Sinirbilim

Tekrarlanan Kelimeler Bir Süre Sonra Neden Anlamlarını Kaybeder?

Tekrarlanan kelimelerin zaman içinde anlamını kaybetmesi bir lanet değil, beynimizin kendini koruma mekanizmasıdır.

Hemen şimdi bir deneme yapalım. Herhangi bir kelimeyi arka arkaya 10 kez sesli olarak söyleyin. Hangi kelimeyi söylediğiniz hiç fark etmez. Bir zaman sonra ağzınızdan çıkan kelimenin giderek anlamsızlaştığını ve kulağınıza bir garip geldiğini fark edeceksiniz.

Hangi dilde olursa olsun bu sonuç kaçınılmazdır. Tekrarlanan kelimeler sonucunda yaşadığımız bu tuhaf duruma anlamsal doygunluk veya semantik doygunluk denir. Psikologlar bu tuhaf etkinin, E. Severance ve M.F. Washburn tarafından tanımlandığı, 1907 yılından beri farkındalar. Ancak konu ile ilgili araştırmalar 1960 yılında başlamıştır.

Semantik yani anlamsal doygunluk adını da 1962’de doktora tezi için bu konuda bir çalışma yapan Kanada’daki McGill Üniversitesi’nden Leon James tarafından verilmiştir. İlerleyen süreçte de anlamsal doygunluğun psikolojik bir deneyim olduğu keşfedilmiş ve konu ile ilgili araştırmalar devam etmiştir.

Semantik yada anlamsal doygunluk nedir?

Tekrarlanan Kelimeler Bir Süre Sonra Neden Anlamlarını Kaybeder?
Belirli bir anlamı çağrıştıran bir kelime tekrar tekrar kullanılırsa beyniniz sürekli bir git gel yapmak zorunda kalır. Bunun sonucunda bir noktadan sonra sürekli olarak tüm bağlamı ve anlamı taramaktansa, anlamı bırakıp kelimenin bir ses olarak var olmasına izin verir.. Bu sayede de daha az enerji tüketir.

Beynimize duyularımız aracılığı ile yolladığımız sinyaller, beyinde bu sinyallere anlam veren kavramlar ve kategorilerle bağlantılı bölgelerin harekete geçmesini sağlar. Bir sözcüğü sesli olarak söylediğimiz zamanlarda da bir sinyal yollarız. Beynimiz ağzımızdan çıkan sözcüğü beyindeki ilgili yerle ilişkilendirir. Ancak tekrarlanan kelimeler temelde aynı sinyallerdir.

Böyle bir durum karşısında beyniniz aynı şeyi tekrar tekrar yapmak için gereksiz yere çok çalışacaktır. Bunun sonucunda da, bir süre sonra beyin kendini koruma evresine geçer. Diğer bir deyişle beynimiz sürekli maruz kaldığımız aynı uyarana karşı direnç geliştirir.

Konu ile ilgili ilginç bir araştırma var. Bu araştırmada, araştırmacılar uyumakta olan bir kediyi yüksek sesle uyandırmaya çalıştılar. İlk başta kedi elbette hemen uyandı. Ancak araştırmacılar, kedi her uykuya daldığında tekrar yüksek ses çalmaya devam ettiler. Sonucunda kedinin tepkisi her seferinde azaldı ve bir süre sonra sese karşı tepki göstermemeye başladı. Araştırmacılar tonu değiştirdiğinde ise kedi ilk kez duyuyormuş gibi yeniden uyanacaktı. Beynimizde ağzımızdan çıkan sözcüklere benzer bir biçimde tepki verir.

İnsanlar için hiçbir kelime anlamsal doygunluktan muaf değildir. Ancak söz konusu kelimeye ilişkin kavramlarınızın duygusal gücüne bağlı olarak farklı kelimelerin anlamlarını kaybetmesi daha uzun sürecektir. Örneğin, geçmiş deneyimleriniz sonucunda “lamba” gibi bir kelimeye kıyasla “hastane” gibi bir kelimeye bağlı daha güçlü imgelere sahip olabilirsiniz. 

Hastane kelimesini tekrarlamanız durumunda, kelimenin ilgili çağrışımları nedeniyle, zihniniz hastane kelimesiyle bağlantılı kategoriler arasında gidip gelir ve bir kopuş noktasına ulaşması uzun sürer. Sonuçta beyninizde hastane ile ilgili pek çok anı mevcuttur. Ancak bugüne kadar lamba ile ilgili herhangi bir travmatik deneyiminiz olmadıysa, anlamsızlaşma durumu çok daha hızlı olacaktır.

Tekrarlanan kelimelerin anlamsızlaşması bir lanet değildir

Semantik yada anlamsal doygunluk nedir?

Tekrarlanan kelimelerin zaman içinde anlamını kaybetmesi bir lanet değil, beynimizin kendini koruma mekanizmasıdır. Nöral aktivite, varlığımızı yönlendiren şeydir. Anlamsal doygunluk ise sürecin verimini arttırmanın bir yoludur. Yıllar geçtikçe, James’in çalışması semantik doygunluğun okuyucular için kafa karıştırıcı bir durumdan daha fazlası olduğunu da gösterdi. 

Günümüzde semantik doygunluk fikri, kekemelerde var olan konuşma kaygısını azaltmak için kullanılmaktadır. Sonucunda belirli kelimelerin tekrarı anlamsal doygunluğa yol açacaktır. Bu da konuşma sırasında tetiklenen olumsuz anıların ve duyguların yoğunluğunun azalmasına neden olur.

Olgunun ilginç sonuçlarından birisiyse, eğitim alanında karşımıza çıkar. Birçok öğretmen için günümüzde hala, tekrarlama ve ezber vazgeçilmez öğrenme teknikleri arasında yer almaktadır. Bunun bir sonucu olarak da ders anlatırken bazı bilgiler tekrar tekrar söylenir. Amaç bir sözcüğü öğrencinin çok defa duyması ve devamında bu sözcüğün akılda kalmasıdır. Ancak gördüğünüz gibi süreç tam da bu biçimde işlemez.

1962 senesinde Jakobovits ve Lambert tarafından üniversite öğrencileri arasında yapılan bir araştırma, çok sayıda yapılan tekrarın semantik doygunluğa erişilmesine neden olduğunu göstermişti. Yani tekrarlanan kelimeler ve elbette öğretilmeye çalışılan şey zaman içinde öğrencilere anlamsız gelmeye başlamıştı. Bu nedenle öğretmenlerin daha verimli öğrenme ve öğretme tekniklerini kullanmaları başarıyı arttıracaktır. Bu yazımız da bir fikir verecektir: Çok Değil Verimli Çalışın: Kasıtlı ve Kasıtsız Öğrenme Nedir?


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu