Felsefe

Felsefenin Türkçecisi: Bedia Akarsu

Dil felsefesi özellikle 20. yüzyılın başından itibaren diğer felsefe disiplinleri arasında kendine önemli bir yer bulmuş ve felsefenin temel ilgi alanlarından biri haline gelmiştir. Dil felsefesinin diğer felsefe disiplinlerinde olduğu gibi kendine ait sorunları, soruları ve kavramları vardır. Temel kavramları arasında anlam, gösterge (im), düşünme dil ilişkisi, söz edimleri gibi kavramlar yer alır.

Ayrıca dil felsefesi; felsefi antropoloji, mantık, bilgi felsefesi ve etik ile yakın ilişki içindedir. Düşünce tarihinde ilk kez sistemli dil felsefesini kuran Wilhelm von Humboldt’tur. Humboldt’a göre, belirli bir dille, onu konuşan milletin kültürü arasında diyalektik bir bağlantı vardır. Her dilde o dile özgü dünya görüsü saklıdır. Dil işlevsel bir iletişim dizgesi olmak disinda, bir düşünme ve kendini ifade etme biçimidir.

Türk felsefe dünyasında da düşünme-dil ilişkisi önemli bir yer tutmuştur. Bu bağlamda, Bedia Akarsu, daha çok Humboldt’un aktarımını yapan bir düşünür olarak dikkati çekmektedir. Kamuran Birand’dan sonra felsefe alanında ülkemizin ikinci kadın profesörü olan Bedia Akarsu, özellikle dil, kültür ve felsefe üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır.

Kendisi kültürün gelişimini dile bağlar. Ona göre düşünme ve dil birbirinden ayrılamazlar. Dilimizin sınırlarının dünyamızın sınırlarını da belirleyeceği gerçeğinden hareketle, anadil eğitimine önem verilerek, doğru düşünmeyi başaran bir toplum yaratılmasının önemini vurgular.

“Özgürlük insanın en büyük belirtisidir; ama aynı zamanda en büyük tehlikesi. Özgür olmak yanlış da hareket edebilmek, yanılabilmek demektir.”

Bedia Akarsu

Bedia Akarsu’nun Kişisel Yaşamı

“Yalnızca bir doğa varlığı değil, insan olduğunu, başkalarının da senin kadar insan olduğunu hiç bir zaman unutma. “İnsan olmak güçtür. Hayvanları tanı…”

Bedia Akarsu

27 Ocak 1921 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Akarsu, Çapa İlkokulu ve Ortaokulu’ndan mezun olduktan sonra İstiklal Lisesini bitirir. Üniversite eğitimini 1943 yılında mezun olduğu İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde alır. Alman Filozof Ernst von Aster’in öğrencisi olarak başladığı doktora çalışmalarını, “Wilhelm von Humboldt’da Dil-Kültür Bağlantısı” konulu tezle 1954 yılında tamamlar.

Arnold Gehlen (Alman düşünür, 1904 – 1976) ve Hans Freyer’in (Alman Sosyolog ve Filozof, 1887 – 1969) İstanbul Üniversitesi’nde verdiği bir dizi konferansı Türkçeye çeviren Akarsu, 1955’te Felsefe Tarihi kürsüsünde asistan olur.

Sonrasında 1960 yılında “Max Scheler’de Kişilik Problemi” adlı çalışmasıyla Doçent ve 1968 yılında Felsefe Tarihi kürsüsünde Profesör olur. İstanbul Üniversitesi’nde Ahlâk Felsefesi, Çağdaş Felsefe Akımları, Felsefe Tarihi Semineri gibi dersler verir ve bölüm başkanlığı yapar.

Bedia Akarsu ayrıca, Türk Dil Kurumu yönetim kurulunda (1963 – 1983) yer alır. Bunun sonucunda da Macit Gökberk (Türk Filozof, 1908 – 1993) ile felsefe terimlerinin Türkçeleştirme çalışmalarıyla ülkemizde felsefenin gelişimine yön veren öncü isimlerden olur.

1984 yılında emekliye ayrılır ve 1988-1989 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Felsefe Grubu Öğretmenliği Bölümü’nün kurucusu olarak görev alır. 1990 – 1996 yılları arasında ise İstanbul Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nde doktora dersleri verir.

95 yaşında 26 Şubat 2016 tarihinde, 2008 yılından beri yaşadığı, Darüşşafaka Rezidansa bağlı hastanede hayata veda eden Akarsu, geriye birçok eser, yetiştirdiği sayısız öğrenci ve akademisyen bırakır. Tüm mal varlığını da Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlar.

Bedia Akarsu Eserleri

Aydınlanma felsefesi geleneğini devam ettiren Bedia Akarsu, aydınlanmacı kimliğini / kişiliğini hem eylemlerinde / yaptıklarında hem de eserlerinde ortaya koymuştur.

  • Metafizik ve Din Üzerine Görüşmeler (Malebranche’tan çeviri, 1946)
  • W. von Humboldt’ta Dil-Kültür Bağlantısı (1955)
  • Max Scheler’de Kişilik Problemi (1962)
  • Modern Toplumda Kadın (1963)
  • Mutluluk Ahlakı (1965)
  • Kant’ın Ahlak Felsefesi (1968)
  • Çağdaş Felsefe Akımları (1979)
  • Atatürk Devrimi ve Yorumları (1969)
  • Felsefe Terimleri Sözlüğü (1975)
  • Çağdaş Felsefe (1979)
  • Atatürk Devrimi ve Temelleri (1995)
  • Max Scheler Felsefesi’nde Kip Kavramı ve İnsan-Olma Sorunu (1998)

Cumhuriyet dönemi felsefesinde aydınlanmacı geleneğin gelişiminde önemli katkıları bulunan, değişen dünyayı ve Türkiye’yi felsefece düşünme ve değerlendirme yönünde ilkeli, sorumluluklarını unutmayan bir aydın olarak iz bırakan Akarsu, her zaman saygıyla anılacaktır.

Bir başka öncü kadınımızı daha tanımak isterseniz: Türkiye’nin İlk Kadın Milletvekillerinden: Fatma Şakir Memik


Kaynakça:

Matematiksel

Olgun Duran

Ömür boyu öğrencilik felsefesini benimsemiş amatör tiyatro oyuncusu ve TEGV gönüllüsü; kitaplarından, doğaya hayranlığından, yeni yerleri görmekten, gittiği yerlerin kültürünü keşfetmekten ve bunların uğruna çabalamaktan vazgeç(e)meyen kişi...  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu