Günlük Hayatımızda Matematik

Richter Ve Mercalli Ölçeği Nedir? Depremlerin Büyüklüğü Ve Şiddeti Ne Anlama Gelir?

Depremler, insanlık tarihi boyunca hem korku hem de hayranlık uyandıran doğal olaylar olmuştur. Bir anda yer kabuğunu sarsan bu büyük güç, arkasında birçok soru bırakır. Ancak bir depremi gerçekten anlayabilmek için onun matematiğini çözmemiz gerekir. Richter ve Mercalli ölçekleri, bu karmaşık doğa olayını iki farklı açıdan değerlendiren bilimsel araçlardır.

deprem richter ölçeği

Richter Ölçeği Nedir?

İlk olarak 1935 yılında Amerikalı sismolog Charles F. Richter tarafından geliştirilen Richter Ölçeği, bir depremin büyüklüğünü, yani salınan enerji miktarını ölçmek için kullanılan bir derecelendirme sistemidir. Bu ölçek, bir depremin merkez üssündeki sarsıntının büyüklüğünü, sismograf adı verilen cihazlar yardımıyla ölçer.

Deprem büyüklükleri 6, 7, 8 gibi birbirini izleyen tam sayılarla ifade edilse de, Richter Ölçeği logaritmik bir yapıya sahiptir. Bu da büyüklükler arasındaki farkın, salınan enerjide katlanarak artış anlamına geldiğini gösterir.

Richter Ölçeği

Her bir büyüklük birimi, yer hareketinin genliğinde 10 katlık bir artışı ifade eder. Bununla birlikte, salınan enerji miktarındaki artış çok daha fazladır. Her bir büyüklük birimi, enerji salınımında yaklaşık 32 katlık bir artışa karşılık gelir.

Örneğin, Mw 5.0 büyüklüğündeki bir deprem, Mw 4.0 büyüklüğündeki bir depremden 10 kat daha büyük yer hareketi oluşturur ve yaklaşık 32 kat daha fazla enerji salar. Mw 7.0 büyüklüğündeki bir deprem, Mw 5.0 büyüklüğündeki bir depremden 100 kat daha büyük yer hareketi ve 1024 kat daha fazla enerji anlamına gelir.

Richter Ölçeği, başlangıçta yalnızca küçük ve orta ölçekli depremleri ölçmek için tasarlanmıştır. Çok büyük depremler (Mw 7 ve üzeri), Richter Ölçeği ile yeterince doğru değerlendirilemez. Bu nedenle günümüzde genellikle Moment Magnitüd Ölçeği (Mw) gibi daha modern yöntemlerle desteklenir.

Sismologlar genellikle depremleri başka enerji salan olaylarla karşılaştırır. Örneğin, bazı tahminlere göre, Mw 5.3 büyüklüğündeki bir deprem, Hiroşima’ya atılan atom bombasının saldığı enerjiye eşdeğer bir güçle sarsıntıya neden olur. Daha büyük depremler ise çok daha çarpıcıdır. Mw 9.0 büyüklüğündeki bir deprem, şimdiye kadar patlatılan en büyük hidrojen bombasından bile daha fazla enerji açığa çıkarır.

Richter Ölçeği

Mercalli Şiddet Ölçeği Nedir?

Depremin gücü, iki farklı yolla ölçülür: biri depremin “büyüklüğünü”, diğeri ise “şiddetini” ölçmeye yöneliktir. Büyüklük, depremin merkez üssünde salınan toplam enerji miktarını ifade eder. Şiddet, depremin insanlar, yapılar ve doğa üzerindeki etkilerini ölçer. Yani şiddet, bir depremin çevreye verdiği zarar düzeyini değerlendiren bir ölçüttür.

Richter Ölçeği, bir depremin büyüklüğünü değerlendirerek genel bir fikir verir. Ancak, bir depremin yıkıcı gücü yalnızca büyüklüğüne bağlı değildir. Zeminin bileşimi, topografik özellikler ve yapıların tasarımı ile yerleşimi gibi faktörler, depremin etkisini büyük ölçüde etkiler.

Bu nedenle, bir depremin verdiği hasarın boyutu Mercalli Şiddet Ölçeği ile değerlendirilir. Mercalli Derecelendirmesi, bir depremin insanlar, yapılar ve çevre üzerindeki etkilerini ölçen bir sistemdir. Bu ölçek, depremin büyüklüğünden ziyade yarattığı yıkım ve hissedilen sarsıntı düzeyine odaklanır. İlk olarak 1902 yılında İtalyan Giuseppe Mercalli tarafından geliştirilmiş ve daha sonra çeşitli bilim insanları tarafından revize edilmiştir.

Richter Ölçeği

Depremin Ne Zaman Olacağını Tahmin Etmek Mümkün mü?

Gerçek şu ki, dünyanın hiçbir yerinde, en gelişmiş teknolojilere sahip bilim insanları bile depremleri kesin olarak tahmin edemiyor. Bir deprem tahmininin geçerli olabilmesi için üç unsuru net bir şekilde tanımlaması gerekir. 1) tarih ve saat, 2) yer ve 3) büyüklük. Ancak şu anki bilimsel bilgi ve teknolojimizle, “X saatinde, Y yerinde, Z büyüklüğünde bir deprem olacak” diyebilen bir tahmin yapmak mümkün değildir.

Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan devasa tektonik levhaların hareketi sonucu, yer kabuğundaki kayaların ani kayması veya kırılması ile meydana gelir. Bu hareketler, yeraltında biriken enerjinin aniden açığa çıkmasına neden olur. Ancak, bu kaymalardan birinin tam zamanını ve yerini önceden belirlemek şu anki bilimsel bilgilerimizle mümkün değildir.

Bir depremi önceden tahmin etmek için, Dünya’nın derinliklerindeki tüm kayaların detaylı bir modeline sahip olmamız ve bu kayaların tektonik stres altında nasıl davrandığını tam olarak anlayabilmemiz gerekir. Ancak, bu karmaşık süreçleri simüle etmek ve kontrol etmek son derece zordur. Çünkü bu faktörler birbirleriyle dinamik bir etkileşim halindedir. Bu da depremlerin neden tahmin edilemediğini açıklar.

Depremler İçin Uzun Vadeli Tahminler Nasıl Yapılmaktadır?

Uzun vadeli bir deprem tahmini, belirli bir zaman diliminde bir depremin meydana gelme olasılığını değerlendirmeye odaklanır. Örneğin bir sismolog, “Bu şehirde önümüzdeki 50 yıl içinde büyük bir deprem olma olasılığı %20” desin. Bu ifade, 50 yıl içinde bir deprem olma ihtimalinin 5’te 1 olduğunu gösterir. Sismologlar, bu tür tahminlere yol açan çalışmalarına sismik risk değerlendirmesi adını verirler.

Küresel bir sismik tehlike haritası. En kırmızı bölgeler, büyük bir deprem yaşama olasılığının en yüksek olduğu bölgelerdir.

Sismik risk değerlendirmesinin temel dayanağı, geçmişte çok sayıda depremin meydana geldiği bir bölgede gelecekte de depremlerin olma olasılığının yüksek olmasıdır. Sismik kuşaklar—depremlerin yoğun olarak gerçekleştiği bölgeler—bu nedenle yüksek sismik risk taşıyan alanlardır. Bu, depremlerin sismik bir kuşaktan uzakta gerçekleşemeyeceği anlamına gelmez. Ancak herhangi bir zaman aralığında bu tür yerlerde bir deprem olma olasılığı daha düşüktür.

Sismolojinin temel bulgularından biri, belirli bir bölgede küçük depremlerin büyük depremlere kıyasla çok daha sık meydana gelmesidir. Örneğin, 2.0 büyüklüğündeki depremler, 3.0 büyüklüğündeki depremlerin yaklaşık 10 katı kadar gerçekleşir. Benzer şekilde, 3.0 büyüklüğündeki depremler de 4.0 büyüklüğündeki depremlerin 10 katı kadar yaygındır.

Bu logaritmik ilişki, depremlerin büyüklüğü ile sıklığı arasındaki güçlü bağı ortaya koyar. Daha büyük depremler nadir görülürken, küçük depremler çok daha sık meydana gelir. Bu ilişki, sismologların deprem olaylarının dağılımını ve gelecekteki sismik aktivitelerin olasılığını tahmin etmesine yardımcı olur.

Sonuç olarak

Toplumlar, makul önlemler alarak depremlerin yıkıcı sonuçlarını hafifletebilir veya azaltabilir. Ancak ne yazık ki, doğanın bu güçlü olaylarına karşı elimizde kesinleşmiş bir kontrol mekanizması yok. Bu durum, depremlerle ilgili farkındalığımızı artırmayı ve hazırlıklı olmayı her zamankinden daha önemli hale getiriyor. Eğitim, bilinçlendirme ve dayanıklı altyapılar oluşturma gibi adımlar, depremlerin etkilerini minimize etmek için hayati bir rol oynar.


Kaynaklar ve ileri okumalar: 

  • How Earthquakes Work; Bağlantı: https://science.howstuffworks.com/
  • Rani, Neetu & Garg, Savita. (2023). Mathematical Aspects of Earthquakes and the Theory of Elasticity.
  • Earth science : the Earth, the atmosphere, and space / Stephen Marshak.University of Illinois at Urbana. Champaign, Robert Rauber, University of Illinois at Urbana-Champaign.

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir