Felsefe

Bilgi Argümanı Ve Bir Düşünce Deneyi: Mary’nin Odası

Zihin felsefesindeki en önemli tartışmalardan biri, fizikalizm ve dualizm arasındadır. Fizikalizm, madde ve enerjinin fiziksel dünya içinde olduğunu ve tüm fenomenlerin temel olarak fiziksel yasalar ve varlıklar tarafından açıklanabileceğini savunan bir görüştür. Bu anlayışa göre, tüm gerçeklik fiziksel gerçekliktir ve fiziksel dünya, evrenin temel ve tek gerçek varlığıdır.

Fizikalizmin bir sonucu, zihnin de tamamen fiziksel olmasıdır. Fizik biliminden doğan bu düşünce (fizik o zamanlar doğa felsefesi olarak bilinirdi) Galileo’nun ve daha sonra Newton’un çalışmalarının bir sonucudur. Düalizmin çeşitli biçimleri fizikalizmi reddeder.

Madde düalizmi, aslında iki farklı tür madde olduğunu iddia eder: fiziksel ve fiziksel olmayan. Örneğin Descartes bir beden ve bir zihinden oluştuğumuzu savunur. İkisi etkileşime girse de, bunlar farklı türde şeylerdir. Dolayısıyla düalizm, akıl denilince tek bir cevher olduğunu, bunun beyin olduğunu, ancak beynin hem fiziksel hem de fiziksel olmayan özelliklere sahip olduğunu iddia eder.

20. yüzyılın önemli filozoflarından biri olan Frank Cameron Jackson, özellikle bilinç ve fizikalizm alanlarındaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Jackson’in en ünlü çalışmalarından biri, “What Mary Didn’t Know? isimli makalesinden gelir. Jackson, bu makalesinde, Mary adında bir karakteri ele alarak ünlü “Mary’nin Odası” düşünce deneyini tasarlar.

Mary’nin Odası Düşünce Deneyi Nedir?

Mary adında son derece zeki ve hayatını bilime adamış bunun neticesinde de son derece başarılı bir nörolog olmayı başarmış bir kadın düşünün. Uzmanlığı renkler ve renkli görüş üzerine olsun. Renk fizyolojisi ve biyolojisi ile alakalı keşfedilen her bilgiden haberdar.

Farklı ışık dalga boylarının, retinadaki üç farklı koni hücrelerini ne şekilde uyardıklarını ve elektrik sinyallerin göz sinirlerinden beyne nasıl iletildiklerini biliyor. Yani bilgisi konusunda yok yok. Ancak Mary’nin bir sorunu var.

Mary tüm hayatını siyah-beyaz bir odada geçirmiş. Çevresindeki odada gördüğü her şey, yemeği, televizyonu, kitapları, bilgisayar ekranı siyah, beyaz veya gri tonlarında. Mary, renk körü değil, görme ile ilgili başka bir sorunu da yok. Sadece tüm hayatı boyunca hiç bir renk görmemiş.

Kırmızıyı görmekle ilgili her şeyi biliyor ama aslında kırmızı görmeyi hiç deneyimlememiş. Ancak, tüm bunlar değişmek üzere çünkü Mary, siyah beyaz odasından bir gün çıkıyor. Mary odasından çıkar çıkmaz, diğer odanın masasında duran, parlak kırmızı bir elma ile karşılaşıyor. Artık kırmızı görmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor!

Bilgi argümanı savunucuları, bilgi sezgisinin fizikalizmin yanlışlığını gerektirdiğini söyler.

Ancak, kırmızı görmenin nasıl bir şey olduğunu artık biliyorsa, bu, önceden bunu bilmediği anlamına gelir. Bununla birlikte, Mary kırmızı görmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsa, bu konu ile ilgili tüm fiziksel gerçekleri bilmesine rağmen, kırmızı görmeyle ilgili bilinmesi gereken her şeyi bilmediği anlamına gelir. Yani az önce bilgisinde bir eksik yok desek de aslında vardır.

Bu fiziksel gerçeklerin ötesine başka gerçeklerinde var olduğuna işaret eder. Tüm bunları neticesinde de fizikalizmin başı dertte gibi görünüyor. Sonuçta Mary’nin odası bizlere evrende fiziksel olmayan şeylerinde var olabileceğini kanıtlıyor.

Mary yeni bir şey öğreniyorsa fizikalizm eksiktir. Eğer geçerli olsaydı öğrenilen bilgi tam olurdu. Mary yeni bir şey öğrenemezdi. Ancak Mary elmayı gördüğünde yeni bir kavram öğrenir. Bu yeni kavrama sahip olması, yeni inançlar oluşturmasına ve bu kavramı kullanarak şeyleri bilmesine olanak tanır.

Bilgi Argümanı Nedir?

Bilgi argümanı, fizikalizmin temelde tam tersidir. Frank Jackson’a göre renk tecrübesi gibi bazı şeyler fiziksel olarak aktarılamaz. Fiziksel gerçekler sevgi, can sıkıntısı, endişe gibi zihinsel süreçleri açıklayamaz. Bir kişinin beynini tam olarak araştırıp öğrendiğimizi düşünelim, yine de o kişi gibi olmayı bilemeyiz.

Metafizik ve zihin felsefesindeki en ünlü argümanlardan biridir. Bu argüman zihnin çalışılmasına ve bedenle ilişkisine odaklanır. Argüman, evrenle ilgili yalnızca fiziksel gerçeklerden daha fazlasının bilinip bilinmeyeceğine odaklanır. Bir kişi, yalnızca fiziksel gerçekleri biliyorsa, bilgisinin önemli bir şekilde sınırlı olduğunu iddia eder.

Frank Jackson, 1982’de yazdığı “Epiphenomenal Qualia” adlı makalesinde argümanı öne sürdü. Daha sonra 1986’da “Mary’nin Bilmediği” adlı makaleyi yayınladı. Ortaya koyduğu görüşler günümüzde felsefede tartışılmaya devam etmektedir. Jackson’a göre, bir deneyimin nasıl hissettirdiğini deneyimlemeden bilemiyoruz. Bununla birlikte, bazı filozoflar ve fizikçiler, her şeyin inceleme ve analiz yoluyla bilinebileceğini savunarak aynı fikirde değiller. Mary’nin odası ile birlikte bilgi argümanını oluşturan en ünlü düşünce deneylerinden biri “The Case of Fred” ( Fred Vakası) olarak adlandırılır.

Fred Vakası Düşünce Deneyi

Fred, mükemmel renk görüşüne (renkleri algılama yeteneği) sahip bir adamdır. Ortalama bir insanın yapamayacağı renkleri ayırt edebilmektedir. Sıradan bir insana bazı renkler aynı görünebilirken, Fred için fark çok aşikardır. Bir gün eve giderken Fred bir sokak satıcısında çok farklı renklere sahip iki domates görür. Ama Fred bu domateslerin farkını kimseye anlatamaz. Fred’in gözlerinin yapısı, beyninin bilgiyi işleme şekli gibi tüm bilgileri bilsek bile onun algıladığı renkleri asla bizler anlayamayız.

Temel olarak, Jacksons’ın görüşüne göre her zaman deneyimden / deneysel bilgiden öğrenilecek bir şeyler vardır. Bu yüzden her şeyi yalnızca akıl yürütme ve mantık yoluyla bilemezsiniz. Gerçekte, herhangi bir konuda olan tüm bilgiyi okuyabilirsiniz. Örneğin ateşin ne olduğunu, fiziğini, kimyasını her şeyi okuduğunuzu düşünelim. Bu konuda dünyadaki en bilgili kişi olabilirsiniz, ancak nasıl olduğunu bilemezsiniz. Nasıl olduğunu ancak bir ateşe dokunduğunuzda anlayacaksınız.



Kaynaklar ve İleri Okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir