Google etkisi, ya da diğer adıyla dijital amnezi, arama motorlarıyla kolayca ulaşabileceğimiz bilgileri hafızamızda tutmama eğilimimizi tanımlar. Bu tür bilgileri belleğimize kaydetmeyiz çünkü onları her an internet üzerinden yeniden bulabileceğimizi biliriz.

Diyelim ki bir kitap okuyorsunuz ve tanımadığınız bir kelimeye rastlıyorsunuz. Anlamını öğrenmek için Google’da arama yapıyorsunuz. Birkaç gün sonra aynı kelimeyle tekrar karşılaştığınızda, bu kez anlamını hatırlayamıyorsunuz.
İşte bu durum, Google etkisini gösterir: Bilgiye çevrimiçi ortamda kolayca ulaşabileceğimizi bildiğimizde, onu hafızamıza kaydetmeyiz. Google günlük hayatımızın öyle ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir ki, 2006 yılında fiil olarak Oxford İngilizce Sözlüğü’ne dahil edilmiştir. “Google’lamak” bu kadar kolay ve alışılmış bir davranış haline geldiği için, aynı bilgiyi tekrar tekrar internetten aramak, onu ezberlemekten daha yaygın bir refleks haline gelmiştir.
Bu yanılgı yalnızca internetten aradığımız bilgilerle sınırlı değildir. Bilgisayarlarımızda ya da telefonlarımızda kolayca erişebileceğimiz her tür bilgi için geçerlidir. Örneğin, anne babanızın ya da en yakın arkadaşınızın telefon numarasını ezbere biliyor musunuz? Muhtemelen hayır—bu da Google etkisinin bir sonucudur.

Dijital Amnezi Yani Google Etkisi Neden Olur?
Google etkisi, beynimizin bilgiyi nasıl işleyip depoladığıyla ilgilidir. Her gün yeni bilgilerle karşılaşırız, ancak hepsini hafızada tutmak zordur. Bu nedenle, neyi hatırlayacağımıza öncelik vererek karar veririz. Ancak bilgiye kolayca erişebildiğimiz bir dünyada bu önceliklendirme değişir.

Yeni bir bilgiyle karşılaştığımızda, öğrendiklerimizin çoğu kısa süre içinde unuturuz. Bu durum “unutma eğrisi” ya da “hafıza eğrisi” olarak bilinir. Bu model, belleği deneysel olarak araştıran 19. yüzyıl Alman psikoloğu Hermann Ebbinghaus tarafından geliştirilmiştir.
Ebbinghaus, bilginin ancak sık tekrar yoluyla kalıcı hâle gelebileceğini ortaya koymuştur. Yoğun dikkatle bile, bir bilginin tek seferde kalıcı öğrenilmesi neredeyse imkânsızdır. Günümüz nörobilim araştırmaları da, belleğin gücünün o bilginin ne sıklıkla hatırlandığıyla doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir.

İnternet öncesi dönemde, insanlar bilgiyi akılda tutabilmek için sıkça tekrar etmek zorundaydı. Tarifleri, telefon numaralarını ya da yol tariflerini hatırlamak da bu sürecin doğal bir parçasıydı. Bugün, hemen her soruyu cevaplayabilen gelişmiş arama motorları sayesinde bilgiye ulaşmak her zamankinden daha kolay. Artık öğrendiğimiz her şeyi aklımızda tutmamıza gerek yok, çünkü gerektiğinde aynı bilgiyi tekrar arayabiliyoruz.
Google etkisi, aynı zamanda öğrenilmiş bir davranış biçimi olarak da açıklanabilir. Dijital cihazları tekrar tekrar bilgiye ulaşmak için kullanmak, zamanla kendi belleğimiz yerine dışsal, dijital bir belleğe güvenme alışkanlığı oluşturmamıza neden olur.
Bilişsel yük kuramına göre, çalışma belleğimiz sınırlı bir kapasiteye sahiptir. Bilgiyi hatırlamak yerine aramak, bu sınırlı sisteme binen zihinsel yükü azaltır. Bu nedenle, zihinsel yükü dışarı aktarma süreci psikolojik olarak rahatlatıcı bir etki yaratır ve Google’a başvurma davranışını pekiştirir. Başka bir deyişle, belleğimizi internet üzerinden dış kaynaklara devretme alışkanlığı geliştirmiş durumdayız.
Google etkisi 2011 yılında Betsy Sparrow, Jenny Liu ve Daniel Wegner tarafından incelenmiştir. Google gibi arama motorlarının insanların yanıt aradıkları en bariz yer haline gelmesiyle birlikte, Sparrow ve ekibi, insanların İnternet’i harici bir bellek deposu gibi görmeye başlayıp başlamadıklarını anlamak istedi. Psikologlar çeşitli deneyler yaptılar ve sonucunda etkinin varlığını bizlere kanıtladır.
Google Etkisi Neden Önemlidir?
Google etkisi, hangi bilgileri hafızamıza alacağımıza öncelik vermek açısından verimli bir yöntem gibi görünse de, dijital dünyaya fazlasıyla bağımlı hale gelmemize yol açabiliyor.
Bu etki, interneti kalıcı bir hafıza deposu gibi görmemize neden olur. Sanki ihtiyaç duyduğumuz her bilgiye her zaman erişebileceğimizi varsayarız. Bu yaklaşım, genel kültür bilgileri ya da hızlıca ulaşılabilir gerçekler için işe yarayabilir. Ancak kişisel bilgiler söz konusu olduğunda aynı derecede işlevsel değildir.

Genç bir kadın olan Elif’in başına geldiğini hayal edin: Bir gece dışarıda bir barda eğlenirken telefonunu kaybeder. Eve yürümeye karar verir ama kısa süre sonra yol tarifini bilmediğini fark eder—çünkü her zaman Google Haritalar’ı kullanmaktadır.
Taksi çağırmak ya da ailesinden birini aramak ister ama bir sorun vardır: Hiçbir taksi numarasını, hatta ailesinin telefonlarını bile ezbere bilmemektedir. Çünkü bu bilgilere her zaman internet üzerinden ulaşmaya alışmıştır. Elif, dijital cihazlara fazla güvenmenin onu çaresiz bıraktığı bir durumda kalmıştır.
Bu gibi durumlar genellikle başımıza gelmeyeceğini düşündüğümüz anlardır. Ancak erişimimizin kesildiği, dijital çözümlerin işe yaramadığı anlar tam da belleğimizin devreye girmesi gereken anlardır. Bu nedenle, gerçekten önemli bilgilerin yalnızca cihazlarımızda değil, zihnimizde de hazır bulunması hayati önem taşır.
Dijital Amnezi İle Nasıl Baş Edebiliriz?

Dijital çağda yaşıyor olmamız nedeniyle Google etkisinden tamamen kaçınmamız mümkün değil. Gerek iş hayatında gerekse eğitimde, bilgiye çevrimiçi kaynaklardan ulaşmak çoğu zaman kaçınılmazdır. Ancak bu yanılgının farkında olarak, arama motorlarının ötesine geçen bilgi edinme yollarını hatırlayabiliriz.
Yapabileceğimiz ilk şey, bilgiyi farklı kaynaklardan toplamaktır. Örneğin, bir konuyu araştırmak için kütüphaneden bir kitap almayı ya da bir metni ekrandan okumak yerine yazıcıdan çıktısını alarak çalışmayı deneyebiliriz. Ayrıca, sadece göz gezdirmek yerine elle not almak, bilgiyi uzun süreli belleğe daha etkili biçimde aktarmamıza yardımcı olur.
İkinci olarak, bir bilgiyi daha önce internette arayıp şimdi hatırlayamıyorsak, hemen tekrar Google’a başvurmak yerine hafızamızı zorlamayı denemeliyiz.
Hatırlamaya çalışırken, o bilgiyi ilk aradığınız zamanı, bulunduğunuz yeri ya da neden o bilgiye ihtiyaç duyduğunuzu düşünmek işe yarayabilir. Tüm bunlara rağmen bilgi hâlâ hatırlanmıyorsa, yeniden çevrimiçi arama yapabilirsiniz—ama bu kez bilgiyi bilinçli olarak hafızanıza kaydetmeye çalışarak. Böylece gelecekte dijital bağımlılığı azaltma yönünde bilinçli bir adım atmış olursunuz.
Kaynaklar ve İleri okumalar:
- Why do we forget information that we just looked up?. Bağlantı: Why do we forget information that we just looked up
- Sparrow B, Liu J, Wegner DM. Google effects on memory: cognitive consequences of having information at our fingertips. Science. 2011 Aug 5;333(6043):776-8. doi: 10.1126/science.1207745. Epub 2011 Jul 14. PMID: 21764755.
- Rowlands, I., Nicholas, D., Williams, P., Huntington, P.. (2008). The Google generation: The information behaviour of the researcher of the future. Aslib Proceedings, 60(4), 290-310. https://doi.org/10.1108/00012530810887953
- Digital Amnesia at Work: the risks and rewards of forgetting in business. (2016). The Kaspersky Lab. https://media.kasperskydaily.com/wp-content/uploads/sites/89/2016/03/05232337/Digital-Amnesia-at-work-the-risks-and-rewards-of-forgetting-in-business-report.pdf
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel