Psikoloji

İçgüdülerimizi Etkileyen Uyaranlar ve Konrad Lorenz’in Damgalama Teorisi

Hemen hemen her psikoloji ders kitabında göreceğiniz en ünlü fotoğraflardan birisi, peşinde bir sıra ördekle dışarıda yürüyüşe çıkan bir adama ait resimdir. Ördekler annelerini takip ettikleri gibi onu da takip ederler. Fotoğraftaki adam ise etolojinin (hayvan davranışı) kurucu babalarından biri olan Nobel Ödüllü Konrad Lorenz’dir.

damgalama
Lorenz’in kazlarla yaptığı çalışmalarda kazlar yumurtadan çıktıktan sonra önlerinde Lorenz olduğu için yaşam boyu Lorenz’i takip etmişlerdir.

Bu fotoğraf da birçok hayvanda görülebilen bir öğrenme mekanizması olan damgalama (imprinting) fikrinin bir sonucudur. Bu bize bağlanmanın doğuştan geldiğini ve genetik olarak programlandığını gösterir. Ancak süreç biraz ilginçtir.

Konrad Lorenz Kimdir?

Konrad Lorenz 7 Kasım 1903’te doğdu. Uluslararası çapta ün yapmış yetenekli ortopedi cerrahı Adolf Lorenz’in ikinci oğluydu. Adolf Lorenz doğuştan kalça çıkıklarının tedavisinde başarılı bir yöntem geliştirmişti. Bu uygulamanın dünya çapına yayılmasıyla çok zengin olmuştu. Konrad Lorenz’in çocukluğu, Tuna Nehri civarında, babasının yaptırdığı koca bir konakta geçti. Konrad ördek yavruları, balıklar, köpekler ve türlü türlü hayvanı besliyordu.

Konrad Lorenz ördek
Modern etiyolojinin kurucu babası ve ördeklerin (ya da kazların) annesi olarak bilinen Konrad Lorenz, hayvanlarda davranışların doğuştan gelen içgüdüler tarafından mı şekillendiği yoksa sosyal öğrenme aracılığıyla mı geliştiğini anlamak üzere uzun yıllar gözlemler, çalışmalar yaptı

Adolf Lorenz, oğlunun kendisi gibi tıpla uğraşmasında ısrarlıydı. Ancak Konrad Lorenz’in tutkusu hayvanlardı. Sonuçta tıp eğitimi alsa da doktorluk yapmayı tercih etmeyecekti. Hayvanların doğal davranışları üzerine düzenli çalışmalar yapan Oskar Heinroth’la tanışması da onun hayatında bir dönüm noktası olacaktı. Bunun sonucunda da yetişkin yaşamının çoğunu bataklıklarda ve sulak alanlarda kazların ve kargaların davranışlarını incelerek geçirecekti.

Onu özellikle ilgilendiren, bu kuşların doğumlarından sonraki birkaç dakika içinde annelerine nasıl bir bağlılık geliştirdikleri idi. Bu bağlılığın neticesinde annelerini takip ediyorlar, ayrıca barınma ve beslenme konularında onun rehberliğine uygun davranıyorlardı. Bu tutkusu sonucunda Lorenz, 1950 yılında ünlü Max Planck Enstütüsü’nde “Karşılaştırmalı Etoloji” bölümünü kurdu ve 1973 yılında Nobel’i, benzer konularda çalışan arkadaşları Karl von Frisch ve Nikolaas Tinbergen ile paylaştı.

Damgalama Teorisi Nedir?

Konrad Lorenz ördek
Basımlama ya da damgalama yavruların yumurtadan çıktıktan sonraki ilk birkaç saat içerisinde çevrelerinde gördükleri ilk hareketli nesneye bağlanmalarını sağlayan bir çeşit içgüdüsel mekanizma olarak tanımlanmıştır 

Hayvanların doğal ortamda izlenmesi ve normal yaşamlarına müdahale etmeden gözlenmesi, uzun zamandır meraklı doğa tarihçilerinin ilgi alanına giriyordu. Ancak hayvan davranışlarına ilişkin çalışmalarda yöntem değişikliği, kesin standartların uygulamaya konmasıyla mümkün olacaktı. Bu noktada Konrad Lorenz öncü kişilerden birisi idi. Kendisinin gözlemleri ‘damgalama teorisi’ olarak bilinen şeyi geliştirmesine de neden olacaktı.

Lorenz’in araştırmasında keşfettiği şey, yüzyıllardır süren düşüncenin aksine, kuşların gerçek annelerine zorunlu olarak bir bağlılık geliştirmediğiydi. Aslında yumurtadan çıktıktan sonraki saatler içinde ilk gördükleri hareketli nesneye bağlanma geliştirmeleri mümkündü. Gözlemleri, yeni doğan ördeklerin, bisiklet, lastik, bahçe hortumu veya manken giyen bir bilim insanına son derece güçlü bir bağlılık geliştirebileceğini gösterdi. Kendisi bunu ilginç bir deney ile kanıtladı.

Henüz doğmuş bir kaz yavrusu, kırık yumurta kabukları arasından tam olarak gördüğü ilk şeyi, annesinin görünümü olarak kaydeder. Lorenz bu olguyu gözlemlemişti. Lorenz’in başarısı bu olgunun evrelerini, deneylerle açığa çıkarmasıydı.

Çeşitli türler ile yaptığı çalışmalar sonucunda belleğe kazınan nesnenin, kuşun hayatı boyunca, ancak belirli bir dönem korunabileceğini gösterdi. Bu nedenle ördek yavruları yumurtadan çıktıklarında ebeveynlerini damgalama yani onları her yerde takip etme eğilimindeydi.

Anne ördeğin taklit edilmesi ile kaz yavrularının herhangi bir ilk gördüğü şeye damgalanması da olasıydı. Bu nedenle Lorenz, fotoğraflarda genellikle onu takip eden bir kaz sürüsü ile birlikte görülmektedir. Çünkü bu yavru kazlar onun çizmelerine damgalanmıştı.

Damgalamanın temel amacı hayatta kalmaktır; genç hayvanların yiyecek ve korunma açısından ebeveynlerine bağımlı olduğu göz önüne alındığında bu mantıklıdır. Peki damgalanma insanlarda da geçerli olabilir mi? Aslına bakılırsa bağlanma teorisi, Lorenz’in damgalama konusundaki bulgularına dayanıyor.

Bebekler ebeveynlerine neden bağlanırlar?

Bağlanma teorisi, insanların güvenlik ve beslenme uğruna bakıcılarıyla güçlü bir bağ kurma ihtiyacını ifade eder; bu, hayvanların damgalanmasından önemli ölçüde farklı değildir.

On yıllar boyunca psikologlar, bağlanmanın birincil temelinin hayatta kalmak olduğunu varsaydılar. Harry Harlow, 1950’lerde bebek rhesus maymunları üzerinde yaptığı araştırmayla bu varsayımı tersine çevirdi. Harlow bebek maymunları doğumdan sadece birkaç saat sonra annelerinden ayırdı. Daha sonra onları tel ve sünger gibi malzemelerden yapılmış maymuna pek de benzemeyen, temsili annelerin yanına koydu. Telden vekil annede bebek maymunu beslemek için gerekli süt bulunmaktaydı. Diğer vekil anne ise daha yumuşak bir etki yaratmak için havlu kumaşla kaplıydı.

Harlow, bebek maymunların rutin olarak tel annelere süt için gitmelerine rağmen, zamanlarının çok daha fazlasını kumaş annelerle geçirdiklerini keşfetti. Buna ek olarak Harlow, bebek maymunları ses ile korkuttuğu zamanlarda maymunlar güvenlik için havlu kumaştan anneye gidiyorlardı. Harlow, bu fenomeni dokunmanın sağladığı olumlu duygular ile ilişkilendirdi. 

Tüm bu çalışmaların sonucunda John Bowlby bakıcılarımızla kurduğumuz ilişkilerin, yaşamımız boyunca başkalarıyla kurduğumuz ilişkileri etkileyebileceğini bulacak ve teorisini geliştirecekti. Detayları bu yazımızda okuyabilirsiniz: Bağlanma Stilleri Nelerdir? Çocukluk Deneyimlerimiz Yetişkinliğimizi Nasıl Etkiler?

Sonuç Olarak


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • Robledo JP, Cross I, Boada-Bayona L, Demogeot N. Back to basics. A re-evaluation of the relevance of imprinting in the genesis of Bowlby’s attachment theory. Front Psychol. 2022 Dec 20;13:1033746. doi: 10.3389/fpsyg.2022.1033746. PMID: 36605276; PMCID: PMC9808421.
  • Patten, M., Ross, L., Curley, J. et al. The evolution of genomic imprinting: theories, predictions and empirical tests. Heredity 113, 119–128 (2014). https://doi.org/10.1038/hdy.2014.29
  • Imprinting in Psychology. Yayınlanma tarihi: 9 Temmuz 2023. Bağlantı: Imprinting in Psychology
  • Konrad Lorenz: Theory Of Imprinting In Psychology. Yayınlanma tarihi: 16 ocak 2023. Bağlantı: Konrad Lorenz: Theory Of Imprinting In Psychology
  • Vicedo, Marga. (2009). The Father of Ethology and the Foster Mother of Ducks.Konrad Lorenz as Expert on Motherhood. Isis; an international review devoted to the history of science and its cultural influences. 100. 263-91. 10.1086/599553.

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu