Tarih

Hansel ve Gretel’in Gerçek Hikayesi Düşündüğünüzden Çok Daha Farklı

Ünlü Alman halk masalı Hansel ve Gretel’i hepimiz biliriz. Grimm Kardeşler bu hikayeyi ilk kez 1812’de yayınladılar. O günden bugüne bu hikaye 160 dile çevrildi ve bir çok ebeveyn tarafından uyumalarına yardımcı olması için küçük çocuklara yatak başucunda okundu. Ancak Hansel ve Gretel’in gerçek hikayesi bunu bir daha yapmak isteyip istemeyeceğimizi düşündürüyor.

Çoğu insan hikayeye aşinadır ancak bilmeyenler için hikaye, açlıktan ölmek üzere olan ebeveynleri tarafından ormana terk edilmek zorunda kalan Hansel ve GreteI isimli iki çocuk ile ilişkilidir. Ormanda kalan bu iki çocuk bir zaman sonra zencefilli kurabiyeden yapılmış harika bir ev bulurlar. Karınlarını doyururken, planı onları yemek olan bir cadı tarafından yakalanırlar.

Hansel bir kafeste tutulup şişmanlatılırken Gretel cadı için çalışmak zorundadır. Neyse ki çocuklar cadıyı kandırır ve onu fırına iterek öldürmeyi başarır. Hazinesini bulup babalarına geri dönerler ve sonsuza kadar mutlu yaşarlar.

Hansel ve Gretel’in, cadıyla buluştuğunu gösteren bir illüstrasyon 

Hansel ve Gretel masalından, çocuklar çeşitli ahlaki dersler alırlar; bunlardan en önemlisi, ne kadar nazik görünürlerse görünsünler yabancılara güvenmemek veya onlarla konuşmamaktır. Ancak masalı kaleme alan Grimm Kardeşler’in bize ulaştırmayı amaçladığı şey daha farklıdır. Hansel ve Gretel’in gerçek hikayesi, ahlaki bir ders içeren bir hikayeden ziyade bir korku hikayesine daha yakındır.

Hansel ve Gretel’in gerçek hikayesi açlık ile ilgilidir

Başlamadan önce Grimm Kardeşlerin kim olduğunu öğrenmeniz faydalı olacaktır. Jacob ve Wilhelm Grimm kısaca Grimm kardeşler, Alman folklorunu toplama ve koruma tutkusu olan, bilim insanları ve ortaçağ uzmanlarıydı.

Hansel ve Gretel, 1812’de yayınlanan Kinder-und Hausmarchen  veya Grimm Masalları’nın ilk cildinde yer alıyordu. Ancak hikaye, MS 1315 civarında Baltık bölgesinde ortaya çıktı. Wilhelm Grimm (solda) ve Jacob Grimm, Elisabeth Jerichau-Baumann’ın 1855 tarihli bir tablosunda.

Kardeşler 1812 ile 1857 yılları arasında 200’den fazla hikaye yayınladılar. Aslında bu hikayeler oldukça kasvetliydi. Cinayet ve kargaşayla doluydu. Çünkü ikilinin amacı hiçbir zaman bir masal yazmak olmamıştı. Amaçları Alman folklorunu korumaktı. Alman folklorunu sürdürme çabalarıyla Grimm Kardeşler, bugün Kırmızı Başlıklı Kız, Cinderella, Pamuk Prenses, Rapunzel ve aralarında Hansel ve Gretel’in de bulunduğu hikayeleri yazdılar.

Bugün Hansel ve Gretel değerli bir ders veren bir çocuk masalı ama her zaman böyle başlamadı. Hansel ve Gretel’in gerçek hikayesi, Büyük Kıtlık’tan (1314-1322) kaynaklanan açlık, çocukların terk edilmesi ve ihmali, köleleştirme, yamyamlık girişimleri ve tabii ki ölüm ve cinayeti içeriyor. 

Grimm Kardeşler’in Hansel ve Gretel hikayesinde anne ve baba, iki kardeşi ormanda terk eder. Bunun olası nedeni ya iki boğazdan kurtulmak ya da çocuklarının ölmesini görmeye tahammül edememektir. Otto Kubel (1868 – 1951)

1315-1317 Büyük Kıtlığı Nedir?

Hansel ve Gretel’in anlatısının ne kadarının doğru olduğunu belirlemek zor olsa da, ne yazık ki  hikayelerinde önemli gerçekler var. Kelebek etkisini duymuşsunuzdur. Bir yerde kanatlarını çırpan bir kelebek, başka bir yerde kasırgaya neden olabilir. Bunun bir örneği 1314-1322 yılları arasındaki Büyük Kıtlıktı.

Kıtlığa, Avrupa’ya soğuk hava ve sağanak yağmurlar getiren, yaygın bir soğuma ve ortalama küresel sıcaklıktaki düşüş dönemi olan Küçük Buzul Çağı neden oldu. Bu değişim Yeni Zelanda ve Asya’daki volkanik faaliyetlerden kaynaklanmıştı. 

Büyük kıtlığın etkilediği bölge

Avrupa’nın 1315-1317 Büyük Kıtlığı, kıta tarihindeki en kötü nüfus çöküşlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Tarihsel kayıtlar, aralıksız yağmurların toplu mahsul kıtlığına, hızla artan gıda fiyatlarına ve hatta yamyamlık vakalarına eşlik ettiğini anlatıyor. Araştırmalar 1314, 1315 ve 1316 yıllarının, 700 yıllık bir süre boyunca kaydedilen en yağışlı dönem olduğunu doğruluyor.

Batıda Fransa ve İngiltere’den Almanya ve İskandinavya’ya, doğuda Polonya ve Litvanya’ya kadar geniş bir alanda yağmur bir rivayete göre, arka arkaya 155 gün boyunca yağmıştı. Sazlar ve saman kurutulamıyordu, bu nedenle kış boyunca hayvan yemi yoktu. Yetersiz beslenen sığır ve koyunlar hastalıklarla savaşamayacak kadar zayıftı. Temel gıda olan buğday, olgunlaşamadı ve tarlalarda çürüdü.

Yağmurlardan sonra soğuk hava gelecekti.

Bu durum soylulardan köylülere kadar herkesi etkiledi. Yağmurlar 1316’da da bir önceki yılla aynı feci modeli izleyerek geri döndü. Bu dönemde köylüler tohumluk tahıllarını ve damızlık hayvanlarını yiyerek gelecek yıllara dair umutlarını yok ettiler. 1317 yazına kadar yağmurlar normale dönmedi. Yağmur dursa da halk ve hayvanlar artık çalışamayacak kadar zayıftı. Ardından soğuk hava geldi. 1325 yılına kadar gıda arzı önceki seviyelere geri dönmedi. Toplamda, kuzey Avrupa’daki insanların yüzde 10-25’i öldü.

İnsanlar Gerçekten Aç Kalırsa Ne Olur?

Hasat başarısız olduğunda ve yemek için olağan ürünler mevcut olmadığında, insanlar alternatif şeylere yöneleceklerdir. Bunların ilki, tadı güzel olmayan ama yine de besleyici olan yiyecekler olacaktır. İşler kötüleştikçe insanlar karınlarını doyurmak için aşağı yukarı her şeyi tüketeceklerdir. Bu yiyecekleri şeyler de elbette sağlıklı seçenekler olmayacaktır. Yamyamlık, en kötü kıtlıklarda sıklıkla bildirilir, ancak bunun için kesin kanıtlar çoğu zaman belirsizdir.

Büyük kıtlık dönemini tasvir eden bir çizim

Hansel ile Gretel’in gerçek hikayesi bu süreci tasvir etmekteydi. Kimi tarihçilere göre gerçekten de bu dönemden insanlar karınlarını doyurmak için günümüzde bizleri rahatsız edecek eylemler yapmışlardı. Kıtlıklarda, genellikle toplum açısından tam bir çöküş meydana gelir. Kıtlığın yoğun stresi, genellikle insanlardaki en kötü aşırı davranışları ortaya çıkartabilir.

Her şey, hayatta kalma adına bir kenara bırakılır. İnsanlar başkalarına karşı utancını ve şefkatini kaybeder. Çaresizlik içinde, ebeveynler çocuklarını köle olarak satabilir. terk edebilir ve hatta bazı tarihçilerin iddia ettiği gibi insanlar birbirini yiyebilir.

Günümüzde okuduğunuz hikaye, Grimm kardeşler tarafından kaleme alınanın uyarlanmış versiyonudur. Hikayede terk eden anne değil üvey anne olmuştur. Ayrıca bu terk etmenin ardından da baba çok pişman olur. Elbette küçük okurlar için böylesi bir içerik daha mantıklıdır. Ancak gerçek hikaye Avrupa tarihinin karanlık bir bölümünün hatırlatıcısıdır.

Aşırı açlık insanları nasıl etkiler?

Vücut, yağ rezervlerine ve koşullara bağlı olarak, yaklaşık sekiz hafta boyunca hiç yemek yemeden hayatta kalabilir. Ancak çok soğuksa veya fiziksel çalışma yapmanız gerekiyorsa, vücut sıcaklığınızı korumak için daha fazla kaloriye ihtiyacınız vardır. Vücut uzun süreli açlığa nasıl uyum sağlar? İnsan psikolojisi bu durumdan nasıl etkilenir?

Aslında günümüzde bu gibi soruların cevaplarını da 1944’te Minnesota Üniversitesi’nden, Amerikalı fizyolog Ancel Keys tarafından tarafından yapılan Minnesota açlık deneyleri sayesinde biliyoruz. Yazının bitiminde göz atmak isteyebilirsiniz. Minnesota Açlık Deneyi, Açlık Hakkında Bize Ne Öğretti?


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu