Sanat ve Edebiyat

Sürrealizm (Gerçeküstücülük): Bilinçdışı Zihnin Sanatı Dünyayı Nasıl Etkiledi?

Sürrealizm ya da Türkçe karşılığı ile gerçeküstücülük resim, heykel, edebiyat, fotoğraf ve sinema üzerinde kalıcı etki bırakmış, Sigmund Freud’un rüyalar ve bilinçdışı dibi fikirlerinden ilhamın alan bir sanatsal bir harekettir.

Sürrealizm (Gerçeküstücülük): Bilinçdışı Zihnin Sanatı Dünyayı Nasıl Etkiledi?

Freud, insan zihnini tüm kendine özgü işlevleriyle anlamaya çalışmış ve bunu yaparken bilinçdışı zihnin dünyasına dikkat çekmişti. Onun bu fikirleri döneminin çok sayıda sanatçısını etkileyecekti. Bunun bir sonucu olarak başta Salvador Dalí, René Magritte ve Max Ernst gibi sanatçılar, psikanalizin son keşiflerini dikkate alarak dünyayı görmenin yollarını keşfetmeye çalıştı.

Sürrealizmin öncüsü Dada adı verilen sanatsal bir hareketti.

Dadaizm kısaca Dada, Birinci Dünya Savaşı’nın çılgınlığına verilen bir yanıttı. Mantıklı, zeki ve duyarlı insanlar, tüm vahşetin ardından geriye kalan dünyada yeniden nasıl bir anlam ya da iyilik bulunabileceğini merak ettiler. Gazdan gözleri kör olmuş ve şekli bozulmuş askerler sokaklarda evsiz yatarken hayat nasıl normale dönebilirdi? Bu korkunç tiksintinin içinden acı bir ses geldi ve şunu söyledi: “Her şey saçmalık.”

Sürrealizm (Gerçeküstücülük): Bilinçdışı Zihnin Sanatı Dünyayı Nasıl Etkiledi?
İlk Uluslararası Dada Fuarı, Berlin, 5 Haziran 1920

Sonucunda da mantıksızlık ve var olan sanatsal düzenlerin reddedilmesi ile karakterize edilen Dada hareketi doğdu. Dada, tüm alışılagelmiş yöntemlerin çöktüğü dünyaya verilen bir yanıttı. İlk Dada merkezi İsviçre’nin Zürih kentinde 1916’da kuruldu ve Dadaist faaliyetler 1920’lerin ortalarına kadar sürdü. 

Dada nihilistlerin sanatıydı. Kabul edilmiş bilgeliği yerle bir edip, normlara ve değerlere meydan okumayı amaçlıyordu. Sanatsal ve yaratıcı standartlardaki bu bozulma, 20. yüzyılın başlarında birçok sanat hareketinin doğmasına neden oldu. Bunlardan birisi de Sürrealizm idi.

dada
Giorgio de Chirico; The Disquieting Muses, 1917. Chirico, en çok 1909 – 1919 arasındaki “fizikötesi dönem” eserleriyle ve bu eserlerde yarattığı duygu atmosferiyle tanınır.

1920’lere gelindiğinde Fransa’da Dadaist André Breton, hem bireyi sorgulatan hem de istikrarlı bir sanat formu arayışına girmişti. Sonunda ilhamını Giorgio de Chirico’nun resimlerinden alacaktı. 1924’te Breton ilk Sürrealist manifestoyu yazdı. Breton tıp eğitimi almıştı ve bu nedenle çağdaş psikolojiye dair kapsamlı bir anlayışa sahipti. Sonunda gerçeküstücülüğün, formülünü manifestosunda açıkladı.

Sürrealizm psikanalize bir övgüydü

Dadaizm, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesine bir tepkiydi. Dadaizm sanatçıları, Nihilist felsefeye uygun olarak, kontrol sistemleri ve otorite figürleri hakkında temel sorular sordular. Buna karşılık, Sürrealizm oldukça farklı bir siyasi ortamdan geldi. Sonucunda bu sanat akımı döneminde savaş sona ermişti. Avrupa’da Sigmund Freud ve Carl Jung gibi önemli şahsiyetlerin çalışmaları sayesinde içe dönük, iyileştirici kendini inceleme ve psikanaliz uygulamalarına yönelik yükselen bir eğilim vardı.

Sürrealizm (Gerçeküstücülük): Bilinçdışı Zihnin Sanatı Dünyayı Nasıl Etkiledi?
Rene Magritte’in imgelerin ihaneti (1927-1 928) adlı resmi. Resimde, pipo olduğu apaçık anlaşılan bir imgenin altında “Bu bir pipo değildir” yazısı yazılıdır. Onun pipo olduğu aşikardır, ama Magritte sonra şöyle diyecektir: “Benim pipomu içebilir misiniz peki? Hayır, çünkü o sadece bir temsil, değil mi? Dolayısıyla eğer resmime ‘Bu bir pipodur’ diye yazsaydım yalan söylüyor olurdum.” Diğer gerçeküstücüler gibi Magritte de muğlak anlamlar yaratmak için alakasız unsurları yan yana koyar

Freud’un yazıları Breton’un ve Sürrealistlerin ruh hali ve duygularıyla bütünleşiyordu. Bunun bir sonucu olarak sürrealist akım döneminde ortaya çıkan sanat eserleri izleyenleri şoke etti. Salvador Dalí ve René Magritte gibi gerçeküstücüler ayrıntılı ve kafa karıştırıcı bir üslup tercih ettiler.

Gerçeklik ile sınırlanmayan sürrealist ressamlar, yoğun rüya manzaralarından sıradan günlük hayata kadar çok çeşitli ortamlarda çok sayıda görüntü yaratmayı başardılar. Sürrealist ressam Salvador Dalí (1904 – 1989) tartışmasız bu sanatçıların öncüsüydü.

Sürrealist ressam Salvador Dalí bu sanatçıların öncüsüydü

Salvador Dalí (1904 – 1989) ergenlik döneminden itibaren matematik ve fen bilimlerine tutku ile bağlıydı. Hayatı boyunca da çalışmalarının çoğunda her iki disiplinden de ilham aldı. Da Vinci gibi Dali de büyük bir sanatçının bu çalışmaların sanatla kesişimini göz ardı edemeyeceğine inanıyordu. İlerleyen süreçte Dali, Romen matematikçi Matila Ghyka’nın çalışmalarıyla tanıştı.

Salvador Dali, Belleğin Azmi
Salvador Dali, Belleğin Azmi adlı tablosunu 1931 yılında yapmıştır. 2 saat içerisinde yapıldığı bilinen tabloda yer alan akan saat figürü oldukça dikkat çekicidir.

Ağustos 1945’te atom bombasının patlamasının ardından sanatında da değişiklikler ortaya çıktı ve atomlara ayrışıyormuş gibi görünen çizimleri bu zamandan sonra geldi. Bu dönemine ait örnekler arasında Kürelerin Galatea’sı ve aşağıda gördüğünüz Belleğin Kalıcılığının Parçalanması yer alır. Burada Dali, “Belleğin Azmi” kompozisyonunu farklı bir bakış açısı ile ele alır. Konuları aynı olsa da aralarındaki farklar Dali’nin kariyerinin dönemleri arasında gerçekleşen değişimleri göstermektedir. 

Salvador Dali, Belleğin Azmi
Belleğin Kalıcılığının Parçalanması (1954), Salvador Dali

1960’ların sonlarında Dali, matematikçi René Thom’un fikirleri ile tanışacaktı. O sırada René Thom matematiğin topoloji ve tekillik alanlarında çalışmalar yapmış, felaket teorisinin kurucusu olarak dünya çapında ün kazanmıştı. Bu çalışmalarında yavaş yavaş gerçekleşen değişimlerin ani dönüşümlerle sonuçlandığı ‘felaket’ durumlarını inceliyor ve bunun matematiğini geliştiriyordu.

İkisinin bu tanışıklığı sonucunda, sanatçının sonraki çalışmaları felaket teorileriyle dolu olacaktı. Teorinin yer aldığı daha geniş matematik alanı olan ‘topoloji’ ise yine birçok Dalí tablosunda yer almaya başlayacaktı. Dali’nin son resmi de aşağıda gördüğünüz “Kırlangıç ​​Kuyruğu ve Çello” isimli çalışması gelecekti. Dalí’nin Kırlangıç ​​Kuyruğu’nun şekli doğrudan Thom’un aynı adlı dört boyutlu grafiğinden alınmıştır.

“Kırlangıç ​​Kuyruğu ve Çello (Felaket Serisi). “Dali bu tablo için Thom’un kitaplarındaki denklemleri ve sembolleri seçmişti. Dalí’nin Kırlangıç ​​Kuyruğu’nun şekli doğrudan Thom’un aynı adlı dört boyutlu grafiğinden alınmıştır.

Sonuç Olarak

Sürrealizm farklı bir yaşam tarzı yaşamak, sıradan kavramları reddetmek ve kişinin bilinçdışı zihnin derinliklerini kucaklayarak kendine ait bir hayat bulmaktı. Öte yandan görünürdeki bu başarıya rağmen hareketin içinde bölünmeler söz konusuydu. Bu nedenle varlığını çok uzun süre sürdüremedi.

1938’de Paris’teki Galerie Beaux-Arts, farklı ülkelerden altmıştan fazla sanatçının 300 çalışmasını bir araya getirdi.

Sürrealist dönemin sonu hakkında bazı tartışmalar olsa da İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte etkisi giderek azalmaya başladı. Ancak hiçbir zaman tam olarak ortadan kalmadı. Sonucunda günümüzde özellikle sinema ve fotoğrafçılık sanatında bu akımın izlerini görmeniz hala mümkün olacaktır.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu