
İnsanlık tarihinde son 25 yılda yaşanılan gelişmelerin, önceki 150 yıla bedel, hatta daha fazla olduğu söylenir. Peki, sizce insanların duyguları olduğu ve çalışan birine insanca muamele yapmanın işe yaradığı ne zaman fark edilmiştir?
Tarihin çok eski olmaması sizi şaşırtacaktır. 1932 yılında yapılan Hawthorne Deneyleri iş hayatında duyguların da yer aldığını ve insanların aslında birer makine olmadığını ortaya koydu. Bu araştırmadan sonra sosyal bilimciler incelendiğinin farkına vardığında deneğin davranışında meydana gelen değişme anlamına gelen Hawthorne etkisi terimini kullanmaya başladılar.
İşletmelerin yeni kurulduğu dönemlerde patronların tek derdi daha fazla üretim yapmak ve daha fazla kazanmaktı. Henüz tüketiciyi ya da çalışanı koruyan yasalar çok gelişmemişti. Kalkınma hamlesindeki ülkelerde talep oldukça fazlaydı.
Çok büyük bir alım potansiyeli olduğundan bu durum, üretim ne kadar artırılabilirse, o kadar kar elde edileceği anlamına geliyordu. Maddi olanağı olan herkes yen çıkan ürünlere ulaşmak istiyordu. Ancak bunun için sıra beklemeleri gerekiyordu. Dolayısıyla “çok üreten, çok satar” anlayışı hakimdi.

Çok üretip çok satmanın en temel yöntemi de insanları deyim yerindeyse köle gibi çalıştırmaktı. Minimum maliyet maksimum kazanç demekti. Bu nedenle sıkı yönetimle çok çalıştırmak işletmenin karını artıracaktı. Diğer varsayımlar biraz daha acımasızdı. “Çalışanlar otorite ile yönetilmelidir. Yönetici duygularıyla değil, mantığıyla hareket etmelidir. Çalışanlar isteksiz ve tembel olduklarından emir verilerek yönlendirilmelidir. Önemli olan çalışanın değil işletmenin çıkarlarıdır, bu nedenle işletme amaçlarının benimsenmesi sağlanmalıdır.” biçimindeydi.
Hawtorne Etkisinin Anlaşılması: Hawthorne Deneyleri
Bu araştırma insanların rasyonel olduklarını yani para vererek her istenilenin yaptırılabileceğini ispatlamak için yapıldı. Bir çalışan daha çok para kazanmak için verilen her işi yapardı. İnsanlar çalışmadıklarında cezalandırılacak (para kesintisi) ve çok çalıştıklarında ödüllendirilecekti (ek ödeme). Bu sayede işletme istediği üretim seviyesine kolayca ulaşabilirdi.
Mevcut sistem çalışanı tembel ve işten kaytarmaya meyilli olarak görüyordu. Eğer iyi gözetlemezseniz çalışanlar kolay para kazanma eğiliminde olduklarından mutlaka sistemi kendi çıkarlarına kullanırlardı.

1930’ların sonlarında Western Elektrik Şirketi Chicago yakınlarındaki Hawthorne fabrikasında çalışan işçilerin üretkenlik düzeyini incelemek için araştırmacılar kiraladı. Elton Mayo önderliğinde bir grup psikolog 6 yıl süren bazı deneysel araştırmalar yaptılar. Bu deneylerde işçiler çeşitli ortam şartlarında gözlemlendiler.
Deneylerden birisi ışıklandırmanın artması üretkenliği arttım hipotezini test ediyordu. Önce araştırmacılar üretkenliği ya da ürünü ölçtüler. Sonra aydınlatmayı arttırıp ürünü ikinci kez ölçtüler. Üretkenlik artmış ve hipotezi destekleyen bir sonuç ortaya çıkmıştı. Ama araştırma ekibi aydınlatmayı azalttıklarında üretkenlik tekrar artış gösterdi. Araştırmacılar neye uğradıklarını şaşırdılar.
Devamında çalışma süresi ve molalar, ücretlendirme sisteminde değişiklikler gibi konularda da deneylerine devam ettiler. Ancak hiçbirinin verimliliği önemli ölçüde etkilemediği ortaya çıktı. Sonuçların neden beklenilenden farklı çıktığı işçilerle yapılan mülakat neticesinde anlaşıldı. Çalışanların tutumları birileri onların çalışmalarını inceliyor olduğunda değişiyordu.

Hawthorne Deneyleri Sonuçları Nelerdir?
Hawthorne Deneyleri beklenilenin aksine çalışanların birer makine olmadıklarını yani rasyonel olmak yerine duygusal davranma eğiliminde olduklarını gösterdi. Bu durum, klasik yönetim yerine insan ilişkilerine önem veren yönetim yaklaşımlarının geliştirilmesi gerektiğini ortaya koydu ve yeni bir çağ açtı. Işıklar azaltıldığında ya da çalışma şartları daha da güç hale getirildiğinde verimliliğin azalması gerekirken artmasının nedeni insanın sosyal bir varlık olması ve çalışma grubundan etkilenmesiydi.
İşçiler gözlemlendiklerini bildikleri için verimliliği düşürmek yerine daha da artırmış ve böylece işlerini kaybetmeyeceklerini düşünmüşlerdi. Bunu yaparken çalışanlar birbirini etkilemiş ve grubun performansını daha da artırmışlardı. Bu durum daha sonraları Hawthorne etkisi olarak bilinmeye başlandı.
Bunlar hala geçerli, benim ya da arkadaşımın çalıştığı yerde bunların hepsi var diyorsanız, gerçek dünyadasınız yani sizi hayal dünyasından çoktan çıkarmışlar demektir. Çünkü, bu söylenenlerin mevcut bazı işletmelerde geçerli olduğunu fark etmeniz, modern dünyanın hala geleneksel şekilde yönetildiğinin bir göstergesidir.
Elbette çalışanın refahını düşünerek uzun vadeli yatırım yapan işletmeler de bulunmaktadır. Hatta çalışanlarını bir şekilde işletmeye ortak edip, aynı gemide ilerleme bilinci yaratarak sürdürülebilirlik sorununu aşarken rekabet gücünü artıran işletmeler de mevcuttur.
Bu nedenle, eğer seçme şansınız olursa çalışmayı düşündüğünüz yerin mevcut çalışanları ile olan iletişimine bakarak karar vermeniz tavsiye edilir. Asıl kıymetli kaynağın insan olduğunu fark eden işletmelerin vazgeçilmez bir parçası olmanız dileğiyle. Ayrıca göz atmak isterseniz: Yakın Gelecekte Teknoloji Nedeniyle Var Olmayacak Meslekler
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Elton Mayo: The Human Problems of an industrial civilization. New York: Macmillan. https://www.library.hbs.edu/
- Kendra Cherry; The Hawthorne Effect and Behavioral Studies; Yayınlanma Tarihi: 13 Ekim 2020 Yayınlandığı Yer: Verywellmind; Bağlantı: https://www.verywellmind.com/
- Hawthorne Effect; Yayınlanma tarihi: 23 Mart 2022; Bağlantı: https://www.investopedia.com/terms/h/hawthorne-effect.asp
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel