Dihidrojen monoksit, tadı ya da kokusu olmayan bir bileşimdir. Genellikle zararsızdır. Ancak kimyasal özellikleri değişken olduğu için bazen son derece öldürücü bir halde de olabilmektedir. Bu kimyasal asit yağmurlarının da ana bileşenidir.
1980’lerin başından beri DHMO olarak da bilinen dihidrojen monoksite karşı savaş başlatmış durumdayız. Ancak bu işten çıkarı olanlar, bu bilginin bilinmesini ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını istemiyor. Sonucunda bu kimyasal olmadan, sanayide kullanılan çözücüler ve nükleer araştırmalar da mümkün olmaz.
Dihidrojen Monoksit aynı zamanda bir katkı maddesi olarak yiyecek ve içeceklerimizin de içinde vardır. Aslında, bir patatesin yüzden 80’i, bir ineğin yüzde 74’ü, bir bakterinin yüzde 75’i hatta bir insanın nerdeyse dörtte üçü bu kimyasaldan oluşmaktadır.
Dihidrojen Monoksit Komedisinin Arka Planı
Ürktünüz değil mi? Peki bu tehlikeli kimyasal nedir derseniz? Dihidrojen monoksit iki hidrojen atomu ve bir oksijen atomu içeren ve genellikle H2O olarak yazılan bir bileşik olan bizim bildiğimiz sudan başka bir şey değildir. Kelimenin tam anlamıyla, “dihidrojen monoksit” terimi “iki hidrojen, bir oksijen” anlamına gelir.
Aslında her şey 1983 yılında Michigan Durand’daki yerel bir gazetede 1 Nisan şakası olarak başladı. Gazete, kasabanın suyunda “deride şiddetli kabartılara yol açan buhar” üreten bir madde olarak “dihidrojen monoksit” kimyasalına rastlandığını bildirdi.
Bu haberi okuyan Nathan Zohner isimli bir ortaokul öğrencisi ise dihidrojen monoksitin yasaklanması için bir imza kampanyası başlattı. Nathan’ın görüştüğü 50 kişiden sadece biri maddenin aslında su olduğunu anladı.
Anlattıkları o kadar ikna ediciydi ki, bu kampanyaya sadece arkadaşları değil Washington Post gazetesi tarafından da dikkate alındı. İlerleyen yıllarda Yeni Zelanda’lı bir milletvekili konuyu gündeme taşıdı. Jacqui Dean, 2007’de Sağlık Bakanlığı’na dihidrojen monoksiti yasaklama planlarının olup olmadığını soran bir mektup göndererek sağduyudan yoksun olduğunu kanıtladı. Aşağıda da aslında var olmayan bir organizasyon tehlikelere karşı bizi uyarma görevini üstelenmiş gibi gözüküyor.
Bazı haber kaynakları yeniden suda bulunan Dihidrojen Monoksite karşı halkı uyarıcı haberler yayınladı. Sonucunda günümüz de dahi şaşırtıcı bir biçimde bu efsane kendine destekçi bulmaya devam edebiliyor.
Bu Efsaneden Neler Öğrenebiliriz?
Dihidrojen Monoksit numarası aslında bir amaca hizmet eder. Kulağa bilimsel gelen ancak bilimsel olarak yanlış olan bilgiler karşısında bizler kolayca manipüle edilebiliriz. Günümüzde insanlar hala sudaki florürün hükumetlerin onları zehirlemeye çalışması nedeniyle eklendiğini, (Diş çürüklerine karşı yapılan florlama, 20. yüzyılın en büyük halk sağlığı başarılarından biridir), aşıların otizme neden olduğunu (çürütülmüş bir fikir) veya deodorantın meme kanserine neden olabileceğini (Ulusal Kanser Enstitüsü’ne göre bu iddiayı destekleyen hiçbir bilimsel kanıt yoktur) düşünüyor.
Kimyasallar her zaman kötü değildir.
Her şey kimyasallardan yapılmıştır ve sırf telaffuz edemeyeceğiniz bir adı olması tehlikeli olduğu anlamına gelmez. Butanol, izoamil alkol, heksanol, tanen, benzil alkol, kafein, geraniol, kersetin, inorganik tuzlar ve su içeren bir sıvı içer misiniz? Bu soru da okuyucu için ürkütücü olacaktır. Ancak az önce okuduklarınız bir fincan çayın ana bileşenlerinden bazılarıdır.
Kemofobi, kimyasallardan irrasyonel bir korku anlamına gelir. Kemofobi toplumda derinden kök salmıştır, ancak kökenleri esas olarak kavramsaldır. Günlük yaşamda, bu kelimelerin gerçekte ne anlama geldiğini belirtmeden ‘kimyasallar’ veya ‘tehlikeli maddeler’ hakkında konuşmak yaygındır. ‘Kimyasal = endüstriyel olarak üretilmiş madde’ tanımını kabul etsek bile, kimyasalları içermeyen bir yaşam sürmek, Taş Devri uygarlık seviyelerine geri dönüşü gerektirecektir.
Sonuç olarak sahte bilimin etkisine kapılmak kolaydır. Ancak biraz şüphecilik ve bazı temel araştırma becerileriyle, hepimiz yanlış argümanları ortaya çıkartabiliriz. Ölçülü olarak tüketildiğinde, dihidrojen monoksit harika bir şeydir. İçmeyi lütfen ihmal etmeyelim. Bu esnada da bu tip anlamsız korkulardan uzak durmak için elimizdeki en güçlü silahımız olan bilimsel yöntemden de uzaklaşmayalım. Bilimsel Yöntem: Evrenin Sırlarını Çözmek İçin En Etkili Aracımız
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- The 14-Year-Old Who Convinced People to Ban Dihydrogen Monoxide. Yayınlanma tarihi: 17 Temmuz 2017; Bağlantı: https://www.mentalfloss.com/
- Dihydrogen monoxide parody; Bağlantı: https://en.wikipedia.org/
- ‘Dihydrogen monoxide’ hoax returns in social media meme; Yayınlanma tarihi: 4 Şubat 2021; Bağlantı: https://www.aap.com.au/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel