Aslında her matematikçi bir miktar ilginçtir ancak bazıları var ki gerçekten diğerlerinden bir adım öne çıkar. Bilim yazarı Clifford A. Pickover, Sayıların Büyüsü adlı kitabında en ilginç beş matematikçiyi aşağıda okuyacağınız isimler olarak belirlemiştir.
Biz de kendilerini ilginç yönleriyle tanıtmaya çalışalım sizlere…
1. Paul Erdös (1913 -1996)
Tarihteki en heyecan verici matematikçilerden biri olan bu Paul Erdös, hayatını matematiğe adayarak, bir işe ya da eve sahip olmadan yaşamıştır.
Hayatının son senesinde, 83 yaşında, hala teoriler üretiyor, dersler veriyor, matematiğin genç işi olduğu yaygın inanışını reddediyordu. Bu konuyla ilgili olarak bir keresinde: “Bunaklığın ilk göstergesi birinin teoremlerini unutmasıdır. İkincisi fermuarını kapamayı unutmasıdır. Üçüncüsü ise açmayı unutmasıdır,” demiştir Erdös .
The Man Who Loved Only Numbers adlı kitabın yazarı Paul Hoffman şöyle der: “Erdös, problemler üzerinde tarihteki tüm matematikçilerden daha çok düşünmüştür ve kendisine ait 1,500 çalışmanın tüm detaylarını tekrar belgeleyebilecek güçtedir.
Kahve ile destekleyerek, günde 19 saat matematikle uğraşır, bir arkadaşı yavaşlaması için baskı yaptığında hep aynı cevabı verirdi: “Mezarda huzur içinde yatacak çok vakit olacak.”
Biraz daha fazla bilgi edinmek isterseniz işte size diğer detaylar: Zavalı Büyük Yaşlı Adam: Paul Erdös
2. Srinivasa Ramanujan (1887-1920)
Kendisi Hindistan’ın en zeki matematikçisi ve 20. yy. ‘ın en büyük matematikçilerinden biri olmuştur. Fakir bir aileden gelen, çekingen ve zorlukla konuşabilen bir çocuk olan Ramanujan’ın matematikle olan ilişkisi bir arkadaşından aldığı ve bir haftada bitirdiği kitapla başlamıştır. Matematik eğitimi alamadığı için, matematiksel gerçeklere ulaşmakta sıra dışı yöntemler kullanmıştır.
Matematikçi G.H. Hardy’e göre: “Matematiksel kanıtla ilgili fikirleri en anlaşılmaz olanlarıydı. Tüm sonuçları, yeni ya da eski, doğru ya da yanlış, kendisinin bile kesin olarak açıklamakta güçlük çektiği dolambaçlı yollar, deliller ve başlangıçlarla elde edilmişti.”
Ramanujan, 1903’te Madras Üniversitesi tarafından bir burs almış; fakat bir sene sonra sadece matematikle ilgilenip, diğer konuları boşladığı için bursunu kaybetmiştir. Trinity Üniversitesi’nde profesör olan Hardy, Ramanujan’ın ona yazdığı ve şu anda tarihi kabul edilen, 100 teorem kapsayan bir mektupla onu Cambridge Üniversitesi’ne kabul etmiştir.
Birkaç yıl sonra Ramanujan, katı vejeteryenliği yüzünden zayıflamış ve tüberkülozdan ölmüştür. O dönem içerisinde sonradan kaybolan sayfalara 600 teorem yazmıştır.
Bu kağıtlar ancak 1976’da bulunabilmiş ve Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nden Profesör George Andrews tarafından “Ramanujan’nın Kayıp Defteri” ismiyle derlenmiştir. Ramanujan’nın birçok teoremi, cebir sayılar teorilerindeki modern teoremler arasında yer almıştır.
Onu daha fazla tanımak isterseniz: Ramanujan: Sonsuzluğu Bilen Adam
3. Pisagor (MÖ 580-500)
Aynı zamanda bir filozof olarak Pisagor, matematik, astronomi ve müzik teorisinde birçok gelişmeye sebep olmuştur. Filozof Bertrand Russell, “Pisagor, bugüne dek yaşamış insanlar içinde entelektüel açıdan en önemli olanıdır; zeki olsa da olmasa da” demiştir.
Pisagor, aynı zamanda tarihte en çok hakkında teori üretilen matematikçilerdendir; çünkü öğretileri ve okulunda uyguladığı bir sürü tuhaf kural günümüzde halen ilgi çekmektedir.
Kendisi hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz buraya göz atabilirsiniz: Pisagor Gerçekten Bir Katil miydi?
4. Theodore Kaczynski (1942 – )
26 Mayıs 1996 tarihli New York Times “Bir dahiyi, yalnızlık, azim, gizlilik ve titizlikle donatıp, matematiğin gizemi teknolojinin tehlikesinin içine girmesini sağlamak ve onu asla sevmemek, onunla asla arkadaş olamamak … işte evinin Kaczynski’ye yaptı buydu,” diye yazılmıştır.
Kendisi, Harvard Üniversitesinden mezun olmuş, sonra Michigan Üniversitesinde matematik alanında doktora yapmış ve Berkeley Üniversitesinin o döneme değin en genç öğretim üyesi olarak görev almıştır.
Buraya kadar herşey normal gözükse de IQ’su 170 olarak bilinen bir insana göre birçok tuhaf huyu göze çarpıyordu: aşırı (patolojik) utangaçlık, vücut seslerine aşırı duyarlılık, sürekli bir sallanma alışkanlığı, mikrop ve hastalık gibi sağlık konularında aşırı hassasiyet.
Okuldaki odası biriktirilmiş ve etrafa dağıtılmış yiyeceklerle dolmuş, korkunç bir kokuya sebep olmuştu öğretmenlik yaptığı 2 yıl boyunca.
Ancak Kaczynski Berkeley üniversitesindeki görevinden istifa edip, 25 yıllık bir yalnızlığa kapatmıştır kendisini devamında ormanın içinde bir kulübede ve yaşamını tamamen kendi kendine sürdürmenin yollarını aramıştır.
Ancak endüstriyel gelişmenin yaşam alanını gittikçe daha çok daralttığına ve çevresindeki doğanın sürekli olarak tahrip edildiğine şahit olması, kendisini önce ufak tefek sabotaj eylemlerine, daha sonra ise kararlı ve planlı bombalamalar yapmaya itmiştir.
Bir American Airlines uçağına yerleştirdiği patlamayan bombayla işlediği suçlar “federal suç” kapsamına girmiş ve FBI’ın hakkında dosya açmasına neden olmuştur. University ve Airline kelimelerinden gelen “UN ve A” kısaltmaları ile birlikte bombacı anlamına gelen “bomber” kelimesinin birleşmesinden oluşan Unabomber takma adı ile anılmaya başlamıştır bu tarihten sonra.
1978’den 1995’e kadar 16 bombalama eylemi yapmış, 3 kişinin ölümüne neden olmuş ve sonunda Kaczynski şartlı tahliye ihtimali olmayan ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır.
5. John Nash (1928 – 2015)
Oldukça parlak bir matematikçi olan Naslı, Ekonomi dalında 1994 Nobel Ödülü’nü almıştır. 1950’de Princeton Üniversitesi’nden mezun olan John Nash, oyun teorisi alanının modern ekonomide çok önemli bir hale gelmesini sağlayan teoremini formül haline getirmiştir.
Kendisine 1959 yılında yapılan muayene sonucu kendisine şizofren teşhisi konmuş, gençken zekasından bahsedilen Nash, hayatının geri kalan kısmını şizofreninin bir içinde bir dışında geçirmiştir.
Nash, sessiz kişiliğiyle, tahtaya durmadan tuhaf denklemler yazan ve rakamların gizemlerini araştıran birine dönüşmüştür zamanla. John Naslı bir keresinde, “Matematikle delilik arasında direk bir ilişki olduğunu söyleyemem ama büyük matematikçilerin delilik ve şizofreni gibi bulgulardan mustarip olduklarına şüphe yok denebilir,” demiştir. John Nash ile ilgili en bilindik biyografi örneği, Sylvia Nasar’ın “A Beautiful Mind” adlı yapıtıdır.
Matematiksel