Tarih

Blue Peacock: Soğuk Savaşın Muhtemelen En Garip Nükleer Silahı

Blue Peacock projesi "tavukla çalışan ilk nükleer bomba" olarak da anılmaktadır.

Gizli askeri operasyonlara, gerçek amaçlarını gizlemek için verilen kod adlarından bazılarını duymuş olabilirsiniz. İngilizler’in potansiyel bir Sovyet saldırısını durdurmanın bir yolu olarak düşündükleri Blue Peacock (Mavi Tavuskuşu) adı verilen gizli operasyonu hem adı hem de işleyişi ile bunlardan en ilginçlerinden biriydi.

Blue Peacock: Soğuk Savaşın Muhtemelen En Garip Nükleer Silahı

Gizli askeri projelerin gerçek doğasını gizlemek için genellikle bir kodlama sistemi kullanılmaktadır. İngilizler de bu amaçla 2. Dünya Savaşı’nın sonundan 1950’lerin sonlarına kadar, Rainbow Codes (Gökkuşağı kodları) adı verilen bir sistem kullandılar. Her kod adı, bir grup renk arasından rastgele bir renk ve bir grup isim veya canlı adının birlikte kullanılması ile oluşturuluyordu.

Örneğin Blue Duck bir denizaltı karşıtı füzeydi. Blue Lagoon ise bir kızılötesi dedektördü. Green Cheese nükleer bir gemisavar füzeydi. Blue Peacock da rastgele seçilen iki kelimenin eşleşmesinin sonucunda ortaya çıkan bir isimdi. Tavus kuşları ile hiçbir ilgisi yoktu. Ancak işin ilginç tarafı tavuklar ile çok da yakın ve garip bir ilişkisi vardı.

Soğuk Savaş Nükleer Silahlanma Yarışını Nasıl Ateşledi?

Blue Peacock Projesi: Soğuk Savaşın Muhtemelen En Garip Nükleer Silahı
Berlin’de, Sovyet tankları sık sık NATO güçleriyle karşı karşıya geldi. Soğuk savaş dönemi boyunca nükleer silahlar İngiltere için güç ve prestij aracı idi. Ayrıca Sovyetler Birliği’ne karşı bir caydırıcılık unsuru olarak da görülecekti.

İngiltere nükleer çalışmalara ABD ile birlikte başlamış olsa da bu ilişki inişli çıkışlı bir seyir izlemişti. ABD 2. Dünya savaşının ardından İngiltere ile nükleer işbirliğini sona erdirmişti. Ülke çapında İngiltere’nin de kendi nükleer bombasına sahip olması gerekliliği konusunda geniş tabanlı bir fikir birliği vardı. Hatta 1940’ların sonlarından itibaren nükleer silahlara sahip olmak uluslararası politikada İngiltere açısından bir ulusal kimlik meselesi olacaktı.

Bunun sonucunda 1945’te ABD ve 1949’da yılında Sovyetler Birliği’nin ardından 1952’de İngiltere kendi atom bombasını geliştiren 3.ülke olacaktı. Ancak sadece bu kadarla da kalmadı. 1954’te İngiliz mühendisler, Sovyetlere karşı kullanmak üzere bir nükleer kara mayını da tasarladılar.

Blue Peacock gibi silahların muazzam patlama potansiyelini gösteren 1951 nükleer testi.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da bulunan İngiliz kuvvetleri, Sovyetler Birliği’nin olası bir işgali konusunda tedirdindi. İngiltere’nin Kraliyet Silahlanma Araştırma ve Geliştirme Kurumu (RARDE), Sovyetleri nükleer silahlar kullanarak engellemenin çeşitli yollarını araştırmıştı.

Genel olarak Sovyetler Birliği’nin konvansiyonel silahlarda ezici bir üstünlüğe sahip olduğu ve Avrupa’da yeni bir savaş tehdidinin belirdiği algısı vardı. Böyle bir çatışmaya yönelik hazırlıkların bir parçası olarak İngiliz kuvvetleri, Almanya’dan çekilmek zorunda kalmaları durumunda geride bırakacakları yeni bir tür mayın geliştirdi.

Blue Peacock Projesi Nedir?

Yedi tonluk Blue Peacock, yüksek patlayıcılarla çevrili bir plütonyum çekirdeği içeren devasa bir çelik kasadan oluşuyordu. 1945’te Nagasaki’yi yok eden bombanın yaklaşık yarısı kadar güçlüydü. Ayrıca patladığında yerde bir futbol sahasından daha büyük bir krater bırakacağı hesaplanmıştı.

Blue Peacock Projesi: Soğuk Savaşın Muhtemelen En Garip Nükleer Silahı
Bir nükleer kara mayını olan Blue Peacock’un prototipi.

Mayınların mekanik bir zamanlayıcı kullanılarak sekiz gün sonra patlayacak şekilde ayarlanması planlanmıştı. Olası fark edilmeleri durumunda imha edilmelerini öncelemek için, harekete karşı hassas bir zamanlayıcı gövdelerine yerleştirilmişti.

Böyle bir durumda bomba 10 saniye içinde aktif hale gelecekti. Mayınların amacı kitlesel yıkıma yol açmaktı. Ayrıca Sovyet kuvvetleri tarafından işgal edilmesini önlemek için geniş bir alanda radyoaktif kirlilik bırakmaktı.

Her şey tamam gibi gözükse de bir sorun vardı. Almanya topraklarında kışın havanın çok soğuk olduğu bilinmekteydi. Bombanın bu soğuk havaya karşı güvenli bir biçimde korunması gerekiyordu. Bir fikir, elektroniği ve diğer soğuğa karşı savunmasız bileşenleri fiberglas yastıklara sarmaktı. Bu mantıklı bir fikir olsa da, İngiliz araştırmacılar bu iş için tavukları kullanamaya karar vereceklerdi. Bu nedenle Blue Peacock projesi genellikle “Tavukla çalışan nükleer bomba” olarak da anılmaktadır.

Blue Peacock Projesi: Soğuk Savaşın Muhtemelen En Garip Nükleer Silahı
Soğuk Savaş’ta İngilizler tavukları çok farklı bir şekilde kullanmayı düşündüler.

Tavuklar her bir bombanın mahfazasına, sekiz gün hayatta kalmalarına yetecek kadar yiyecekle birlikte yerleştirilecekti. Vücut ısıları da patlama zamanı gelene kadar mayını sıcak tutacaktı. Fikir ne kadar tuhaf görünse de, mühendisler aslında iki prototip ürettiler. Hatta İngiliz Ordusu 1957’de 10 adet daha sipariş etti. Ancak yenilikçi tasarım hiçbir zaman kullanıma sunulmadı.

Blue Peacock Projesi Nasıl Sona Erdi?

İngilizler, Blue Peacock Projesi’nden vazgeçmeden önce dört yıl uğraştı. 1958’de Savunma Bakanlığı, radyoaktif serpinti ve müttefik bir ülkede nükleer silahların saklanması  ilgili endişeleri gerekçe göstererek “politik olarak kusurlu” projeyi iptal etti.

Plan rafa kaldırıldıktan sonra bile bu proje on yıllarca bir sır olarak kaldı. Aslında, projenin gizliliği 2004 yılına kadar kaldırılmamıştı. Bilgi aynı yılın 1 Nisan’ında yayınlandı. Doğal olarak da birçok kişinin bunun tuhaf bir 1 Nisan şakası olduğunu düşündü.

Blue Peacock Projesi: Soğuk Savaşın Muhtemelen En Garip Nükleer Silahı
Sonradan açığa çıkan bu gizli belge, Blue Peacock projesinin detaylarını açıklayacaktı.

Blue Peacock kulağa kurgu gibi geliyor ama gerçektir. Ancak Soğuk Savaş sırasındaki en çılgınca fikir değildir. Bir başka örnek için bu yazımıza da göz atınız. Proje A119: Amerika Soğuk Savaş Sırasında Ay’da Neden Bir Nükleer Bomba Patlatmak İstemişti?


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Batuhan Erdik

Grafik tasarımcısı ve bilgisayar meraklısı...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu