Kimya

Radyum Kızlarının Hikayesi Ve İnsanlığın Radyoaktivite İle İmtihanı

Periyodik tablodaki 88. element olan radyum ve yaydığı radyoaktif ışınlar 1898 yılında keşfedildi. Keşiften kısa bir süre sonra da, bilim insanları ve doktorlar bu yeni elementin insan vücuduyla nasıl etkileşime girdiğini denemeye başladı.

Kısa süre sonra radyasyona maruz kalmanın kanserli tümörlerin varlığını azalttığını iddia edilecekti. Basın, kanser konusunda araştırma yapan doktorların deneysel uygulamalarını destekledi. Radyumun iyileştirmenin ötesinde enerji sağladığı ve sağlıklı olan hücreleri de güçlendirdiği iddia edilecekti. Tüm bunlar da elbette ilerleyen süreçte bir faciaya yol açacaktı.

Marie Curie ve Radyum’un Keşfi

Pierre Curie, Pierre’in asistanı Petit ve Marie Curie.; Kaynak: https://www.thoughtco.com

Aslında hikayenin başlangıcı Henri Becquerel’in bazı maddelerin, ışığa maruz bırakıldığında, yüzeylerinin ışıldamaya başladığını keşfetmesi ile başlıyor. Aynı sıralarda Marie Curie, kocası fizikçi Pierre Curie ile manyetizma üzerinde çalışıyordu.

Bu esrarengiz ışınlar Pierre’in dikkatini çekti ve bu konuyu daha detaylı araştırmaya karar verdi. Uranyum ışınları ve bunların elektriksel etkilerini inceledikten sonra, uranyum ışınlarının uranyum atomunun doğal bir özelliği olduğu sonucuna vardılar. Bu üçlünün farkındalıkları radyoaktivite terimini doğurdu.

Yıllarca süren kapsamlı deneme ve yanılmalardan sonra, Marie ve Pierre Curie, adını Marie’nin memleketi Polonya’dan alan ve Uranyum’dan 60 kat daha fazla radyoaktif olduğu belirlenen Polonium’u keşfettiler. Daha sonra da Uranyum’dan ~ 400 kat daha fazla radyoaktif element olan Radyum’un keşfi geldi. Bu keşif, kimyada yeni bir çağın başlangıcı oldu.

Radyum Nasıl Popüler Oldu?

 Radyum Kızları
Radyoaktif su

Pierre ve Marie Curie elementi ilk kez 1898’de tanımlamış olsa da, Marie’nin çalışmak için bir örneğini başarılı bir şekilde izole etmesi 1910 yılında oldu. Çift, keşiflerinin tehlikeli olduğunu hemen anladı. Bununla birlikte, o zamanki geleneksel bilgelik, insan sağlığı için iyi olduğuydu.

Bu yanılgısı sonucunda, insanlar bir anda son derece şaşırtıcı radyum içeren ürünler ile karşılaşmaya başladı. Suya radyum karıştırılması sonucunda üretilen radyoaktif su bir anda popüler hale geldi. Radyoaktif suyun eklem iltihaplarına iyi geldiği, midedeki gaz oluşumunu önlediği, demans ve yaşlanmayı iyileştirdiği iddia edilmekteydi.

radyum kızları
Fransız kozmetik girişimcilerinin piyasaya sürdüğü Tho-Radia güzellik ürünleri, temelde radyum ve toryum içeriyordu.

20. yüzyılın başlarında, yüz binlerce insan radyumlu tonik su içti, dişlerini radyum diş macunuyla fırçaladı ve cildine parlak, neşeli bir ışıltı veren radyum kozmetikleri kullandı. Golf oyuncusu Eben Byers, dört yıl boyunca her gün bir şişe radyoaktif su içmesi sonucunda 1932’de bu sebeple öldüğünde, Wall Street Journal gazetesi onun ölümünü, “Radyumlu su gayet güzeldi ta ki çenem eriyinceye kadar.” ifadeleriyle yazmıştı.

Eben Byers - radyum

Radyum Kızları

Radyum çılgınlığı,1. Dünya Savaşı sırasında zirveye ulaştı. Karanlıkta parlayan pusulalar ve saat kadranları gibi ürünler yoğun talep görmeye başladı. Bu ürünler “Undark” adı verilen radyum bazlı boya ile hazırlanmaktaydı.

Karanlıkta parıldayan bu mucizevi boya, çinko bir bileşim karıştırılmış radyoaktif radyum tuzlarından ibaretti. Bu karışımda, radyum atomlarından salınan parçacıklar, çinko atomlarının enerji seviyesini artırarak titreşmelerini sağlıyordu. Bunun sonucunda da ortama yeşilimsi bir ışık yayılıyordu. Bu ürünleri üreten ilk fabrika 1916 yılında New Jersey’de açıldı. Sonrasında da ürünlerin tasarımında çalışacak 70 genç kızı kadrosuna aldı.

Radyum Kızları

Fabrikada çalışan erkekler tehlikenin farkında oldukları için kuşun önlükler giymekte idi. Ancak ne yazık ki kızların hiçbir koruması yoktu. Hatta kendilerine minik kadranları boyama işini düzgün yapmaları için boya fırçasını dudakları arasında sivriltmeleri öğretilmişti.

Fabrika yetkililer, kızların radyuma fazla maruz kalmayacağını düşünmüştü. Oysa ki bu kızlar fırçayı her ağızlarına aldıklarında bir miktar da bu boyadan yutuyorlardı. 1920’lerin başlarında, çalışan kızların bazılarında bitkinlik ve diş ağrısı gibi şikayetler oluşmaya başladı. Ve ilk ölüm olayı 1922 yılında gerçekleşti.

radyum kızları

22 yaşındaki Mollie Maggia önce dişlerini yitirdi, devamında vücudunda enfeksiyonlar oluştu ve çene kemiği tamamen deforme oldu. Bir yıl devam eden acı dolu bir sürecin ardından öldü. Ölüm belgesinde frengi nedeniyle yaşamını yitirdiği yazıyordu.

Onu korkunç acılar içinde diğerleri izledi. 1924 yılı sonunda, fabrika işçilerinin yedisi bu gizemli hastalık nedeniyle ölmüştü. Artan ölüm ve hastalık vakaları dikkatleri çekmesine rağmen, kimse 19. yüzyılın mucizevi buluşu olan radyumun hastalıkların nedeni olduğuna inanmıyordu.

Saat fabrikasının sahibi olan US Radium şirketinin harekete geçerek bir soruşturma başlatması için iki yıl daha geçmesi gerekti. Son soruşturma da ölümler ve radyum arasındaki ilişki doğrulandı. Ancak yine de sonuçlar kamuoyundan saklanacaktı.

Sonuç Olarak;

Neyse ki 1925’te Harrison Martland adında bir doktor, radyumun kadınları zehirlediğini yaptığı çalışmalar ile kanıtladı. Dr. Martland, yapılan incelemelerin sonucunda saat boyayan genç kızların esrarengiz hastalıkların nedeninin radyum olduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit etmişti. Bulgularını 1925 yılında yayınladı.

Fabrikanın çalışanlarından Grace Fryer, dört arkadaşı ile birlikte 1925 yılında şirketi dava etmeye karar verdi. Çekişmeli geçen sürecin ardından, 1928 yılında dava sonuca bağlandı. US Radium firmasının her bir davalıya 10.000 dolar tazminat ödemesine, ölene kadar da 600 dolar aylık bağlamasına ve tüm tıbbi bakım ücretlerini de üstlenmesine karar verildi.

1938 yılında da Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi radyum içeren ürünlerin yanıltıcı biçimde paketlenmesine yasak getirdi. Radyumlu boyanın kullanımı zaman içinde yavaş yavaş azaldı. 1968 yılından bu yana da saatlerde kullanılmıyor. Radyum kızları yaşadıkları tüm acıların sonucunda, radyoaktivite alanındaki bilimsel birikimimiz konusunda bize bir miras bıraktılar.



Kaynaklar ve ileri okumalar:

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu