Tarih

Transatlantik Telgraf Kablosu Cesur Bir Girişim Önemli Bir Başarıydı

Günümüzde birbirimize herhangi bir mesajı anında iletmemiz mümkün olsa da bir zamanlar durum bundan çok farklıydı. 1840’larda telgraf hatları ABD ve Avrupa’nın her yerini sarmıştı. Bu nedenle karada telgraf kullanılmasına herkes aşinaydı. Ancak kıtalar arasında doğrudan bir iletişim yoktu. Buna bir çözüm transatlantik telgraf tablosu döşemekti.

transatlantik kablo

16 Ağustos 1858’de İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’ne transatlantik telgraf kablosu aracılığı ile bir kutlama mesajı gönderdi. 98 sözcükten oluşan bu mesaj 16 saatte yerine ulaştı. Mesajda Kraliçe Victoria ve Başkan James Buchanan’ı, kabloyu inşa etmede ülkelerinin karşılıklı başarısından dolayı birbirini tebrik etti. Bu ilk mesajı aşağıda görebilirsiniz.

Mesaj yerine 16 saatte ulaşsa da, Atlantik’i geçmesi 10 gün süren buharlı gemilerle karşılaştırıldığında, ilk transatlantik telgraf kablosu iletişim için hızda muazzam bir gelişme vaat ediyordu. Gazeteler bu olayı heyecan verici bir teknolojik başarı olarak ele aldı. Ancak bu başarı kolay elde edilmemişti.

Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere aralarında transatlantik kablo döşemeye karar verdiklerinde telgraf ile mesaj gönderme nispeten yeni bir teknolojiydi. Bu teknolojinin geliştiricilerinden biri, aynı zamanda Mors alfabesini birlikte geliştiren Amerikalı mucit Samuel Morse idi.

İlk Transatlantik Telgraf Kablosu Cesur Bir Girişim Ama Kısa Ömürlü Bir Başarıydı

Ancak projedeki ilerleme, ABD’li girişimci Cyrus W. Field’ın telgrafa yatırım yapmaya başlamasıyla gerçekleşti. 1856’da Cyrus W. Field ve iki İngiliz mühendis John Watkins Brett ve Charles Tilston Bright bir araya geldi ve Atlantic Telegraph Company’yi kurdu. Hem İngiliz hem de ABD hükümetleri projeye para yardımı yapmayı kabul etti. Artık bir dizi yeni bilimsel ve mühendislik zorluğunun üstesinden gelinmesi gerekiyordu. 

Transatlantik telgraf kablosu fikri nasıl gelişti?

İlk Transatlantik Telgraf Kablosu Cesur Bir Girişim Ama Kısa Ömürlü Bir Başarıydı
Kablonun döşeneceği yer

İlk tartışmalar bu kablonun yapım aşamasında ortaya çıktı. Bir elektrik sinyali bu kadar uzun bir kablodan geçebilir mi? Karadaki direklere dizilmiş çıplak tellerin aksine, deniz suyuna batırılmış tek, uzun yalıtımlı bir kablo, elektrik akımlarının hareketiyle ilgili yeni bilimsel ve teknik sorunları gündeme getirdi. Faraday ve Lord Kelvin gibi büyük beyinler enerjilerini bu sorunun cevabını bulmaya adadılar. Werner von Siemens, teli yalıtmak için bir makine icat etti.

O zamanlar okyanus tabanının topografyası hakkında da çok az şey biliniyordu. Dönemin en büyük oşinografı olan ABD deniz subayı Mathew Fontaine Maury, Atlantik deniz yatağının bileşimi ve topografyası hakkında kapsamlı araştırmalar yaptı. Ayrıca akıllarda bir soru daha vardı. Ne tür bir gemi muazzam miktarda gerekli kabloyu taşıyabilirdi. Tüm bu sorular ve sorulara getirilen çözümler bir dizi keşfi de beraberinde getirecekti.

İlk Transatlantik Telgraf Kablosu Cesur Bir Girişim Ama Kısa Ömürlü Bir Başarıydı
Görsel nasıl bir kablodan bahsettiğimizi daha iyi anlamanızı sağlayacaktır.

Kabloyu yaptırmak bile kolay iş değildi. İrlanda’nın batı kıyısı ile Newfoundland arasındaki mesafe yaklaşık 3700 kilometredir. Hiçbir şirket gerekli kabloyu istenen zaman diliminde tedarik edemedi, bu nedenle siparişi yerine getirmek için iki güç birleşti.

Kablonun elektrik sinyallerinin geçeceği yedi bakır telden oluşan bir çekirdeği vardı. Bunlar birkaç kat güta-perka (ağaç özsuyundan yapılmış doğal bir plastik) ile yalıtıldı ve daha sonra demir telle zırhlandı. Ortaya çıkan kablo o kadar ağırdı ki hiçbir gemi onu taşıyamazdı. Sonunda HMS Agamemnon ve USS Niagara  adlı iki donanma gemisine yüklenmesine karar verilecekti.

İlk transatlantik telgraf kablosu başarısızlık ile sonuçlanacaktı

İlk Transatlantik Telgraf Kablosu Cesur Bir Girişim Ama Kısa Ömürlü Bir Başarıydı
HMS Agamemnon’daki kablo,

Bunu yapmaya yönelik ilk girişim, 5 Ağustos 1857’de, her iki geminin de İrlanda’dan ayrılmasıyla başladı. Ancak kısa bir süre sonra bu kablo makinelere takıldığı için koptu. İkinci denemede ekipler iki kabloyu birbirine bağlamayı başardılar. Ancak bu sefer de gemilerden birinin bir dalgada savrulması kablonun kopmasına neden olacaktı. Sonucunda işlem iptal edildi ve ertesi yaz bir kere daha denendi.  Bu sefer iki büyük gemi Atlantik’in ortasında buluştu ve her biri kablonun yarısını taşıyordu.

Plana göre Atlantik Okyanusu’nun ortasında, kabloyu birbirine bağlayıp okyanus tabanına bırakacaklardı. Plan başarı ile gerçekleşti ve iki ucu bir araya getirip gemiler birbirlerinden uzaklaştılar. Ancak kablo üç kez koptu ve her seferinde yeniden başlamak zorunda kaldılar. Ancak iki gemi birbirinden yüzlerce kilometre uzaklaştıkları esnada fırtınada zarar gören kablolardan biri tekrar kopacaktı. Sonunda gemiler Queenstown’a geri döndüler.

 29 Temmuz’da, çok az başarı umuduyla gemiler bir kere daha yola çıktı. Ancak bu sefer başardılar. İki gemi kablonun iki ucunu Atlantik Okyanusu’nun ortasında birbirine bağladı. Kabloyu 2.745 metre derinliğe bıraktı ve ardından her gemi kendi limanına doğru yola çıktı. Bu sayede kablo Newfoundland’deki Bay Bulls Arm’ı İrlanda’daki Valentia Adası’ndaki Telegraph Field’a bağladı. 16 Ağustos’ta da hat resmen açıldı. Ve bir hafta kadar sonra Kraliçe Victoria ilk transatlantik mesajını Başkan Buchanan’a gönderdi.

Transatlantik kablo hattı insanların iletişim biçimini değiştirdi.

Böyle bir kablonun kıtalararasına döşenmesi bir insanlık başarası olsa da ne yazık ki aktarım iyi değildi ve sık sık kopmalar yaşanıyordu. Ancak yine de böyle bir şeyin yapılmasının mümkün olduğu kanıtlanmıştı. İlerleyen süreçte Akdeniz ve Basra Körfezi’nde daha iyi tasarlanmış, daha iyi yalıtılmış ve daha yüksek iletim hızlarına olanak tanıyan daha kalın bakır çekirdeklere sahip başarılı kablolar döşendi.

Günümüzde başarısız girişimlerden arta kalan kablolar pek çok hediyelik eşya dükkanında karşınıza çıkacaktır.

Hizmetin bariz ve anında etkisi oldu. Kablo aracılığı ile iletişimi ilk önce hükümet ve askeri yetkililer kullanmaya başladı. Ancak bu teknolojik gelişim kısa sürede bir çok şeyi etkiledi. Haberler daha hızlı yayıldı, ticareti hızlandırdı ve işletmeleri canlandırdı. 

Denizaltı telgraf kabloları üzerinden iletişim hızı dakikada 8 kelimeyle başladı ve hızla dakikada 17 kelimeye yükseldi. Ayrıca kelime başına 5 dolardan başlayan bu iletişim şekli çok pahalıydı. 1880 ABD nüfus sayımı verilerine göre, ortalama vasıflı işçinin Atlantik’e tek bir kelime göndermek için bir ila iki tam gün çalışması gerekirdi. Ancak 19. yüzyılda transatlantik telgraf kablosu, gücü yetenlere muazzam bir ekonomik ve politik avantaj sağladı.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu