Toplum ve Yaşam

Dünya’da Onca Sorun Varken Neden Uzay Araştırmalarına Yatırım Yapıyoruz?

Hepimiz Dünya’da bir dolu sorun olduğunu çok iyi biliyoruz. Açlık, susuzluk, savaşlar, doğal afetler, salgınlar, iklim değişikliği, ekonomik adaletsizlik ve daha nicesi… Tüm bu sorunları çözebilmek içinse insanlığın kolektif çabası ve yatırımları gerekiyor. Peki bu durum, saydığımız sorunlarla doğrudan ilişkisi olmayan bilimsel çalışmaların israf olduğu anlamına gelir mi?

Neden Uzay Araştırmalarına Yatırım Yapıyoruz?

Bu sorunun ardından uzay araştırmaları gibi maliyeti yüksek yatırımlar potaya girmiş oluyor. Çünkü uzaya gitmek Dünya’daki sorunları çözmemizi sağlamaz. Mesela James Webb teleskobunu düşünelim. Ocak 2022’den beri çalışan James Webb, aradan 2 yıldan biraz fazla geçmesine rağmen evren hakkında bir sürü yeni şey öğrenmemizi sağladı.

Fakat Webb’in yapımı 20 yıldan fazla sürdü ve 10 milyar dolara mal oldu. Bu noktada bazı insanlar “Neden açlığa çare bulmak yerine bir teleskop için bu kadar para harcıyoruz?” diye sorabiliyorlar. Haksız değiller. Sonuçta Amerika, o 20 yıllık emek ve 10 milyar dolarla toplumun karşılaştığı bir sürü sorunu çözebilirdi.

Neden Uzay Araştırmalarına Yatırım Yapıyoruz?
James Webb Uzay Teleskobu’nun önden görünüşünü gösteren bu çizim, güneş kalkanını ve altın aynalarını göstermektedir.

Peki neden Amerika ve diğer birçok ülke, onca soruna rağmen uzay araştırmalarına yatırım yapıyor? Uzay araştırmaları sandığımızdan daha fazla toplum ve Dünya için faydalı olabilir mi? Gelin bu soruları tartışalım.

Uzay Araştırmalarına Yatırım Yapmamızın Sebebi Sadece Merak mı?

Evrenin kendisini incelediğimizde, yani ona bilimsel bir şekilde yaklaştığımızda temel araştırma adını verdiğimiz bir süreci işletmiş oluyoruz. Çoğu bilim insanı için temel araştırma yapmanın ardında pratik bir motivasyon yoktur. Daha çok bilinmeyeni, evreni merak ettiğimiz için temel araştırmalarla ilgileniriz. Bu bakımdan onca soruna rağmen hala uzay araştırmalarına para harcamamızın sebebi merak diye düşünebilirsiniz. Ancak merak her ne kadar önemli olsa da asıl sebep bu değildir.

Sırf sadece meraktan uzay araştırmalarına para harcıyor olsaydık bu pekala israf olarak görülebilirdi. Çünkü entelektüel açıdan bu tarz şeylerle uğraşmak güzel olsa da, uzun vadede insanlığa katkısı olmazdı. Fakat bu tarz araştırmalarda bulunmamızın tek sebebi merak değildir. Buna en güzel örneklerden birisi CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’dır.

Neden Uzay Araştırmalarına Yatırım Yapıyoruz?
Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC), Dünya’nın en büyük ve güçlü parçacık çarpıştırıcısıdır. Aynı zamanda Dünya’nın en büyük makinesidir. CERN’de 1998 ve 2008 yılları arasına 100’ü aşkın ülkeden 10.000 bilim insanı ve mühendisin yanı sıra 100’ün üzerinde üniversite ve laboratuvarın katılımıyla inşa edilmiştir. Cenevre yakınlarında, 27 kilometre uzunluğunda ve derinliği 175 metreyi bulan bir tünel boyunca uzanır.

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, en çok eleştirilen yatırımlardan birisidir. İnşa edilmesi 10 milyar dolardan fazla tutan bu çarpıştırıcıyı çalışır durumda tutmak için çok büyük miktarda da enerji gerekiyor. Yapım amacı bizi Standart Model‘in ötesine taşıması olsa da, Higgs bozonundan başka farklı bir şey keşfedemedi. Çarpıştırıcı bu nedenle eleştiri yağmuruna tutuldu.

Fakat yine de Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın insanlığa hiçbir faydasının olmadığını söylemek yanlış olur. Çünkü onun sayesinde dedektör teknolojisinden hassas şekilde kontrol edilen yüksek alan elektromıknatıslarına, veri işleme ve işlem hacmindeki ilerlemelerden bilgi paylaşımına kadar, parçacık fiziğinin sınırlarını daha önce hiç olmadığı kadar zorladığımız birçok gelişmeye imza attık.

World Wide Web’in kendisi bile 30 yıldan fazla bir süre önce CERN’de icat edildi. Bu nedenle bugün yaptığımız teknolojik ilerlemeler, hiç şüphesiz gelecek yıllar boyunca pratik faydalar sağlayacaktır.

En Çok Eleştiri Alan Yatırımlardan Biri de Apollo Programıydı

Açlık, yoksulluk gibi sorunları düşündüğümüzde en çok karşı çıkılan yatırımlardan biri de Apollo programıydı. Çünkü Ay’a gitmek gerçekten de açlık ve yoksulluğa karşı bir çözüm sunamaz. Çözüm sunmadığı gibi, Ay’a gitmek için bugünün parasıyla 200 milyar dolardan fazla harcama yapmanız gerekir. Bu gerçekten de oldukça büyük bir değer.

Fakat Apollo programının yatırım getirisi de ona yapılan yatırım kadar büyüktür. Bu nedenle Apollo görevlerini israf olarak görmek doğru değildir. Mesela bu programın en bariz yatırım getirilerinden biri bilgisayar teknolojisindeki gelişmelerdir.

Neden Uzay Araştırmalarına Yatırım Yapıyoruz?
Daha sonra Apollo programındaki bu konsept, 1970’lerin başında uçaklara takılan fly-by-wire teknolojisinin gelişmesini sağladı. Bu teknolojide kranklar, kasnaklar ve hidrolikler içeren mekanik bağlantılar kullanmak yerine uçuş elektronik olarak kontrol edilir. Günümüzdeki uçuş kontrolleri de bilgisayarlar tarafından koordine edilir. Görselde NASA’nın geliştirdiği fly-by-wire teknolojisini görüyorsunuz. (Kaynak: NASA)

Apollo görevlerinde kullanılan uzay araçlarındaki bilgisayarlar günümüze göre çok çok ilkeldi. Bu bilgisayarlar, yalnızca yaklaşık 74 KB ROM ve 4 KB RAM’e sahipti. Günümüzde kullandığımız son model telefonlarsa genelde 6 ya da 8 GB RAM’e sahip. Buna rağmen Apollo görevlerindeki bilgisayarlar astronotları Dünya’dan yaklaşık 380 bin km ötedeki Ay’a götürdü.

Ancak elbette Apollo programının tek faydası bu değil. İşte sizin için bu görevin birkaç faydası:

  • Yarış arabası sürücülerinden tıbbi hastalara kadar kullanımı olan soğutma kıyafetleri
  • Diyaliz makinelerinin iyileştirilmesi
  • Boru hatlarının donmasını engelleyen geliştirilmiş köpük yalıtımı
  • Yanmaz tekstiller
  • Su arıtma teknolojisindeki iyileştirmeler
  • Evlerimizi ısıtma/soğutmada kullanılan metalize folyo izolasyonu
  • Tehlikeli gaz izleme sensörleri
  • Stadyum kubbeleri ve çatı kaplaması
  • Deprem simülasyonu ve stres testi iyileştirmeleri
  • Solar paneller
  • Otomatik implante edilebilir defibrilatör (kalbiniz durduğunda elektrik şoku vererek kalbinizi yeniden çalıştıran kalbe yerleştirilen minik bir cihaz) ve çok daha fazlası.

Aslında Her Gün Uzay Araştırmalarından Fayda Görüyoruz

Uzay araştırmaları genelde belli bir dönemi kapsayan uzun soluklu projelerdir. Bunun en güzel örneği sanırım Uluslararası Uzay İstasyonu, kısaca ISS’dir. ISS’te 23 yıldan beri yaşıyoruz, istasyonda sürekli astronotlar var. Ve istasyonda bu zamana kadar 3000’den fazla deney yaptık. Bu deneyler sayesinde de birçok alanda gelişme yaşandı, yaşanmaya devam ediyor.

Soldan sağa NASA astronotu Mark Vande Hei ve Shane Kimbrough, JAXA astronotu Aki Hoshide ve NASA astronotu Megan McArthur, uzay istasyonunda yetiştirdikleri biberlerle poz verirken. ISS’te acı biber yetiştirmek ilk başta komik gelmiş olabilir. Ancak bu deney sayesinde hem mikroyerçekiminde bitkilerin nasıl yetiştiğini inceliyorlar hem de gezegenimiz için yeni tarım olanaklarını araştırıyorlar. E tabi bir de menülerine yeni bir besin eklenmiş oluyor. Malum, uzayda yemekler Dünya’daki kadar çeşitli değil. (Kaynak: NASA)

ISS’in bize sağladığı birçok kazanç var ama bazılarından kısaca bahsedelim. Örneğin;

  • İstasyonda yürütülen protein kristali büyütme çalışmalarından geliştirilen ilaçlar, kanser tedavilerinde ve yapay kan üretiminde kullanılıyor.
  • ISS’in teleskoplarından biri olan olan NICER (Neutron Star Interior Composition Explorer) için geliştirilen X ışını teknolojisi sayesinde tıbbi görüntüleme teknolojilerimiz de gelişiyor.
  • Yine istasyonun ECOSTRESS veri yükünden elde edilen veriler, şehir yüzeyleri tarafından emilen ısıyı azaltmak, yangın riskini azaltmak ve çiftçilerin tarlalarını verimli bir şekilde sulamasına yardımcı olmak amacıyla kullanılıyor.

Sonuç olarak;

Uzay araştırmaları birer israf değildir. Fakat elbette her uzay yatırımının insanlığa yukarıda saydığımız gibi katkılar sağlama zorunluluğu yoktur. Yine de fark etmemiz gereken önemli bir şey var. Eğer başlangıçta saydığımız sorunlara çare bulmak istiyorsak, temel araştırmalara kaynak ayırmamız gerekiyor. Çünkü doğal ve beşeri süreçleri tam anlamadan sorunları çözmeye çalışmak, genelde geçici bir çözüm üretmemize sebep olacaktır. Yanı sıra, bu sorunları çözmek için insanlığın kolektif çabası da şart.


Kaynaklar ve İleri Okumalar

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Erdemli insanların yetişmesinde en önemli unsurun eğitim olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimime matematik eğitimi üzerinden devam ediyorum. Kitap okumayı yazarların zihinlerine, düşünce dünyalarına girmek olarak gördüğümden kitap okumak benim için boş zaman aktivitesinden çok daha farklı bir konumdadır. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu