Matematiğin doğuşu, insanın çevresini anlamak, yaşamını düzenlemek ve karşılaştığı sorunlara çözüm üretmek için attığı en önemli adımlardan birini oluşturur. İlk dönemlerde matematik, yalnızca pratik ihtiyaçları karşılayan basit yöntemlerden meydana geliyordu. Zamanla bu yöntemler gelişti, karmaşıklaştı ve soyut yapılara dönüştü.

Matematiğin en basit biçimi olan sayma, büyük olasılıkla on binlerce yıl önce ortaya çıktı. Yaklaşık MÖ 20.000 yılına tarihlenen Afrika’daki Ishango Kemiği, insanların yiyecek stoklarını, ticari değişimleri ya da ay döngülerini çentiklerle kaydettiğini gösterir.
MÖ 10.000’e doğru tarım devrimi, matematiğin gelişimini hızlandırdı. İnsanlar avcılıktan ve toplayıcılıktan yerleşik yaşama geçerken sulama sistemleri ve arazi ölçümleri gibi daha karmaşık sorunlarla karşılaştı. Takvimler ekim ve hasat dönemlerini belirlemek için zorunlu hâle geldi. Bu pratik gereksinimler geometri ve cebirin temellerini attı.

Matematik Mezopotamya, Mısır, Yunanistan, Hindistan ve Çin gibi antik medeniyetlerde biçimlendi. Bu uygarlıkların her biri matematiğin gelişimine kendi koşullarının ve ihtiyaçlarının belirlediği katkılar yaptı. Bu temel bilgiler ışığında şimdi geçmişe kısa bir yolculuk yapalım ve matematiğin doğuşuna tanıklık edelim.
Mısır Matematiği Hakkında Neler Biliyoruz?
Eski Mısır uygarlığı, yaşam kaynağı Nil boyunca gelişti ve çevresiyle sıkı bağ kuran özgün bir matematik geleneği oluşturdu. Nil’in yıllık taşkınları geniş ovalara bereketli alüvyon taşıdı, ancak bu taşkınlar öngörülemez bir güçle toprağı sürekli yeniden biçimlendirdi. Sular çekildikçe tarla sınırları değişti ve araziyi ölçmek ile mülkiyeti yeniden düzenlemek zorunlu hale geldi.
Nehir, toprak ve insan etkinliği arasındaki bu yakın ilişki, ölçüme ve kayda dayanan pratik bir matematiği doğurdu. Bu matematik, tarımın, verginin ve inşaatın gerektirdiği idari düzeni taşımak için gelişti. Bu bağlamda Mısırlılar özgün hiyeroglif sayılarını yarattı, sayı ve kesirleri yönetmek için gelişmiş bir yöntem kurdu ve sezgisel ama etkili bir geometri anlayışı geliştirdi..

Mısırlıların en dikkat çekici yeniliği kesirlerle çalışırken ortaya çıktı. Bugün kullandığımız ondalık kesirlerin tersine, Mısır matematiği neredeyse yalnızca birim kesirlere dayanıyordu. Her birim kesir, payı bir olan bir kesirdi ve Mısırlılar daha karmaşık bir kesri farklı birim kesirlerin toplamına dönüştürürdü
Rhind ve Moskova papirüsleri günümüze ulaşan başlıca matematik belgelerini oluşturur ve bu metinlerde alan ile hacim hesaplarına dair çok sayıda problem bulunur.
Mezopotamya Matematiği Hakkında Neler Biliyoruz?

Uygarlığın beşiği olarak bilinen Mezopotamya, kelime anlamıyla “ırmaklar arasındaki ülke”, birçok kültüre ev sahipliği yaptı. BBşarıların en dikkat çekicilerinden biri, Sümerler ile Babillilerin geliştirdiği ileri matematikti. Bu matematik, yönetimin, ticaretin ve kozmik gözlemlerin karmaşıklığını karşılamak için ortaya çıktı.
Mezopotamya toplumunun merkezinde Uruk, Ur ve daha sonra Babil gibi şehir devletlerine dayanan ayrıntılı bir bürokrasi bulunuyordu. Bu kentler tarımsal verimi, ticaret kayıtlarını, işgücü dağılımını ve vergi toplama süreçlerini yönetmek için titiz bir kayıt düzenine ihtiyaç duyuyordu.
Bu kayıt düzeninin temeli kil tabletlerdi. Bu tabletler yalnızca idari belgeler değildi. Aynı zamanda astronomik gözlemleri ve matematik alıştırmalarını da içeriyordu.

Mezopotamya matematiğini asıl farklı kılan ise altmışlık, yani seksagesimal bir basamak değeri sistemini benimsemeleriydi. Bugün modern matematik büyük ölçüde onluk sisteme dayanır. Ancak Babilliler 60 sayısını temel aldı.
Bu sayı çok sayıda böleni olduğu için (2, 3, 4, 5, 6 ve devamı) kesirleri ve bölme işlemlerini çok daha kolay hâle getiriyordu. Hesaplamalar bu yolla basitleşiyor, daha küçük temellere dayanan sistemlerde karşılaşılan güçlükler ortadan kalkıyordu
Bu yenilik sayesinde Mezopotamyalılar, hesaplamaları daha verimli hale getirdiler ve karmaşık matematiksel problemleri kolaylıkla çözdüler. Babillilerin bu sistemi, günümüz saat düzeninde kullandığımız 60 dakika ve 60 saniye gibi uygulamalarla modern dünyaya kalıcı bir miras bıraktı.

Sonuç Olarak
Mezopotamya matematiğinin mirası derin ve geniş bir etki yarattı. Pisagor ve Öklid gibi Yunan bilginleri konumsal düşüncenin ve özgün problem çözme yöntemlerinin bazılarını devraldı, ancak bu fikirleri geometrik bir forma büründürdü. Daha sonra İslam dünyasının matematikçileri bu eski bilgiyi yeniden keşfetti ve geliştirdi.
Altı tabanlı sayı sistemi bugün bile yaşamımızda sürüyor. Bir saati altmış dakikaya ve bir dakikayı altmış saniyeye bölmemiz bu eski zarafetin izlerini taşır
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Mathematics of the Pharaohs: The Rhind Papyrus and Ancient Egyptian Math. Yayınlanma tarihi: 14 Aralık 2019. Kaynak site: Ancient Origins. Bağlantı: Mathematics of the Pharaohs: The Rhind Papyrus and Ancient Egyptian Mat
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel





