
Bir fotoğrafta yakalanan şey asla değişmez. Bir resme her baktığınızda aynı nesneleri ve renkleri görürsünüz. Bazı insanların da benzer bir hafızaya sahip olduğu söylenir. Gerçekten de bazı kişiler yıllar önce okuduğu bir şiirin tüm dizelerini, ya da ortaokul sınıf arkadaşlarının tüm isimlerini hatırlar. Bu biçimde etkileyici ezberleme yeteneğine sahip olan kişilerin genellikle fotoğrafik hafızaya sahip olduğu söylenir. Fotoğrafik hafıza terimi, tüm zamanlar boyunca görülenleri tam olarak hatırlama yeteneğini akla getirir. Ancak, bellek bu şekilde çalışmaz.
Bilim insanlarına göre bu kavram yaygın olarak kullanılsa da fotoğrafik hafıza diye bir şey yoktur. Fotoğrafik hafıza iddiasının temeli 1970 yılında Charles Stromeyer tarafından yapılan bir çalışmaya dayanır. Ancak bu çalışmayı izleyen başka çalışmalar yapılmamış, bu iddianın dayandığı testler de bilim insanlarının gözetiminde uygulanmamıştır. Ancak bazı insanlarda eidetik hafıza yeteneği mevcuttur. Bu kişiler bir görüntüyü yalnızca bir kez gördükten sonra herhangi bir anımsatıcı cihaz kullanmadan kolayca anımsayabilirler.

Bazı insanlar fotoğrafik bellek ve eidetik bellek terimlerini birbirinin yerine kullanır. Ancak bu iki fenomen farklıdır. Fotoğrafik hafızaları olduğuna inanan insanlar, görselleri çok uzun süreler boyunca veya ayrıntılarda değişiklik yapmadan kalıcı olarak hatırlayabildiklerini söyler. Ancak, eidetik hafıza veya fotoğrafik hafıza konusunda çok az bilimsel fikir birliği bulunur. Her ikisi de kesin olarak test edilmesi zor fenomenlerdir. Beynin gördüğü şeyleri hatırlaması görsel bellek ile ilgilidir. Gözlerimiz bir dereceye kadar lens gibi çalışır. Ancak hafızamız her ayrıntıyı yakalayan bir fotoğraf makinesine benzemez. Hatırlayacağımız şeyler, çok dikkat ettiğimiz şeylerdir. Seçici dikkat, sadece önemli kısımlara odaklanmamızı ve kaydetmemizi sağlar. Daha sonra, hatırlama esnasında, zihin boşlukları doldurur.

Fotoğrafik Hafıza Gerçek midir?
Kısa cevap muhtemelen değil. Bir zamanlar, nüfusun sadece yüzde 60’ının görsel öğrenenler olduğu, yani görsel uyaranlarla elde edilen bilgiyi korudukları düşünülüyordu. Ancak sonrasında aslında hepimizin bilgiyi aynı biçimde edindiğimizi öğrendik. Ancak görsel öğrenme, teorik olarak fotoğrafik bellekten farklıdır. Görsel hafıza, esas olarak beyindeki arka paryetal korteks tarafından kontrol edilir. Bu, beynin görsel uyaranların işlendiği ve görüntülerin saklandığı bölümüdür. Çoğu insan için burada bulunan görüntüler, atılmadan veya kısa süreli belleğe aktarılmadan önce yalnızca birkaç kısa saniye saklanır. Ancak görsel hafıza fotoğrafik hafızada olduğu gibi büyük iddialara sahip bir ‘yetenek’ değil. Bu sadece insan beyninin gördüklerini işlemesinin bir sonucu olarak her insanda bulunan bir hatırlama yöntemi.
Fotoğrafik hafızaya en yakın şey yukarıda da bahsettiğimiz gibi eidetik bellek denen şeydir. Bu bellek türü çocukların %15’inde gözlenir ancak yetişkinlerde var olup olmadığı bilinmemektedir. Eidetik hafızası olan birine bir görüntü gösterilirse, sanki ekran görüntüsü yakalar gibi kısa süreliğine bu görüntünün tüm detaylarını anımsayabilir. Kapsamlı araştırmalar, eidetik görüntülerin varlığı ile herhangi bir bilişsel, entelektüel, nörolojik veya duygusal ölçü arasında tutarlı bir ilişki göstermemiştir.
Bellek Şampiyonları
Bu noktada hatırlama yeteneği ile dikkat çeken istisnai insanlar elbette vardır. Örneğin Teddy Roosevelt sanki önünde oturuyormuş gibi bütün gazete sayfalarını ezbere okuyabiliyordu. Kim Peek okuduğu 9000 kitabın her kitabın her kelimesini ezbere biliyordu. Arturo Toscanini, görme yeteneği notaları okuyamayacak kadar zayıfladıktan sonra ezberden operalar yönetti. Çin’den Lu Chao’da ezberleme tekniklerini kullanarak pi’nin ilk 67.890 hanesini okudu. Ancak aslında bu olağanüstü zihinlerin arka planında biraz genetik, biraz da eğitim yoluyla edinilmiş olağanüstü ezberleme becerisi bulunmaktadır. Bu kişilerin de hafızaları hafızaları kamera işlevi görmez.

Lu Chao gibi insanlar, bilgileri kaydetmelerine yardımcı olmak için anımsatıcı teknikler kullanırlar. Doğru sırayla 67.000 rakamı hatırlasa da, Chao bir dahi değildir. Lu’nun büyük miktarda bilgiyi kodlama konusunda doğuştan bir yeteneği yoktur. Yine de telafi etmek için iyi bir numara bilmektedir. Binlerce basamağı hatırlamak için Lu, lokus adı verilen bir hafıza tekniği kullanmıştır. Hafıza sarayı yöntemi olarak da bilinen yöntem, öğrenmeye ve hafızaya yardımcı olmak için uzamsal veya çevresel ipuçları kullanır.

Görüntü ve gerçekleri hatırlama becerisi kişiseldir. Bu beceri genlerimize, beynin gelişim düzeyine ve yeni bir haber karşısında sahip olduğumuz dikkat seviyesine bağlıdır. Hafızamı hangi etkenler şekillendiriyor olursa olsun, hafızamız asla zihinsel fotoğraflar oluşturmaz. Bunu yapmayı fotoğraf makinelerine bırakmak daha yerinde olur.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Is photographic memory real? Not quite, but there’s something that comes close; Bağlantı: https://www.zmescience.com/
- Does Photographic Memory Exist?; Bağlantı: https://www.scientificamerican.com
- Can You Train Your Brain to Get a Photographic Memory?; Bağlantı: https://www.healthline.com/
Matematiksel