Kampüs

Köy Enstitüleri: Dünyaya Örnek Bir Aydınlanma Devrimi

Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, bugün her şey çok farklı olurdu. Sıkça duyduğumuz bir cümle bu. Peki, nedir bu Köy Enstitüleri?

Köy Enstitüleri yaşadığımız topraklarda gerçekleşen ve tüm dünyada ilgi toplayan zamanının çok ötesinde bir devrimdi. Ancak bugün ise bu enstitülerden bizlere, o günlere andığımızda derin bir iç çekiş ve keşke geriye kaldı.

Köy Enstitüleri, Cumhuriyet aydınlanması döneminin eğitim alanındaki en özgün ve en çok ses getiren bir uygulamasıydı. 1935 yılına kadar ülke nüfusunun yaklaşık yüzde sekseni köylerde yaşıyordu. Bu köylerde ise okul sayısı yok denecek kadar azdı. Bu okullara kentlerden gönderilen az sayıda öğretmen de, köylerde tutunamamakta ve başarılı olamamaktaydı.

Ayrıca köy insanının eğitim ihtiyacı sadece okuryazarlıkla sınırlı da değildi. Köylüler bulaşıcı hastalıklarla savaşamamakta, tarımı ilkel yöntemlerle yapmaktaydı. Kurtuluş Savaşından yeni çıkmış olan köylüler, henüz demokrasiyi yaşatacak cumhuriyet yurttaşı niteliğine kavuşamamıştı. Köylünün, kendi dilinden anlayacak bir aydın kesime ihtiyaç vardı. Bu da ancak köylünün kendi içinden aydın bir kesim oluşturmakla mümkün olacaktı. Kendisi de köylü bir aileden gelen ve bu fikirleri savunan İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, bu sistemin hem kuramcısı hem de kurucusudur.

Köy Enstitüleri Kuruluş Zamanı

Köy enstitüleri fikri hayata geçirilmeden kapsamlı bir ön hazırlık süreci gerçekleşti. Enstitüdeki eğitimin nasıl olacağı, kimlerin eğitim vereceği, nerede kurulacağı, nasıl inşa edileceği, ulaşımın nasıl sağlanacağı gibi konulara getirilen çözümlerle gelişerek nihai halini aldı. İlk hedef enstitülerin temeli sayılan Köy Eğitmenleri Kurslarını açmaktı. Sonrasında Köy Öğretmen Okulları’nın açılması gelecekti. Bu ön hazırlık dönemi üç yıl kadar devam etti.

John Dewey Köy Enstitülerinden “Hayallerimdeki okullar Türkiye’de kuruldu” diye bahseder. Nihayetinde 3803 Sayılı Köy Enstitüleri Kanunu ile 17 Nisan 1940’ta mecliste görüşüldü ve kabul edilecekti. Öğretmen Okulları Köy Enstitüleri halini aldı. Aynı yıl içerisinde on tane daha enstitü açıldı. 1948 yılında ise ülke geneline yayılan enstitü sayısı yirmi bire yükseldi.

Köy Enstitülerinde Okutulan Dersler

koy_enstitusu2
Türk eğitim tarihinde ilk kez Köy Enstitülerinde müzik eğitimi resmen uygulanmış, enstrüman olarak da ağırlıklı mandolin tercih edilmiştir.

Enstitülerin eğitim programındaki dersler üç ana grupta planlandı. Bunlar kültür dersleri (matematik, resim vb.), teknik dersler (demircilik, dikiş-nakış, tuğlacılık vb.), ziraat dersleri (bahçecilik, arıcılık vb.) biçimindeydi. Haftalık planda kültüre 22 saat diğer iki bölüme ise 11 saatlik süre ayrılmıştır. Ancak uygulama noktasında tarım ve teknik daha ağır basar hale gelmiştir.

Türk eğitim tarihinde ilk kez Köy Enstitülerinde müzik eğitimi resmen uygulanmıştır. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Ümit Kaftancıoğlu, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Ali Dündar gibi ünlü isimler bu okullarda eğitim aldı. Enstitülerde Aşık Veysel de saz hocalığı yaptı.

Köy Enstitülerinde 1943 öğretim programına göre beş yıllık eğitim süresince 114 hafta kültür dersleri, 58 hafta tarım dersleri, 58 hafta teknik dersleri, yıllık tatil 30 hafta olarak toplamda 260 hafta olarak eğitim yapılmıştır.

Köy Enstitüler ile hedef, ilköğretimin yaygınlaşması, köyün içerden canlanması, köylünün özgürleşmesi, aydınlanması ve Cumhuriyet ilkelerinin köye ulaşması idi. Bu sayede savaş koşullarının yarattığı ekonomik ve toplumsal yıkımın üstesinden gelmek mümkün olacaktı. Amaçlanan yaşamını her koşulda sürdürecek insan modeli oluşturmaktı. Ancak kuruluşundan itibaren bu enstitüler ülkenin içerisinde bulunduğu iç ve dış siyasi konjonktürün etkileriyle çeşitli kanallar aracılığıyla muhafazakâr aydınlar tarafından eleştirilere maruz kalmıştı.

Okullarda kahvaltı ardından zorunlu okuma saati vardı. Öğrenciler her sene 25 tane klasik romanı okumakla yükümlüydü. Bu sayede zeki köy çocuklarından engin entelektüel birikimleri olan aydınlar yetişiyordu. Müfredatın zengin olmasına karşın okula öğrenci toplamak özellikle de kız öğrenci toplamak oldukça zor olmuştur.

Kapatılışı ve Sonrası

Köy Enstitüleri’ne yapılan suçlamalar eğitim görüntüsü altında çocuklara komünist fikirlerin empoze edildiği, din karşıtı eğitimlerin verildiği üzerine yoğunlaştı. Bütün bu eleştirilerin ilk belirgin tepkisi 1943’te toplanan 2. Eğitim Şura’sında ortaya çıkmıştır. 1945 yılında geçilen çok partili dönemle birlikte Köy Enstitüleri siyasi çekişmelerin başlıca konularından biri haline geldi. Bunun sonucunda önce sağlık bölümleri kapandı. Sonrasında 6234 sayılı yasayla da tümüyle kapatıldı.(1954). Kapatıldığı döneme kadar toplam 17. 251 köy öğretmeni yetiştiren sistemin sonlandırılmasından sonra enstitü binaları ilköğretim okulu haline geldi.

Köy enstitüleri aktif olarak var olduğu dönemde çok sayıda öğretmen ve eğitmen yetiştirdi. Köy çocuklarına öğrenim olanağı sağladı. Bu sayede Türkiye’nin kültür yaşamına damgasını vuran bir “köy kökenli aydın kuşağı” ortaya çıktı.

Köy Enstitülerinin Farkı Neydi?

Kısa ömrüne ve bütün eleştirilere karşın tarihimizde kalıcı bir iz bıraktı. Bu sistem kız ve erkek öğrencilerin sadece okul kitap ve dergi gibi yayınları etrafında eğitim görmesini sağlamayı hedeflememişti. Bunun çok daha ötesinde aktif yurttaşlar yetiştirmeyi hedeflemişti. Sistem temelinde “Yaparak Yaşayarak Öğrenme” ilkesini barındırıyordu.

Köy Enstitüleri Cumhuriyet’in aydınlık yuvaları olarak konumlandırılmıştır, bu fikrin karşıtları ise enstitüleri kültürel yozlaşmanın başlıca merkezi olarak kabul etmişlerdir.

Bunun anlamı teorik ve pozitif bilim derslerinin yanı sıra uygulamalı ve sanat derslerinin de eğitim müfredatında yer almasıydı. Enstitülerde uygulanan model şu anda dünyada en ileri eğitim sisteminin olduğu kabul edilen ve imrenerek takip ettiğimiz Finlandiya eğitim modelinin de bir bakıma temelini oluşturmaktaydı.

Köy Enstitüleri yaşadığımız topraklarda gerçekleşen ve tüm dünyada ilgi toplayan zamanının çok ötesinde bir devrimdi. Ancak bugün ise bu enstitülerden bizlere, o günlere andığımızda derin bir iç çekiş ve keşke geriye kaldı.



Kaynaklar ve İleri Okumalar:

  • IV. Uluslararası Rating Academy Kongresi: “Köy Enstitüleri ve Eğitimde Yeni Arayışlar”; E-ISBN: 978-605-80644-1-6
  • Anadolu’da Aydınlanma Hareketinin Doğuşu; http://dergiler.ankara.edu.tr/

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu