Tarih

Mayaları Neden Yanlış Anladık? Maya Takvimi Nedir ve Nasıl Çalışır?

Son birkaç on yılda Maya uygarlığı, ilgi alanlarımızı ve hayal gücümüzü derinden ele geçirdi. Nesiller boyu meraklı kaşifler, Orta Amerika’nın derin ormanlarına daldılar ve bu antik kültüre olan hayranlığımızın artmasına neden olan gömülü şehirleri, olağanüstü piramitleri, astronomik ve matematiksel harikaları keşfettiler.

Mayalar ilk yerleşim alanlarını MÖ 1000’li yıllarda kurmuş, MS 600’lü yıllarda ise medeniyetleri doruğa ulaşmıştı. Maya uygarlığı, Orta Amerika (Mezoamerika) boyunca yayılmıştı. Yucatán Yarımadası ve günümüz Guatemala’sının yanı sıra Belize, Honduras ve El Salvador’un bir kısmı ile Meksika’nın birkaç şehrini kapsayan bölgede varlıklarını sürdürdükleri bilinmektedir. Maya Uygarlığı, en kalabalık olduğu dönemde yaklaşık 2 milyon nüfusa sahipti.

Maya uygarlığı MS 800 ile 1000 arasında çöktü. İspanyol işgalcileri 1517’de Orta Amerika’ya giderken amaçları oradaki Maya medeniyetini yerle bir etmekti. Ama oraya vardıklarında Mayaları zaten çoktan uzaklaşmış olarak buldular. Dev binalar terk edilmiş, ormanın bir parçası haline gelmişti. Çöküşün nedenleri ile ilgili bir çok teori var. Bunların bazıları salgın hastalıklar veya deprem, asteroit çarpması gibi doğal afetler olabileceğini ileri sürüyor.

Mayaların en çok göze çarpan mirası taştan yapılmış büyük şehirleridir. Her biri 2 bin ila 20 bin kişiye ev sahipliği yapan yaklaşık 40 şehir inşa etmişlerdi.

Ancak sebebin bunlardan hiçbir olmadığını günümüzde biliyoruz. Bu medeniyetin geliştiği 250-800 yılları arasında bölge bol yağış aldı ve mahsul iyiydi. Bunun neticesinde de şehirler büyüdü ve zenginleşti. Fakat göstergeler 820’lerden sonra bölgenin 95 yıl süren bir kuraklık dönemine girdiğine işaret ediyor. Bütün büyük medeniyetler gibi Mayaların da ekonomik gücü esas olarak tarım ürünlerine bağlıydı. Kuraklık nedeniyle bu ürünler azalınca Mayalar siyasi gücünü yitirdi ve sonunda toplum çözüldü. Maya harabelerini inceleyen bilim insanları, Mayaların büyük şehirler ve anıtlar inşa etmek için çevredeki ağaçların çoğunu kestiğine inanıyorlar. Bunun sonuçları da onlar için ağır olmuştu. İnsanlar Maya şehirlerinden göç ettiler ve bu da nihayetinde medeniyetin çöküşü oldu.

Maya Takvimi Nedir? 2012 Yılında Neden Kıyamet Kopacağına İnandık?

Bulgular, Mayaların o dönemdeki diğer Amerikalı uygarlıklara göre oldukça gelişmiş olduğunu göstermekte. Özellikle, astronomi ve matematik alanlarında ileriydiler. Ayrıca, hiyeroglifler yazdıkları ve ağaç kabuklarından kâğıt ürettikleri bilinmektedir.

On yıl önce, 21 Aralık 2012’de dünyanın sonunun gelmesi gerekiyordu. En azından eski Maya takviminin bazı yorumcularının inandığı şey buydu. Bu teori Maya Uzun Sayım takvimi olarak adlandırılan şeye dayanmaktaydı. Tabii ki, 2012’nin kış gündönümü geldi ve geçti. Beklenen asteroit çarpması ya da herhangi bir felaket olmadı. Ancak Maya takvimi ve kıyamet günü takıntısı bir açıdan mantıklı. Sonuçta Mayalar, büyük ölçüde astronomik ölçümlere dayanan ve tarımsal olayları, dini törenleri ve daha fazlasını zamanlamalarına izin veren ayrıntılı bir zaman işleyişi sistemi geliştirmişti. Zengin ve ayrıntılı takvimleri, hem Maya ustalığının bir örneği hem de içerdiği kültürlere ilişkin içgörüler için onlarca yıldır arkeolojik ilgi görüyordu.

Ayrıca Mayalar mükemmel astronomlardı. Hemen hemen tüm binaları bir gözlemevi olarak inşa edilmişti. Bu sayede ayın, Mars’ın ve diğer gezegenlerin hareketlerini kataloglayan ayrıntılı tablolar oluşturmuşlardı. Maya astronomik hesaplamaları 1991 güneş tutulmasını bile doğru bir şekilde tarihlendirmişti. Tüm bu nedenler ile onların öngörülerine inanmak mantıklı gibi gözükebilir. Ancak ufak bir ayrıntı vardır.

Maya Takvimi Sadece Bir Tane Değildi

Mayalar, birbirine bağlı birkaç takvime sahipti. Birincisi, 260 gün süren ve sonra yeniden başlayan kutsal takvim ya da Tzolk idi. Bu takvim daha ziyade dini törenlerin planlanmasında kullanılıyordu. İkinci takvim, 365 gün süren ancak Dünya’nın güneş etrafında dönmesi için gereken fazladan çeyrek günü hesaba katmayan Haab takvimi idi. Haab ve Tzolk’in takvimleri, yaklaşık 52 yıl yani 18980 gün süren Takvim Turu adı verilen bir döngü oluşturmak için birlikte kullanılıyordu. Bu sayı, 260 ve 365’in en küçük ortak katı idi. Yani iki takvimin buluştuğu ilk noktaydı. Bir Takvim Turu bittikten sonra da diğeri başlıyordu.

Bu iki takvim her 52 yılda bir tekrarlandığından, Mayalar daha uzun zaman dilimlerini takip etmek için başka bir yola ihtiyaç duydular. Bu ihtiyaç onları, ayrı bir zaman tutma sistemi olan Uzun Sayım takvimini geliştirmeye yöneltti. Uzun Sayım takvimi aslında 20 tabanlı bir sayı sistemini temel almıştı. İşte bu takvim nedeniyle de kıyamet günü senaryoları ortaya çıktı. Uzun Sayım Takvimi kıyameti tahmin edemese de uzun zaman dilimlerini kapsamakta iyidir. 

Bir kıyamet günü öngörmeyen Maya Uzun Sayım Takvimi, dört noktayla ayrılmış beş hiyeroglif olarak yazılmış tarihleri ​​içermektedir.

Uzun Sayım Takvimi Nasıl Çalışır?

Bu takvimde tarihler, 13.0.0.0.0 gibi dört noktayla birbirinden ayrılmış beş sayı olarak yazılır. (Mayalar bunları elbette rakamlarla değil, hiyeroglifler ile temsil ediyordu.) En sağdaki konuma k’in denir. Burası günler ilerledikçe bire birer büyür. Yani 13.0.0.0.0 tarihinden bir gün sonra 13.0.0.0.1 gelir. 20’lik taban kullandıkları için sayma işlemi 13.0.0.0.19 olana kadar devam eder. Sonrasında da sıfırlanır ve 13.0.0.1.0 biçiminde yazılır. Sağdan ikinci bu konumun adı uinal’dır.

Bu takvimi bir nevi araba kilometre sayacı gibi düşünebilirsiniz. 13.0.0.1.0’dan sonraki gün 13.0.0.1.1 olur ve 13.0.0.1.19’a kadar yine devam eder. Sonrasında da 13.0.0.2.0 olacaktır. Sayma işlemi bu biçimde devam eder. Ancak üçüncü pozisyon olan tun’a geçmeden önce yalnızca 17’ye kadar uinal ilerler. Yani 13.0.0.17.0’dan sonraki gün, 13.0.1.0.0 olacaktır. Böylece her tun, 20 günlük 18 blok yani 360 gün olur.

Bir sonraki basamak K’atun (7200 gün) olarak bilinir. Bu 360 lük 20 blok anlamına gelir. En soldaki basamak ise b’ak’tundur. Her b’ak’tun 144.000 gün uzunluğunda veya 400 yıldan biraz daha azdır. Maya inanışına göre de 13 b’ak’tun, tam bir yaratılış döngüsünü temsil etmektedir. İşte bu nedenle, ortada bir kehanet falan olmasa da, 13.0.0.0.0 yani 21 Aralık 2012 tarihi bir çok kişiyi dünyanın sonunun geldiğine inandırmıştır. Sonucunda hala Maya takvimi işlemeye devam ediyor. Yaptıkları bu olağanüstü hesaplamalar da antik medeniyetlere bir kere daha hayranlık beslememizi sağlıyor.



Kaynaklar ve ileri okumalar:


Dip Not

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konularda ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu