitmez. Örneğin, bir sınavın sonuçla­rının açıklanmasına birkaç saat kaldıysa, o birkaç saat bir türlü bitmez. Ancak arkadaşımızla yaptığımız keyif­li bir akşam sohbeti, hemencecik son bulur.

zaman algısı
Bazen gününüzü yapacak güzel şeylerle doldurabilirsiniz. Bu, özellikle yeni deneyimler söz konusu olduğunda, zamanın daha hızlı geçtiğini algılamanızı sağlar. Her şeyin yeni ve henüz keşfedilmemiş olduğu çocukluk döneminde özellikle fark edilir. Öte yandan, yaşlandığınızda, (kesinlikle ‘yenilik’ anlamında) çok fazla unutulmaz an yoktur,

Zaman algısı ile ilgili bu değişimler aslında uzun zamandır incelenmektedir. Örneğin İngiltere’deki Keele Üniversitesi’nde profesör olan John Wearden, otuz yılı aşkın bir süredir zaman algısı üzerine çalışmaktadır. Önce hayvanlar, sonra insanlar üzerinde yoğunlaşmış ve bu konuda 100’den fazla makale yayınlamıştır.

Kendisinin bu konuda bazı fikirleri var. Örneğin yaşlandıkça zamanın daha hızlı geçtiğini iddia etmeye başlıyoruz. İlerleyen yaşla birlikte zamanın hızlanması iyi bir şekilde belgelenmiştir. Ancak neden üzerinde bir fikir birliği yoktur.

Zaman algımızı etkileyen bir başka şey ise mutluluk salgısı olarak bilinen dopamin hormonu. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, vücutta dopamin seviyesini arttıran maddeler zamanın daha hızlı geçtiği izlenimi uyandırıyor. Bunun yanı sıra, dopamin seviyesini azal­tan maddeler de zaman algısını yavaşlatı­yor.

Zaman Algımız: Zaman Neden Bazen Hızlı Bazen De Yavaş Geçiyor?

Michel Siffre
Saatin, günlerin geçtiğinden habersiz, hiçbir doğal ışık kaynağına erişme şansınız olmadan yeraltında bir mağarada ne kadar yaşayabilirsiniz? Temmuz 1962’de Michel Siffre kol saatini çıkardı ve Fransız Alpleri’ndeki Scarasson uçurumuna indi. Orada, yüzeyin 130 metre altındaki bir mağarada bir buzulun yanında kamp kurdu.

Fizyolojik değişimler ve biyolojik saatler zaman algımıza dair önemli ipuçları verse de, bilişsel süreçle­rimizin de etkisi kuşkusuz büyük ve önemli. 1960’ların başlarında Fransız jeolog Michel Siffre saatini çıkarıp kendisini 60 gün boyunca karanlık bir mağaranın içine kapattığında zaman algısı tamamen değişmişti. Deneyin sonunda Siffre’ye bir saat dört ya da beş saat gibi geliyordu. (Okumak isterseniz: Michel Siffre: Zaman Algımızı Değiştiren Adam)

Bu konuda yapılan araştırmalarda ortaya konan bir düşünceye göre herhangi bir durum, zamana ne kadar önem verildiği açısından analiz edilebilir. Bu dikkat de, zamanın nasıl geçeceğini belirleyecektir. Zamana gösterilen bu dikkat iki etken tarafından belirlenmektedir.

Bunlardan ilki beklediğimiz şeyin zamanında gerçekleşmesinin ne kadar kritik olduğu ile ilgilidir ( temporal relevance – TR). Diğeri de zamansal belirsizliktir ( temporal uncertainty – TU). Bunların artış ve azalışları da zaman algımızı değiştirecektir.

Bir toplantıya yetişmek için bir otobüs bekliyorsak TR yüksek olur. Otobüs servisinin zamanlaması güvenilir değilse, TU da yüksek olacaktır. Böylece, otobüs durağındaki bekleme süremiz muhtemelen size çok yavaş gelecektir.

Bu durumda otobüs durağında bekleme süresini doğru şekilde gösteren bir dijital ekrana sahip olursak zaman daha hızlı geçecektir. Hem TR hem de TU’nun düşük olduğu bir durumdaysak, örneğin tatilde sahilde kitap okuyorsak ya da bir sevdiğimizle sohbet ediyorsak o zaman, zaman uçup gidecektir. ( Bekleme Süresi Paradoksu: Otobüsler Neden Hep Geç Kalır?)

zaman
Bir faaliyete kendinizi kaptırıp zamanı kafaya takmadığınızda, beyniniz striatumun etkinlik sinyallerini kaydetmeyi bırakıyor. Bu durumda beyin, dahili saatine daha az “tik tak” gönderiyor ve daha az zaman geçtiğini sanıyorsunuz. Öte yandan, zamanın daha aktif olarak farkında olduğunuz durumlarda (örn. randevuya geç kalan birini beklerken) kendinizi kaptıracağınız pek bir şey olmadığı için aldınız her tik takı saymaya başlıyor. Böylece zaman daha yavaş akıyormuş gibi geliyor.

Mutlu Olduğumuz da Zamana Ne Oluyor?

Çok beklediğiniz yaz tatiline çıkabildiğinizi düşünelim. Muhtemel bu tatil için ayıracağınız bir hafta çok hızlı bir biçimde akıp gidecektir. Bu durumun ilginç özelliği, siz aslında dışsal bir uyaran alana kadar zamanın ‘uçtuğunun’ farkında olmayacağınızdır. Ancak öteki hafta yapılması gereken işler ile ilgili gelen bir mail sizi bu rüyadan uyandırabilir. Çünkü takvime bakıp o an da zamanın çok hızlı geçtiğinin farkına varırsınız.

Mutlu olduğunuz bir durumda, kişinin dikkati kolundaki saatte değildir. Tam tersi zamanlarda ise kişi nihayetinde durumun biteceğini tahmin ederek zamanı kontrol etme eğilimi gösterir. Bu nedenle duvardaki saat sanki hiç değişmiyormuş gibi gözükecektir.

Zaman Algısı İle Kalp Atışlarımız Arasında Bir İlişki Var mı?

Zaman algısı ile ilgili şu ana kadar sizlere aktardığımız daha çok duygularımıza ve düşünme yapımıza odaklı açıklamalar idi. Ancak yakın zamanda yayınlanan bir araştırma bunun fizyolojik yapımızla daha doğrusu kalp atışlarımızla da ilgili olabileceğini ortaya koydu.

Bunun için Cornell Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, kalp hastalığı öyküsü olmayan 18 ila 21 yaşları arasındaki 45 katılımcıyla bir deney düzenlediler. Kalp elektriksel aktivitelerini milisaniye çözünürlükte ölçerek elektrokardiyografi (EKG) ile onları izlediler.

Daha sonra EKG, 80-180 milisaniye süren kısa tonların kalp atışlarıyla tetiklenmesini sağlayan bir bilgisayara bağlandı. Çalışma katılımcıları, tonların diğerlerine göre daha uzun veya daha kısa olduğunu bildirdi.

Sonuçlar, araştırmacıların “geçici kırışıklıklar” olarak adlandırdıkları şeyi ortaya çıkardı. Bir tondan önceki kalp atışı daha kısa olduğunda, ton daha uzun olarak algılandı. Önceki kalp atışı daha uzun olduğunda, sesin süresi daha kısa görünüyordu.

Yazarlar, “Bu gözlemler sistematik olarak, kalp dinamiklerinin, birkaç kalp atışında bile, zamansal karar verme süreciyle ilişkili olduğunu gösteriyor” diye yazdı.

Çalışma aynı zamanda beynin kalbi etkilediğini de gösterdi. Sesleri duyduktan sonra, çalışma katılımcıları dikkatlerini seslere odakladılar. Bu “yönlendirme tepkisi” kalp atış hızlarını değiştirerek zaman deneyimlerini etkiledi.

Bu yazının sonucunda anlamanız gereken şey gerçekten zaman algısı diye bir şeyin olduğu ve bu konunun farklı araştırmacılar tarafından çalışıldığıdır. Muhtemelen neden ise yukarıda aktardıklarımızın bir biçimde karışımıdır. Bir sonraki zamanın geçmek bilmediği bir toplantı esnasında tüm bunların aklınızda kalması iyi gelecektir. Ayrıca göz atmak isterseniz: Görmediğiniz Halde Birinin Size Baktığını Nasıl Hissedersiniz?


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • Neuropsychology of Timing and Time Perception; https://www.sciencedirect.com/
  • The Illusions of Time; Philosophical and Psychological Essays on Timing and Time Perception; Palgrave Macmillan; ISBN 978-3-030-22047-1
  • Your Perception of Time Is Based on Your Emotions. Bağlantı: https://exploringyourmind.com
  • Sadeghi S, Wittmann M, De Rosa E, Anderson AK. Wrinkles in subsecond time perception are synchronized to the heart. Psychophysiology. 2023 Mar 2:e14270. doi: 10.1111/psyp.14270. Epub ahead of print. PMID: 36864822.
  • How much time has passed? Ask your heart — but it may not know. yayınlanma tarihi: 11 Mart 2023; Bağlantı: https://www.zmescience.com/

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bu Yazılarımıza da Göz Atınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu